Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
Fransa’nın Türkiye ikilemi
Adem Yılmaz
TÜR­Kİ­YE’NİN AB üye­li­ği ko­nu­sun­da ha­ra­ret­li tar­tış­ma­la­rın ya­şan­dı­ğı Fran­sa’da, AB Ana­ya­sa­sı’nın red­din­den son­ra ye­ni­den Tür­ki­ye kar­şı­tı ha­va hâ­kim ol­ma­ya baş­la­dı. Fran­sa, “Tür­ki­ye’nin Kıb­rıs Cum­hu­ri­ye­ti'ni ta­nı­ma­dan üye­lik mü­za­ke­re­le­ri­ne baş­la­ma­sı­nın ka­bul edi­le­me­ye­ce­ği­ni” ya­zı­lı ola­rak açık­la­dı. Oy­sa ay­nı Fran­sa, güç­lü iç mu­ha­le­fe­te rağ­men kri­tik 17 Ara­lık Zir­ve­si’nde Tür­ki­ye'nin AB ile mü­za­ke­re sü­re­ci­nin önü­nü aç­mış­tı. Zir­ve­de, Jac­qu­es Chi­rac dahil bü­tün AB li­der­le­ri, Tür­ki­ye'nin or­tak pro­to­ko­le ko­ya­ca­ğı im­za­nın Kıb­rıs'ı ta­nı­ma an­la­mı­na gel­me­ye­ce­ği­ni dek­la­re et­miş­ler­di. Fa­kat mü­za­ke­re sü­re­ci­nin baş­la­ya­ca­ğı 3 Ekim yak­la­şır­ken Chi­rac'ın “Kıb­rıs şar­tı” çı­kı­şı, Av­ru­pa’nın has­ta ada­mı Fran­sa’da, ge­le­nek­sel Tür­ki­ye kar­şıt­lı­ğı­na da­ya­nan ka­mu­oyu­nu ye­ni­den kö­rük­le­di. Pe­ki, 17 Ara­lık 1999 Hel­sin­ki Zir­ve­si ön­ce­si le­hi­mi­ze, 3 Ekim 2005 mü­za­ke­re­le­ri ari­fe­sin­de hiç bek­len­me­dik şe­kil­de bir­den aley­hi­mi­ze dö­nen, zik­zak­lar­la do­lu Fran­sa si­ya­se­ti­nin te­me­lin­de ya­tan ge­rek­çe­ler ne­ler? Her şey­den ön­ce ge­le­nek­sel ola­rak Fran­sa’nın ge­niş kap­sam­lı AB al­gı­sı ben-mer­kez­li fel­se­fe üze­ri­ne in­şa edil­miş­ti. Av­ru­pa Bir­li­ği, Je­an Mon­net ve Ro­bert Schu­man gi­bi Fran­sız seç­kin­le­ri­nin gi­ri­şi­miy­le ku­rul­muş­tu. Av­ru­pa me­de­ni­ye­ti iki asır ön­ce Na­pol­yon’un in­şa et­ti­ği hu­kuk sis­te­miy­le bir dü­ze­ne ka­vuş­muş ve sis­te­mik ola­rak ye­ni­den ku­rul­muş­tu. Bu an­lam­da Fran­sız­lar, Av­ru­pa’da gü­nü­müz me­de­ni­ye­ti­nin ku­ru­cu­su ol­duk­la­rı­na ina­nır­lar. 1789 İh­ti­la­li ile ulus-dev­le­tin ku­ru­cu­su olan Fran­sız­lar işi da­ha da ile­ri gö­tü­rür­ler ve ken­di­le­ri­ni Av­ru­pa’nın en es­ki ulus-dev­le­ti ola­rak gö­rür­ler. Bu al­gı­ya gö­re Fran­sa, Av­ru­pa’nın; Pa­ris, me­de­ni­ye­tin mer­ke­zi­dir. Fran­sız­lar Av­ru­pa­lı­la­rın ha­mi­si olur­ken, AB Fran­sa’nın bir uzan­tı­sı­dır ve Na­pol­yon’dan De Ga­ul­le’e ka­dar pek çok ki­şi ge­le­nek­sel Fran­sız ya­yıl­ma­cı­lı­ğı­nın bir ara­cı­na dö­nü­şür. Kuş­ku­suz bu al­gı­da He­le­nis­tik Yu­nan me­de­ni­ye­tiy­le Av­ru­pa’nın di­ğer ulus­la­rı ara­sın­da bir köp­rü ku­ru­lur ve Fran­sa, ken­di­si dı­şın­da­ki bü­tün dev­let­le­re te­pe­den ba­ka­rak Hel­e­nis­tik me­de­ni­yet ai­le­si dı­şın­da­ki­le­ri öte­ki­leş­ti­rir.
