Panorama
Türkiye’nin diplomasi trafiği yoğunlaştı
Değişen dünya dengeleriyle birlikte Türkiye’nin diplomasi trafiği de artmaya devam ediyor. Şubat ayı içerisinde gerçekleşen iki ziyaret, Türkiye açısından tarihsel bir nitelik taşıyor. Bunların ilki, İsveç Başbakanı Göran Persson’ın ziyaretiydi. Bu ziyaretle ilk kez bir İsveç Başbakanı Türkiye’ye konuk oluyordu. Persson, ziyareti sırasında, Türkiye’nin AB üyeliği, Kıbrıs ve Irak gibi konuların yanı sıra, PKK, Leyla Zana davası, kadın hakları ve namus cinayeti gibi konularda görüşmelerde bulundu. Persson, Türkiye’nin Güney Avrupa’yla Orta Doğu arasında köprü olan büyük bir ülke olduğunu, bu zamana kadar hiçbir İsveç başbakanının Türkiye’yi ziyaret etmemiş olmasını tuhaf karşıladığını ifade etti.
23 Şubat günü ise Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in Türkiye’ye gelmesiyle, 11 yıl sonra Almanya başbakan düzeyinde bir ziyaret gerçekleştirmiş oldu. Türkiye’nin AB yolunda Almanya’nın desteğine güvenebileceğini söyleyen Schröder, Kıbrıs konusunda da Türkiye’nin attığı adımların çok olumlu yankılar bulduğunu belirtti.
Söz konusu iki ülkeden de AB konusunda sıcak mesajlar alan Türkiye, önümüzdeki günlerde daha çok ‘ilk’ler yaşayacağa benziyor.
Tavsiye Et
Irak’ta saldırılar bayram dinlemedi
Irak’ta yapılacak seçimler için ortamın uygun olup olmadığının tartışıldığı şu günlerde, bölgede meydana gelen şiddet olaylarının ardı arkası kesilmiyor. Şubat ayının ilk günü, Erbil’de bulunan IKDP bürosu ve IKYB binasına bombalı saldırılar düzenlendi. Bu olaylarda, içlerinde bölge parlamentosu bakanları ve üst düzey yetkililerin de bulunduğu 117 kişi hayatını kaybederken, 200’den fazla kişi yaralandı. Türkiye, saldırıda yaralananların tedavisi için yardım teklifinde bulundu. Erbil’deki bombalı saldırıdan Türkiye’nin sorumlu tutulduğu yönündeki haberleri yalanlayan Kürt gruplar, acılarını paylaşan Türkiye’ye minnettar olduklarını açıkladılar. Olaydan bir gün önce de, Irak Türkmen Cephesi sorumlularından Mehdi Hüseyin, Kerkük yakınlarında öldürülmüştü. Bu nedenle bölgede olası bir etnik çatışmayı önlemek amacıyla güvenlik önlemleri arttırıldı.
Irak halkı bu saldırıların şokunu üzerinden atamamışken Bağdat’ın İskenderiye kentinde 10 ve 11 Şubat tarihlerinde art arda meydana gelen intihar saldırılarıyla sarsıldı. Her iki olayda da, bomba yüklü aracın karakol binası önünde patlatılması sonucu 8’i polis 102 kişi hayatını kaybederken yüzlerce insan yaralandı. Son dönemlerde Irak polisine yönelik saldırılar giderek artarken, savaşın sona erdiği Mayıs ayından bu yana öldürülen polis sayısı 300’e yükseldi.
Tavsiye Et
Eşi ‘Bilge Kral’a kavuştu
Bilge Kral Aliya’yı kaybetmenin hüznünü üzerimizden atamamışken, dört ay gibi kısa bir süre sonra eşi Halide İzzetbegoviç’in vefat haberi tüm İslam dünyasını üzdü. Halide Hanım’la savaş yıllarında tanışan Aliya, hatıratında eşinden “Halide çok güzeldi; ki aynı şey benim için söylenemezdi” diye bahsediyordu. Hava saldırısını haber veren sirenlerin her çalışında bir araya geldiklerini anlatan Aliya, “Kuşkusuz ikimiz kentte hava saldırısı sirenlerini duyduğunda mutlu olan yegane kişilerdik” diye ekliyordu. Bilge Kral’ın üç yıllık mahkumiyet döneminde, hapishaneyi kendisine katlanılır kılan şey, eşi Halide Hanım’ın mektupları olmuştu. Aliya ile evliliğinden üç çocuğu olan Halide Hanım, gerek Bosnalı Müslümanların özgürlük mücadelesinde ve gerekse Sırp katliamına direniş yıllarında eşini hiç yalnız bırakmamıştı. Halide Hanım 21 Şubat günü ebedi hayata yürüdü.
