Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2007) > Çeviriyorum
Çeviriyorum
İran’la psikolojik savaşın perde arkası
Cumhur-i İslami / İran Ba­sı­nı
Çeviri: Hakkı Uygur
17 Şubat 2007 Başyazı
 
 
Oğul Ge­or­ge Bush ve adam­la­rı­nın İran kar­şı­tı sa­vaş hak­kın­da baş­lat­tık­la­rı pro­pa­gan­da­ya yö­ne­lik bü­yük gü­rül­tü ken­di baş­la­rı­na be­la ol­du. Şu gün­ler­de Bush ve et­ra­fın­da ka­lan az sa­yı­da­ki ada­mı bir­bi­ri ar­dın­ca İran’a kar­şı bir sa­vaş aç­ma­yı dü­şün­me­dik­le­ri­ni tek­rar­lı­yor­lar. Bush, Kongre’nin, med­ya or­gan­la­rı­nın ve ge­çen dö­nem­de gö­rev yap­mış olan üst dü­zey yet­ki­li­le­rin sü­rek­li mu­ha­le­fet­le­rin­den öy­le­si­ne sı­kıl­mış bir hal­de ki, bu­nun hü­kü­me­tin­den in­ti­kam al­mak is­te­yen­le­rin po­li­tik bir oyu­nu ve Cum­hu­ri­yet­çi­le­rin yö­ne­ti­mi­ne kar­şı De­mok­rat­la­rın ör­güt­lü bir komp­lo­su ol­du­ğu­nu söy­le­yi­ver­di. Bush’un bu ye­ni tu­tu­mu­nun ar­ka­sın­da­ki in­ce hu­sus­lar dik­kat­li bir şe­kil­de in­ce­le­nir­se, yal­nız­ca Be­yaz Sa­ray’ın için­de bu­lun­du­ğu ça­re­siz­lik ve şaş­kın­lık de­ğil, Was­hing­ton’da­ki ka­rar al­ma mer­kez­le­ri­nin ça­tış­ma­sı da gö­rü­le­bi­le­cek­tir:
1) ABD’nin İran’a yö­ne­lik psi­ko­lo­jik sa­va­şı ye­ni bir şey ol­ma­ma­sı­na rağ­men, Bush’un Kongre’de­ki ko­nuş­ma­sın­da şah­sen İran’ı he­def al­ma­sı, İran kar­şı­tı yak­la­şım­la­ra ye­ni bir bo­yut ka­zan­dır­dı. Bush, açık­la­ma­la­rıy­la İran’a kar­şı sa­vaş pro­pa­gan­da­sı yap­tı. De­mok­rat­lar ise bu yak­la­şı­mı sor­gu­la­ya­rak Bush ve adam­la­rı­nın ka­fa­sın­dan ne­le­rin geç­ti­ği­ni ve ne­den sü­rek­li bu teh­dit­le­ri tek­rar­la­dık­la­rı­nı bil­mek is­ti­yor­lar. Penns­ylva­ni­a Eya­le­ti Se­na­tö­rü Ar­lan Spec­ter, Ame­ri­kan Kon­gre­si’nde­ki bir top­lan­tı­da açık­ça Bush’un sı­nır­la­rı­nı bil­me­si ge­rek­ti­ği­ni ifa­de et­ti ve ek­le­di: “Bü­tün say­gım­la Baş­kan’a tek ka­rar alı­cı ol­ma­dı­ğı­nı ha­tır­lat­mak is­te­rim, ka­rar al­mak or­tak bir so­rum­lu­luk­tur.” Bu açık­la­ma son gün­ler­de “Sa­vaş ko­nu­sun­da ka­rar alı­cı be­nim” di­yen Bush’un tu­tu­mu­na ke­sin bir ya­nıt ni­te­li­ğin­dey­di. Üs­te­lik Se­na­tör Spec­ter’ın Bush’un par­ti­sin­den ya­ni Cum­hu­ri­yet­çi ol­ma­sı, işi da­ha da il­ginç kı­lı­yor. Bu­nun ön­ce­sin­de Tem­sil­ci­ler Mec­li­si li­de­ri De­mok­rat Nancy Pe­lo­si de Bush’u, Ame­ri­ka­lı as­ker­le­rin can­la­rıy­la po­li­tik oyun oy­na­mak­la suç­la­mış­tı. Be­yaz Sa­ray ise suç­la­ma­yı red­det­miş ve bu­nu “siv­ri bir suç­la­ma” ola­rak ni­te­len­dir­miş­ti.
