Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
Herkesi memnun eden faydasız bir operasyon
Hasan Kösebalaban
SO­ĞUK Sa­vaş yıl­la­rın­da ABD’nin en önem­li müt­te­fik­le­rin­den bi­ri olan Tür­ki­ye’ye kar­şı mü­ca­de­le yü­rü­ten bir si­lah­lı te­rör ör­gü­tü ola­rak PKK, ken­di­si­ni Mark­sist bir çiz­gi­de sun­mak zo­run­day­dı. Bu ze­min­de PKK ile Ame­ri­kan çı­kar­la­rı ara­sın­da bir ör­tüş­me bu­lun­mu­yor­du. So­ğuk Sa­vaş’ın ar­dın­dan Su­ri­ye, Tür­ki­ye’ye kar­şı den­ge un­su­ru ola­rak PKK’ya des­tek ver­me­yi sür­dür­dü; an­cak An­ka­ra’nın 1998’de­ki sa­vaş teh­di­di al­tın­da bu des­te­ği­ne son ver­mek zo­run­da kal­dı. 1999-2004 dö­ne­mi lo­jis­tik dış des­tek­ten mah­rum ka­lan PKK’nın ateş­kes yıl­la­rıy­dı. 2003 Irak Sa­va­şı ise PKK’ya ara­dı­ğı fır­sa­tı sun­du. Irak’ın ku­ze­yin­de or­ta­ya çı­kan fii­lî ba­ğım­sız Kürt olu­şu­mu PKK’ya çok uy­gun bir ze­min sağ­la­dı ve ör­gü­tün Su­ri­ye’den çı­ka­rıl­dık­tan son­ra içi­ne düş­tü­ğü bo­ca­la­ma dö­ne­mi so­na er­di.
 
PKK’dan İs­ra­il’e Ta­şe­ron­luk
PKK’yı di­ril­ten sa­de­ce Bar­za­ni gi­bi Kürt mil­li­yet­çi­si Irak­lı Kürt grup­la­rın ver­di­ği des­tek de­ğil­di. ABD ve stra­te­jik müt­te­fi­ki İs­ra­il ta­ra­fın­dan ve­ri­len ye­ni mis­yon sa­ye­sin­de PKK ade­ta ye­ni­den can­lan­dı­rıl­mış­tı. Bu çer­çe­ve­de PKK’dan İran ve Su­ri­ye Kürt­le­ri­nin ör­güt­len­me­sin­de ve bu ül­ke­ler­de önem­li bir si­lah­lı güç ha­li­ne ge­ti­ril­me­sin­de rol oy­na­ma­sı is­ten­di. Ken­di­si­ne yük­le­nen bu gö­rev­le PKK ken­di için­den PJAK adı al­tın­da he­de­fi İran olan bir ör­güt çı­kar­dı.
PJAK, PKK’nın yan ko­lu; ör­gü­tün mer­ke­zî ko­mu­ta­sı al­tın­da ça­lı­şı­yor. Ku­zey Irak’ta PKK ve PJAK kamp­la­rı­nı ge­zen ya­ban­cı ga­ze­te­ci­ler bu iki ör­güt ara­sın­da her­han­gi bir me­kan ya da ko­mu­ta far­kı ol­ma­dı­ğı­nı tes­pit edi­yor­lar. Bir baş­ka yo­ru­ma gö­re PJAK, PKK’nın ye­ni adın­dan baş­ka bir şey de­ğil. Bir sü­re­dir İran asıl­lı Kürt­ler, PKK’yla bir­lik­te ça­tış­ma­la­ra ka­tı­lı­yor­lar. Tür­ki­ye sı­nır­la­rı için­de ya­kın za­man­da ölü ele ge­çi­ri­len PKK’lı te­rö­rist­le­rin önem­li bir kıs­mı da İran uy­ruk­lu. Bu te­rö­rist­le­rin üze­rin­den ar­tık ka­laş­ni­kof de­ğil, se­ri nu­ma­ra­sı ka­yıt­lı ol­ma­dı­ğı için izi sü­rü­le­me­yen Ame­ri­kan ma­lı si­lah­lar çı­kı­yor. ABD’nin Irak gü­ven­lik güç­le­ri­ne tes­lim için yo­la çı­kar­dı­ğı bin­ler­ce si­lah ise ha­len ‘ka­yıp’ du­rum­da.
