Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (November 2005) > Ekonomide Gündem
Ekonomide Gündem
Ekonomide Gündem Dünya / Kasım 2005
G-20 petrol fiyatlarından endişeli
Dünyanın önde gelen 20 ekonomisinin oluşturduğu G-20’nin bu yılki zirvesi Çin’de yapıldı. Çin’in başkenti Pekin’e bağlı Xianghe’de bir araya gelen, G-20 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası başkanları, küresel ekonomideki gelişmeler, yaşlanma ve göç sorunları, kalkınma ve önündeki engeller ile İMF ve Dünya Bankası’nın geleceğini ele aldılar. Türkiye’yi temsilen Devlet Bakanı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Süreyya Sergendeçti’nin katıldığı toplantıların açılış konuşmasını Çin Devlet Başkanı Hu Jintao yaptı. Gelişmiş ülkelere, yoksullukla mücadeleye daha fazla katkıda bulunma çağrısı yapan Jintao, küresel ekonomide koordinasyon ve diyaloğun artırılması, farklı gelişme modellerine saygı duyulması gibi taleplerde de bulundu. G-20 ekonomilerinin patronlarının yüksek petrol fiyatlarıyla ilgili endişelerini dile getirdikleri toplantıların nihai bildirisinde, “yüksek ve istikrarsız petrol fiyatlarının büyümeyi yavaşlatmasından ve global ekonomide istikrarsızlığa yol açmasından endişe duymaktayız” ifadesi yer aldı.
 
Küresel likidite FED faizine çok duyarlı
Sermaye hareketlerinin dünya ölçeğinde serbestleşmesiyle kısa vadeli spekülatif sermaye her geçen gün güç kazanıyor. 2005 yılında dünya ekonomisindeki en önemli gündem maddelerinden birisi de bu gelişmeyle, küresel likiditede yaşanan bolluk oldu. Spekülatif sermayenin önemli bir kısmı, riskli olmasına karşın getirisi çok daha yüksek olan gelişmekte olan ülkelere yönelmiş durumda. Ancak, kâr güdüsüyle bir ülkeden diğerine hızla hareket eden bu sermaye dünya ekonomisindeki gelişmelere çok duyarlı. Yatırımcıları etkileyen en önemli gelişmelerin başında, ABD’deki faiz oranlarının seyri geliyor. ABD Merkez Bankası FED’in, geçtiğimiz yıl Haziran ayından bu yana yaptığı faiz artırımlarına rağmen, enflasyonist baskılara vurgu yapması, yatırımcılar tarafından faiz artırımlarının devam edeceği yönünde bir sinyal olarak algılanıyor. Küresel likiditenin azalacağı endişesini de beraberinde getiren bu durum, gelişmekte olan piyasaları olumsuz etkilemeye başladı.
 
Dünya ekonomisinin yeni patronu Dernanke
ABD Başkanı Bush, görev süresi Ocak 2006’da dolacak olan ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Alan Greenspan’ın yerine Beyaz Saray’da Ekonomik Danışmanlar Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Ben Bernanke’yi aday gösterdi. Senato’nun da onaylaması durumunda Bernanke Ocak’ta görevine başlayacak ve küresel ekonominin en etkili ismi konumuna yükselecek. 51 yaşındaki Bernanke, şu andaki görevine getirilmeden önce, üç yıl süreyle FED’in idare kurulu üyeliğinde bulunmuştu. Princeton Üniversitesi’nin eski öğretim üyelerinden olan Bernanke, saygın bir ekonomist olarak tanıyor. Ancak, Bernanke’nin akademi dışında fazla tecrübesi olmadığını düşünenler de yok değil. Bernanke’yle ilgili bir diğer kaygı da iktidardaki Cumhuriyetçi Parti’ye çok yakın bir isim olması ve Başkan Bush’un etkisinde kalacağı. Bununla birlikte, Bernanke’nin mevcut başkan Greenspan’la büyük ölçüde ortak görüşlere sahip olduğu belirtiliyor. 81 yaşındaki Greenspan, FED Başkanlığı görevini 1979’dan beri yürütüyordu.
 
