Lao Tzu, dünyanın görüp göreceği en büyük bilgelerden biri.
Yani kadim Çin’in nesi?
“Bir bilen”i.
Şöyle söylemiş;
“Tersine döndürme Tao’nun hareketidir.”
Tao ne demek?
Yol demek.
Nasıl bir yol?
Doğru yol.
Demek ki Doğru Yol hareketi bir tersine döndürme hareketidir.
Yolu tersine çevirme, hareketi tersine çevirme.
Parlamentoyu tersine çevirme, demokrasiyi tersine çevirme.
Milleti tersine çevirme, darbeyi tersine çevirme.
Mezarlarında yatanları tersine çevirme.
En nihayetinde hakikati tersine çevirme.
Doğru Yol’un “sırat-ı müstakim” ifadesinin muhteviyatı ile uzaktan yakından en ufak bir alakası olduğunu iddia edebilecek bir babayiğit tanımıyorum bu ülkede.
Peki, bunu neye borçluyuz?
Tao’nun, yani Doğru Yol’un bilgelerine, bir bilenlerine.
Tersine çevirme düsturunu kendilerine en yüce görev addedenlere.
İşte sevgili okuyucularım, usta bir kalemi okuma şerefine nail olmak böyle bir şey.
Ne mutlu sizlere ki bu satırlara göz gezdirdiğiniz şu anda aydınlanmanın hemen eşiğindesiniz.
Hatta aydınlandınız bile!
Keskin bir kılıcın kendisini kestiğinin farkında bile olmayan ikiye yarılmış mum misalisiniz.
O kadar ani aydınlandınız ki henüz yarıldığınızı fark edemiyorsunuz bile.
Halbuki kalkıp aynaya baksanız alevinizin bile ikiye ayrıldığını neredeyse görebilirsiniz.
İki ayrı ışık, iki farklı hale.
İki değişik şahsiyet, iki bambaşka surat.
“Bana ne, ben aydınlanmayacağım” diye ayak diretenler olabilir.
Bir Batı aydınının kaleminden çıkmamış bir sözle aydınlanmak ne demek!
“Bu demokratik, laik, hukuk devleti ilkelerine karşı çıkmak ve karşı devrim hamlesinde bulunmak demek değil midir?” diye haklı itirazlar öne sürenler olabilir.
Ama Lao ustanın yaşadığı devirlerde bu kavramların hiçbiri yoktu.
Lao da Tao’sunu buldu.
Doğru, Doğru Yol o zamanlar kurumsallaşmamıştı.
Ama ilkeler aynı ilkelerdi ki bilgelerin ve bir bilenlerin ilgilendikleri de işte bu özdür.
HİKMETLİ SÖZLER
Lao ustadan dinleyelim;
“Bilge adamlar kendi şahsiyetlerini geride bırakırlar ama yine de daima önde olurlar.”
“Az şeyi olanlar kazanacak, çok şeyi olanlar yoldan çıkarılacaktır.”
“Aklı ermeyenler Tao’yu işittikleri zaman gülerler.”
Madem Tao’nun işi tersine çevirmek, son düsturdan şerhe başlayalım.
Sn. Cindoruk’un son günlerdeki siyasi atraksiyonlarını tebessümle karşılayanlar olacağını nasıl bilmiş Lao
usta.
Çünkü o bir Tao ustası.
Tıpkı Sn. Cindoruk’un Doğru Yol ustası olması gibi.
Onun siyasi adımlarına ve adamlarına gülenler kendisinin her bir adımını böyle derin bir bilgelikle attığını fark edemeyen aklı ermeyenlerdir.
DP’nin son seçimlerde aldığı oy oranı, siz söyleyin, az mıydı çok muydu?
Kolay kolay hiç kimse o kadar az oy almış bir partiyi ayağa kaldıracağım diye şu yaşında bu zahmete girmez.
Ama Tao ilkesi “az şeyi” olanın ki “şey” siyaset arenasında hep “oy”a tekabül eder, kazanacağını açıkça muştulamıştır.
Dolayısıyla burada ilkeye uygun hareket edildiğini görmüş bulunuyoruz.
Düsturun ikinci kısmı literal olarak çok açıktır.
Sn. Cindoruk’un neredeyse ömrünün tamamı Doğru Yol felsefesine uygun davranmayanları Doğru Yol’dan çıkarmaya uğraşmakla geçmiştir.
