Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2009) > Kültür Sanat
Kültür Sanat
Kültür Sanat
Tasavvuf müziği, blues’la buluşuyor
“Blues deyince, üzüntülü, acıklı bir hal, gariplik hissini düşünebiliriz. Bu bizim müziğimize de uyan bir ‘hal’. Fransızca ve İngilizce’de ‘Kendimi bugün blues hissediyorum’ dediğiniz vakit, bu, biraz kasvetli bir haldeyim anlamına gelir. Bu kelimede bugünkü İslam dünyasının halini de görüyorum. Peygamberin hadisini bilirsiniz: ‘İslam garip doğdu, garip büyüdü, kıyamete kadar garip devam edecektir.’ ‘Garip’lik İslam ve Doğu kültürünün doğasında var.”
Erguner ekolü olarak adlandırılan nefes vibratosuna dayalı ney üfleme tekniğinin (tekke tavrı) günümüzdeki temsilcisi olma yanında, dünya müziğinin de öncülerinden olan Kudsi Erguner, tasavvuf müziği ile Blues’un birbirine yakın köklerini böyle ifade ediyor İslam Blues albümü üzerine gerçekleştirilmiş bir söyleşisinde. Amerika’da yaşayan zenci kölelerin, asırlar boyunca çektikleri acı ve hüznü yansıtan Blues, Jazz’dan Rock’a, hatta klasik müziğe kadar birçok müzik türünü etkiledi. Tasavvuf müziğinin de, ezelî bir ayrılık ve hicretin müziği olduğunu düşünürsek, İslam ile Blues kelimelerinin birbirine çok da yabancı durmadığı ortada. Bilhassa Afrikalı Müslüman kölelerin Amerika’da gelişen Blues müziğini hem müzikleriyle hem de kullandıkları enstrümanlarla etkilediği gerçeği de iki kelime arasındaki yakınlığı pekiştiriyor. Kudsi Erguner’in özgün bestelerinden ve doğaçlamalarından oluşan ve tasavvuftaki “zikr” ile cazdaki “session/seans” atmosferi arasındaki “hal benzerliği”nden beslenen İslam Blues projesi de Blues ve tasavvuf müziğini, yansıttıkları hüzünde bir araya getirmeyi amaçlıyor. Kudsi Erguner (Ney), Yunus Balcıoğlu (Vokal), Halil Necipoğlu (Vokal), Mark Nauseef (Davul), Vlatko Stefanovski (Elektro Gitar), Martin Gjakonovski (Kontrbas), Bruno Caillat (Vurmalı Sazlar), Derya Türkan (Kemençe) ve Hakan Güngör (Kanun) gibi isimleri bir araya getiren projenin konserler dizisinin son ayağı 4 Mart 2009 Çarşamba günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda izlenebilir. /Hilal Turan
 
 
Çocuk ve sanat
Çocuklar kendilerine hazırlanan kitaplardaki metinleri ve resimleri nasıl algılıyorlar? Ya da biz büyükler, çocukların gerçeklik dünyasına ne kadar girebiliyoruz? Bu sorularla yola çıkan Bilim ve Sanat Vakfı, Çocuk ve Sanat Buluşması başlığı altında bir dizi etkinlik gerçekleştiriyor. Etkinlik çerçevesinde, 4-10 yaş grubundan çocukların resimlerinden oluşan Büyük Çizerler Sergisi, 6 Mart’tan itibaren vakıf binasında görücüye çıkacak. Etkinliğin omurgasını oluşturan “Çocuk Dilinde Sanat” başlıklı panel, vakfın Vefa’daki merkezinde, 7 Mart 2009 Cumartesi günü saat 13.30’da başlayacak.
Ali Pulcu’nun yöneteceği panelde ilkin Fatih Erdoğan, yazar ve yayıncı kimliğiyle çocuklara yönelik edebiyatı sorgulayacak. Çizer Osman Turhan ve Emel Kehri, çizgilerin çocuk dünyasındaki yansımalarını sanatçı penceresinden yorumlayacaklar. Konuya ilişkin akademik bakış ise Nilgün Canel tarafından aktarılacak. Etkinlik çerçevesinde çocukları resim, kitap ve dramayla buluşturan farklı sürprizler de yer alıyor. Çocukların dünyasında kendine yer edinmiş ve kendine özgü bu gezegene adım atmaya talip olan herkesin; yazarlar, çizerler, editörler, yayıncılar, eğitimciler ve bilinçli anne babaların kaçırmaması gereken bir buluşma.
(Tel: 0212 528 22 22, web: www.bisav.org.tr) /Hilal Turan
 
