Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (January 2009) > Türkiye Ekonomi > Şansın varsa, tahmin yap!
Türkiye Ekonomi
Şansın varsa, tahmin yap!
Ömer Faruk Güler
HE­NÜZ kü­re­sel dal­ga­lan­ma­yı tam at­lat­tık sa­yıl­maz. Dö­viz ku­run­da­ki ha­re­ket­li­lik azal­mış ol­sa da sü­rü­yor. Fa­iz­ler de dal­ga­lı ve yük­sek. Enf­las­yon­da he­de­fin aşı­la­ca­ğı şim­di­den ke­sin­leş­ti. San­ki bir bu­çuk yıl ön­ce­si­ne ge­ri dön­müş gi­bi­yiz. Ama bi­zi ile­ri­si il­gi­len­di­ri­yor da­ha çok. Yı­lın ge­ri ka­la­nı na­sıl ge­çe­cek? Dö­viz kaç li­ra ola­cak? Bü­yü­me­miz na­sıl et­ki­le­ne­cek? Bu so­ru­lar bi­zim için da­ha önem­li. Mek­tep­li bir ik­ti­sat­çı gö­züy­le bun­lar­dan ba­zı­la­rı­nın ce­vap­la­rı ko­lay, ba­zı­la­rı­nın­ki ise zor.
Ön­ce ko­lay olan­dan baş­la­ya­lım. “Do­lar ku­ru yıl so­nun­da 1,52 YTL ola­cak.” der­sek bu­na pek inan­ma­yın. Bu tür nok­ta tah­min­le­rin fal­cı­lık­tan pek far­kı yok­tur. İk­ti­sat ve ik­ti­sat­çı­lar bu açı­dan hiç de ba­şa­rı­lı de­ğil­ler­dir. J.K. Gal­bra­ith şöy­le di­yor­du bir ko­nuş­ma­sın­da: “İk­ti­sat­ta tah­min yap­ma­nın en önem­li fonk­si­yo­nu as­tro­lo­ji­nin say­gın gö­zük­me­si­ni sağ­la­mak­tır”. Bu tür tah­min­ler için üç şe­ye ih­ti­ya­cı­mız var: Bi­rin­ci­si söz ko­nu­su ik­ti­sa­dî gös­ter­ge­yi çok iyi açık­la­yan bir mo­de­le. Mo­del­ler, var ol­du­ğu­nu dü­şün­dü­ğü­müz ger­çe­ğin ba­sit ve ge­nel ha­li­dir­ler; ger­çe­ğin ta ken­di­si de­ğil. İkin­ci­si bu mo­del­de­ki ba­zı pa­ra­met­re­le­rin doğ­ru tah­min edil­me­si­ne. Bu hem bi­ri­kim hem de sez­gi is­ter. Üçün­cü­sü ve en önem­li­si ise şans­tır. Şan­sı­nız var­sa tah­min­le­ri­niz tu­tar. Gö­rü­nen o ki şan­sı­mı­za hep gü­ve­ni­yo­ruz. Tah­min­ler­le avu­nu­yo­ruz. Hem ik­ti­sat­çı­lar ne gü­ne du­ru­yor!
Asıl ba­kıl­ma­sı ge­re­ken­ler nok­ta tah­min­ler de­ğil, ge­nel eği­lim­ler­dir. Ge­nel eği­lim­le­ri ise ik­ti­sa­dî mo­del­ler sağ­lar. Ce­vap­la­rın zor­lu­ğu da bu­ra­dan kay­nak­la­nı­yor. Zi­ra eko­no­mi­ye iliş­kin ger­çek­te tek bir mo­del yok. Üs­te­lik eko­no­mi de sü­rek­li de­ği­şi­yor. Fark­lı dü­şün­ce okul­la­rı­nın, ekol­le­rin ol­ma­sı da bu yüz­den. Kır­kın üze­rin­de ik­ti­sat ki­ta­bı bu­lu­nan İl­ker Pa­ra­sız’a gö­re, önem­li olan han­gi ekol­den ge­lin­di­ği. “Bi­ri­si­nin ne dü­şün­dü­ğü­nü bil­mek için çok şe­ye ge­rek yok. Key­nes­yen mi, pa­ra­sal­cı mı ol­du­ğu­nu bil­mek ye­ter­li. Bü­tün bil­dik­le­ri de is­kon­toy­la fa­iz” di­ye ek­li­yor ho­ca­mız. O hal­de bi­ze na­sıl bir eko­no­mi der­si an­la­tıl­dı di­ye du­rup bir dü­şün­mek ge­rek. Şu var ki li­sans eği­ti­min­de ik­ti­sa­dın her şe­ye ha­zır ve doğ­ru bir ce­va­bı ol­du­ğu gös­te­ri­lir. Bu ha­zır ce­vap­la­rın ne ka­dar da tar­tış­ma­lı ol­du­ğu­nu son­ra son­ra an­lar­sı­nız.
