Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (July 2007) > Kitap
Kitap
Fatima
Ali Murat Yel
İstanbul: Kaknüs Yayınları, 2006
Sos­yo­lo­ji­nin te­mel ka­bul­le­rin­den bi­ri, top­lum­sal ger­çek­li­ği açık­la­mak üze­re or­ta­ya ko­nan te­ori­le­rin, an­cak top­lum­sal ger­çek­lik kar­şı­sın­da sı­na­na­rak ya­sa­la­şa­bi­le­cek­le­ri şek­lin­de for­mü­le edi­lir. Sos­yal bi­lim­ler­de ya­sa va­zet­mek her ne ka­dar do­ğa bi­lim­le­rin­de ol­du­ğu ka­dar ko­lay ol­ma­sa da, bir te­ori­nin hüsnü ka­bul gö­ren bir çö­züm­le­me bi­ri­mi ha­li­ne gel­me­si bu sı­nan­ma kar­şı­sın­da­ki ba­şa­rı­sın­da aran­ma­lı­dır. An­cak ne­den­se mo­dern bi­lim ca­mi­ası­nın pek yay­gın bir ke­si­min­de, son de­re­ce id­dia­lı te­ori­le­ri sı­nan­ma zah­me­ti­ne sok­ma­dan ku­cak­la­ma­ya dö­nük bir me­yil var­dır. En­te­lek­tü­el ta­rih, her şe­yi açık­la­dı­ğı dü­şü­nü­len ve ken­di­si­ne sa­yı­sız ta­raf­tar top­la­yan, fa­kat ba­sit top­lum­sal gö­rün­gü­ler kar­şı­sın­da çö­ken te­ori­ler­le do­lu­dur. Marks’ın bir­leş­mek ye­ri­ne bi­rin­ci ve ikin­ci dün­ya sa­vaş­la­rın­da ulus dev­let­ler bün­ye­sin­de bir­bir­le­ri­ne kar­şı sa­va­şan iş­çi­le­ri, bu te­ori­le­re al­dır­ma­yan so­mut top­lum­sal gö­rün­gü­le­re yal­nız­ca bir ör­nek­tir.
Bu tür id­di­ala­rın sa­hip­le­ri­ni ve ta­raf­tar­la­rı­nı bek­le­yen en bü­yük teh­li­ke, ön­gö­rü­le­me­yen so­nuç­la­rın ya­rat­tı­ğı şaş­kın­lık ve ha­yal kı­rık­lı­ğı­dır. Bu ha­yal kı­rık­lık­la­rı­nın bel­ki de son yıl­la­ra en çok dam­ga­sı­nı vu­ran­la­rın­dan bi­ri­si tüm dün­ya­da di­nî ha­ya­tın gi­de­rek ar­tan bir can­lı­lı­ğa ko­nu ol­ma­sı­dır. Zi­ra şu­ra­sı bi­li­nen bir ger­çek­tir ki çok de­ğil, bir­kaç on yıl ön­ce­si­ne ka­dar di­nin or­ta­dan kal­ka­ca­ğı­na da­ir muh­kem bir inanç en­te­lek­tü­el or­tam­la­rın tar­tı­şıl­maz ka­bul­le­rin­den bi­riy­di. Oy­sa ge­li­nen nok­ta­da “la re­vanc­he de Die­u” (Tan­rı’nın Rö­van­şı) tüm top­lum­la­rı ol­du­ğu gi­bi Ba­tı top­lum­la­rı­nı da et­ki­si al­tı­na alan bir dal­ga ola­rak or­ta­ya çık­tı.
Bu ger­çek­ten yo­la çı­kan Ali Mu­rat Yel, Hı­ris­ti­yan­la­rın önem­li hac du­rak­la­rın­dan bi­ri ola­rak ka­bul edi­len ve her yıl çek­ti­ği bin­ler­ce zi­ya­ret­çi ile et­ki­si Por­te­kiz dı­şı­na taş­mış olan Fa­ti­ma ken­ti­ne ve Mer­yem ana kül­tü­ne da­ir an­tro­po­lo­jik bir ana­liz­le Türk oku­yu­cu­su­nun kar­şı­sı­na çı­kı­yor. Ya­za­rın ay­nı za­man­da dok­to­ra ça­lış­ma­sı olan eser, bu­gü­ne dek din ek­sen­li sa­yı­sız araş­tır­ma­ya ko­nu olan Do­ğu coğ­raf­ya­sın­dan çı­kan bir aka­de­mis­ye­nin, Ba­tı’yı din ek­sen­li bir araş­tır­ma­nın ko­nu­su ha­li­ne ge­tir­me­si ve an­tro­po­lo­jik il­gi­yi Ba­tı top­lum­la­rı­na yö­nelt­me­si gi­bi ki­mi ilk­le­ri Türk en­te­lek­tü­el ya­şan­tı­sı­na ka­zan­dır­ma­sıy­la dik­kat çe­ki­yor. / Fatmanur Altun

