Panorama
AB, 2004 yılına bombalı paketlerle girdi. İlki 27 Aralık günü gerçekleştirilen bombalı şiddet eylemi Avrupa Komisyonu Başkanı Romano Prodi’ye karşı yapıldı. Prodi, olaydan yara almadan kurtulurken şiddet eylemleri bununla sınırlı kalmadı. 29 Aralık’ta Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet’ye, aynı gün La Haye’de bulunan Avrupa Polis Birliği Europol’e, bir gün sonra da Eurojust diye bilinen suçla mücadeleyi koordine merkezine bombalı mektuplar gönderildi. Paketler bomba uzmanları tarafından etkisiz hale getirildi. Son bombalı mektup ise 2004’ün ilk günlerinde Avrupa Parlamentosu’na gönderildi. Yapılan araştırmalar sonucu bütün mektupların İtalya’nın Bologna şehrinden gönderildiği tespit edildi. Bombalı eylemleri, kendilerini “Gayrı-resmî Anarşi Federasyonu” diye tanımlayan bir grup üstlendi. Grup, eylemlerle baskıcı olduğunu iddia ettiği yeni Avrupa düzeninin çeşitli organlarını hedef aldığını açıkladı. Böylece küresel kurumlara karşı yöneltilen tepkinin bir örneğiyle ‘AB oluşumu’ ilk defa tanışmış oldu.
Tavsiye Et
Cumhuriyet ‘kimin’ sözcüsü?
Hassas bir zemin üzerinde sonuçlandırılmaya çalışılan Kıbrıs meselesine dair hükümetle genelkurmayın birlikte yaptıkları çalışmalar sürerken, Cumhuriyet Gazetesinin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın yazdığı iki haber, ülke gündemini bir süre meşgul etti. Balbay’ın 5 Ocak tarihli, “Genelkurmay’ın hükümete de ilettiği Annan Planı’na yönelik itirazlarını açıklıyoruz” ve “Askerden Çekince” haberleri hem Dışişleri, hem de Genelkurmay tarafından tepkiyle karşılandı. Her iki kurum tarafından yapılan basın açıklamalarında, Kıbrıs konusunda Genelkurmay ve Dışişleri Bakanlığı’nın gerekli istişare ve değerlendirmeleri demokratik ve modern bir ülkede olması gereken şekilde gerçekleştirdiği ifade edildi. Açıklamalarda, Kıbrıs gibi milli bir davada görüşmecilerin gücünü olumsuz etkileyecek haberlerden kaçınılması gerektiği özellikle vurgulandı.
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yılın Mayıs ayında da Mustafa Balbay kaynaklı “Genç Subaylar Rahatsız” haberi bizzat Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök tarafından yalanlanarak “lanetlenmiş”; bu durum, Balbay’ın TSK içerisindeki bir grubun sözcülüğünü yaptığı değerlendirmelerine neden olmuştu. Son gelişmeler, Balbay’ın bütün uyarılara rağmen ‘kötü alışkanlıklarından’ kolay vazgeçmeyeceğini gösteriyor.
Tavsiye Et
Irak’ta Saddam Hüseyin’in devrilmesiyle başlayan süreç, Irak devlet yapılanmasına dair yeni arayışlar ve tartışmalarla sürerken, kurulması planlanan hükümetin yapısı ve şartları üzerinde hâlâ bir mutabakat sağlanmış değil. Koalisyon güçlerinin, Irak’ı çeşitli etnik gruplara bölerek, yalnızca Kürt grupları tatmin edici bir çözüm bulmaya çalışması ülkede sağlıklı bir siyasal hayatın kurulmasındaki en önemli engellerden birisi. Plana karşı çıkan Şiiler ise, sessizliklerini bozarak, seçim talebiyle sokaklara döküldü. Özellikle Amerikalı işgal valisi Paul Bremer’ın, çözüm olarak federal yönetimden söz etmesi, bölgede bulunan Şii grupları kızdırdı. 15 Ocak günü Basra’da 1 milyona yakın kişi, Şii lider Ayetullah Ali Sistani’nin, geçici hükümetin doğrudan seçimlerle belirlenmesi talebine destek için gösteri yaptı. Yine 20 Ocak’ta Bağdat ve Kerbela’da düzenlenen yürüyüşlere katılan yüz binlerce Şii, ABD’nin Irak planını protesto ederek, ülkeyi etnik gruplara bölmek isteyenlere karşı olduklarını ifade eden sloganlar attı.
Tavsiye Et
Kendisinden çok liderinin tanındığı nadir ülkelerden biri olan Libya’nın Devlet Başkanı Muammer Kaddafi, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarla dünya gündemine damgasını vurdu. Uzun bir süre direndikten sonra Lockerbie kurbanlarına tazminat ödemeyi kabul ederek İngiltere ve ABD’yle yeni bir dönem için sinyal veren Kaddafi, sürpriz bir şekilde kimyasal silah geliştirme programlarından vazgeçtiğini açıkladı. Kaddafi bunlarla yetinmeyip, hafızalardaki yerini koruyan ‘İsrail yok olmalı ve Yahudiler de Alaska’ya yollanmalıdır’ sözlerini unutarak İsrail’i tanıyacağını söyledi ve Libya havayollarının İsrail’e sefer düzenlemesini önerdi. Libya lideri, İsrailli bir milletvekilinin dediği gibi “küçük adımların adamı olmadığını” göstererek, Libyalı Yahudilere topraklarını geri vermeye hazır olduğunu da açıkladı. İsrail ise tüm bu gelişmelere karşın Libya’ya karşı temkinli davranmakta kararlı görünüyor.
