Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2005) > Türkiye Siyaset > MÜSİAD, AB’ye temkinli bakıyor
Türkiye Siyaset
MÜSİAD, AB’ye temkinli bakıyor
M. Necati Bakırcı
AB KOMİSYONU’NUN 6 Ekim’de yayımladığı İlerleme Raporu Türkiye’de farklı yankılar buldu. Kimileri için Türklerin esaret zincirlerine vurulması demek olan hükümler, kimilerine göre gerçek çağdaşlığa giden yolun işaret taşlarıydı. MÜSİAD yönetimi rapora olumlu, fakat temkinli yaklaştı. Titiz bir baskıyla kamuoyuna sundukları AB raporunu ana başlıklar halinde özetliyoruz:
 
Siyasi İlişkiler
• Türkiye, günün birinde AB üyesi olsa da olmasa da, ciddî bir Avrupa siyasetine sahip olmalıdır. Bu Avrupa siyaseti, ne kıta içinde yok olma, ne de ilişkileri keserek ayakta kalma felsefesine dayanır. Bu siyaset, ilişkileri dengeleme ve mütekabiliyet esasına dayanmalıdır.
• Türkiye-AB ilişkileri, “Türkiye’nin AB üyeliği” çerçevesini aşan bir öneme sahiptir. Türkiye, kendi iç dinamikleri bakımından medeniyet iddiası olan ve kendini merkez olarak görmesi gereken bir ülkedir. AB üyeliği, Türkiye’nin “Merkez Ülke’” olma iddiasından vazgeçeceği anlamına gelmemelidir.
• Türkiye’nin AB üyeliği, başta ABD ve Rusya olmak üzere diğer küresel güçleri karşısına alma tarzında oluşmamalıdır. AB içinde veya dışında, Türkiye diğer küresel güçlerle çok yönlü ve denge temeline dayalı olarak ilişkilerini sürdürmeye devam etmelidir.
• Türkiye’nin AB üyeliği, Türk Cumhuriyetlerinden ve İslam ülkelerinden kopma, İslam ülkelerine karşı bir blokta yer alma anlamına da gelmemelidir. AB üyesi olan bir Türkiye projesi, İslam ülkeleriyle Batı ülkelerinin diyaloğunu kolaylaştıran ve dünya barışına daha iyi hizmet etme yollarını açan, yeni ve orijinal bir yapılanma olarak görülmelidir.
• Önümüzdeki yıllarda AB ile olan ilişkilerin daha çok iktisadî ve siyasî alanda gerçekleşeceği görülmektedir. Bu ilişkilerde hükümetler, uzun vadeli düşünmeli ve baskı altında olma psikolojisiyle ülke menfaatlerini olumsuz yönde etkileyecek politikaları kabullenmekten kaçınmalıdırlar.
 
Ekonomik İlişkiler
• MÜSİAD, Türkiye’nin AB üyeliğini tek başına ekonomik kalkınmada bir tür finansal kaldıraç mekanizması olarak görmez. Türkiye sadece zengin olmak için AB’ye girmek istememektedir. Ekonomik nedenler, tarihî, siyasî, hukukî, askerî ve toplumsal nedenler hep birlikte toplumumuzu etkilemiş ve sonuçta hükümet bu yönelim karşısında AB üyeliği yolundaki çalışmalarını ağırlıklı bir tercih haline getirmiştir.
• MÜSİAD, halkımızın üyelikle birlikte elde etmeyi umduğu pek çok yararın yanında, genel olarak ekonomik durumlarını düzeltme beklentilerini de anlayışla karşılamaktadır. Ancak, dış destek hiçbir zaman tek başına yeterli olamaz. Bir ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasî yönden iyileşmesi dış etkilerden ziyade, toplumların kendi iç dinamikleriyle gerçekleştirilebilir.
• MÜSİAD, AB üyeliğini, “tümden karşı” veya “tümden yana” olma ikileminin dışında değerlendirir. MÜSİAD tavrını; ilişkilerin sanayiye, istihdama, dış ticarete, tarım sektörüne ve ekonomik gelişmeye yapacağı katkıları değerlendirerek belirler. Bu katkılar olumlu olduğu ölçüde “yana” bir tavır takınacak ve ekonomimizi, toplumumuzu olumsuz yönde etkilediği ölçüde ise “karşı” bir tavır olarak sergileyecektir.
• MÜSİAD, Türkiye’nin AB’ye üye olan diğer ülkeler gibi, topluluk ortak havuzunda biriken destekleme paylarından hak ettiği payı tam olarak alması gerektiğini ve bunu talep etme hakkı olduğunu düşünür. AB, eğer “adalet” ve “hakkaniyet” nosyonuna sahipse, ülkeler arasındaki gelir dağılımı dengesizliğinin ortadan kaldırılması için Türkiye’ye yönelik uygulamalarında da bu yönde hareket etmelidir.
• MÜSİAD üyeleri, müzakere süreci içinde ve sonrasında AB topluluğu ülkelerinin iş adamlarıyla olan ilişkilerini sürdürmeye devam edeceklerdir. Üyelerimizin sahip olduğu değerler, ticaret, iş evlilikleri, ortak yatırımlar gibi iş ilişkilerinin kurulmasına her bakımdan elverişlidir. MÜSİAD, AB’li iş adamlarının yaşam felsefelerine saygı duyar ve karşılığında aynı davranışı kendilerinden de bekler.
 