Tavsiye Et
Yassıada’da Yaptırılmayan Savunmalar
Hulûsi Turgut
İstanbul: Doğan Kitap, 2007
İçin­de bu­lun­du­ğu­muz gün­ler, Türk de­mok­ra­si­si­nin ma­hi­ye­ti üze­ri­ne uzun uzun ko­nu­şu­lan gün­ler. De­mok­ra­si­mi­zi ta­nım­la­ma gay­re­tiy­le üre­ti­len ni­te­le­me­ler ise bir hay­li renk­li. Züh­tü Ars­lan’ın ye­rin­de tes­pi­tiy­le “mi­li­ter de­mok­ra­si”, “mi­li­tan de­mok­ra­si”, “otok­ra­tik de­mok­ra­si”, “jü­ris­tok­ra­tik de­mok­ra­si”, “ve­sa­yet­çi de­mok­ra­si”, “ya­rı de­mok­ra­si” gi­bi her bir tam­la­ma­nın bir yö­nü­nü ta­nım­la­dı­ğı Türk de­mok­ra­si­si ‘iro­nik’ bir de­mok­ra­si ay­nı za­man­da. Şart­la­rın zor­la­ma­sı ile ül­ke gün­de­mi­ne ge­ti­ril­miş, sı­ra­sı gel­di­ğin­de -hem de ta­rih içe­ri­sin­de pek sık sa­yı­la­bi­le­cek ara­lık­lar­la- ke­sin­ti­ye uğ­ra­mış bir de­mok­ra­si bu. Ve bu de­mok­ra­tik(!) ge­le­ne­ğin bel­ki de en önem­li dö­nüm nok­ta­sı 27 Ma­yıs 1960 dar­be­si.
Bir baş­ba­kan ve iki ba­ka­nın idam edil­me­si ile so­nuç­la­nan ve ge­le­cek yıl­lar­da Tür­ki­ye’de de­mok­ra­si ge­le­ne­ği­nin yer­leş­me­si kar­şı­sın­da en cid­di en­ge­li oluş­tu­ran dar­be, ay­dın­la­tıl­ma­sı ve tar­tı­şıl­ma­sı ge­re­ken yön­le­riy­le bu­gün da­hi önü­müz­de dur­ma­ya de­vam edi­yor. Bu ih­ti­ya­ca ve­ri­len en önem­li ce­vap­lar­dan bi­ri ise de­ne­yim­li ga­ze­te­ci Hu­lû­si Tur­gut’un ka­le­min­den çı­kan bel­ge­sel ça­lış­ma Yas­sıa­da’da Yap­tı­rıl­ma­yan Sa­vun­ma­lar.
Ça­lış­ma 27 Ma­yıs dar­be­si­nin ar­dın­dan tu­tuk­la­na­rak Yas­sıa­da’ya gö­tü­rü­len ve bu­ra­da yar­gı­la­na­rak ida­ma mah­kum edi­len dö­ne­min Baş­ba­ka­nı Ad­nan Men­de­res, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Fa­tin Rüş­tü Zor­lu ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ha­san Po­lat­kan’ın ken­di el­le­rin­den çı­kan ve mah­ke­me ta­ra­fın­dan dik­ka­te alın­ma­ya­rak ade­ta su­men al­tı edi­len sa­vun­ma­la­rı gün yü­zü­ne çı­ka­rı­yor. Ki­tap, ba­rın­dır­dı­ğı bu can alı­cı me­tin­le­rin ya­nı sı­ra, bün­ye­sin­de­ki fo­toğ­raf­lar­la da mu­ha­tap­la­rı­nı dö­ne­me ışık tu­tan gör­sel mal­ze­me ile kar­şı kar­şı­ya ge­tir­me­yi ba­şa­rı­yor. Türk de­mok­ra­si ta­ri­hi­ni ve ak­tü­el ge­liş­me­le­ri de­ğer­len­dir­mek is­te­yen­ler için önem­li bir kay­nak eser. /Fatmanur Altun

