ABD’de faizler artarken dolar değer kazanıyor
13 Mayıs 2004’te avro karşısında 1,1801 seviyesinden düşüşe geçen dolar, bu tarihten 2004 sonuna kadar sürekli kan kaybederek 30 Aralık’ta 1,3623’e kadar gerilemişti. Ancak, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımlarının küresel finans gündemini esir aldığı 2005 başından beri doların, başta avro olmak üzere önde gelen para birimleri karşısındaki seyri artış yönüne döndü. FED, ekonominin 2001 yılındaki durgunluğu aştığına kanaat getirdikten sonra, enflasyonist bir baskıyı önlemek için faiz oranlarını artırmaya başlamıştı. Dolar bu süreçte değer kazanırken, ABD’nin ürünleri de dünya piyasalarında pahalı hale geliyor. Bu durum, ABD’nin ihracatını azalttığından ABD, rekor seviyelerde bulunan cari açığın iyice büyümesi riskiyle karşı karşıya kalıyor.
2005 Ocak ayı ortalarından itibaren yen/dolar paritesinde de, FED’in faiz artırımları nedeniyle, yukarı yönlü bir trend dikkat çekiyor. Öte yandan, Çin’in para birimini değerinin oldukça altında, 1 dolar=8,28 yuan civarında sabitlemiş olması ABD ve Avrupa’nın bu ülkeye yönelik baskılarının artmasına neden oluyor. Yuanın serbest dalgalanmasına henüz izin vermeyen Çin, böylece dünya piyasalarında ucuz işgücü ve hammadde sayesinde elde ettiği rekabet avantajını düşük değerli yuan ile de destekliyor. Ancak Merkez Bankası Başkanı Xiaochuan, 18 Nisan’daki açıklaması ile enflasyonu aşağı çekmek ve ekonomiyi yavaşlatmak için sabit kur sisteminde gevşemeye gidilebileceği sinyalini verdi. Anlaşılan küresel finans okyanusunun suları daha bir süre durulmayacak.
Küresel ticaret hız kazandı
Dünya Bankası tarafından hazırlanan Dünya Kalkınma Finansı 2005 raporuna göre, toplam dünya üretiminin %3,8 oranında arttığı 2004 yılında, dünya ticaret hacminde ise %10,3’lük büyük bir artış görüldü. 2004’te ihracat ve ithalatını %30 civarında artıran Çin’in dünya sistemine entegrasyonunun devam etmesi bu artışta en önemli faktör oldu. Çin dışındaki gelişmekte olan ülkelerin ticaret hacmi %12,3 oranında artarken, yüksek gelir grubuna dahil ülkelerde bu oran %8,5’le daha düşük gerçekleşti. Veriler, dünya ticaretinin 2004’ün son çeyreğinde, küresel ekonomik aktiviteyle paralel olarak yavaşladığını ortaya koyuyor. Dünya Bankası 2005 ve 2006 yıllarında ise dünya ticaret hacmindeki artışın %7,7 civarında gerçekleşmesini bekliyor. Ancak, bu rakam 1990’lı yıllara kıyasla oldukça yüksek sayılır. Öte yandan Dünya Bankası, düşük ve orta gelir grubundaki ülkelerin dünya ticaretindeki payının artmaya devam edeceğini öngörüyor. Son 25 yılda gelişmekte olan ülkeler toplam dünya ihracatındaki paylarını %20’den %25’e yükselttiler. Bu durum, dünya üzerinde daha dengeli bir gelir dağılımına da katkıda bulunuyor. Son 15 yılda dünya ticaretinde payını artırabilen ülkelerin, yoksullukla mücadelede önemli başarılar elde ettiği de Dünya Bankası’nın bulguları arasında yer alıyor.
Wolfowitz Dünya Bankası Başkanı oldu
ABD Başkanı George Bush’un, Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’i Dünya Bankası Başkanlığına aday olarak göstermesi tüm dünyada endişeyle karşılanmıştı. ABD’deki yeni muhafazakârlar grubunun önde gelen isimlerinden olan Wolfowitz, Irak Savaşı’nın fikir babası olarak biliniyor. ABD’nin Irak’ta uğradığı başarısızlığın sorumlularından biri olarak görülen Wolfowitz’in aynı zamanda kalkınma ve ekonomi alanlarında yeterince uzmanlığa sahip olmaması da eleştirilere neden oluyordu. Ancak, 31 Mart’ta toplanan Dünya Bankası İcra Direktörleri, bazı üye ülkelerin eleştirilerine rağmen Wolfowitz’in başkanlığını onayladı. Wolfowitz, 31 Mayıs’ta görev süresi dolacak olan James D. Wolfensohn’dan boşalan koltuğa oturacak. Wolfensohn, bu görevi 1995’ten beri yürütüyordu.