Bu­na kar­şın, bir bu­çuk asır­dır mo­dern­leş­me­ye ça­lı­şan, 1963’ten be­ri Av­ru­pa ka­pı­sın­da bek­le­yen ve Müs­lü­man kim­li­ğiy­le bu ai­di­ye­te uy­ma­yan Tür­ki­ye’nin, çok kül­tür­lü­lü­ğü ve ço­ğul­cu­lu­ğu haz­me­de­me­miş Fran­sız ka­mu­oyun­da öte­ki ol­mak­tan kur­tul­ma­sı bek­le­ne­mez. Av­ru­pa va­tan­se­ver­li­ği­nin tek bir Av­ru­pa kim­li­ği­ne otur­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni vur­gu­lu­yan es­ki cum­hur­baş­kan­la­rın­dan Gis­card D'Es­ta­ing ya­kın za­man­da ya­yım­la­nan bir ma­ka­le­sin­de, bu kim­li­ğin ka­dim Yu­nan, Ro­ma, Hı­ris­ti­yan mi­ra­sı, Ay­dın­lan­ma ile ras­yo­nel ve bi­lim­sel dü­şün­ce üze­ri­ne ku­rul­du­ğu­nu ve Türk­le­rin bu kim­li­ğe kat­kı­da bu­lun­ma­dık­la­rı için onun par­ça­sı da ol­ma­dık­la­rı­nı, bu ne­den­le AB'ye gi­re­me­ye­cek­le­ri­ni ile­ri sür­müş­tü. Bu al­gı­nın öte­sin­de, Fran­sız med­ya­sın­da dü­zen­li ola­rak söz­de Er­me­ni Soy­kı­rı­mı ile et­nik iç kar­ga­şa­yı ko­nu alan ve ta­rih önün­de Tür­ki­ye’den he­sap so­ran dos­ya­lar ya­yım­lan­mak­ta­dır.
Bu ba­kış açı­sı, baş­ta sağ si­ya­sî elit ol­mak üze­re ay­nı za­man­da bir kı­sım sol si­ya­sî eli­tin Tür­ki­ye’ye kar­şı çı­kı­şı­nın en te­mel sa­iki­dir. AB Ana­ya­sa­sı oy­la­ma­sın­da Tür­ki­ye’nin üye­li­ği­ni des­tek­ler po­li­ti­ka iz­le­yen Jac­qu­es Chi­rac, Tür­ki­ye’nin üye­li­ği­nin Fran­sa aley­hi­ne olan yön­le­ri­ni ol­duk­ça faz­la gün­de­me ge­ti­ren ra­ki­bi UMP li­de­ri İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ni­co­las Sar­kozy kar­şı­sın­da cid­di bir ye­nil­gi ya­şa­dı. Fran­sa hal­kı­nın %70’i Tür­ki­ye’nin AB üye­li­ği­ni red­det­ti. Böy­le­ce si­ya­sî ka­ri­ye­ri­nin do­ruk nok­ta­sın­da olan Chi­rac, Tür­ki­ye’nin üye­li­ği ko­nu­sun­da da­ha ön­ce ta­kın­dı­ğı tu­tu­mun­dan U dö­nü­şü ya­pa­rak vaz­geç­ti. Güç­lü ra­ki­bi Sar­kozy kar­şı­sın­da hü­kü­met po­li­ti­ka­sı­nı terk ede­rek po­pü­lizm uğ­ru­na Tür­ki­ye kar­şı­tı söy­le­mi gün­de­me ge­tir­di.