Tavsiye Et
Romanın Yükselişi
Ian Watt
Türkçesi: Ferit Burak Aydar
İstanbul: Metis Yayınları, 2007
 
Mo­dern çağ­la­rın bel­ki de en önem­li icat­la­rın­dan bi­ri ro­man­dır. Bir yö­nüy­le 13. ve 14. yüz­yıl ro­mans­la­rı­na uza­nan şe­ce­re­si­ne rağ­men ro­man, baş­lı ba­şı­na fark­lı ve ye­ni bir tür ola­rak mo­dern ça­ğın ço­cu­ğu­dur. Onun bu fark­lı­lı­ğı­nın ve ye­ni bir tür ola­rak gör­dü­ğü ka­bu­lün ge­rek­çe­si pek çok ede­bi­yat ta­rih­çi­si­ne gö­re mo­dern za­man­la­rı ta­nım­la­yan ge­liş­me­ler­le, ro­ma­nın or­ta­ya çı­kı­şı ara­sın­da­ki pa­ra­lel­lik­te aran­ma­lı­dır.
Me­tis Ya­yın­la­rı’ndan çı­kan Ro­man’ın Yük­se­li­şi il­gi­si­ni ro­ma­nın or­ta­ya çı­kış hi­ka­ye­si­ne yö­nel­ten önem­li bir eser. Mo­dern ro­man ge­le­ne­ği­nin ken­di­le­ri ile baş­la­dı­ğı ka­bul edi­len De­fo­e, Ric­hard­son ve Fi­el­ding üze­ri­ne in­ce­le­me­ler­den olu­şan ça­lış­ma ko­nu­ya iliş­kin uzun so­luk­lu bir il­gi­nin sa­hi­bi olan Ian Watt’ın ka­le­min­den çık­mış. 1957 ta­rih­li ça­lış­ma­nın Türk­çe­ye he­nüz ak­ta­rıl­mış ol­ma­sı­nı, hiç ol­ma­ma­sın­dan­sa geç ol­ma­sı­nı yeğ­le­ye­rek tak­dir­le kar­şı­lı­yo­ruz. /Fatmanur Altun

Tavsiye Et
Madde ve Bellek
Henri Bergson
Türkçesi: Işık Ergüden
İstanbul: Dost Kitabevi, 2007
 
“Sü­reç fel­se­fe­si”nin ku­ru­cu­su olan ün­lü Fran­sız fi­lo­zof Hen­ri Berg­son’un en önem­li me­tin­le­rin­den bi­ri, ilk kez 1896’da ya­yım­la­nan Mad­de ve Bel­lek isim­li ça­lış­ma­sı­dır. Söz ko­nu­su eser, fel­se­fe ta­ri­hi­nin en es­ki tar­tış­ma ko­nu­la­rın­dan bi­ri olan ve ruh-be­den dü­ali­te­si­ni ko­nu alan tar­tış­ma­ya odak­la­nır. Ruh ve be­de­nin bir­lik­te­li­ği­ni sa­vu­nan­la­ra kar­şı çı­ka­rak sar­sı­cı tez­ler or­ta­ya ko­yan eser, Ba­tı sa­nat ve fel­se­fe ca­mi­asın­da de­rin et­ki­ler bı­ra­kan önem­li bir fel­se­fi me­tin ol­muş­tur.
Dost Ki­ta­be­vi’nin 500. ki­ta­bı ola­rak ya­yın­la­nan Mad­de ve Bel­lek, fel­se­fe ki­tap­lı­ğı­mız­da­ki önem­li bir boş­lu­ğu dol­dur­ma­ya aday. /Fatmanur Altun

Tavsiye Et
Gelenekten Geleceğe Köprü İnsanlar
M. Zeki Kuşoğlu
İstanbul: L&M Yayınları, 2006
 
