Galiba en doğru başlığı bu sefer Cumhuriyet attı: “Kapatılmaktan beter!” Herkes AK Partililere akıl veriyor: “Hizaya girin; aksi halde işiniz zor.” Medyamızın amiral gemilerinin kaptanlarının Başbakan’a hitap biçimleri Hegel’in Efendi-Köle diyaloğunu hatırlatıyor. Tam Şekspir’in siyaset içerikli oyunlarına uygun bir dekor. Büyük şair bugün yaşıyor olsa şöyle derdi:
Her köle avucunun içinde taşır
Köleliğinden kurtulma gücünü.
Ne taş kuleler ne tunç duvarlar
Ne havasız zindanlar ne zincirler
Bağlayabilir insan kafasındaki gücü.
Ben bildiğim gibi herkes de bilir ki
İnsan kendi payına düşen zorbalık yükünü
Kaldırıp atabilir dilediği zaman.
Bazı AK Partililerin cevabını tahmin edebiliriz: Ülkemiz için iyi olacaksa, biz her türlü tavize hazırız. “Hayır” diyor Şekspir; sizi tavize zorlayanlar, haktan ve milletten yana değiller ki:
Büyüklük ne zaman kötüye kullandırır kendini:
Vicdanı devlet gücünden ayırdığı zaman.
Bazıları da yükselme sarhoşluğu içinde bizi düpedüz düzen bozucu sayabilir. Onlar için tek gaye, her gün biraz daha yükselmektir:
Merdiven çıkanın yukarıya çevriktir yüzü
Ama son basamağa ulaştı mı bir kez
Merdivene çevirir sırtını bulutlara bakar
Hor görüp basıp çıktığı basamakları.
Ağustos dosyamızın konusu küresel gıda krizi ve bu hususta Türkiye’nin duyarsızlığı. Gıda krizi sadece iklimsel veya ekonomik değil, belki daha çok etik bir sorun. Dolayısıyla hem siyasi hem manevi müdahaleye muhtaç.
Bu ayki SöyleşiYORUM konuğumuz, deneyimli siyaset bilimci Metin Heper. Son çeyrek yüzyıldaki gelişmelerin orduyu darbe düşüncesinden uzaklaştırdığını söyleyen Heper, devletin artık toplum öğretmenliği rolünden vazgeçmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Paylaş
Tavsiye Et