Müslüman ülkeler ticarî işbirliğini artırıyor
9. Uluslararası İş Forumu (IBF) Kongresi, 15 ülkeden 700’den fazla işadamının katılımıyla Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde düzenlendi. Kongre’nin ana teması, İslam ülkeleri arasındaki işbirliği ve ticaretin geliştirilmesiydi. Müslüman işadamları Kongre’de, teknoloji-merkezli pazarlarda görülebilir bir iz bırakabilmek için büyük projeleri destekleme, İslam Konferansı Teşkilatı üyesi ülkelerin ortak bir para fonu, ortak bir pazar planlamaları ve geliştirmelerini teşvik etme yönünde kararlar aldılar. Stratejik araştırma merkezleri oluşturulması, eğitim ve insan kaynaklarına yatırımların artırılması, fikir ve telif haklarının korunması, tarife dışı engellerin azaltılması, çifte vergilendirmenin önlenmesi, vizelerde yaşanan sıkıntı ve gecikmelere son verilmesi de gündemin ana maddeleri arasındaydı. Ticarî entegrasyonun gelişmesi noktasında çok önemli olan, ülkeler arasında ve yerel olarak mevzuatların bir ahenge kavuşturulması yönündeki girişimler de iş dünyasının öncelikleri arasına alındı. IBF Kongresi’nin 10.’su 22-25 Kasım 2006 tarihleri arasında MÜSİAD organizasyonuyla İstanbul’da yapılacak.
 
Erdemir’den çekilen Mittal, Kryvorizhstal’ı aldı
Ukrayna’da kamuya ait Kryvorizhstal demir-çelik fabrikasının özelleştirilmesi için yapılan ihalede en yüksek teklifi 4,8 milyar dolarla Mittal Steel verdi. Dünyanın en büyük demir-çelik üreticilerinden Mittal Steel, Erdemir’in ihalesine de katılmış, ancak daha sonra ihaleden çekilmişti. Kryvorizhstal’in %93’ünün blok olarak satışı için yapılan ihaleye Mittal’in yanı sıra endüstrinin diğer devi Lüksemburglu Arcelor ve Ukraynalı LLC Smart Group da teklif verdi. İhaleyi kazanan Mittal, fabrikanın üretim kapasitesini artırıp tesisin kömür ve demir cevheri üreticilerine bağımlılığını da azaltacak. Bu özelleştirmenin, ülkeye istikrar kazandırma yolunda önemli adımlar atan Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko’nun pozisyonunu güçlendireceği söyleniyor.
 
Yükselen petrol fiyatları ABD’li otomobil üreticilerini vurdu
Yüksek petrol fiyatları tüketicilerin daha az yakıt sarfiyatına sahip araçlara yönelmesine neden oluyor. Dünyanın en büyük otomobil üreticisi olan ABD’li General Motors (GM) firmasının Eylül ayı satışları, geçen yıla oranla %24 gerileyerek 344 bin 797 olarak gerçekleşti. ABD’nin ve dünyanın ikinci büyük otomobil üreticisi konumundaki Ford’un satışları da Eylül ayında bir önceki yıla göre %19 azalarak 228 bin 157 oldu. GM ve Ford’un satışlarındaki bu hızlı düşüşe rağmen, benzin tüketimi yönünden daha tasarruflu olan Toyota ve Honda gibi Japon arabalarının ABD’deki satışlarında aynı dönemde ciddi artışlar kaydedildi.

Tavsiye Et
Ekonomide Gündem Türkiye / Kasım 2005
AB yolunda bütçe başarısı
2005 yılının Ocak-Eylül dönemi bütçe gelişmeleri Maliye Bakanlığı tarafından açıklandı. Yılın ilk 9 ayında bütçe açığı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %61 oranında azalarak 8,2 milyar YTL olarak gerçekleşti. Bütçede ilk hazırlandığı haliyle bu yıl 29,1 milyar YTL açık öngörülüyordu. Ancak, ilk 9 aylık bütçe açığındaki bu hızlı azalma sonrasında yıl sonu açık beklentisi de revize edilerek 14,9 milyar YTL’ye çekildi. Bu gelişmelerin önemli bir sonucu var: 2005 yılında bütçe açığının millî gelire oranı Maastrich kriteri olan %3’ün altına inecek. Geriye bir diğer önemli Maastricht kriteri kalıyor: Kamu net borç stokunun millî gelire oranının %60’ın altına indirilmesi. Bu oran, 2001’deki rekor seviyesinden 2004 itibariyle %63,5’e kadar gerilemiş durumda. Ekonomide işler yolunda giderse, 2008’de bu hedefin de tutturulması bekleniyor.
 
Turizm gelirleri ve cari açık
İhracat ve ithalat arasındaki makas açılmaya devam ederken, cari açık da rekora gidiyor. Cari açık, yılın ilk 8 aylık döneminde %47,4’lük artışla 15,8 milyar dolara yükseldi. Son 12 aylık dönemdeki cari açık ise 20,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Cari işlemler dengesinin alt kalemleri arasında tek olumlu gelişme turizm gelirlerinde görülen artış. DİE verilerine göre yılın ilk 9 ayında turizm gelirleri 14,6 milyar dolar oldu. Geçtiğimiz yılın tamamında Türkiye, turizmden 15,8 milyar dolar gelir elde etmişti. Ocak-Eylül döneminde Türkiye’ye gelen turist sayısı ise geçen yıla göre %22,4 artarak 17,1 milyon kişiye yükseldi. Ne var ki, turizm gelirlerinde kaydedilen artış, cari açığın hızını kesmeye yetmiyor.
 