Bush ve ekibi bü­tün bun­lar­la eş za­man­lı ola­rak sa­vaş kar­şıt­la­rı­na şid­det uy­gu­la­ma­ya baş­la­dı­lar. Be­yaz Sa­ray, Ame­ri­kan Ku­zey Ko­mu­tan­lı­ğı’na sa­vaş kar­şı­tı olan bü­tün Ame­ri­kan va­tan­daş­la­rı­nı tu­tuk­la­ma ve yar­gı­la­ma yet­ki­si ver­di. Bu emir, ABD Baş­ka­nı’nın kar­şıt­la­rı­nı bas­tır­ma ko­nu­sun­da Ame­ri­kan yar­gı sis­te­mi­ne olan gü­ve­ni­ni kay­bet­ti­ği­ni ve hü­kü­me­te sa­vaş kar­şıt­la­rıy­la mü­ca­de­le em­ri­ni ver­di­ği­ni gös­te­ri­yor.
As­lın­da Irak Sa­va­şı ko­nu­sun­da De­mok­rat­lar Bush’tan çok fark­lı dü­şün­me­se­ler de ar­tık onun suç or­ta­ğı ola­rak gö­rül­mek is­te­mi­yor­lar. Kuş­ku­suz Irak’a sal­dı­rı De­mok­rat­la­rın ye­şil ışı­ğı ve res­mî onay­la­rı sa­ye­sin­de ger­çek­leş­miş­ti; an­cak on­lar bu­gün Bush’un en cid­di kar­şıt­la­rı ha­li­ne dö­nüş­müş du­rum­da­lar. Bü­yük bir ola­sı­lık­la De­mok­rat­la­rın baş­kan ada­yı ola­cak olan Hil­lary Clin­ton, Irak’ta ya­şa­nan­la­rı Bush hü­kü­me­ti­nin so­rum­suz­lu­ğu­nun do­ruk nok­ta­sı ola­rak ni­te­len­di­ri­yor. Di­ğer yan­dan Jimmy Car­ter dö­ne­min­de Ulu­sal Gü­ven­lik Da­nış­ma­nı ola­rak gö­rev ya­pan Zbig­ni­ew Brze­zins­ki, Irak sal­dı­rı­sı­nı “ta­ri­hî bir fa­ci­a” ola­rak ad­lan­dı­rı­yor. Bu açık­la­ma­la­rı bir­leş­tir­di­ği­miz­de ABD’nin Irak’ta­ki du­ru­mu­nun açık­la­nan­dan çok da­ha va­him ol­du­ğu so­nu­cu or­ta­ya çı­kı­yor.
2) ABD’de­ki güç ve ka­rar al­ma mer­kez­le­ri­nin tu­tum­la­rın­dan yan­sı­yan kav­ram­la­ra ve bu kav­ram­la­rın an­lam­la­rı­na dik­kat edi­lir­se, mer­kez­le­rin ko­num­la­rı ve yak­la­şım­la­rı ara­sın­da fark­lı­lık, çe­liş­ki ve hat­ta kar­şıt­lık ol­du­ğu fark edi­le­cek­tir. Öy­le ki, ger­çek­te ki­min ka­rar al­dı­ğı­nı, ki­min ABD’nin ke­sin ve res­mî tu­tu­mu­nu yan­sıt­tı­ğı­nı ve bu tu­tu­mun ne za­ma­na ka­dar ge­çer­li ol­du­ğu­nu kes­ti­re­bil­mek ol­duk­ça güç.
Unut­ma­ya­lım ki, Sa­vun­ma Ba­ka­nı Ro­bert Ga­tes’in İran’ı as­ke­rî bir sal­dı­rıy­la teh­dit et­me­sin­den yal­nız­ca iki gün ve İran’ın da ABD’yi böy­le bir sal­dı­rı­da bu­lun­ma­ya piş­man ede­cek bir ya­nıt ve­re­ce­ği­ni açık­la­ma­sın­dan he­men son­ra, hem Ga­tes ve Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Con­de­le­ez­za Ri­ce hem de biz­zat Bush’un ken­di­si, as­ke­rî teh­dit­le­ri ge­ri al­dı­lar ve İran Sa­va­şı se­nar­yo­su­nun “De­mok­rat­lar ta­ra­fın­dan dü­zen­le­nen bir komp­lo” ol­du­ğu­nu ile­ri sür­dü­ler.