Tekstilde kotalar yeniden gündemde
ABD’nin tekstil ithalatında Çin’e karşı yeniden kota uygulamasına geçme kararı almasının ardından Avrupa Birliği de yükselen Çin tehdidini önlemek için yol haritasını hazırladı. Avrupa Komisyonu’nun ticaretten sorumlu üyesi Peter Mandelson, 1 Ocak 2005’te kotaların kalkmasının ardından Çin’in tekstil ihracatında patlama yaşandığına dikkat çekerek, bu gelişmenin AB’deki tekstil sektörüne büyük zararlar verdiğini söyledi. Buna göre AB, Çin’in yıllık tekstil ihracatındaki büyümenin belirli bir sınırı aşması halinde 9 kategorideki Çin tekstil ve hazır giyim ürünlerine yönelik kota uygulamasını yeniden harekete geçirecek. ABD ve AB’nin Çin’e karşı kotaları yeniden gündeme getirmesi bu pazarlardaki paylarını Çin’e kaptırmakta olan Türkiye’deki tekstil ihracatçıları tarafından da memnuniyetle karşılandı.
Dünya, kalkınma hedeflerinden çok uzak
İMF ve Dünya Bankası’nın ortalaşa hazırladığı “Küresel Gözlem Raporu” dünyanın, Birleşmiş Milletler tarafından 5 yıl önce kabul edilen “Bin Yıl Kalkınma Hedefleri”nin çok gerisinde olduğunu ortaya koydu. “Bin Yıl Kalkınma Hedefleri”, 2015 yılına bütün ülkelerin çocuk ölüm oranları, okur-yazarlık, yoksul nüfus oranı gibi gelişmişlik göstergelerinde belirli seviyelere ulaşmasını öngörüyor. İMF ve Dünya Bankası’nın raporuna göre, özellikle Sahra Altı Afrika’da yoksulluğun azaltılması yönünde ciddi bir gelişme sağlanamadı. DB Başkanı Wolfensohn, hedeflere ulaşmak isteniyorsa zengin ülkelerin ekonomik yardım, ticaret ve borç yükünün azaltılması için verdikleri sözleri tutmaları, yoksul ülkelerin ise bu yardımların etkin şekilde kullanımı için kendi idarî ve siyasî yapılarını geliştirmeleri gerektiğini söyledi. Wolfowitz Dünya Bankası Başkanı oldu
ABD Başkanı George Bush’un, Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’i Dünya Bankası Başkanlığına aday olarak göstermesi tüm dünyada endişeyle karşılanmıştı. ABD’deki yeni muhafazakârlar grubunun önde gelen isimlerinden olan Wolfowitz, Irak Savaşı’nın fikir babası olarak biliniyor. ABD’nin Irak’ta uğradığı başarısızlığın sorumlularından biri olarak görülen Wolfowitz’in aynı zamanda kalkınma ve ekonomi alanlarında yeterince uzmanlığa sahip olmaması da eleştirilere neden oluyordu. Ancak, 31 Mart’ta toplanan Dünya Bankası İcra Direktörleri, bazı üye ülkelerin eleştirilerine rağmen Wolfowitz’in başkanlığını onayladı. Wolfowitz, 31 Mayıs’ta görev süresi dolacak olan James D. Wolfensohn’dan boşalan koltuğa oturacak. Wolfensohn, bu görevi 1995’ten beri yürütüyordu.
Tavsiye Et
Türkiye’nin faizi ABD’ye kaldı
Ülkelerin küresel finans sistemine entegrasyonu arttıkça birbirinden etkilenme seviyeleri de artıyor. Özellikle finans sermayesinin merkezi konumundaki ABD’de yaşanan gelişmelerin, gelişmekte olan ülkelerin nispeten sığ finans piyasalarını etkileme seviyesi bir hayli yüksek. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de FED’in faiz oranlarıyla ilgili kararları dikkatle takip ediliyor. Zira, Türkiye’deki faiz oranları ile ABD’deki faiz oranları arasında ciddi bir korelasyon var. Bu durum, grafikten açıkça görülüyor.