Faizler düşüyor ama Türk tahvillerine ilgi artıyor
Merkez Bankası (MB), üç aydır ara verdiği faiz indirimlerine yeniden başlayarak, 11 Ekim’de kısa vadeli faiz oranlarını çeyrek puan daha aşağıya çekti. Bankanın gecelik borçlanma faizi %14,25’ten %14’e; borç verme faizi de %18,25’ten %18’e indirildi. Böylece, MB bir para politikası aracı olarak kullandığı kısa vadeli faiz oranlarında yıl başından bu yana 4 puanlık indirime gitmiş oldu. Gecelik borçlanma faizleri Ocak ayında %18 seviyesindeydi. MB’den yapılan açıklamada, önümüzdeki dönemde kısa vadeli faizlerin yönünün aşağı olma olasılığının, yukarı olma olasılığından daha fazla olduğu belirtildi. Türkiye’de faiz oranları düştükçe, beklenenin aksine, yabancı yatırımcıların Türk tahvillerine ilgisi artıyor. Bunun başlıca sebebinin, düşen faiz oranlarının yarattığı güven ortamı ve ekonomide buna bağlı ortaya çıkan iyileşme olduğu söylenebilir.
 
Sanayi üretimi yeniden toparlandı
Temmuz’da geçtiğimiz yılın aynı ayına göre %0,4 oranında gerileyerek endişeye yol açan sanayi üretim endeksi, Ağustos ayında tekrar ivme kazandı. Sanayi üretimi Ağustos’ta geçtiğimiz yılın aynı ayına göre %8,3 artış kaydetti. Sanayi üretim endeksi, büyüme rakamlarının öncü göstergesi kabul ediliyor. Ekonominin %9,9 büyüdüğü 2004’ün özellikle ilk yarısında sanayi üretiminde çok hızlı artışlar görülmüş, ikinci yarıda ise üretimdeki artış belirgin bir şekilde hız kesmişti. Bu yılın ilk yarısında, geçtiğimiz yıldaki baz etkisine rağmen sanayi üretimi artmaya devam etti. Eğer Ağustos verilerinin gösterdiği gibi bu artış ikinci yarıda da devam ederse, baz yılı etkisi de ortadan kalktığından, daha yüksek bir büyüme oranı bekleyebiliriz.
 
Erdemir ihalesi OYAK’ın
Dünyanın en büyük 13. demir çelik şirketi olan ve Türkiye’nin demir rezervinin %70’ine sahip Erdemir’in %46,12’-lik bölümünün özelleştirilmesine ilişkin ihaleyi, 2 milyar 770 milyon dolarla en yüksek teklifi veren OYAK kazandı. İhale öncesinde Erdemir’in tamamının borsa değeri 3 milyar 223 milyon doları buluyordu. OYAK Grubu, Erdemir’in tamamına piyasa değerinin %86 üzerinde bir fiyat biçmiş oldu. OYAK, şartname gereği Türkiye Kalkınma Bankası’na ait %3,17 oranındaki Erdemir hissesini de aynı fiyat, usul ve esaslara göre satın almak zorunda. Böylece şirketin kasasından toplam 2 milyar 960 milyon dolar çıkacak. 1 Mart 1961 tarihinde kurulan OYAK, TSK mensuplarının yardımlaşma ve emeklilik fonu olarak biliniyor ve çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren 29 iştirake sahip.
 
Tüketici güveni alarm veriyor
Önde gelen makroekonomik göstergelerdeki olumlu havaya rağmen, tüketici güveni ile ilgili anketler kapıda duran bir tehlikeye işaret ediyor. DİE ve Merkez Bankası tarafından hazırlanan Tüketici Güven Endeksi’nde (TGE) bu yıl Şubat ayında başlayan gerileme artarak devam ediyor. Endeks, Eylül’de tarihinin en düşük seviyesi olan 95,5’e kadar geriledi. Endeks, tüketicilere; mevcut ekonomik durumları, iş bulma olanakları, geleceğe ilişkin beklentileri ve satın alma güçlerine dair yöneltilen sorular temelinde oluşturuluyor. TGE’nin bütün bu alt kalemlerinde son aylarda belirgin bir düşüş eğilimi göze çarpıyor. Eylül itibariyle satın alma endeksi 87,3’ü, genel ekonomik durum endeksi 88,1’i, iş bulma olanakları endeksi ise 85,3’ü gösteriyor. Bu endekslerin 100’ün üzerinde olması olumlu, 100’ün altına inmesi ise olumsuz duruma işaret ediyor.

Tavsiye Et