Mesela Sn. Özal için sarf ettiği “Lut Gölü’nden alçaktır” ifadesi sadece bu maksada matuf olup asla kötü bir mana içermemektedir ki bilgeler bilerek kötücül davranamazlar.
Yol kazasına uğrayarak Çiller tarafından kendisi Doğru Yol’dan uzaklaştırılsa da bunu da Tao’nun tersine döndürme ilkesi çerçevesinde kabullenme erdemini gösterebilmiştir.
Nefsine azıcık yenilerek “kabir böceği” filan demiştir ama o kadar kusur beyefendinin adamında da olur.
Ama bunlar geçmiştir.
Önümüzde “çok şey”i yani oyu olan yeni bir yapılanma vardır ki yedi senedir “bir bilen”in tapulu arazisine sanki kazık çatmıştır.
“Çok şeyi olan yoldan çıkarılacaktır” ilkesini Sn. Cindoruk elbette sıradan bir fani olarak okuyup geçmeyecektir, geçemez.
Bilgeler düsturları bir emir telakki ederler ve gerekirse bu yolda canlarını verirler.
Canları yerine cinlerini verenler dahi olur.
GÖREV
Sn. Cindoruk’a bu dönemde verilmiş görev budur.
Ki Cindoruk asla böyle bir görevi üstlenmekten hicap duyacak karakterde bir şahsiyet değildir.
Yine ömrü boyunca kendi şahsiyetini “beyefendi” adına hep geride tutmuş, bu sayede “bir bilen” adına hep daima en önde olmuştur.
Bu tavır da ilk düsturun bu yüzyılda hayata geçirilme pratiğinden başka bir anlam taşımaz.
Ama buradan yola çıkarak “hiçbir anlam taşımaz” sonucuna varamayız.
Tao’nun tersine döndürme hareketinin gönüllü bir emir erinden başka ne beklenebilir?
Bu yüzden şu tabloya bakınca inanın insanın gözü yaşarıyor.
Sn. Bir Bilen, Sn. Cindoruk, Sn. Haberal, Sn. Batum.
Mahşerin bu dört atlısına Sn. Mesut Yılmaz da katkı verecekmiş.
Böylelikle kıratlılar çoğalacakmış.
Görevleri de “çok sayıda şeyi olan”ı kırıp atmak olsa gerek kıratlıların.
Öyleyse içlerinde kesin Esat Kıratlıoğlu da olacak demektir.
Bence bu proje kesin tutar, neden derseniz cevabım şu: Rivayetlere göre, bir gün başka bir Çinli bilge, kıratı ile bir bölgenin önüne gelmiş.
“Dur” demiş kapıdaki görevli, “burası kutsal bir bölge, atlılar giremez”.
Çinli bilge, “bak kardeşim” demiş, “benim atım kır bir at, kır bir atsa at sayılmaz”.
Kafası karışan korucunun gözünün içine baka baka sürmüş atını kutsal bölgeye Çinli bilge.
Türkiye’nin en paradoksal hareketinin liderinin en paradoksal özdeyişlerine alışkın milletimizin bu rivayete inanamayacağına inanamıyorum doğrusu.
Üstelik “Postmodern bir darbe, darbe sayılmaz” hikmetli deyişini daha dün söyledi bizim bilge.
TOM VE JERRY
Zizek, “Elbe Adası’na sürüldüğünde tarihteki görevi bitmişti” der Napolyon için.
Ama “Onun bunu idrak etmesi için Waterloo Savaşı’nı da kaybetmesi gerekti” diye ekliyor.
Öldüklerinin farkında olmayan zombi filmlerini örnek gösteriyor bu tezini desteklemek için.
Bir de Tom ve Jerry çizgi filmlerini.
Tom, Jerry’yi yakalayacağım derken ayaklarının altındaki zeminin çoktan kaybolduğunu fark etmez bir süre.
Fark ettiğinde ise artık çok geçtir.
Bunu Sn. Cindoruk’a nakledecek bir aklıevvel çıksa vereceği cevabı adım gibi biliyorum.
Önce gözlerini kocaman açacak, mutad vechile gülümseyecek, sonra sesinin tokluğuna yaslanarak şöyle diyecektir;
“Bizim böyle zevzekliklerle işimiz olmaz.
Biz Doğru Yol’un yolcusuyuz.”
Ona ne şüphe!
SON TAHMİN
Tom fena düşecek.
Paylaş
Tavsiye Et