Sosyo-Kültürel İlişkiler
• MÜSİAD farklı toplumsal, tarihî ve kültürel geçmişe sahip ülkelerden meydana gelen AB’ye üyelik oluşumu içinde, ülkemizin bir takım ekonomik, hukukî ve siyasî kazanımlar sağlayacağını düşünür. Fakat aynı zamanda bizim de onlara kendi değerlerimizle belirli katkılar yapacağımıza inanır. “Değerlerin üstünlüğü” kavramı görecelidir. Taraflar bu konuda gereksiz dayatmalar içinde bulunmamalıdır.
• Uzun vadede istemesek de, Türk toplumu ile Avrupa toplumları arasında belirli kültürel uyuşmazlık alanları ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda, taraflar “farklılıklar içinde bir arada yaşama” kültürüne önem vermelidir. Uyuşmazlık ortaya çıktığında AB topluluğu süper bir güç olarak baskı kuran değil, kültürel farklılıkları kabul eden bir yaklaşıma sahip olmalıdır.
• Eğer, Avrupa Birliği’ni gerçekten çoğulcu bir teşkilat olmaya zorlayamaz veya inandıramaz isek, kurulan ilişkiler yürümeyecektir. Sadece Türk halkıyla AB ülkelerinin ilişkileri değil, çoğulculuk olmadığından diğer üye ülkeler arasındaki ilişkiler de yürümeyecektir.
• MÜSİAD, insan hakları konusunun siyasî çıkarlara alet edilemeyecek kadar kutsal bir hak olduğuna inanır. AB, Türkiye’de insan haklarını savunurken sadece azınlıklar, dil konusu ve ruhban okulu gibi konularla ilgilenmemelidir. İnsan hakları konusunu bir bütün olarak görmeli; fikir, ifade ve dinî hürriyetleri toplumumuzun tüm insanları için isteyen ve araştıran bir pozisyona sahip olmalıdır.
• AB, Türkiye’de inançlarına göre yaşamak isteyen insanların çektiği sıkıntıları görmek zorundadır. AB, okullarda ve diğer kamu kurumlarında dinî özgürlüklerin sınırlandırılmış olduğu gerçeğini görmezlikten gelemez. Başörtülü öğrencilerin eğitim kurumlarına alınmaması ve kamu işyerlerinde çalıştırılmaması uygulamaları devam etmektedir. İşyerlerinde ibadethane açılmasına ve çalışanların serbestçe Cuma namazına gitmelerine hâlâ resmî olarak izin verilmemektedir. İşyerlerinde oruç ibadetine yönelik yemek çıkarma düzenlemeleri yapılamamaktadır. Sonuçta bu gibi haklı taleplerin karşılanmasında yaşanan sorunlar, halkımızın büyük bir kısmını üzmeye devam etmektedir. Bu sorunlar görmezlikten gelinirse AB’ye girsek bile insanlarımız mutlu olamayacaklardır. MÜSİAD, ekonomik ve sosyo-kültürel yaşamın ayrılmaz bir bütün olduğuna inanır.

Paylaş Tavsiye Et