Kaddafi’nin tüm dünyayı şaşırtan değişiminde, ABD’nin Libya’ya uyguladığı ambargonun etkili olduğu bir gerçek. ABD’nin, kitle imha silahlarını barındıran ülkelere uyguladığı ambargonun, bu silahlara sahip olduğu dünya kamuoyunca bilinen İsrail’i niçin kapsamadığı ise hâlâ merak konusu.
Tavsiye Et
Son dönemde Orta Doğu ülkeleri arasında güçlenen diplomatik ilişkiler ve artan siyasi yakınlaşmalar, ekonomik alanda işbirliğine de taşınarak desteklenmeye çalışılıyor. 17-19 Ocak tarihlerinde düzenlenen Cidde Ekonomik Forumu’nda bu yönde olumlu adımlar atıldı. Başbakan Erdoğan, “baş konuşmacı” olarak katıldığı forumda, Türkiye adına önemli mesajlar verdi. Öncelikle bölge ülkeleri arasında güvenin tesis edilmesinin önemine dikkat çeken Erdoğan, “Pazar olmaktan çıkarak üreten ve dünya piyasalarında pazar arayan ülkeler olmalıyız” dedi. Türkiye’nin Orta Doğu ile AB arasında köprü olabileceğini belirten Erdoğan’ın, İslam ortak pazarı anlayışını doğru bulmadığını söyleyerek, bunun yerine paylaşım esasına dayalı ekonomik alanda ortak kalkınan ülkeler birliği kurulabileceğini dile getirmesi toplantılara damgasını vurdu.
Tavsiye Et
Yargı “neşter”i ne zaman kendisine vuracak?
Neşter operasyonu davasında yargı sürecini etkilemeye çalışan bir “rüşvet çetesi”nin varlığı yönünde ihbarlar üzerine harekete geçen DGM Savcısı Ömer Süha Aldan’ın başlattığı soruşturmada ilk raunt sona erdi. Savcı Aldan tarafından sorgulanan sanıklar, “suç unsurları oluşmadığı” gerekçesiyle yedek hakim tarafından serbest bırakıldılar. Kamuoyunda “Neşter 2” olarak isimlendirilen soruşturmanın kapsamının genişletilmesi sonucu, aralarında Çukurova Grubu’nun üst düzey yöneticilerinin de bulunduğu 12 işadamı ve avukat göz altına alınmıştı.
Adalet Bakanı Çiçek’in de destek verdiği soruşturma sonuçsuz kalsa da, yargının bağımsızlığına yönelik tartışmalar tekrar Türkiye gündemine oturdu. Tartışmaların merkezindeki yargının üst düzey isimleri, “yargıya güvensizlik oluşturacak” yaklaşımlardan kaçınılması gerektiği üzerinde durdular. Türkiye ise, yargının artık bu tartışmaları bir kenara bırakıp, neşteri kendisine vurarak kangrenli organları temizlemesini bekliyor.
Tavsiye Et
ABD askerleri İncirlik’ten sevkediliyor
Irak’ta görev yapan ABD askerlerinin eve dönüşü İncirlik üzerinden gerçekleştiriliyor. 4 ay sürecek olan ve 60 bin askeri kapsayan sevkiyatın ortaya çıkması üzerine açıklama yapan hükümet yetkilileri, sevkiyatın Bakanlar Kurulu’nun 23 Haziran 2003 tarihli ve 5755 sayılı gizli kararı çerçevesinde olduğunu bildirdi. Dışişleri Bakanı Gül, 13 Kasım tarihinde gizliliği kaldırılan kararnamenin, BM Güvenlik Konseyi’nin 1483 sayılı kararı uyarınca çıkarıldığını söyledi. Söz konusu karar, Irak’ta savaş sonrasında istikrarın sağlanmasına ve insani yardıma tüm üye ülkelerin destek vermesini öngörüyor. Son gelişmeler, yanı başında toprak bütünlüğü sağlanmış ve istikrarlı bir Irak görmek isteyen Türkiye ile Irak’ta istediğini alamayan ABD arasındaki işbirliğinin, ara sıra yaşanan gerginliklere rağmen devam edeceği gösteriyor.
Tavsiye Et
Türkiye’nin ‘önemi’ anlaşıldı
AB-Türkiye ilişkileri açısından kritik günlerin arifesinde, AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, Gelişmeden Sorumlu Üye Verheugen ve komisyon üyeleriyle birlikte, 15 Ocak günü Türkiye’ye geldi. Prodi yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin son yıllarda gerçekleştirdiği reformlardan çok etkilendiğini ve bunun sonucunda AB üyeliğine çok yaklaştığını belirtti. Türkiye’nin stratejik bir konuma sahip olduğunu da ifade eden Prodi, Kıbrıs sorununun çözümünün Türkiye’nin AB üyeliği için önkoşul olmadığını, üyelik konusunun sadece Kopenhag Kriterlerine göre değerlendirileceğini ifade etti.