Şu­ra­sı da göz ar­dı edil­me­me­li­dir ki, De­mok­rat­lar da Si­yo­nist­le­re şi­rin gö­rün­mek için İran kar­şı­tı bir ha­re­ke­te kal­kı­şıl­ma­sın­dan ra­hat­sız de­ğil­ler; is­te­dik­le­ri yal­nız­ca bu sal­dı­rı­nın ken­di ad­la­rı­na de­ğil Bush’un he­sa­bı­na ya­zıl­ma­sı. Ba­yan Clin­ton’ın İran kar­şı­tı son açık­la­ma­la­rı­nı da bu çer­çe­ve­de de­ğer­len­dir­mek ge­re­kir. As­lın­da De­mok­rat­lar Irak ma­ce­ra­sı­nın ve­fa­sız yol­daş­la­rıy­dı­lar; Bush’u Irak ba­tak­lı­ğı­na sü­rük­le­dik­ten son­ra şim­di ra­kip­le­ri­ni Be­yaz Sa­ray’dan çı­ka­ra­bil­mek için en sert ve siv­ri eleş­ti­ri­le­ri yö­nelt­mek­ten çe­kin­mi­yor­lar. Do­la­yı­sıy­la De­mok­rat­lar iki­li oy­nu­yor­lar ve her so­nuç­tan fay­da­lan­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar.
Bush ve et­ra­fı bü­tün ca­hil­lik­le­ri­ne rağ­men şu­nu an­la­dı­lar ki, İran’a kar­şı gi­ri­şi­le­cek her tür­lü sal­dı­rı ke­sin­lik­le ken­di aleyh­le­ri­ne ola­cak ve bir fay­da sağ­lan­sa da­hi bu ken­di­le­ri­nin de­ğil, sin­si ve hi­le­ci ra­kip­le­ri­nin le­hi­ne ger­çek­le­şe­cek. Son Irak ör­ne­ği­ne ba­kar­sak, De­mok­rat­la­rın Bush’a sal­dı­rı için or­tam ha­zır­la­dık­la­rı­nı ve sa­vaş bo­yun­ca Bush’un ve ye­ni-mu­ha­fa­za­kâr­la­rın bü­tün iti­bar­la­rı ta­ma­men or­ta­dan kalk­tık­tan son­ra, on­la­rın yan­lış­lık­la­rı­na par­mak ba­sa­rak ken­di­le­ri­ni hal­kın nez­din­de ye­ni­den po­pü­ler kıl­ma­yı ve Ame­ri­ka­lı seç­men­le­rin gö­zü­ne gir­me­yi ba­şar­dık­la­rı­nı gö­rü­rüz. Bu ba­kış açı­sıy­la De­mok­rat­la­rın, Irak’a 21.000 ye­ni as­ker gön­de­ril­me­siy­le il­gi­li ola­rak yap­tık­la­rı ilk mu­ha­le­fet­le­rin­den vaz­geç­me­le­ri ve Bush’un İran ile ara­da­ki bü­tün köp­rü­le­ri at­ma­sı­nı des­tek­le­me­le­ri de müm­kün gö­rü­nü­yor. Böy­le­ce son­ra­ki adım­lar­da bu ah­mak­lık­la­rın ni­met­le­rin­den en iyi bi­çim­de fay­da­la­na­bi­le­cek­ler­dir.
3) De­mok­rat­la­rın ve Cum­hu­ri­yet­çi­le­rin Irak ve İran ko­nu­sun­da­ki bu­gün­kü ça­tış­ma­la­rı­nın ve kar­şıt­lık­la­rı­nın ne­de­ni ve sai­ki ne olur­sa ol­sun, her iki ta­raf da res­mî ve gay­ri­res­mî si­ya­set-pro­pa­gan­da araç­la­rı­nı kul­la­na­rak Ame­ri­kan ka­mu­oyu­nu et­ki­le­me­ye ve önü­müz­de­ki dört se­ne için­de Be­yaz Sa­ray’da otur­ma­ya da­ha la­yık ol­duk­la­rı­nı gös­ter­me­ye ça­lı­şı­yor­lar. Oğul Bush ikin­ci dö­nem baş­kan­lık se­çim­le­rin­de bu tak­ti­ğe baş­vur­muş ve te­rör­le sa­vaş sı­ra­sın­da baş­ko­mu­tanın de­ğiş­me­si­nin uy­gun ol­ma­dı­ğı te­zi­ni sa­vu­na­rak se­çim­le­ri ka­zan­ma­yı ba­şar­mış­tı. Şim­di ba­zı da­nış­man­la­rı De­mok­rat­la­rı uya­ra­rak eğer sal­dı­rı­la­rı­nın he­def­le­ri­ni iyi be­lir­le­ye­mez ve ge­rek­ti­ğin­de sah­ne­ye gi­re­mez­ler­se, Be­yaz Sa­ray’ı bir dört yıl da­ha Bush’un ya­kın­la­rı­na bı­rak­mak zo­run­da ka­la­cak­la­rı­nı vur­gu­lu­yor­lar. De­mok­rat­la­rın Bush’a yö­ne­lik sal­dı­rı he­def­le­ri ta­ma­men bu öne­ri­ler ve tav­si­ye­ler doğ­rul­tu­sun­da se­çi­li­yor ve on­lar da Bush’un so­rum­suz­lu­ğu­nu, li­ya­kat­siz­li­ği­ni ve prog­ram­sız­lı­ğı­nı is­pat­la­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar.