AB Ana­ya­sa­sı hem Fran­sa’da Chi­rac’ın per­for­man­sı­nı et­ki­le­di, hem de as­lın­da zım­nen Tür­ki­ye’nin üye­li­ği­ni re­fe­ran­du­ma gö­tür­me or­ta­mı do­ğur­du. Chi­rac bu oy­la­ma­da Tür­ki­ye’nin muh­te­mel üye­li­ği ile sık­ça gün­de­me ge­ti­ri­len eko­no­mi-po­li­tik ge­rek­çe­ler ne­ti­ce­sin­de po­li­tik dö­nü­şü­mü ter­cih et­ti. Zi­ra son bir­kaç yıl­dır ye­ni­den yıl­dı­zı par­la­yan Tür­ki­ye eko­no­mi­si, iş­siz­lik ora­nı had saf­ha­da olan Av­ru­pa’nın has­ta ada­mı Fran­sa ile kı­yas­lan­dı­ğı za­man, ile­ri­si için Fran­sız po­li­ti­ka­cı­la­rı ve hal­kı te­dir­gin edi­yor. Üs­te­lik Tür­ki­ye AB’ye üye ol­du­ğun­da, ka­rar me­ka­niz­ma­la­rın­da yer alan beş bü­yük ül­ke­den bi­ri ola­cak; AB Par­la­men­to­su’nda 80 üye ile tem­sil edi­le­cek, AB Kon­se­yi’nde ise 28-29 oya sa­hip ola­cak. Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı (DPT) ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan “Tür­ki­ye’nin Üye­li­ği­nin AB’ye Muh­te­mel Et­ki­le­ri” araş­tır­ma­sı­na gö­re 2014’te Tür­ki­ye, AB büt­çe­si­ne 4,9 mil­yar eu­ro kat­kı ya­pa­cak. AB, Tür­ki­ye’ye 6,4 mil­ya­rı ta­rım, 4,4 mil­ya­rı ya­pı­sal har­ca­ma­lar ol­mak üze­re top­lam 10,8 mil­yar eu­ro öde­ye­cek. AB’ye net ma­li­yet 5,9 mil­yar eu­ro ola­cak. 2020 yı­lın­da ise Tür­ki­ye, AB büt­çe­si­ne 8,8 mil­yar eu­ro kat­kı ya­par­ken; AB, Tür­ki­ye’ye 15,2 mil­yar eu­ro ve­re­cek. Bu mik­ta­rın 7,4 mil­ya­rı ta­rım, 7,9 mil­ya­rı ya­pı­sal har­ca­ma­la­ra ak­ta­rı­la­cak. AB’nin net kat­kı­sı 6,5 mil­yar eu­ro ola­cak. Bu­ra­da Fran­sa’nın kim­sey­le pay­laş­mak is­te­me­ye­ce­ği teş­vik­le­rin ba­şın­da ta­rım büt­çe­si gel­mek­te­dir. Fran­sa AB’nin en bü­yük ta­rım te­da­rik­çi­si ül­ke­si­dir ve bu ko­nu­mu­nu GAP gi­bi bü­yük bir pro­je­ye sa­hip, sa­na­yi­leş­me­si­ni tam ger­çek­leş­ti­re­me­miş Tür­ki­ye ile pay­laş­ma­sı bek­le­ne­mez. 