Hiç mi or­tak nok­ta yok bu mo­del­ler­de, özel­lik­le mak­ro eko­no­mi­ye iliş­kin? Bü­tün bu fark­lı ekol­le­rin -ya­ni kla­sik­le­rin, Key­nes­yen­le­rin, pa­ra­sal­cı­la­rın, ras­yo­nel bek­len­ti­ci­le­rin, re­el iş çev­rim­ci­le­ri­nin, ye­ni Key­nes­yen­le­rin, post Key­nes­yen­le­rin vb.- or­tak bir­kaç pren­sip­te bir­leş­ti­ği ve bi­zim dün­ya­mı­zı an­la­ma­da yar­dım­cı ola­bi­le­cek bir te­mel­le­ri yok mu? Gü­nü­mü­zün say­gın ik­ti­sat­çı­la­rı­na gö­re, evet var. Üs­te­lik za­man­la bu fark­lı ekol­le­rin bir­bir­le­ri­ni et­ki­le­ye­rek sen­tez­ler oluş­tur­du­ğu da gö­rü­lü­yor. Ne­ok­la­sik ik­ti­sat ya da son za­man­lar­da ye­ni neok­la­sik ik­ti­sat gi­bi.
O. Blanc­hard, R. So­low, J. Tay­lor, A. Blin­der ve G. Man­kiw gi­bi ün­lü ik­ti­sat­çı­lar­dan ha­re­ket­le mak­ro eko­no­mi­de şu dört un­sur üze­rin­de gö­rüş bir­li­ği ol­du­ğu söy­le­ne­bi­lir:
i. Kı­sa va­de­de eko­no­mik ak­ti­vi­te­yi top­lam ta­lep­te­ki ge­liş­me­ler be­lir­ler. Bu­na gö­re, özel­lik­le fai­ze kar­şı has­sas ko­nut, ta­şıt ve da­ya­nık­lı tü­ke­tim mal­la­rı gi­bi un­sur­la­rın iç ta­lep­te­ki ve do­la­yı­sıy­la eko­no­mik ak­ti­vi­te­de­ki ro­lü öne çık­mak­ta­dır.
ii. Eko­no­mi­nin uzun va­de­li bir bü­yü­me tren­di, eği­li­mi var­dır. Bu eği­lim te­mel­de eko­no­mi­nin arz yö­nüy­le il­gi­li­dir. Ya­ni eko­no­mi­nin uzun dö­nem bü­yü­me­si üre­tim fak­tör­le­ri­nin ar­zı ve top­lam fak­tör ve­rim­li­li­ğiy­le açık­la­nır. Bu eği­li­min çev­re­sin­de mey­da­na ge­len ge­çi­ci dal­ga­lan­ma­lar ise da­ha zi­ya­de top­lam ta­lep kay­nak­lı­dır.
ii­i. Kı­sa va­de­de enf­las­yon­da­ki de­ği­şim ile iş­siz­lik­te­ki de­ği­şim ara­sın­da ters yön­lü bir iliş­ki var­dır. Uzun dö­nem­de ise enf­las­yon­la iş­siz­lik ara­sın­da böy­le bir iliş­ki yok­tur. Pa­ra ar­zın­da­ki yük­sek bir ar­tış so­nun­da uzun dö­nem­de enf­las­yon ar­tar, iş­siz­lik ay­nı ka­lır.
iv. İn­san­la­rın bek­len­ti­le­ri mev­cut po­li­ti­ka­lar­dan et­ki­le­nir. Bu yüz­den pa­ra ve ma­li­ye po­li­ti­ka­la­rı­nın et­ki­le­ri de­ğer­len­di­ri­lir­ken bek­len­ti­ler dik­ka­te alın­ma­lı­dır.
O hal­de önü­müz­de­ki dö­ne­me iliş­kin bek­len­ti­le­ri­mi­zi ik­ti­sat­çı­la­rın or­tak ak­lıy­la şöy­le ce­vap­la­ya­bi­li­riz:
i. Yük­se­len fa­iz­le­rin ar­dın­dan özel­lik­le özel tü­ke­tim har­ca­ma­la­rı aza­la­cak. Ma­ki­ne-teç­hi­zat ya­tı­rım­la­rı da ar­tan ma­li­yet­ler­le bir­lik­te ya­vaş­la­ya­cak. Böy­le­ce bu yı­lın ikin­ci ya­rı­sın­da top­lam ta­lep ve eko­no­mik bü­yü­me de ya­vaş­la­ya­cak. Eko­no­mik ak­ti­vi­te­de­ki ya­vaş­la­ma 2007’nin baş­la­rın­da da­ha çok his­se­di­le­cek. Bu ne­den­le, 2007’den iti­ba­ren ca­ri açık da gi­de­rek aza­la­cak.
