Türkiye’nin Batı ile ilişkisi kelimenin tam anlamıyla bir aşk-nefret ilişkisi. Batı, hem dertlerimizin kaynağı hem de derman ağacımız. Bir yandan medeniyetin beşiği, terakkinin kaynağı; diğer yandan bizi işgal eden, imparatorluğumuzu yıkan, Misak-ı Millimize de göz diken düşman. Eşsiz kültürümüz kimsede yok, ama Batı’daki gibi medeniyet de bizde yok. Öyleyse Batı medeniyetine dahil olalım; ancak kültürümüzü de koruyalım.
Türkiye’nin Avrupa Birliği macerası bahsettiğimiz bu tarihî süreçten bağımsız değil, aksine tam da bu sürecin yeşerttiği bir ortamda varlık buluyor. Kapak dosyamızda Avrupa Birliği Konseyi’nin Türkiye ile müzakerelerin sekiz başlıkta askıya alınması yönündeki kararını ve Türkiye-AB ilişkilerinin geldiği noktayı tartışmaya açıyoruz. Hasan Kösebalaban, Avrupa Birliği’nin tek boyutlu bakış açısının iflasını; İbrahim Kalın, Avrupa’nın korkularını; Ali Resul Usul ise Gümrük Birliği sonrasında AB-Türkiye ilişkilerinin geldiği noktayı analiz ediyor.
Paylaş
Tavsiye Et