Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (June 2004) > Müzik
Müzik
Prens Dimitrie Cantemir
Eugeria Popescu-Judetz
Çeviri: Selçuk Alimdar
İstanbul: Pan Yayıncılık, 2000
Eugenia Popescu-Judetz, bir etnomüzikolog ve sanat tarihçisidir. Türk mûsikîsi kaynakları ve Osmanlı seyirlik sanatları konularında uzman olan Judetz, ABD’nin Pennsylvania eyaletindeki Pittsburgh Duquesne Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve üniversite müzesinde sanat danışmanı olarak görev yapmaktadır. Bu üniversitede Doğu Avrupa ile Türkiye’nin halk mûsikîsi ve seyirlik sanatları hakkında ders veren Judetz’in Türk mûsikîsi kaynakları ve Romen halk sanatları hakkında yayımlanmış çeşitli inceleme ve makaleleri bulunmaktadır.
Prens Dimitrie Cantemir/Türk Musikisi Bestekarı ve Nazariyatçısı adlı kitap, Eugenia Popescu-Judetz’in Pan Yayıncılık tarafından yayımlanan ikinci kitabı. Daha önce de yazarın bir kitabı, Türk Musiki Kültürü’nün Anlamları başlığı ve Bülent Aksoy’un çevirisiyle yine Pan Yayıncılık tarafından Türkçe’ye kazandırılmıştı. Tanıtımımıza konu olan ikinci kitap ise Kantemiroğlu edvarının çeşitli yönlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.
Bülent Aksoy’un önsözünde belirttiği gibi kitabın amacı, sadece Kantemiroğlu’nun (Dimitrie Cantemir) edvarını incelemekle sınırlı değil. Öncelikle, artık uluslararası bir kişilik sayılması gereken Kantemiroğlu’nun olaylarla dolu, dramatik hayatının Rusya’da geçen yıllarını da kapsayan hikayesi veriliyor; onun çok yönlü çalışmaları, faaliyetleri anlatılıyor. Bu bölümde Kantemiroğlu’nun sadece Osmanlı tarihiyle ilgili kitabından değil, öteki kitaplarıyla, konuya ilişkin Romence kaynaklardan da yararlanılıyor. Özellikle bu giriş bölümü, Kantemiroğlu’nun hayatı, yazdığı tarih kitabı ve öteki eserlerinin niteliği konusunda da başvurulabilecek bir kaynak özelliği taşıyor.
Kitabın giriş kısmından sonra gelen birinci bölümde “Kantemiroğlu nazariyatı” bütün yönleriyle ve dikkatle inceleniyor. Türk mûsikîsinin ana dizisi, Kantemiroğlu’nun makam ve usul anlayışı, makamları sınıflandırma biçimi, uyumlu ve uyumsuz aralıklar ile sesler, notanın Kantemiroğlu’ndan önce Osmanlı mûsikî dünyasındaki işlevi ile Kantemiroğlu’ndaki işlevinin karşılaştırılması ve edvarda tanımı verilen taksim bu bölümün ana konuları.
Kitabın ikinci bölümü, Kantemiroğlu’nun bestelerine ayrılmış. Bu bestelerin tahlili, kitabın dikkat çeken bir başka yönü. Popescu-Judetz bu bölümde peşrevlerinin, semailerinin ezgi yapılarını, beste üsluplarını, ritmik ögelerini titizlikle tahlil ederek besteci Kantemiroğlu’nun ayırt edici yönlerini belirtiyor. / Yalçın Çetinkaya