Was­hing­ton Stra­te­jik ve Ulus­la­ra­ra­sı Araş­tır­ma­lar Mer­ke­zi’nden Or­ta­do­ğu uz­ma­nı Ant­hony Cor­des­man bu hu­sus­ta şöy­le di­yor: “De­mok­rat­lar yal­nız­ca Be­yaz Sa­ray’a sal­dır­ma­la­rı­na fır­sat sağ­la­ya­cak ko­nu­la­rı arı­yor­lar.” İç po­li­ti­ka­ya ve pro­pa­gan­da­ya ait ko­nu­lar­da ko­nuş­ma­ma­ya özen gös­te­ren Be­yaz Sa­ray Söz­cü­sü Tony Snow bi­le Ame­ri­kan med­ya­sı ve si­ya­si ra­kip­le­ri hak­kın­da ko­nuş­ma­ya mec­bur kal­dı ve “Ba­sı­na olan bü­tün say­gı­ma rağ­men şu­nu söy­le­mek zo­run­da­yım ki işi ka­sıt­lı şe­kil­de ol­du­ğun­dan bü­yük gös­ter­mek ve ‘Bush hü­kü­me­ti İran’ı av­la­ma­ya mı ça­lı­şı­yor?’ so­ru­su­nu sor­dur­mak için gös­te­ri­len bir­ta­kım ça­ba­lar var” de­di. As­lın­da Bush ve adam­la­rı­nın kor­ku­su ken­di baş­lat­tık­la­rı oyu­nun dı­şı­na itil­mek ya­ni oyun­dan atıl­mak­tır.
Baş­kan­lık se­çim­le­riy­le ala­ka­lı ko­nu­lar bir ya­na, her iki par­ti­nin gün­de­min­de da­ha el­le tu­tu­la­bi­lir bir ko­nu var ki, o da Bush’un Irak’a 21.000 ye­ni as­ker gön­der­me pla­nı­dır. Du­rum bu şe­kil­de sü­rer ve Bush Kon­gre’yi, Tem­sil­ci­ler Mec­li­si Dış İliş­ki­ler Ko­mi­te­si’nin Irak’a 21.000 ye­ni as­ker gön­de­ril­me­si­nin red­de­dil­me­si yö­nün­de al­dı­ğı ka­ra­rı de­ğiş­tir­me­ye ik­na ede­mez­se, Cum­hu­ri­yet­çi­ler şim­di­den ge­le­cek se­çim­le­ri kay­bet­tik­le­ri­ni ka­bul et­mek zo­run­da ka­la­bi­lir­ler. Bu­na ek ola­rak böy­le bir du­rum­da De­mok­rat­la­rın sa­vaş yan­lı­sı Cum­hu­ri­yet­çi­le­rin iz­le­dik­le­ri so­rum­suz­ca po­li­ti­ka­la­ra son ver­dik­le­ri de ABD ta­ri­hi­ne kay­de­di­le­cek­tir. Bush ve eki­bi bu as­ker­le­ri Irak’a gön­de­re­bil­mek için çok bü­yük ça­ba sarf et­ti­ler ve sarf et­me­ye de de­vam edi­yor­lar ki yö­ne­tim­le­ri­nin son ay­la­rın­da Irak’ta­ki dü­zen­siz du­ru­mu en azın­dan gü­ven­lik açı­sın­dan bas­kıy­la da ol­sa ya­tış­tı­ra­bil­sin­ler. Tam ak­si­ne De­mok­rat­lar da Bush’un ye­ni pla­nı­nın ba­şa­rı­sız ol­ma­sı ve be­ce­rik­siz­li­ği­nin iyi­ce or­ta­ya çık­ma­sı için bü­tün güç­le­ri­ni