Sanat Yönetmeni: Kemençevi Ahmet Kadri Rizeli
Yapım: Sony Music
Türk müziği tarihinin en önemli bestekârlarından biridir Hacı Arif Bey. Şarkı formunun en üretken, en zarif sanatçısı. Kimilerine göre (Türk müziği tarihinde hangi sebeplere dayanılarak yapıldığını anlayamadığım) romantik akımın, kimilerine göre neo-klasik akımın en büyük şarkı bestekârı Hacı Arif Bey.
Hacı Arif Bey’in yine kimilerine göre “fırtınalı” hayatı, onun eserleri üzerinde etkili olmuştur kuşkusuz. Sultan Abdülmecid’in cariyelerinden Çerkes Çeşm-i Dilber’e olan tutkusu onun eserlerine de yansımış, Çeşm-i Dilber’in kendisini terk edip gitmesi üzerine de “Niçin terk eyleyip gittin a zalim” adlı Kürdilihicazkâr şarkıyı bestelemiştir. Bu arada, Kürdilihicazkâr makamının da Hacı Arif Bey tarafından terkib edildiğini belirtmekte fayda var.
Evlendikten iki yıl sonra kaybettiği Çerkes cariye Zülf-i Nigar ve üçüncü eşi, Pertevniyal Valide Sultan’ın nedimelerinden Nigarnik Kalfa’ya olan tutkuları, Hacı Arif Bey’in bestekârlığını da deyim yerindeyse olgunlaştırır ve verimliliğini artırır.
Bine yakın eser bestelediği rivayet olunan Hacı Arif Bey’den günümüze, 386 eseri ulaşabilmiştir. Dini formlarda 8 eseri ve bir adet de büyük formda dindışı eseri tespit edilmiş bulunmaktadır. Türk müziği tarihinin ve bu müziğe hizmet vermiş sayısız bestekârın hayatlarının yeterince ve doğru dürüst araştırılmamış olması, Hacı Arif Bey ile ilgili kanaatlerde de yanlışlıklara yol açmıştır. Hakkında yapılan ve hiç kuşkusuz sadece cehaletle açıklanabilecek “hızlı çapkın”, “saraydan kadın kaldıran bestekâr” gibi yakıştırmalar, Hacı Arif Bey hakkında yeterince çalışılmadan yapılmış son derece fütursuz ve haksız yakıştırmalardır.
Sony Music tarafından, Kemençevi Ahmet Kadri Rizeli’nin prodüktörlüğü ve sanat yönetmenliğiyle hazırlanan “Türk Bestekârları Serisi/Hacı Arif Bey” başlıklı albüm, Hacı Arif Bey’in seçme eserlerini dinleme fırsatı bulabileceğimiz nitelikli bir çalışma. / Yalçın Çetinkaya
Tavsiye Et
Cinuçen Tanrıkorur
İstanbul: Dergah Yayınları, 2004
Cinuçen Tanrıkorur, iki yıl önce kaybettiğimiz değerli bir bestekâr ve müzik teorisyenidir. Onun Osmanlı musikisi hakkındaki çalışmaları, Dergah Yayınları tarafından geçtiğimiz ay içerisinde yayımlandı. Merhum Cinuçen Tanrıkorur bu kitabında Osmanlı musikisinin, Osmanlı saray veya halk müzisyenlerinin askerî, dinî, klasik ve folklorik türlerde ürettiği ve toplumun her kesiminde kullanılmış bir sanat olarak bir ucu Çin’e, bir ucu Fas’a kadar uzanan yirmi beş yüzyıllık Türk musikisinin yaklaşık beş yüz yıllık bir bölümünü teşkil ettiğini belirtir. Ona göre Türk musikisinden, sınırlayıcı amaçla Osmanlı musikisi olarak bahsedilemeyeceği, az önceki tarifin ve açıklamanın da tabii bir sonucudur.
“Türk Halk Müziği” adı verilen Anadolu folklor musikisinin, klasik Osmanlı musikisinden bazı şekil farklılıkları gösteren güfte, beste ve çalgı özellikleri vardır. Esasen halk musikisi ile “klasik” denen musiki, biri diğerinden çıkmış ve birbirini sürekli etkilemiş, farklı çevrede icra edilen aynı musiki kültürünün ürünleri olarak aynı ses sistemi ile çok az farklı makam, usul ve form yapısına sahiptir. Geçen yüzyıl ortalarında milliyetçilik hareketlerinin doğmasından sonra, folklor musikisi ürünleri, okumuş şehir ahalisince yüzyıllar boyu ‘basit köy türküleri’ olarak değerlendirilmişti. Ancak bugün, ciddi müzisyenlerin tartışma konusu dahi yapmadıkları gerçek şudur ki; ne klasik Osmanlı musikisi folklor musikisinin ‘gelişmiş şekli’dir, ne de folklor musikisi klasik şehir musikisinin ‘iptidai şekli’. Tanzimat’la gelen Doğu-Batı kültür çatışmasının sembolü alaturka-alafranga zıtlığı ile teksesli-çoksesli çekişmesi gibi, Türk Sanat Müziği-Türk Halk Müziği şeklindeki zorlama terminoloji de Osmanlı asırlarında hiç mevcut olmamıştı. Ayrıca ‘halk müziği sazı-klasik müzik sazı’ diye bugünkü gibi kesin, politik ve sun’i ayırım da söz konusu değildi.”
Bu eser, Türk musikisi tarihi hakkında pek değerli ve önemli eserlerin kaleme alınmadığı uzun musiki tarihimiz açısından da önemli bir kaynak niteliği taşıyor. Türk musikisi tarihini daha düzeyli, daha bilimsel nitelikte bir eserden öğrenmek isteyenlere tavsiye olunur. / Yalçın Çetinkaya
Tavsiye Et
Joaquin Rodrigo
Yapım: Decca Record
İspanya’nın belki de gelmiş geçmiş en önemli bestecilerinden biri, hiç kuşkusuz Joaquin Rodrigo’dur. 20’nci yüzyılda yaşamış olan bu bestecinin eserlerinde, İspanya’nın hüzün ve coşku karışımı havasını yakalamak mümkündür. Özellikle ülkemizde “Gitar Konçertosu” olarak ünlenen “Concierto de Aranjuez”, Rodrigo’nun mükemmel bir eseridir. Bu eserde Endülüs başta olmak üzere, tüm İspanya’nın hikâyesini dinler gibi olursunuz. Çünkü Rodrigo bir İspanyol Yahudi olması dolayısıyla kendileri için trajik sahnelerle dolu İspanya tarihini neredeyse hiç aklından silmemiş bir besteci olarak, defalarca canlandırmak suretiyle bu eseri yazmıştır. Yoksa İspanya’nın uzun hikâyesini, onu yaşamadan veya o hikâyenin bir parçası olmadan anlatabilmek kolay olmasa gerektir.
Decca Record tarafından “Concierto de Aranjuez” adıyla yayınlanan iki CD’lik albüm, Rodrigo ile birlikte Mauro Giuliani, Manuel Ponce, Heitor Villa-Lobos, Antonio Vivaldi, Mario Castelnuovo-Tedesco ve Malcolm Arnold gibi bestecilerin gitar konçertolarını ihtiva ediyor. Bu bestecilerin gitar konçertoları, gitar virtüozu Eduardo Fernandez’in yorumuyla sunuluyor. Ancak, bu albümde hiç şüphesiz en etkili konçerto, Rodrigo’nun “Concierto de Aranjuez”i. Yorumcunun hakkını da vermek gerekiyor tabii. / Yalçın Çetinkaya
Tavsiye Et