 
Kurosawa ve Galatasaray’lı ressamlar
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 2009 yılını iki önemli sergiyle karşılıyor: Kurosawa-Desenler ve Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Lisesi’ne Ressamlar (1868-1968).
Kurosawa-Desenler sergisi, Yedi Samuray, Rashomon, Ran, Düşler gibi birbirinden etkileyici filmleriyle Japonya’nın dünyadaki en önemli kültür ve sanat elçilerinden biri olmuş, dünya sinemasının “imparator” lâkaplı usta yönetmeni Akira Kurosawa’nın çok renkli ve eşsiz imgelem gücünü gösteren 87 desenden oluşuyor. Japon kültüründen olduğu kadar Batı kültüründen, özellikle de Avrupa sanatının Van Gogh, Cézanne ve Chagall gibi büyük ustalarından etkilenen yönetmenin desenleri, bilhassa Kurosawahayranı sinefilleri, onun eşsiz imgelerden oluşan dünyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Ran, Kagemusha, Düşler, Madadayo ve Umi Wa Miteita filmlerini sahne sahne betimleyen storyboardlardan seçilen desenler, kurşun kalemden pastel boyaya, sulu boyadan su bazlı keçeli kaleme kadar geniş bir malzeme çeşitliliğiyle yaratılmış. Kostümlerin, ışığın ve hareketin en ince ayrıntısına kadar betimlendiği desenler, usta sinemacının titizliğini yansıtıyor.
Galatasaraylılar Derneği’nin 100. yıl kutlamalarının son etkinliği olan Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Lisesi’ne Ressamlar (1868-1968) sergisinde yer alan yapıtlar ise Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Lisesi’ne, Sanayi Nefise’den Güzel Sanatlar Akademisi’ne ve oradan da Paris’e uzanan bir çizgide, Galatasaray Lisesi mezunları ile onları yetiştiren resim öğretmenlerinin, Türk resminin gelişmesinde oynadıkları çok önemli rolün altını çiziyor.
1 Eylül 1868 yılında Sultan Abdülaziz’in emriyle açılan ve yeniden düzenlenen devlet kurumlarına bürokrat yetiştirmeyi amaçlayan Mekteb-i Sultani’de, dünya siyasetine ve Batı kültürüne vakıf bir eğitim programı düşünüldü, bu amaçla konmuş derslerin etkisiyle, Osmanlı döneminin Mekteb-i Sultani’sinden Cumhuriyet yıllarının Galatasaray Lisesi’ne, öğrenciler arasından önemli sanatçılar çıktı. Galatasaray’da sanatla yakınlaşan gençlerin önemli bir bölümünün, eğitimleri sürecinde edindikleri sanat sevgisi kadar, Fransız dili ve kültürünün de etkisiyle, Güzel Sanatlar Akademisi’ne devam ettikleri ve çoğunun sanatlarını geliştirmek amacıyla Paris’e gittikleri görülüyor. Sergide yer alan Galatasaraylı sanatçıların yapıtları seçilirken, İstanbul, Paris arasında yaşanan bu serüveni vurgulamak amacıyla, olabildiğince İstanbul’dan ve Paris’ten izlenimlere yer verilmiş. Sanat tarihimizin önde gelen bu isimleri ve yapıtları, Kurosawa’nın desenleri ile birlikte 26 Nisan’a kadar ziyarete açık. (Tel: 0 212 334 99 00) /Hilal Turan

Tavsiye Et