Bu ayki Dosyamız, “İslami holding” olarak anılagelen çok ortaklı şirketlere ve bunlarla ilgili tartışmaların arka planında yer alan “yeşil sermaye” kavramına mercek tutuyor. Çok ortaklı şirketler başlangıçta yastık altı paraların ekonomiye kazandırılması için alternatif bir model olarak ortaya çıktı. Hem devlet, hem de tasarruf sahiplerinin son derece memnun olduğu sistem, toplumsal teveccüh arttıkça renk değiştirmeye başladı. Zira bir süre sonra, kâr-zarar ortaklığı ile yola çıkan şirketlerin büyük çoğunluğu kendilerine temel hedef olarak “daha çok ortak kazanma”yı seçtiler. İşte burada kriz başladı. Bu krizin arkasında ne kadar bu şirketleri yönetenlerin suistimalleri, başarısız idarecilikleri varsa, aynı şekilde bu şirketlere ortak olanların tamahkârlıkları ve çok daha fazla da devletin vurdumduymaz tavrı var.
Niyetimiz, bu süreci ve olguyu doğru tahlil etmek; petrol şirketlerinin desteğindeki medya gibi “yargısız infaz” yapmak değil.
İbrahim Öztürk, İslami holdinglerin halkın, değerlerini görmezden gelen sisteme iş dünyasında verdiği bir cevap olarak görülmesi gerektiğini belirtiyor ve bir yandan devletin konuyu yasal zeminde kurumlaştırıcı adımları atması, diğer yandan da oyunun aktörlerinin oyunu daha açık ve kurallara uygun oynaması gerektiğini savunuyor.
Sadık Ünay ve Fatma Genç Ünay, gerçek yatırımcılarla istismarcı simsarların, başarısız girişimcilerle inanç spekülatörlerinin birbirine karıştığı holdingleşme sürecinin, 28 Şubat sonrasında “kuruyla birlikte yaşı da yakan” bir toplu harekât ile sona erdirildiğine dikkat çekiyor.
Haşmet Duyar, kendine has üslubuyla çok ortaklı gurbetçi holdinglerin nereden nereye geldiklerini başarıyla resmediyor. Ali Murat Yel, İslami holding tartışmalarının zihinsel arka planı üzerinde yoğunlaşıyor ve din-sermaye ilişkisini sosyolojik bir okumaya tâbi tutuyor. Melikşah Utku ise bir yandan “yeşil sermaye” kavramı üzerinden çıkılan cadı avını, bir diğer yandan da gerçekleşmesi mümkün olmayacak vaatlerle para toplamanın faturasını ele alıyor.
Ne yazık ki fatura ağır, hem de çok ağır...
Paylaş
Tavsiye Et