“Bir mil­le­tin sa­na­tı, o mil­le­tin kim­li­ği de­mek­tir” di­yor ya­zar, ki­ta­bı­na baş­lar­ken. Ve bu mil­let içe­ri­sin­de Türk-İs­lam sa­na­tı­na eme­ği geç­miş, ço­ğu­nu 20. yüz­yı­lın son çey­re­ğin­de kay­bet­me­mi­ze rağ­men isim­le­ri zor ha­tır­la­nır on ay­rı sa­nat­kâ­rın eser­le­ri­ni ve ha­ya­tı­nı biz­le­re, bir “ve­fa bor­cu”duy­gu­suy­la ile­ti­yor. O ya­zar­lar ara­sın­da kim­ler var der­se­niz şa­yet: Gü­nü­müz kur’an-ı ke­rim­le­rin­de hâ­lâ onun hat­tı­nı kul­lan­dı­ğı­mız Hat­tat Ha­mit Ay­taç, bir­çok ca­mi­nin (İs­tan­bul Sul­tan Se­lim Ca­mii kub­be­si de dâ­hil) kub­be ve ku­şak ya­zı­la­rı­nı el­le­riy­le iş­le­yen Hat­tat Ha­lim Efen­di, tez­hip sa­na­tı­nın en önem­li mü­zeh­hip­le­rin­den F. Rik­kat Kunt Ha­nı­me­fen­di, dok­tor­luk mes­le­ği­nin ya­nı sı­ra zevk­le min­ya­tür­ler ya­pan ve Os­man­lı eser­le­ri­ne sa­hip çı­kıp Sü­ley­ma­ni­ye Ki­tap­lı­ğı’na ba­ğış­la­yan Sü­heyl Ün­ver Be­ye­fen­di... Ve bu şe­kil­de uza­yıp gi­den Türk-İs­lam sa­nat­la­rın­da hat­tan tez­hi­be, min­ya­tür­den eb­ru­ya ka­dar eser­ler ver­miş; te­va­zu için­de ya­şa­yıp ay­nı mü­te­va­zı­lık­la göç eden sa­nat­kâr­la­rı­mı­zı biz­le­re ta­nı­tı­yor.
Her bi­ri us­ta-çı­rak iliş­ki­siy­le ye­tiş­miş ve ho­ca­la­rı­nın rah­le-i ted­ri­sin­den geç­miş bu bü­yük sa­nat­kâr­lar yaş­la­nıp ih­ti­yar­la­dık­la­rın­da bi­le “Bi­ze us­ta der­ler ama biz ho­ca­mı­zın çı­ra­ğı­yız” di­ye­cek ka­dar al­çak­gö­nül­lü­lük­le ya­şa­mış­lar ve o ter­bi­ye ile bu dün­ya­dan terk-i di­yar et­miş­ler. Ya­zar M. Ze­ki Ku­şoğ­lu da kak­ma sa­na­tı ve tez­hip­le meş­gul ol­muş, bu “köp­rü in­san­lar” di­ye ni­te­le­di­ği şa­hıs­la­rın bir­ço­ğuy­la or­tak ça­lış­ma­lar yap­mış bir isim. Ya­zar ki­ta­bın­da ön­ce­lik­le bu sa­nat­kâr­lar hak­kın­da bi­yog­ra­fik bil­gi­ler ver­miş ve de­va­mın­da hak­la­rın­da ya­zıl­mış seç­me ma­ka­le­ler­den özel­lik­le sa­nat­la­rı hak­kın­da olan bil­gi­len­di­ri­ci ya­zı­la­rı, ba­zı­la­rı­nın rö­por­taj­la­rı­nı der­le­miş ve so­nuç­ta bü­yük bir me­de­ni­ye­tin kim­li­ği­ni, sa­na­tı­nı sırt­la­yan bu ve­fa­kâr iş­çi­le­rin her bi­ri ken­di için­de mü­te­nev­vi hi­ka­ye­le­ri or­ta­ya çık­mış.
Şüp­he­siz bu muh­ta­sar bir ki­tap. On ay­rı sa­nat­kâ­rın bir as­ra ya­kın ömür­le­ri­ni iki yüz on say­fa­lık bir ki­ta­ba sığ­dır­mak im­kan­sız bir şey­dir. Za­ten ki­ta­bın ya­za­rı da ken­di­si­ni sa­de­ce ha­ber­dar et­mek so­rum­lu­lu­ğuy­la yü­küm­len­di­ri­yor ve il­gi­le­nen­ler için baş­vu­ru­la­cak kay­nak­la­rı da işa­ret edi­yor. Ya­za­rın ilk cüm­le­sin­de­ki yar­gı­sın­dan yo­la çı­kar­sak so­nuç ola­rak ek­le­ye­bi­le­ce­ği­miz: Mil­li sa­nat­la­rı­mı­za sa­hip çık­mak, kim­li­ği­mi­ze sa­hip çık­mak­tır. / Hu­ri­ye Apay­dın