kul­la­nı­yor­lar. 130.000 as­ke­rin elin­den gel­me­yen işin 21.000 ye­ni as­ker ta­ra­fın­dan na­sıl ger­çek­leş­ti­ri­le­bi­le­ce­ği önem­li bir so­ru. An­cak el­de­ki ve­ri ve ka­nıt­lar, İran aley­hi­ne gün­de­me ge­ti­ri­len son psi­ko­lo­jik sa­va­şın as­lın­da Cum­hu­ri­yet­çi­le­rin Irak’a 21.000 ye­ni as­ker gön­de­re­bil­mek için ih­ti­yaç duy­duk­la­rı or­ta­mı ha­zır­la­ma­ya yö­ne­lik ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor. Bu güç de­ne­me­si­nin ka­za­nı­mı ne olur­sa ol­sun şu hu­sus­ta pek bir kuş­ku yok: Irak’a ek as­ker gön­de­ril­se de gön­de­ril­me­se de ge­le­cek dört yıl için Cum­hu­ri­yet­çi­le­rin ta­but­la­rı­nın çi­vi­le­ri ça­kı­lı­yor. Da­ha da önem­li bir nok­ta, ye­ni-mu­ha­fa­za­kâr­la­rın bel­ki de son­su­za ka­dar ABD si­ya­se­tin­den ke­na­ra itil­me­le­ri. Zi­ra on­lar Cum­hu­ri­yet­çi­le­rin tep­ki gör­me­le­ri­nin te­mel ne­de­ni ol­du­lar ve Bush’un ra­kip­le­ri­ne en bü­yük avan­ta­jı sağ­la­dı­lar.
 
 

Tavsiye Et
İngiltere, zararını azaltmaya çalışıyor
The New York Times / Amerikan Basını
Çeviri: Burcu Anatay
22 Şubat 2007 Başyazı
 
 
 
İn­gil­te­re Baş­ba­ka­nı Tony Bla­ir’in 21 Şu­bat’ta, Irak’ta ka­lan 7.100 İn­gi­liz as­ke­ri­nin 1.600’ünün da­ha ge­ri çe­ki­le­ce­ği­ni açık­la­ma­sı, Baş­kan Bush için as­ke­rî ve si­ya­si açı­dan hiç de hoş bir ha­ber ol­ma­dı.
Bu ge­ri çe­kil­me, baş­lan­gıç­ta 40.000’i bu­lan Irak’ta­ki İn­gi­liz güç­le­ri­nin sa­yı­sın­da­ki ilk azal­ma de­ğil. An­cak bu se­fer­ki ge­ri çe­kil­me ka­ra­rı, tam da Irak’ta­ki şid­de­tin ade­ta bir sar­mal ha­lin­de bü­tün ül­ke­yi içi­ne çek­ti­ği ve Bush’un bu yı­kı­cı sa­va­şı­na kar­şı Was­hing­ton’da­ki mu­ha­le­fe­tin de git­tik­çe ce­sa­ret ka­zan­dı­ğı bir za­man­da alın­dı. Bu ka­rar ay­nı za­man­da Bla­ir’in baş­ba­kan­lık gö­re­vi­ni dev­ret­me­ye ha­zır­lan­dı­ğı bir dö­ne­me denk ge­li­yor. Bu da onun, sa­va­şa yö­ne­lik ka­muo­yu öf­ke­si­nin, ül­ke­sin­de­ki bü­tün meş­ru­iye­ti­ni teh­dit et­ti­ği­ni acı bir şe­kil­de de ol­sa fark et­ti­ği­nin bir gös­ter­ge­si.