ii. Ya­kın dö­nem per­for­man­sı­na ba­kıl­dı­ğın­da Tür­ki­ye eko­no­mi­si­nin bü­yü­me po­tan­si­ye­li­nin da­ha yük­sek bir pla­to­ya ta­şın­dı­ğı gö­rü­lü­yor. Söz ko­nu­su bü­yü­me po­tan­si­ye­li­nin ar­ka­sın­da­ki iti­ci güç top­lam fak­tör ve­rim­li­li­ğin­de­ki ar­tış­tır. Bu uzun dö­nem­li tren­din sür­dü­rül­me­si ve­rim­li­lik ar­tış­la­rı­nın sür­me­si­ne; ve­rim­li­lik ar­tış­la­rı da te­mel­de tek­no­lo­ji ve eği­ti­min se­vi­ye­si ve ge­liş­ti­ril­me­si­ne bağ­lı­dır. Do­la­yı­sıy­la Tür­ki­ye’nin po­tan­si­yel bü­yü­me tren­di­ne dön­me­si müm­kün­dür. An­cak, önü­müz­de­ki dö­nem­de pet­rol fi­yat­la­rı­nın çok da­ha faz­la yük­sel­me­si gi­bi muh­te­mel arz yön­lü şok­la­rın olum­suz et­ki­le­ri­ni bir ta­ra­fa kay­det­mek ge­re­ki­yor.
ii­i. Sı­kı pa­ra po­li­ti­ka­sı­nın özel­lik­le tü­ke­tim yo­luy­la top­lam ta­le­bi kon­trol al­tı­na al­ma­da ba­şa­rı şan­sı yük­sek gö­zü­kü­yor. Di­ğer yan­dan Tür­ki­ye’de­ki enf­las­yon ifa­de edil­di­ği gi­bi ağır­lık­lı ola­rak -kü­re­sel fi­nan­sal dal­ga­lan­ma, pet­rol fi­yat­la­rı, al­tın fi­yat­la­rı vb.- arz yön­lü şok­la­rın­dan kay­nak­la­nı­yor­sa pa­ra po­li­ti­ka­sı­nın yö­ne­ti­mi güç­le­şe­cek de­mek­tir. Bu du­rum da­ha sı­kı pa­ra po­li­ti­ka­la­rı­na, da­ha sı­kı pa­ra po­li­ti­ka­la­rı da eko­no­mik ak­ti­vi­te­nin da­ha da ya­vaş­la­ma­sı­na yol aça­bi­le­cek. Bu po­li­ti­ka­la­rın eko­no­mik ak­ti­vi­te üze­rin­de­ki olum­suz et­ki­si özel­lik­le 2007 yı­lın­da be­lir­gin ola­cak. Uzun va­de­de ise bu ka­rar­lı ve tem­kin­li du­ruş enf­las­yo­nun düş­me­sin­de ba­şa­rı sağ­la­ya­cak.
iv. Tür­ki­ye’de bek­len­ti­le­ri en olum­lu et­ki­le­yen po­li­ti­ka­la­rın ba­şın­da ma­li­ye po­li­ti­ka­sı ge­li­yor. Bu ne­den­le, fa­iz dı­şı faz­la­da sağ­la­nan yük­sek per­for­mans ca­ri açık­tan kay­nak­la­nan kı­rıl­gan­lı­ğın önü­ne ge­çi­yor. Yük­sek fa­iz­le­rin bu se­ne için önem­li bir risk un­su­ru ta­şı­ma­dı­ğı bi­li­ni­yor. Zi­ra 6-7 ay va­de­li ka­mu borç­la­rı­nın ora­nı ol­duk­ça dü­şük dü­zey­ler­de. An­cak, 2007’den iti­ba­ren şu an­ki yük­sek fa­iz­le­rin, fa­iz yü­kü­nü ar­tı­ra­ca­ğı gö­rü­lü­yor. Mev­cut yur­ti­çi ka­mu borç­la­rı­nın ya­rı­sı­nın or­ta­la­ma va­de­si­nin 8 ila 20 ay ara­sın­da bu­lun­du­ğu ve %43’ünün de de­ğiş­ken fa­iz­li ol­du­ğu dü­şü­nü­lür­se büt­çe­ye bi­ne­cek olan yü­kün bo­yu­tu da­ha iyi an­la­şı­lır.
Uzun sö­zün kı­sa­sı; fi­nans pi­ya­sa­la­rı­mız­da­ki son dal­ga­lan­ma­nın fa­tu­ra­sı kriz dö­nem­le­ri­mi­ze kı­yas­la dü­şük dü­zey­ler­de sey­re­di­yor. An­cak kı­rıl­gan­lık­la­rın azal­dı­ğı­nı söy­le­mek de müm­kün gö­zük­mü­yor. Da­ha fark­lı bir ba­kış açı­sı için ABD pa­tent­li ders ki­tap­la­rı ye­ri­ne bel­ki de bam­baş­ka yer­le­re bak­mak ge­re­ki­yor. Bir ta­ri­he ya da tek bir mil­le­te sa­hip ol­ma­yan ül­ke­mi­zin bir eko­no­mi­si ol­du­ğu­nu id­di­a et­mek zor ol­sa ge­rek. Bu­nu yi­ne de İh­san Faz­lı­oğ­lu’na sor­ma­lı­yım. Çün­kü bu­gün zor bir za­man.

Paylaş Tavsiye Et