Fran­sa’da sos­yal ve eko­no­mik bir kriz ya­şan­mak­ta­dır. Baş­ta Fran­sa ol­mak üze­re bü­tün Av­ru­pa’da iş­siz­lik ora­nı son bir­kaç yıl­dır gi­de­rek art­mak­ta; Fran­sa eko­no­mi­si durgunluktan kur­tu­la­ma­mak­ta ve en önem­li­si Fran­sız şir­ket­le­ri, ku­ral­la­rı da­ha zi­ya­de Ang­lo­sak­son ül­ke­ler ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen kü­re­sel re­ka­bet ko­şul­la­rı­na uyum sağ­la­mak­ta zor­lan­mak­ta­dır. Bü­tün bun­la­ra sos­yal bu­na­lım ve dün­ya­da Fran­sa’nın kay­bet­ti­ği ay­rı­ca­lık­lı ko­num da ek­le­nin­ce Ana­ya­sa’ya ret oyu çık­tı. Ana­ya­sa oy­la­ma­la­rın­da en önem­li tar­tış­ma ko­nu­la­rın­dan bi­ri­si Tür­ki­ye’nin üye­li­ği me­se­le­si ol­du. Chi­rac kar­şı­sın­da olum­suz eko­no­mi-po­li­tik tab­lo­yu, Tür­ki­ye’nin üye­li­ği­nin Fran­sa üze­rin­de do­ğu­ra­ca­ğı men­fî et­ki­ler­le an­lat­ma­ya ça­lı­şan Sar­kozy ve di­ğer mil­li­yet­çi sağ grup­lar pro­pa­gan­da­la­rın­da ba­şa­rı­lı ol­du. Hat­ta de­ne­bi­lir ki, med­ya­ya rağ­men ha­yır oyu çık­tı. Mil­li­yet­çi Cep­he li­de­ri Je­an-Ma­ri­e Le Pen,11 Ma­yıs 2005 ta­ri­hin­de Le Fi­ga­ro ga­ze­te­sin­de çı­kan bir ma­ka­le­sin­de şöy­le di­yor­du: “Fran­sa bu­gün Av­ru­pa’da oy­la­rın %13’ünü tem­sil et­mek­te iken, Tür­ki­ye üye ol­duk­tan son­ra bu oran %10’a dü­şe­cek­tir. Tür­ki­ye 2014’te üye ol­du­ğu za­man 100 mil­yon­luk nü­fu­suy­la Av­ru­pa’nın en ka­la­ba­lık ül­ke­si ola­cak; mec­lis­te oy­la­rın %15’ine ve tek ba­şı­na blo­kaj hak­kı­na sa­hip ola­cak­tır. Ber­lin-An­ka­ra hat­tı Fran­sa’yı ta­ri­hin kü­çük ka­pı­sın­dan çı­ka­ra­cak ve oyun dı­şı­na ite­cek­tir. Böy­le­ce Ana­ya­sa’ya evet de­me­nin iki so­nu­cu ola­cak; bi­rin­ci­si Ana­ya­sa ka­bul edil­miş ola­cak, ikin­ci­si ise Tür­ki­ye’nin üye­li­ği. Ana­ya­sa Fran­sa’nın AB’de­ki ağır­lı­ğı­nı bi­ti­re­cek ve AB or­gan­la­rın­da Fran­sız tem­si­li aşa­ğı­ya çe­ki­le­cek­tir. Böy­le­ce Fran­sa’nın hem Av­ru­pa’da, hem de dün­ya eko­no­mi-po­li­ti­ğin­de et­kin­li­ği aza­la­cak­tır.”
So­nuç­ta Fran­sa, kon­jonk­tü­rel du­rum­lar ha­ri­cin­de, Tür­ki­ye’nin üye­li­ği­ne sı­cak bak­mı­yor. 1963’ten gü­nü­mü­ze sü­re­cin bu ka­dar uza­ma­sın­da, Tür­ki­ye’nin ek­sik­lik­le­ri ka­dar Fran­sa’nın sa­mi­mi­yet­siz­li­ği­nin de ro­lü var­dır. İlk de­fa Tür­ki­ye bü­tün şart­la­rı, Ko­pen­hag Kri­ter­le­ri’ni, ye­ri­ne ge­tir­me­si­ne rağ­men ye­ni yap­tı­rım­lar­la yüz­leş­mek du­ru­mun­da ka­la­cak gi­bi gö­zü­kü­yor. Bu bağ­lam­da Fran­sa, bir yan­dan Chi­rac’la 3 Ekim’de Tür­ki­ye’nin mü­za­ke­re sü­re­ci­ni tı­ka­ma­ya ça­lı­şır­ken, öte yan­dan yıl­dı­zı par­la­yan İçiş­le­ri Ba­ka­nı Sar­kozy’yi Elysée Sa­ra­yı’na ha­zır­lı­yor. Aca­ba sü­rek­li iki­li po­li­ti­ka iz­le­yen Chi­rac’ın ye­ri­ne geç­me­si bek­le­nen ve da­ha baş­tan Tür­ki­ye kar­şı­tı söy­lem­le ana­ya­sa­yı bi­le tı­ka­yan Sar­kozy’nin dö­ne­mi, tam ter­si­ne, Tür­ki­ye le­hi­ne sür­priz­ler­le do­lu ola­bi­lir mi?

Paylaş Tavsiye Et