Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2010) > Merhaba >
Merhaba
Altıncı sayımızla sizlere ve mübarek Ramazan ayına Merhaba diyoruz. Oruç sabrın yarısıdır, sabır imanın yarısı. Değersiz dünya düzeninin bozucu etkilerine sabır ve inançla direndikçe, yaşanabilir bir düzene kavuşma düşlerimizin gerçekleştiğini göreceğiz.
 
Bu ayki dosya konumuz İslam dünyası. Umutla karamsarlığı, ataletle girişimciliği, derinlikle sığlığı aynı anda çağrıştıran bir terkip. Stratejik coğrafî konumu, ortak kültürü, nüfusu ve genç girişim gücüyle küresel ekonomi politiğin müstakbel aktörlerinden biri. En temel eksiği, siyasî önderlik. Müslüman toplumlar, sağlam ahlakî ilkelere bağlı önderlere sahip oldukça, hem kendileri, hem bütün insanlığı hakiki özgürleşmeye götüren kapılar açılmış olacaktır.
 
Modernite İslam dünyasının siyasî birliğini çözdü, ama kültürel birliğini, medeniyet dokusunu çözemedi. Hayatiyetimizin temel kaynağı bu sağlam dokudur. Tarihçiler 20’nci yüzyıl başlarında İslam dünyasının tamamen çözüleceğini, bütün yaşama kabiliyetini yitireceğini öngörüyorlardı. Bunun aksi gerçekleşti. Müslüman nüfus bugün sadece İslam ülkelerinde değil, Batı dünyasında da ciddi bir etkinliğe sahip. İslam dünyası tanımımızı devlet merkezli değil, medeniyet merkezli yapmak zorundayız.
 
Beş ay boyunca hatıralarını (Tarihe Tanıklığını) yayınladığımız Aliya’yı ebedî dünyaya uğurladık. Tarih de tanıklık eder ki, Aliya 20’nci yüzyılın abide şahsiyetlerinden biriydi. Düşünen, hisseden, eyleme geçen bir tanık. Mütevazı bir Selahaddin. Gençliği hapiste, milletinin geleceğine dair düşler kurmakla geçmişti. Kader onu nazik bir geçiş döneminde, milletinin kurtuluş savaşının önderi konumuna getirdi. Tiksiniyordu savaştan; fakat halkının önünde bir kahraman gibi savaştı. Bilgelikle stratejiyi, siyasetle ahlakı, millîlikle evrenselliği böylesine ahenkleştirebilmiş çok az insan gelmiştir dünyamıza. Onu dualarla uğurlarken, ebcet hesabıyla tarih düşürmenin günümüzdeki üstadı Mustafa Kara’nın, hem hicrî hem miladî takvime göre düştüğü tarihleri arka kapağımıza taşıdık. Hocamıza müteşekkiriz.

Paylaş Tavsiye Et