Tavsiye Et
Dem
Murat Salim Tokaç
Yapım: Akustik
Dr. Murat Salim Tokaç, genç bir ney ve tanbur sanatçımız. 5 yaşındayken babası Dr. Turgut Tokaç tarafından ud ve neye başlatılmış. 11 yaşında Selçuk Sipahioğlu’ndan kısa bir süre tanbur dersi aldıktan sonra hem ney, hem de tanbur tekniğini, büyük sanatkârları dinleyerek kendi kendine geliştirmiş. Merhum udi-bestekâr Cinuçen Tanrıkorur’dan Türk Müziği ile ilgili her konuda feyz alan Tokaç, onunla birlikte ve ondan ayrı, yurt içinde ve yurt dışında sayısız konserler verdi. 2000 yılında “Gençlik Hülyaları” isimli solo albümü yayınlandı. Yine 2000 yılında Lalezar Topluluğu ile beraber, Osmanlı Türk Müziği Antolojisi adlı albümde ney ve tanbur çaldı. Şu anda Samsun Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nda sanatçı olarak görev yapmaktadır.
Ney icrasında en kaba seslere “dem” veya “dem üfleme” denilmektedir. Ayrıca dem, olgunluğu da ifade etmektedir ki, eski hocalar dem sesleri olgunlaştıktan sonra meşke başlarlarmış. Dolayısıyla “dem üflemek” neyzenler arasında bir olgunluk derecesi olarak kabul edilmiş ve edilmektedir. Tabiatta insan sesine en yakın olan ses ney sesidir. Neyden çıkan sesin insan üzerindeki derin etkisinin sebebi budur ve insanın genlerine kadar nüfuz eden böyle bir sazı icra edenlerin davranışlarının da neye ve neyin söylediklerine uyum göstermesi arzu edilir.
Neyzen Murat Salim Tokaç tarafından bu albümde, ney öğrenmek isteyen bir talebenin nasıl yetiştirildiği ve neyzenin geçtiği aşamalar, müzikal olarak anlatılmak istenmiştir. Hocanın talebesine neyi tanıtması, talebenin de hocasını takip etmek suretiyle birlikte meşk etmeleri (1, 2 ve 3. parçalar), talebenin kemale erişi (4 ve 5. parçalar), nihayet üstadından neyzenlik icazetini alması (6. parça) ve hocasının da talebesini dinlemek için hafif üflediği parçalarla (7. parça) meşk yolunun tasviri düşünülmüş. / Yalçın Çetinkaya

Tavsiye Et
Letter from Istanbul / İstanbul’dan Mektup
Derya Türkan, Sokratis Sinopoulos
Yapım: Golden Horn Records
Derya Türkan İstanbullu, Sokratis Sinopoulos ise Atinalı iki müzisyen. İkisinin ortak birçok yanı var: İkisi de aynı kuşak müzisyenleri; ikisi de klasik kemençe çalıyor; ikisi de aşağı yukarı aynı, aynı değilse bile birbirinden çok etkilenmiş kadim bir kültür coğrafyasının yetiştirdiği müzisyenler. Biri Türk, diğeri Yunan. Letter from İstanbul (İstanbul’dan Mektup) ise, iki kemençe sanatçısını buluşturan ortak bir albüm. Bu albümde iki farklı millete ait iki kemençevînin performanslarını ve sazlarındaki düzeyi dinleyebilmek mümkün.
Letter from İstanbul ve iki sanatçı hakkında albüme bir tanıtım yazısı yazan Muammer Ketencoğlu bakın neler söylüyor: “Dünyanın tüm geleneksel müziklerinin birbiriyle akraba olduğu gerçeğinden yola çıkarak, yüzyıllar boyu Anadolu ve çevresinde oluşan farklı müzik geleneklerinin hangi dilde söylenirse söylensin, kanıta gereksinim duymaz derecede, iç içe, aynı mayadan olduğunu kabul etmek zorundayız. İşte, bu kendiliğinden beraberliği abartısız ancak son derece üstün bir yorumla size ulaştıran bir albümle buluştunuz. İki arkadaşın özenli çalışmalarıyla ortaya çıkan bir yapıt. Deprem sonrası dostluklarından değil onlarınki; moda, para kokusu bulaşmış düetlerden hiç değil. Yıllardan beri, evlerde, birlikte çalınıp söylenen gecelerde oluşup pekişmiş dostlukları. Hem müzikal, hem de mizaçlarının yumuşaklığıyla da desteklenen hoş bir iletişim.”
Albümde geleneksel Türk ve Rum halk türkülerinden zeybeklere, sirtolara ve kimi özel bestelere (Nikriz Zeybek, Tanburi Cemil) kadar özenle seçilmiş bir repertuar çıkıyor karşımıza. Duygu dolu taksimlerle süslenmiş parçalar hem geleneğin profesyonelce icrasıyla birleşmiş yüksek seviyesini, hem de iki usta müzisyenin dinamik yaratıcılıklarını bir arada sergileyen iddiasız ama alabildiğince tutkulu.
Letter from İstanbul Golden Horn Records tarafından yayınlandı. Mutlaka dinlemek gerekiyor. / İlker Tepe

Tavsiye Et