Şeyh Galib’e Saygı
Soprano solo-tenor solo, koro ve orkestra için kantat
Şef: Ruhi Ayangil
Solistler: Özlem Abacı, Zafer Teklioğlu
Yapım: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Şeyh Galib’in Musikişinas Torunu
Bilge mimar lâkabıyla maruf Turgut Cansever’in erken muadili sayabileceğimiz bir zat vardı: Cevat Ülger. Şimdilerde adını kimseler anmaz oldu.
Üsküdar Bababan’da iki katlı küçücük bir binanın minicik bir odasından müteşekkil bürosu, bir işyerinden çok bir medrese hücresini andırırdı. Müslümanların cahilliğinden, zevksizliğinden falan şikâyet edenler için küçük bir testi vardı merhumun: Masasının hemen ardındaki kitap rafından kalın, kocaman bir cilt çıkarır, arasına işaret koyduğu bir yeri açar ve sorardı:
-Sence hangisi daha güzel?
Muhatabı da sol sayfadaki resmi işaret ederek cevap verirdi:
-Şu!
Takdiri ilâhi, o ecnebi kitabın sözü geçen iki sayfasında tesadüfen yan yana gelen iki resimden biri Süleymaniye Camii’nden bir mukarnas detayıydı, öteki ise Ayasofya’dan.
Ayasofya detayı sol sayfadaydı.
Kendi ifadesine göre bir ömür boyu Süleymaniye’nin mukarnasını beğendiğini söyleyen bir A...h’ın kulu çıkmamıştı.
Türk Sanat Müziği’nden başka bir şey dinlemediğinden başlayıp Hacı Arif Bey’in ne kadar büyük bir müzisyen olduğuyla devam ederek bu alanda nasıl bir derya olduğunu göstermeye çalışanlar için benim de küçük bir sınavım var. Ona hemen şunu sorarım:
-Yalçın Tura’yı bilir misiniz?
Cevat Ülger’in testinin sonucu kadar keskin değil benim testim; farkındayım. Benimkisi daha öznel. Fakat aynı oranda kesin. İki test arasındaki başka bir fark daha var: Cevat Ülger’in sorusuna muhatap olan kişiye hangi resmin neye ait olduğu söylenir, ardından da teşhis konulurdu:
-Sen de zevken veledi zinasın!
Benim testimin sonucunu ben hiç açıklamadım şimdiye kadar. Merak eden de çıkmadı ya.
Bir Gizli Hazine
Yalçın Tura adı müzikle, sanatla ilgilenenler için karanlıkta kalmış bir ad. En iyi olasılıkla yaptığı kimi film müzikleri anımsanır. Bilenlerin nezdinde de itibarı hak ettiği düzeyin çok çok altında seyreder: “Ha, şu Türk Müziği ile Batı Müziği’ni sentezleyen adam...”
Sanki Yalçın Tura’dan değil de, Adnan Saygun’dan söz ediyoruz. İlk bakışta doğru gibi görünen bu tespitteki isabet oranı ile “Bir din olarak İslâm, Hıristiyan ahlâk anlayışı ile Yahudi şeriatının birleşmesinden ibarettir.” görüşünün isabet oranı bir ve aynıdır.
O yüzden Yalçın Tura’nın gün yüzü görmüş besteleri arasında şaheser payesini hak eden Şeyh Galib’e Saygı albümünün kapağındaki “Soprano Solo, Koro ve Orkestra İçin Kantat” türünden ifadeler, Türk Müziği’ne aşina olduğunu sananların kâhir ekserisi gibi sizi de yanıltmasın. Dinleyeceğiniz sizin hikâyeniz!
Sentez ile Tez
Yalçın Tura müziği, hangi kulvarda seyrederse etsin, ne gibi bir farkla ele alınırsa alınsın, bir Doğu-Batı sentezi değil! Bu ifadesi kolay, idraki çetin mevzuu anlamadan bu müziğin içine girilemez.