CI­A ve Mos­sad da, Peş­mer­ge or­du­su­nun ya­nı sı­ra İran’a kar­şı bir si­lah ola­rak gör­dük­le­ri PJAK’a ya­kın des­tek sağ­lı­yor. Bir an­lam­da PJAK, ABD ve İs­ra­il’in Hiz­bul­lah’ı; Ku­zey Irak da Lüb­nan’ı ha­li­ne gel­miş du­rum­da. Di­ğer ta­raf­ta PKK’nın Su­ri­ye Kürt­le­ri­ni ör­güt­le­ye­rek bu ül­ke­de fa­ali­yet gös­ter­me­si onu İs­ra­il nez­din­de stra­te­jik açı­dan çok de­ğer­li ha­le ge­ti­ri­yor. Ay­rı­ca, ABD’li ve İs­ra­il­li çev­re­ler­de, se­kü­ler di­re­niş ha­re­ket­le­ri ola­rak al­gı­la­nan PKK ve PJAK’ın var­lı­ğı­nın Kürt­ler ara­sın­da el-Kai­de bağ­lan­tı­lı ha­re­ket­le­rin önü­nü kes­ti­ği­ne da­ir yay­gın bir ka­na­at hâ­kim. Kürt di­re­ni­şi ola­rak gö­rü­len şid­det yan­lı­sı grup­la­rın Ba­tı­cı ve mo­der­nist çiz­gi­de kal­ma­la­rı da­ha ter­ci­he şa­yan gö­rü­lü­yor; tıp­kı mo­der­nist ve la­ik PKK’nın Gü­ney­do­ğu’da­ki mev­cu­di­ye­ti­ni AK Par­ti’nin güç­len­me­si­ne ter­cih eden Tür­ki­ye’de­ki ba­zı Ame­ri­kan­cı ulu­sal­cı­lar gi­bi.
 
PKK “Or­tak Düş­man” mı yok­sa Stra­te­jik Or­tak mı?
Ame­ri­kan Kon­gre üye­si Den­nis Ku­ci­nich, Baş­kan Bush’a yaz­dı­ğı bir mek­tup­ta PJAK’ın Ame­ri­ka ta­ra­fın­dan des­tek­le­nip des­tek­len­me­di­ği­ni so­ru­yor ve şu­nu ek­li­yor­du: “PJAK’ın Irak’ta Ame­ri­kan bil­gi­si, des­te­ği ve ko­or­di­nas­yo­nu ol­ma­dan fa­ali­yet gös­ter­di­ği­ne inan­mak çok zor.” Bush bu so­ru­ya ce­vap ver­me­di. Ya­ni or­ta­da il­ginç bir du­rum var: Bir yan­da Bush PKK’yı “or­tak düş­ma­nı­mız” di­ye ilan eder­ken, di­ğer yan­da PKK ya da ye­ni adıy­la PJAK Ame­ri­kan is­tih­ba­ra­tı ta­ra­fın­dan İran’a kar­şı eği­ti­li­yor.
Bu ne­den­le Ame­ri­kan is­tih­ba­ra­tı­nın, bü­yük ya­tı­rım yap­tı­ğı PJAK/-PKK kamp­la­rı­nı Türk uçak­la­rı­nın önü­ne yem ola­rak at­ma­sı­nın ne de­re­ce ina­nı­lır ol­du­ğu­nu sor­gu­la­mak ge­re­kir. Da­ha man­tık­lı gö­rü­nen ih­ti­mal ABD’nin Türk ka­mu­oyu­nun ga­zı­nı al­mak için sı­nır­lı bir alan­da tat­bi­kat ya­pıl­ma­sı­na izin ver­miş ol­ma­sı.
Bü­tün as­ke­rî ve si­vil bas­kı­la­ra rağ­men PKK’ya kar­şı kap­sam­lı bir sı­nır öte­si ha­re­kat, Irak’ta fii­lî iş­gal­ci du­ru­mun­da olan ABD’nin çı­kar­la­rıy­la ör­tüş­mü­yor. ABD kap­sam­lı bir ka­ra ha­re­ka­tı­na de­ğil, sa­de­ce ken­di sağ­la­ya­ca­ğı is­tih­ba­rat ile ya­pı­la­cak ve PKK’ya öl­dü­rü­cü dar­be­yi vur­ma­ya­cak nok­ta vu­ruş­lar­dan iba­ret sı­nır­lı bir ha­va ha­re­ka­tı­na onay vermiş görünüyor.
Bu ne­den­le 16 Ara­lık’tan iti­ba­ren Türk Ha­va Kuv­vet­le­ri’nin Ku­zey Irak dağ­la­rın­da­ki mev­zi­le­ri bom­ba­la­ma­sı­nın as­ke­rî açı­dan is­pat­lan­mış bir de­ğe­ri bu­lun­mu­yor. Ope­ras­yon ta­ma­men iç po­li­ti­ka­da ka­mu­oyu­nun bek­len­ti­le­ri­ne ce­vap ver­me­ye yö­ne­lik. Türk uçak­la­rı ön­ce­den bo­şal­tı­lan kamp­la­rı vu­rup dön­dü­ler. Ha­ber­le­re ve Irak­lı li­der­le­rin res­mî açık­la­ma­la­rı­na yan­sı­dı­ğı ka­da­rıy­la si­vil halk, ev­le­ri­ni çok da­ha ön­ce bo­şalt­mış­tı. Bu ka­dar in­sa­nın ev­le­ri­ni bo­şalt­tı­ğı bir sı­ra­da PKK’nın kamp­la­rın­da kal­dı­ğı­nı dü­şün­mek man­tık­sız.