Tavsiye Et
Zümrüt Apartmanı ülkeyi yasa boğdu
Kurban Bayramı’nın ikinci günü, bayramlaşmanın en yoğun yapıldığı akşam saatlerinde Konya’da 11 katlı Zümrüt Apartmanı’nın çökmesi tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Dokuz gün süren çalışmalar sonucunda enkaz altından 30 kişi sağ olarak çıkarılırken 92 kişi hayatını kaybetti. Apartmanın çöküş sebebi üzerinde yapılan araştırmalar, binada proje ve deprem yönetmeliğinde öngörülen beton standartlarının yarısının bile bulunmadığını ortaya çıkardı. Çöken binanın müteahhidi Vedat Kaya ve taşeron İsmail Canlıer, çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı.
Dünya deprem ölüm oranları sıralamasında üçüncülüğünü koruyan ülkemizin, yapı denetimi meselesini de görmezden geldiğini bu olay bir kez daha gösterdi. Söz konusu binanın çökmesinde, binanın müteahhidi kadar o binaya ruhsat izni veren kurumlar da suçlu değiller mi?
Tavsiye Et
Dünya artık duvar istemiyor
Tüm dünyanın tepkisine rağmen, İsrail’in Filistin topraklarında inşasına devam ettiği “utanç duvarı”na karşı Avrupa’dan da protesto sesleri yükselmeye başladı. Mescid-i Aksa’ya kadar uzanan “utanç duvarı”, Avrupa’da yapılan gösterilerde 14 yıl önce yıkılan Berlin Duvarı’na benzetildi. Uluslararası Kızılhaç Örgütü de, İsrail’in inşa ettiği sözde güvenlik duvarının Filistin yerleşim birimlerini ihlal ettiğini ve insan haklarını koruyan uluslararası yasalara aykırı olduğunu açıkladı. Fransa Dışişleri Bakanı Dominique De Villepin ise İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan tavrına karşı bölgeye bir barış gücü gönderilmesini önerdi. Bir ayrım duvarının, her şeyden önce insan psikolojisi üzerinde oluşturduğu derin etkileri yakın geçmişte bizzat tecrübe eden Avrupalıların, asi çocuk İsrail’in üzerinde ne kadar etkili olacağını önümüzdeki günler gösterecek.
Tavsiye Et
Türkiye “imtiyazlı ortaklığı” düşünmeden reddetti
Şubat ayında Ankara’nın yoğun diplomasi trafiği içinde akıllarda kalan isimlerden birisi Alman Hıristiyan Demokratların lideri Angela Merkel oldu. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’den önce Türkiye’yi ziyaret eden ana muhalefetteki Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel, Başbakan Erdoğan’la görüşerek Türkiye’nin AB üyeliğine yönelik görüşlerini iletti. Merkel’in açıklamaları, AB Komisyonu Başkanı Romana Prodi’nin Ocak ayındaki ziyaretiyle yarattığı iyimserlik havasını dağıtacak nitelikteydi. Türkiye’ye tam üyelik yerine “imtiyazlı ortaklık” teklifi getiren Merkel’in önerisi Başbakan tarafından sert bir dille reddedildi. Tam üyeliğe iki tarafın da henüz hazır olmadığını iddia eden Merkel, bu görüşlerin kapalı kapılar ardında birçok Avrupalı siyaset adamı tarafından da paylaşıldığını savundu.
Tavsiye Et
Erdoğan’ın Amerika gezisi başarılı geçti
2004 yılına hızlı bir seyahat programıyla giren Başbakan Tayyip Erdoğan’ın en önemli durağı ABD oldu. Erdoğan’ın 26-30 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirdiği ABD ziyareti, 2003 yılında tezkere kriziyle gerginleşen Türkiye-ABD ilişkilerinde pürüzlerin giderildiğini gösterdi. ABD Başkanı Bush, Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve daha bir çok üst düzey isimle görüşen Erdoğan’ın gündeminde Kıbrıs, Irak, Avrupa Birliği gibi hassas dış politika meseleleriyle PKK/KADEK terör örgütü yer alıyordu. ABD’den İslam ülkelerine demokrasi ve reform mesajları gönderen Erdoğan’ın diğer yandan Amerikalılara İslam’ı anlatarak İslam diniyle terörizmin bağdaştırılamayacağını vurgulaması ziyaretin dikkat çeken boyutlarından birisi oldu. Erdoğan, ABD’den döndükten kısa bir süre sonra resmî temaslarda bulunmak üzere Güney Kore’ye gitti.