Peki benzerlerinden farkı ne? Şu:
Sentez anlayışıyla kotarılan müzikler, (düzeyleri bir tarafa) son tahlilde ya Batılı çalgılarla icra edilmiş bir Doğu müziğine denk gelir, ya da iki farklı müzik türündeki melodik ortaklıklar üzerinden yeni sadâlar yakalanmaya çalışılır; içlerinden birini efendi, öbürünü köle yaparcasına ama. Yalçın Tura ise Batı Müziği’ni bir Avrupalı kadar bilen bir Doğulu olarak, zevken Batılılaşmış hemcinslerinin dahi kayıtsız kalamayacağı yeni bir Türk sesinin peşinde. Batılılaşamamışlığın acısını ciğerlerinde hissederek Batılı efendilerine yaranmaya çalışan Saygun’a göre Tura, Batı’yı fethe çıkmış bir kumandan edasında. Ve ona da söyleyecek bir çift sözü var.
Belki de böylesi zorların zoru bir göreve soyunduğu için karanlığa itilmiş bir isim Yalçın Tura.
Yalçın Tura’ya Saygı
Yalçın Tura’nın şaheseri Şeyh Galib’e Saygı, İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanmış bir albüm. Albümü Ruhi Ayangil Türk Müziği Orkestra ve Korosu seslendirmiş. Koronun şefi malûm: Ruhi Ayangil. Solistler ise Özlem Abacı ve Zafer Tekelioğlu. Albüm gayet temiz ve itinalı bir teknik aşamadan geçmişliğini her an kanıtlıyor. Dokuz parça var albümde. “Fariğ Olmam Eylesen Yüz Bin Cefa, Sevdim Seni” gibi bir isime de rastlıyorsunuz parçalar arasında, “Praeludium”, “Interludium” gibi isimlere de.
Fakat bu tür bir adlandırma kafanızı karıştırmasın. Siz dinleyeceğiniz müziğe bakın.
Ve unutmayın, müziğin altın kuralı şudur: Hangi müzik sizi kolayca teslim alıyorsa o müzik iyi müzik olamaz. / Hasanali Yıldırım
Evgeny Kissin in Concert (Piano)
Historic Russian Archives (4 CD box)
Yapım: Brillant Classics
İcraatın Dehası: Evgeni Kissin
Müzikte icraat ile beste birbirinden ayrı iki disiplin. Ve müzikte deha tabiri besteciler için kullanılır. Haklı bir kullanımdır bu. Deha sıfatına lâyık üstün akli vasıf, yaratma alanında kendini sergiler çünkü. Fakat nadir de olsa icra alanında da deha sıfatının kendisine yakıştığı yaratıcı imzalara rastlanabilmekte. Rus piyanist Evgeni Kissin bu isimlerden biri.
1971 doğumlu Kissin, çok erken yaşta şöhret bulmuş bir icracı. Henüz 13 yaşındayken Chopin’in iki konçertosunu peşpeşe çalarken gösterdiği performansla erbabınca “Bu çocukta iş var.” teşhisini hak etmiş bir isim. Ve ardından gelen harika bir müzik eğitimi...
Genç ustanın favori müzisyeni Chopin. Fakat repertuarında Rahmaminoff, Liszt, Shostakovich ve Tchaikovsky gibi isimler de var. Farklı devirlerden, farklı milletlerden ve farklı müzik anlayışlarından oluşma bu icra listesi hayli kabarık aslında.
Slav Hüznünün Müzikteki Karşılığı
Evgeny Kissin’in Rusya dönemindeki kayıtlarından hazırlanmış bir toplama Historic Russian Archives serisinden yayımlandı. İlgilisi bilir; bu seriden çıkan her albüm gerçekten de tarihi bir öneme sahiptir.
Kissin seti dört CD’den müteşekkil. İlk albümde sanki kendi vatandaşlarına bir saygı duruşu tavrı var: Tchaikovsky ve Shostakovich’in 1 numaralı piyano konçertoları. İkinci albüm ise üstadın ustası Chopin’e ayrılmış durumda. 1 ve 2 numaralı piyano konçertoları. Üçüncü albüm de Liszt ve Schumann’ın Piyano Çalışmaları’na ayrılmış. Son albümde yine Chopin var.
Kimden neyi çalarsa çalsın, Evgeni Kissin’i dinlemek, Şolohov’la birlikte bir tepeye oturup oradan durgun durgun akan Don Nehri’ni seyretmeye benziyor. O ünlü Slav hüznünü hissetmeye… / Hasanali Yıldırım
Tavsiye Et