Üs­te­lik İn­gil­te­re Baş­ba­ka­nı’nın bu açık­la­ma­sı, di­ğer ge­ri çe­kil­me­ler için bir ka­ta­li­zör iş­le­vi gör­mek­te de ge­cik­me­di. Da­ni­mar­ka 21 Şu­bat’ta, İn­gi­liz ko­mu­ta­sı al­tın­da Irak’ta gö­rev ya­pan 460 as­ke­ri­nin Ağus­tos’ta bu ül­ke­den ay­rı­la­ca­ğı­nı ilan et­ti. Pen­ta­gon’un epey bir za­man­dır Irak için ih­ti­yaç du­yu­lan as­ker­le­ri bul­ma­ya ça­lış­tı­ğı bir sı­ra­da, as­ke­rî açı­dan en muk­te­dir müt­te­fi­ki­nin ödünç ver­di­ği as­ker­le­ri­ni ge­ri al­ma­ya yö­nel­me­si, sa­de­ce ve sa­de­ce Ame­ri­kan as­ker­le­ri­nin eve dön­me­si­ni he­def­le­yen ge­nel ha­va­ya ve yay­ga­ra­ya kat­kı­da bu­lun­ma­ya ya­ra­ya­cak.
Be­yaz Sa­ray, Bla­ir’in “si­ya­si zo­run­lu­lu­ğu”nu, iş­ga­lin ba­şın­dan be­ri İn­gi­liz güç­le­ri­nin as­ke­rî so­rum­lu­lu­ğun­da bu­lu­nan Irak’ın ikin­ci en bü­yük şeh­ri olan Bas­ra’da­ki ba­zı olum­lu ge­liş­me­le­rin bir işa­re­ti ola­rak gös­ter­me­ye ça­ba­lı­yor. Ger­çek­ler­den (Bush’tan bi­le da­ha faz­la) ko­puk olan Baş­kan Yar­dım­cı­sı Dick Che­ney, İn­gi­liz­le­rin ge­ri çe­kil­me­si­nin Irak’ta “iş­le­rin ga­yet iyi git­ti­ği” ba­zı yer­le­rin de ol­du­ğu­na işaret ettiğini iddia etti.
Bu nok­ta­da Bla­ir olup bi­ten­le­ri da­ha iyi an­lı­yor; zi­ra Bas­ra’nın “bi­zim ol­ma­sı­nı is­te­di­ği­miz gi­bi ol­ma­dı­ğı­nı” açık açık ifa­de et­ti. Fa­kat Irak­lı­lar için “Bas­ra’nın ta­ri­hin­de­ki ye­ni bö­lü­mü” yaz­ma­nın vak­ti­nin gel­di­ği­ni söy­le­mek­ten de ge­ri dur­ma­dı. Bas­ra’da­ki du­ru­mun bir “te­rö­rizm or­ji­si”nin sı­nır­sız­ca hü­küm sür­dü­ğü Bağ­dat’tan çok fark­lı ol­du­ğun­da da ıs­rar eden Bla­ir, bu su­ret­le Baş­kan Bush’un Bağ­dat’ta as­ker ar­tı­rı­mı­na gi­dil­me­si yö­nün­de­ki ka­ra­rı­nın des­tek­len­me­si için ka­pı­yı açık bı­rak­tı.
An­cak Bağ­dat’a kı­yas­la da­ha sa­kin bir Bas­ra söz ko­nu­suy­sa bu, böl­ge­de sa­yı­ca azın­lık­ta olan İn­gi­liz güç­le­ri­nin kon­tro­lü Şii mi­lis­le­re ve ra­kip si­lah­lı hi­zip­ler ta­ra­fın­dan ida­re edi­len ye­rel po­lis güç­le­ri­ne bı­rak­mış ol­ma­sın­dan kay­nak­la­nı­yor.
Sa­de­ce iki ay ön­ce, İn­gi­liz ve Irak­lı as­ker­ler Bas­ra’da­ki bir po­lis ka­ra­ko­lu­na bas­kın dü­zen­le­miş­ler ve İn­gi­liz yet­ki­li­le­rin ne­re­dey­se idam edil­mek üze­re ol­duk­la­rı­nı söy­le­dik­le­ri 127 mah­ku­mu kur­tar­mış­lar­dı. Zi­ra Irak’ın ulu­sal si­lah­lı güç­le­ri, ken­di baş­la­rı­na Bas­ra’nın ma­sum si­vil­le­ri­ni ko­ru­ya­bil­me­yi bı­ra­kın, bu­nu de­ne­me­ye ça­lı­şa­cak du­rum­da bi­le de­ğil­ler.
Bas­ra’da da­ha az İn­gi­liz as­ke­ri ya da Bağ­dat’ta da­ha faz­la Ame­ri­kan as­ke­ri bu­lun­ma­sı ise ne­ti­ce­yi de­ğiş­tir­mi­yor: Irak’ta hiç­bir şey “iyi git­mi­yor.”

Tavsiye Et