ABD bu­na kar­şı­lık te­rö­riz­me kar­şı bir­lik­te ha­re­ket et­me gö­rün­tü­süy­le, Türk ka­mu­oyun­da­ki ima­jı­nı dü­zel­te­cek bir ham­le yap­ma şan­sı ya­ka­la­dı. As­lın­da kap­sam­lı bir ha­re­kat im­ka­nı ol­ma­yan hü­kü­met ve as­ker için de PKK’ya bü­yük za­yi­at ve­ri­len bir ope­ras­yon ya­pıl­dı­ğı gö­rün­tü­sü son de­re­ce ge­rek­liy­di. Bir yan­da hü­kü­met böy­le sı­nır­lı bir ma­nev­ray­la hem iç ka­mu­oyun­da­ki pres­ti­ji­ni kur­tar­dı hem de Kürt seç­me­ni­ni faz­la küs­tür­me­miş ol­du. Di­ğer yan­da, PKK’ya kar­şı üst üs­te ge­len ka­yıp­la­rın mey­da­na ge­tir­di­ği mo­ral çö­kün­tü, med­ya­nın da des­te­ğiy­le ta­mir edil­miş ol­du. Da­ha il­gin­ci DTP’li­ler bi­le bu ope­ras­yo­nun, hal­kın duy­gu­la­rı­nı ok­şa­yıp kap­sam­lı bir ope­ras­yo­nu en­gel­le­me­si ne­de­niy­le de­mok­ra­si­nin önü­nü aça­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yor.
 
Me­se­le­nin Çö­züm Ye­ri Kan­dil Da­ğı De­ğil­dir
PKK ya da ge­nel ola­rak Kürt so­ru­nuy­la as­ke­rî güç kul­la­na­rak baş ede­bil­mek bun­dan ön­ce im­kan­sız­dı; an­cak PKK’ya Ba­tı ta­ra­fın­dan ve­ri­len ye­ni mis­yon­dan son­ra bu da­ha da im­kan­sız ha­le gel­di. Ame­ri­kan uy­du­la­rın­dan çe­ki­len fo­toğ­raf­lar­la dağ­la­rı bom­ba­la­yıp son­ra da bu­nu PKK’ya in­di­ril­miş bü­yük bir dar­be ola­rak sun­mak an­cak ka­mu­oyu­na ve­ri­len ucuz bir me­saj ola­bi­lir. Dev­le­tin yap­ma­sı ge­re­ken, ken­di sı­nır­la­rı için­de PKK’nın mi­li­tan top­la­ma ye­te­ne­ği­ni kö­relt­mek­tir. Bu me­se­le Kan­dil Da­ğı’nda de­ğil, sa­de­ce Tür­ki­ye top­rak­la­rın­da, Kürt hal­kıy­la top­lum­sal söz­leş­me­nin ye­ni­len­me­siy­le çö­zü­le­bi­lir.
Mo­der­nist PKK’nın Ame­ri­kan/İs­ra­il plan­la­rın­da üze­ri­ne al­dı­ğı ye­ni mis­yon, her­kes­ten ön­ce Se­la­had­din Ey­yu­bi ge­le­ne­ğin­den ge­len Kürt hal­kı ta­ra­fın­dan red­de­di­le­cek. An­cak dev­le­tin ve bun­dan da öte ge­niş halk ke­sim­le­ri­nin Kürt hal­kıy­la kay­bet­mek üze­re ol­du­ğu psi­ko­lo­jik bağ­la­rı­nı ta­mir et­me­si ön­ce­lik­li şart.
Bu çer­çe­ve­de Kürt kim­li­ği­nin si­ya­si mü­ca­de­le ze­mi­ni­ni de güç­len­dir­mek ge­re­ki­yor. Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken DTP’yi ka­pat­mak de­ğil, PKK’yı mar­ji­nal­leş­tir­mek­tir. Ay­rı­ca Tür­ki­ye’nin bü­tün böl­ge­le­rin­den oy top­la­ya­bi­len Mec­lis’te­ki tek par­ti du­ru­mun­da­ki AK Par­ti’nin bu ni­te­li­ği­ni kay­bet­me­me­si, top­lum­sal bağ­la­rın de­va­mı için son de­re­ce önem­li­dir. Böl­ge­nin vic­da­nı, ye­ni bir ses ve yak­la­şım ola­rak gör­dü­ğü AK Par­ti’ye ümit bağ­la­mış­tır ve bu bel­ki de son ümit­tir. AK Par­ti’nin ken­di mis­yo­nu­na ya­pa­bi­le­ce­ği en bü­yük kö­tü­lük, Kürt so­ru­nu­nun çö­zü­mün­de ge­le­nek­sel mi­li­ta­rist yak­la­şı­ma tes­lim ol­ma­sı­dır. Bu hu­sus­ta şim­di­ye ka­dar gös­te­ri­len olum­lu tav­rın ıs­rar­la sür­dü­rül­me­si ge­re­kir.

Paylaş Tavsiye Et