Tavsiye Et
Necip Fazıl Kısakürek Büyük Doğu Irmağı
Ali Haydar Haksal
İstanbul: İnsan Yayınları, 2007
 
Ne­cip Fa­zıl Kı­sa­kü­rek, sa­de­ce ya­zı­lı eser­le­riy­le de­ğil, ha­ya­tı ve ba­ni­si ol­du­ğu “Bü­yük Do­ğu” mef­ku­re­si ile kı­sa Tür­ki­ye ta­ri­hin­de de­rin iz­ler bı­rak­mış bir şa­ir, mü­te­fek­kir ve ideo­log.
Ne­cip Fa­zıl’a bir kö­şe ba­şın­da rast­la­ma ih­ti­ma­li­mi­zin bu­lun­du­ğu yıl­lar bi­ze bir çey­rek yüz­yıl­dan da­ha ya­kın ol­ma­sı­na rağ­men hız­la de­ği­şen de­ğer­ler sis­te­mi ve kül­tü­rel eroz­yon, gü­nü­müz in­sa­nı­nı, üs­ta­dı an­la­ma­nın epey­ce uza­ğı­na ta­şı­yor. Ali Hay­dar Hak­sal’ın bu ki­ta­bı, mef­ku­re­si­nin ki­lo­met­re taş­la­rı sa­ya­bi­le­ce­ği­miz Bü­yük Do­ğu der­gi­si­nin ev­re­le­ri­ni ve üs­ta­dın ede­bi ve mü­te­fek­kir ki­şi­li­ği­ni tah­lil et­me ça­ba­sı ta­şı­yan bir in­ce­le­me.
Ki­tap, Ne­cip Fa­zıl hak­kın­da bi­yog­ra­fik ma­lu­mat sun­mak­tan zi­ya­de onun ‘ben­li­ği’ni ta­nı­ma yo­lun­da önü­mü­zü aça­cak kö­şe taş­la­rı­nın şi­ir, hi­ka­ye, ti­yat­ro ve de­ne­me­le­rin­de­ki yan­sı­ma­la­rı­nı mer­cek al­tı­na ala­rak işe ko­yul­muş. Ama bu ki­tap ede­bi in­ce­le­me­ler li­te­ra­tü­rü­müz­de bu tah­lil­ler­le de­ğil, Bü­yük Do­ğu der­gi­si­nin ya­yın ma­ce­ra­sı­nın on al­tı dev­re­ye ay­rı­la­rak in­ce­len­di­ği in­deks ça­lış­ma­sıy­la yer bu­la­ca­ğa ben­zi­yor.
Bü­yük Do­ğu der­gi­si­nin mer­cek al­tı­na alın­dı­ğı bu bö­lüm­ler, der­gi­nin ede­bi­yat, sa­nat ve dü­şün­ce dün­ya­mı­za ka­zan­dır­dı­ğı ya­zar­la­rı ve eser­le­ri­ni, ya­yın yı­lı ve sa­yı­sıy­la bir­lik­te ve­re­rek an­sik­lo­pe­dik kıy­me­ti ha­iz bir da­ğar­cık oluş­tu­ru­yor. Bu on al­tı dev­re bo­yun­ca, ge­rek ta­sa­rım ge­rek­se içe­rik ve ya­zar kad­ro­su ba­kı­mın­dan Bü­yük Do­ğu’nun ay­rın­tı­lı tah­lil­le­ri­nin ya­pıl­dı­ğı ki­tap­ta, der­gi­nin ge­li­şim sü­re­ci­ne, at­lat­tı­ğı ba­di­re­le­re, üs­ta­dın bu ba­di­re­le­ri aş­mak için gös­ter­di­ği in­sa­nüs­tü ça­ba­ya, bir ede­bi­yat der­gi­si­nin iti­ba­rı­nı ko­ru­ya­rak ya­yı­na de­vam et­me uğ­ru­na gös­ter­di­ği mad­di-ma­ne­vi fe­da­kâr­lık­la­ra ta­nık olu­yo­ruz. / Ayşenur Gönen

Tavsiye Et