Risk primimiz FED faizlerine duyarlı
ABD’deki faiz artırımlarının Türkiye üzerindeki etkilerini, türev piyasalarındaki yansımalardan da gözlemlemek mümkün. Yanda, Türkiye’nin 1 yıllık ve 5 yıllık tahvilleri üzerindeki Credit Default Swap (CDS) oranları görülüyor. Grafikte, 2004 Mayıs ayında görülen yukarı yönlü hareket, yani Türkiye tahvilleri üzerindeki risk primlerinin yükselmesi, FED’in faiz artırımı kararından kaynaklanıyor. FED’in 22 Mart 2005 tarihindeki toplantının metninde bir kelimeyi değiştirmesi de benzer bir etki yapıyor. Bu durum, küresel finans sistemine entegrasyonun Türkiye’yi ne derece ciddi risklerle karşı karşıya getirdiğinin bir kanıtı.
Credit Default Swap (CDS): Ödenen prim (spread) karşılığında, tahvilin geri ödenmemesi durumunda ana para ve kalan dönemdeki faizinin kurtarılmasına yarayan türev işlemdir. Bir tür sigorta primi olarak görülebilir.
İşsizlik oranında mevsimsel artış
Devlet İstatistik Enstitüsü 2005 yılından itibaren her ay için, üç aylık hareketli dönem ortalamalarını esas alarak işgücü istatistiklerini açıklamaya başladı. Buna göre, 2004 Aralık-2005 Şubat döneminde işsizlik oranı %11,5 olarak belirlendi. Aynı dönemde işsiz sayısı 2 milyon 697 bin oldu. %9,9’luk büyümenin gerçekleştiği 2004’te ise işsizlik oranı %10,3, işsiz sayısı ise 2 milyon 498 bin olmuştu. İşsizlik oranı yorumlanırken, grafikte de görüldüğü gibi işsizlik oranının mevsimsel dalgalanmaları dikkate alınmalı.
Türkiye enflasyonda 30’uncu sıraya geriledi
Uzun yıllar yüksek enflasyonla mücadele eden Türkiye, artık enflasyonist geçmişini unutuyor. İMF’nin Nisan ayında yayımladığı “Dünyanın Ekonomik Görünümü” raporuna göre 2002’deki %44,8’lik enflasyonla 8’inci sırada bulunan Türkiye, 2004’te %10,6 enflasyonla 180 ülke arasında 30’uncu sırada yer aldı. Öte yandan, sanayi ve tarım sektörlerindeki fiyatların tahminlerin üzerinde artış göstermesi nedeniyle, Mart ayı enflasyonu beklentilerin üzerinde gerçekleşti. DİE verilerine göre, Mart ayında Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) %1,26, Tüketici Fiyatları Endeksi ise %0,26 artış gösterdi. Bu sonuçlarla, yıllık enflasyon ÜFE’de %11,3, TÜFE’de ise %7,94 oldu.
Büyüme %10’a ulaştı
Türkiye, 2004 yılında %9,9’la son 38 yıldaki en yüksek büyüme hızına ulaştı. 2004’te Gayri Safi Millî Hasıla (GSMH) %9,9, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ise %8,9 oranında büyüdü. GSMH’nin cari fiyatlarla 429 milyar YTL (299,5 milyar dolar) olduğu 2004’te, kişi başına millî gelir ise TL’nin değer kazanmasının da etkisiyle 4.172 dolara ulaştı. 2004’te tüketici güvenin sağlanmasıyla özel nihaî tüketim harcamaları %10,1 arttı. Büyümenin ivmesini ise %32,4 artış gösteren gayri safi sabit sermaye yatırımları oluşturdu.
Tarım sektöründeki üretim 2004’ün son çeyreğinde %9,1’lik artışla sürpriz yaparken, yıl genelinde tarım sektörü %2 oranında büyüdü. 1999’daki depremden beri durgunluk içerisinde olan inşaat sektörü de 2004 yılında %4,6 büyüme kaydetti. Sanayi sektöründe büyüme %9,4, ticarette ise %12,8 olarak gerçekleşti.
Bütçede faiz giderleri azalıyor
Üç aylık konsolide bütçe dengesi gelişmeleri açıklandı. Buna göre 2005’in ilk üç ayında bütçe giderleri, geçen yılın aynı dönemine göre %1,6 artışla 31.333 milyon YTL olurken, bütçe gelirleri ise bu dönemde %18,8 artışla 28.377 milyon YTL’ye ulaştı. Üç aylık bütçe sonuçlarındaki en olumlu gösterge ise, 2004 yılında olduğu gibi faiz giderlerinin azalmaya devam etmesi. Faiz giderleri geçen yılın aynı dönemine göre %19,7 oranında azalarak 11.943 milyon YTL oldu. Bu dönemde İMF tanımlı faiz dışı fazla ise 7.182 milyon YTL olarak gerçekleşti.
Tavsiye Et