Uzun yüzyıllar boyunca dünyanın kültürel gelişimi, kentlerin gelişmesi ile paralel gerçekleşti. Kültürel değişimler kentlerin tasarımını, tasarımlar da kent kültürünü ciddi biçimde dönüştürdü. Kentlerin farklı zamanlardaki kesitlerini ele almayı ve tasarımın gelişimini yönlendirmeye nasıl katkıda bulunduklarını göstermeyi hedefleyen Tasarım Kentleri sergisi, İstanbul Modern’de meraklılarına sunuldu. Londra Tasarım Müzesi işbirliğiyle gerçekleşen serginin küratörlüğünü Londra Tasarım Müzesi Direktörü Deyan Sudjic yürütüyor. Dünya tasarım anlayışını değiştiren en önemli sanatçıların yapıtlarını bir araya getirerek, 19. yüzyıl ortalarından günümüze kadar tasarım tarihini yansıtan sergi, dünyanın en iyi organize olmuş metropollerini İstanbul’a taşıyor. Çağdaş tasarımın serüvenini, yedi kilit kente ve bu kentlerin tasarımın gelişimindeki belirleyici konumlarına odaklanarak anlatan Tasarım Kentleri, kronolojik bir kentleşme tarihçesi veriyor. 1851 yılındaki “Büyük Sergi” zamanının Londra’sından 1908’in Adolf Loos’lu Viyana’sına, 1928’de Dessau’da kurulan Bauhaus’a, 1936 yılının Le Corbusier’li Paris’ine doğru ilerliyor. 2. Dünya Savaşı sonrası dönem ise 1949’da Charles ve Ray Eames’ın Los Angeles’ına, 1957’nin Milano’suna ve 1987’de büyük bir gelişme gösteren Tokyo’ya ulaşıyor. Sergi, sonunda yine başa dönerek çemberi tamamlıyor ve bir kez daha, bugün dünyanın en önde gelen tasarım merkezi olan Ron Arad, Zaha Hadid, Ross Lovegrove, Jasper Morrison gibi öncü tasarımcıların yaşadığı Londra’yla sonlanıyor.
Mimariden endüstriyel ürünlere, mobilyadan grafik tasarımına, modadan otomotive uzanan çok geniş bir yapıt seçkisini içeren sergide, 64 tasarımcının 109 yapıtı, 7 markanın 12 ürünü yer alıyor. Charles ve Ray Eames’in sandalyeleri gibi tasarım klasiklerini içeren sergide ayrıca dönemlerini en çarpıcı biçimde gözler önüne seren William Morris, Owen Jones, Christopher Dresser, Adolf Loos, Le Corbusier, Eileen Gray, Achille Castiglioni, Ettore Sottsass, Gio Ponti, Otto Wagner, Josef Hoffman, Paul Smith, Ron Arad, Zaha Hadid ve Ross Lovegrove gibi ünlü tasarımcıların çalışmaları da yer alıyor. Türk tasarımının, dünya tasarım ortamı ve çağdaş sanatla ilişkisinin güçlendirilmesi bakımından çok önemli bir adım olan sergi, 10 Ağustos’a kadar ziyarete açık. (Tel: 0212 334 73 00) /Hilal Turan
Tavsiye Et
1978 yılında, sanat ve teknik açısından yetkin ve entelektüel düzeyi yüksek bireyler yetiştirme ve bunları uluslararası platforma taşıma amacıyla kurulan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü, 30 yıllık geçmişinde 300’den fazla mezun vererek, fotoğraf eğitimi alanında kurumsallaşmanın da temsilcisi oldu. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 30. kuruluş yılını kutlayan MSGSÜ Fotoğraf Bölümü’nün mezunlarını “Baykuşun Kareleri” sergisiyle konuk ediyor. 67 mezunun Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında çekmiş oldukları belgesel, portre, dijital düzenleme dalındaki birbirinden ilginç renkli ve siyah-beyaz fotoğraflardan oluşturulan “Baykuşun Kareleri” sergisi, 30 Ağustos’a kadar ziyarete açık. Temelleri, 30. kuruluş yılı kutlamaları kapsamında, Nisan ayında MSGSÜ Oditoryumu’nda yapılan 30. yıl kutlama programı ve Osman Hamdi Bey Sergi Salonu’nda eş zamanlı açılan Varlık ve Zaman sergisiyle atılan proje, fotoğraf sektörü içinde farklı alanlarda faaliyet gösteren mezunları bir araya getirip, aralarında bir paylaşım sağlamak amacıyla oluşturulmuş. Sergiye fotoğraflarıyla katkıda bulunan sanatçılardan bazıları; Ali Özaltay, Alper Bisel, Cenk Ertekin, Ceyda Binyıldız, Ercan Aslan, Ferahnaz Lier, İsmail Coşkun, Kemal Gök, Necati Ufuk Başkır, Nihal Kafalı, Oğuz Meriç, Özcan Keleş, Özer Kanburoğlu, Pelin Yıldızeli, Sinan Koçaslan, Ufuk Duygun, Yaşar Saraçoğlu, Mustafa Önder. Zamana, mekana ve tarihe yön veren olaylara fotoğrafik bir “baykuş bakışı” atmak isteyenlere hararetle önerilir. (Tel: 0212 334 99 00) /Hilal Turan
Tavsiye Et
Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi, dünyanın ilk Frig sergisinden sonra bu kez de kâğıt paralar üzerine kapsamlı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. “İmparatorluktan Cumhuriyete Kâğıt Paranın Öyküsü” adlı sergi, dünyada tek örneği bulunan el yazması ve faizli kaimeler, ordu kaimeleri, belediye paraları, çok dilli paralar, kilise paraları, Atatürk ve İnönü resimli paraları kapsıyor. Sergide, kâğıt paralar ve karşılığı değerler ile zamanın uluslararası ekonomik olayları Prof. Dr. Ali Akyıldız ve Güçlü Kayral’ın metinleri eşliğinde sunuluyor. Kağıt paranın nesnel varlığının yanında, günlük ve ekonomik yaşamdan fotoğraflar, kartpostallar, hisse senetleri, antetli şirket faturaları ve tanıtım kartları gibi arşiv belgeleri de sergiye renk katıyor. Serginin en ilginç öyküsü ise kuşkusuz “paranın pul olması” deyiminin ortaya çıkışı. Osmanlı hükümeti, ülkede yaşanan bozuk para sıkıntısını pek çok girişime karşın bir türlü çözemeyince 1878 yılında damga ve posta pullarını, arkalarına karton yapıştırarak bozuk para haline getiriyor. Pulların tedavüle çıkarılması ise hâlen kullandığımız “para pul oldu” deyiminin kaynağı oluyor. Yapı Kredi, Osmanlı Bankası Müzesi, Darphane Arşivi, Mehmet Tezçakın, Mehmet Gacıroğlu, Tunç Buyurgan ve Haldun Akayaz koleksiyonlarından alınan örneklerle oluşturulan “İmparatorluktan Cumhuriyete Kâğıt Paranın Öyküsü”, 168 yıllık sürede yaşanan çok sayıda olay ve öyküyle dolu bir sergi. Osmanlı para politikaları tarihine ışık tutacak nitelikte olan sergi, 31 Ağustos’a kadar gezilebilir. (Tel:0212 252 47 00) /Hilal Turan
Tavsiye Et