Çok değil, daha birkaç ay öncesine kadar Türkiye’ye birliğe girme konusunda ‘müzakere tarihi’ dahi vermeyen AB’nin tavırlarındaki değişiklik oldukça anlamlı. Söz konusu ziyaretin, Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesinde gerçekleşmesi, Türkiye’nin jeostratejik öneminin AB tarafından da fark edildiğini gösteriyor.
Tavsiye Et
CHP’den çelişkili muhalefet
Temel olarak bürokrasinin işleyişindeki verimsizlikleri ortadan kaldırmayı ve yerel yönetimlere daha fazla yetki devrini öngören Kamu Reformu Yasa Tasarısı’nın İçişleri ve Anayasa Komisyonu’ndaki görüşmeleri CHP’li milletvekillerinin aşırı muhalefeti nedeniyle olaylı geçti. Her iki komisyonu da kalabalık bir grupla basan CHP’li milletvekilleri gerginlik çıkararak görüşmeleri erteletmeye çalıştılar. Kamu Reformu Yasa Tasarısı’nın maddeleri üzerinde uzlaşmayı reddeden CHP’lilerin hedefi ise bu tasarının mimarlarından Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer’di. 1995 yılında bir konferansta dile getirdiği görüşleri nedeniyle “laiklik karşıtı” ilan ettikleri Ömer Dinçer hakkında hakaret derecesinde sözler sarf eden CHP grubunun bütün itirazlarına rağmen tasarı, AKP’li milletvekillerinin oylarıyla komisyonlarda kabul edildi.
Türkiye’de bürokrasinin mevcut yapısının ülkenin gelişmesi önündeki en büyük engellerden birisi olduğu geniş halk kitlelerince kabul edilirken, bu engelin bertaraf edilmesinden memnun olmayan küçük çıkar gruplarının varlığı da gözlerden kaçmıyor. 1998 yılında kamu reformuna yönelik daha radikal öneriler getiren CHP’nin, bugün ana muhalefet partisi vasfıyla reforma direnen tutumu açık çelişkiler içeriyor. Aslında CHP’nin Ömer Dinçer’in şahsiyeti etrafında kendini gösteren muhalefeti, temsil ettiği halktan ziyade bu çıkar gruplarının işine yaramış olmuyor mu?
Tavsiye Et
Şam-Ankara hattı yakınlaşıyor
Son dönemde Orta Doğu devletleri arasında gözlenen yakınlaşmaya bir yenisi daha eklendi. Suriye’nin Devlet Başkanı Beşar Esad, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in davetlisi olarak 6-8 Ocak tarihleri arasında ailesiyle birlikte Türkiye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. İki ülke ilişkileri açısından tarihi bir nitelik taşıyan ziyaretle Beşar Esad, 57 yıl aradan sonra Türkiye’yi ziyaret eden ilk Suriye Devlet Başkanı oldu. İlk görüşmeyi Cumhurbaşkanı Sezer’le yapan Esad, iki ülke heyetleri arasında ele alınan tüm konularda, özellikle bölge açısından önemli olan Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması konusunda Türkiye’yle tam mutabakat içinde olduklarını ifade etti. Sezer ise yaptığı açıklamada, bu ziyaretin, ‘tarihî’ bir nitelik taşıdığını ve iki ülke ilişkilerinin geleceği açısından önemli olduğunu söyledi. Esad Türkiye ziyareti sırasında; Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, CHP Genel Başkanı Baykal ve Devlet Bakanı Tüzmen’le ayrı ayrı görüşürken, Türk işadamlarıyla da bir araya geldi.
Ziyaret sırasında iki ülke arasında vergilendirmenin önlenmesine, yatırımların karşılıklı teşviki ve korunmasına ve turizm alanında işbirliğinin yapılmasına ilişkin anlaşmalar imzalanırken, Türkiye ile Suriye arasındaki mayınlı arazilerin temizlenerek organik tarıma açılması konusunda da görüş birliğine varıldı. Ayrıca iki ülke arasında Serbest Ticaret Anlaşması görüşmelerinin Şubat ayında başlatılacağı müjdesi de verildi.
Amerika’nın Irak’a müdahalesiyle Orta Doğu’da taşların yerinden oynadığı şu günlerde, hem ikili ilişkiler, hem de bölgesel dengeler açısından söz konusu ziyaret oldukça önemliydi. Türkiye’nin, İsrail ve Suriye arasındaki ilişkilerin yumuşatılmasında “kolaylaştırıcı” bir rol üstlenebileceği mesajını ilettiği ziyaret, bölge ülkelerinin, Orta Doğu’nun yeniden yapılandırılmasında etkin bir rol üstlenmek niyetinde olduklarının somut bir göstergesi oldu.
Tavsiye Et