Tavsiye Et
İran’da zafer muhafazakârların
İran’da merakla beklenen seçimler, muhafazakârların zaferiyle sonuçlandı. Seçimler öncesinde Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin 2500 reformcu adayı seçimlerden men etmesi, muhafazakârlarla reformcular arasındaki gerginliği tırmandırmış, reformcular meclisteki 289 sandalyeden sadece 200’üne gösterecek aday bulabilmişti. Protestolarına, Meclis’te oturma eylemi yaparak başlayan reformcuların boykotçu kanadı daha sonra kampanyasını sokaklara da taşıyarak halkı seçimlere katılmama yönünde ikna etmeye çalışmıştı. 2000 yılında %67,2 olan katılım oranı %45’lere kadar gerilese de reformcuların bu çabaları seçimlerin geçersiz sayılmasını sağlayacak bir sonuç almaya yetmedi. Seçimlerin akabinde ülkede gerginlik iyice tırmanırken, iki grup arasında çıkan çatışmalarda 8 kişi hayatını kaybetti.
Tavsiye Et
Uzanlara yolun sonu gözüktü
Türkiye’nin yerel seçimlere hazırlandığı günlerde, ÇEAŞ ve KEPEZ Elektrik’e devlet tarafından el konulmasıyla başlayan Uzanlar operasyonunda sona yaklaşıldı. TMSF, batık İmar Bankası soruşturması çerçevesinde Uzan Grubu’na ait 217 şirketin yönetimine, devletin 7,5 katrilyon lirayı bulan alacağını tahsil ve mal kaçırılmasını önlemek amacıyla el koydu. Birçoğu hakkında ihtiyatî tedbir kararı bulunan şirketlerin başında Star Gazetesi ve Televizyonu ile Türkiye’nin ikinci büyük GSM operatörü Telsim yer alıyor. Yapılan incelemelerde, Uzan şirketlerinin büyük kısmının sadece “tabela”dan ibaret olduğu da ortaya çıktı.
Kamuoyunda oluşabilecek yanlış anlamaları önlemek için açıklamalarda bulunan TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, 5020 sayılı Bankalar Yasası’nın sadece bir aileye yönelik olmadığını, daha önce fona devredilen bankalardan doğan alacakların tahsili için de görüşmelere başlandığını söyledi. TMSF’nin Uzan şirketlerinin sadece yönetim ve denetim haklarını devraldığını belirten Ertürk, halen Uzanlara ait olan hisselerin devletin alacağına karşılık haczedildiğini ve bu alacağın tahsili için şirketlerin satılmasının öngörüldüğünü ifade etti.
Tavsiye Et
Orta Doğu kaderini eline alıyor
Irak’a komşu ülkelerin dışişleri bakanları 14-15 Şubat tarihlerinde beşinci kez bir araya geldi. İlki 2003 yılı Ocak ayında Türkiye’de gerçekleştirilen toplantılara bu kez Kuveyt ev sahipliği yaptı. Ev sahibinin yanı sıra Türkiye, Ürdün, Suriye, İran, Suudi Arabistan, Mısır ve Arap Birliği dönem başkanı sıfatıyla Bahreyn Dışişleri Bakanlarının bir araya geldiği toplantıya, Irak’la BM de ilk kez katıldı. Toplantıda Irak’taki işgal durumunun bir an önce sona erdirilmesi yönünde çağrı yapan temsilciler, ülkedeki siyasi geçiş sürecinin hassas olduğunu vurgulayarak, bu sürecin bütün grupları içine alacak şekilde Irak halkının inisiyatifine bırakılması gerektiğine dikkat çektiler. Kuveyt’te, Irak’ın toprak bütünlüğü yönündeki görüş birliğinin altı tekrar çizilirken, bu mutabakat Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’yle de paylaşıldı.
Türkiye’nin önderliğinde başlayan Irak’a Komşu Ülkeler Toplantısı, Orta Doğu ülkelerinin aynı tema etrafında birkaç kez bir araya gelerek ortak görüş bildirmeleri açısından bir ilki temsil ediyor. Söz konusu toplantılar, bölgenin kaderinin gerçek belirleyicilerinin bu topraklarda yaşayan insanlar olduğu mesajını uluslararası kamuoyuna iletmesi açısından oldukça önemli. Türkiye ise, tarihî ve coğrafî bağlantıları nedeniyle Orta Doğu’da merkez ülke konumunda olmasının gereklerini yerine getiriyor. Ayrıca bu toplantılar, dinamik ve çok boyutlu bir dış politika çizgisi yakalama yönünde hızla ilerleyen Türkiye’nin ABD ve Avrupa Birliği’yle ilişkilerinde elini güçlendiren bir unsur olarak ön plana çıkıyor.
Tavsiye Et