Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (April 2009) > Türkiye Ekonomi > Küresel krizden nasıl etkilenmeyiz?
Türkiye Ekonomi
Küresel krizden nasıl etkilenmeyiz?
İbrahim Öztürk
KÜ­RE­SEL pi­ya­sa­lar fi­nan­sal sek­tör­de ya­şa­nan şok if­las­lar­la sar­sı­lı­yor. Sü­re­cin hız­la tü­ke­ti­ci gü­ve­ni­ne ve re­el sek­tö­re yan­sı­dı­ğı gö­rü­lü­yor. AB pi­ya­sa­la­rı bü­yük bir dur­gun­luk için­de olup sü­reç hız­la re­ses­yo­na doğ­ru iler­li­yor. Kı­ta Av­ru­pa­sı’nda dur­gun­luk ve iş­siz­li­ğe ila­ve­ten ma­li­yet enf­las­yo­nu da üst dü­ze­ye çık­tı. An­cak dur­gun­luk kor­ku­su ne­de­niy­le enf­las­yon kim­se­nin umu­run­da de­ğil gi­bi. Ja­pon­ya’da bü­yü­me iv­me­si­ni kay­be­der­ken, enf­las­yon 27 se­ne son­ra %7 ile ta­ri­hî bir se­vi­ye­ye çık­tı. Kri­zin ana üs­sü olan ABD’de bü­yü­me hız­la ge­ri­ler­ken, iş­siz­lik %6, enf­las­yon ise %5 sı­nı­rı­nı zor­la­ya­rak ta­ri­hî de­ğer­le­re ko­şu­yor.
Ge­nel ola­rak ba­kıl­dı­ğın­da gü­ven eroz­yo­nu, bil­gi ek­sik­li­ği ve mev­cut bil­gi­nin de eşit­siz da­ğıl­ma­sı ne­de­niy­le kre­di sı­kı­şık­lı­ğı ve ve­ri­len kre­di­le­rin ge­ri çağ­rıl­ma­sı sü­re­ci baş­la­dı. Ne­ti­ce­de fi­yat me­ka­niz­ma­sı bü­yük oran­da kay­bol­du; dünyanın önde gelen ülkeleri tarafından açık­la­nan ve toplamı 3,6 tril­yon do­ları bulan kur­tar­ma pa­ke­tleri de ate­şi dü­şür­müş gö­rün­mü­yor.
Öte yan­dan kü­re­sel pi­ya­sa­lar­da olu­şan bu kri­ze Tür­ki­ye yük­sek ca­ri açık, enf­las­yon, fa­iz, özel sek­tör bor­cu, tı­ka­nan kre­di ka­nal­la­rı, iş­siz­lik ve dü­şük bü­yü­me gi­bi bir di­zi sı­kın­tı için­de ya­ka­lan­dı. İla­ve­ten ha­len gö­re­ce­li ola­rak yük­sek sey­ret­me­ye de­vam eden gir­di ma­li­yet­le­ri, dö­viz ku­ru­nun is­tik­rar­sız ve aşı­rı oy­nak ol­ma­sı, ani yu­ka­rı yön­de­ki ha­re­ket­ler, ve­rim­li­lik­te­ki ya­vaş­la­ma, şir­ket­le­rin ku­rum­sal ve ya­pı­sal so­run­la­rı mev­cut du­ru­mu da­ha da ağır­laş­tı­rı­yor. Dı­şa­rı­da­ki be­lir­siz­li­ğe pa­ra­lel ola­rak iç ve dış pi­ya­sa­lar­da­ki da­ral­ma üre­ti­mi, is­tih­da­mı, ih­ra­ca­tı, ca­ri açı­ğın fi­nans­ma­nı­nı, borç­la­rı dön­dür­me­yi zor­laş­tı­ra­cak.
Bü­tün bun­la­ra rağ­men Tür­ki­ye’nin kri­zi en az za­rar­la at­lat­ma­sı için önün­de ba­zı im­kan­lar var. Bu­nun için her şey­den ön­ce, uzun va­de­li he­def­ler sek­ti­ril­me­den kı­sa va­de­li kriz yö­ne­ti­mi un­sur­la­rı ön pla­na çı­kar­tıl­ma­lı. Bu ko­şul­lar­da hü­kü­me­te, üre­ti­ci­le­re, top­lu­ma, işa­da­mı der­nek­le­ri­ne ve STK’la­ra gö­rev­ler dü­şü­yor:
Hü­kü­met açı­sın­dan en önem­li ted­bir, 2009’da bü­yü­me he­def­le­ri­ni bü­yük oran­da sek­tir­me­me­si ola­cak­tır. Tür­ki­ye’nin 2002’den be­ri dün­ya­ya sun­du­ğu en bü­yük başarı hi­ka­yesi, bü­yü­me. Bü­yü­me, eko­no­mi­de­ki bir­çok has­ta­lı­ğı şal gi­bi ka­pat­tı. An­cak ya­ra­nın na­sı­rı hâ­lâ yerinde duruyor; hat­ta dur­gun­lu­ğun uzun sür­me­si du­ru­mun­da ye­ni­den ka­na­ma­ya de­vam ede­bi­lir. Bu me­yan­da bü­yü­me ve is­tih­da­mı kur­tar­mak için 2002’den be­ri ade­ta ka­de­ri­ne terk edil­miş ve eko­no­mi­nin dö­nü­şü­mü­nü sırt­la­mış olan Ana­do­lu’nun, ya­ni yer­li ve kü­çük ser­ma­ye­nin kur­ta­rıl­ma­sı işin özü­nü oluş­tu­ru­yor.
Ka­mu ya­tı­rım­la­rı­nın ya­pıl­ma­sı, dev­let ban­ka­la­rı­nın kre­di te­mi­nat­la­rı ile dev­re­ye so­kul­ma­sı, ver­gi­ teş­vik­leri ve ilk fır­sat­ta fai­zin dü­şü­rül­me­si su­re­tiy­le Ana­do­lu’da iç ta­lep can­lan­dı­rıl­ma­lı. Bil­has­sa ih­ra­ca­tı ye­ni ye­ni öğ­re­nen KO­Bİ’le­rin bu sü­reç­ten kop­ma­ma­sı için do­lar cin­sin­den ve­ril­miş kre­di­ler bel­li bir oran­da sa­bit­len­me­li; ye­ni bir öde­me tak­vi­mi ge­ti­ril­me­li; bun­dan son­ra­sı için de ih­ra­cat­çı KO­Bİ’le­re sa­bit kur ga­ran­ti­li ih­ra­cat kre­di­le­ri ve­ril­me­li. Ke­za iş­siz­lik fo­nun­da bi­rik­miş olan 30 mil­ya­r YTL’yi aş­kın kay­nak kul­la­nı­la­rak is­tih­da­mın ge­liş­ti­ril­me­si için ça­lı­şıl­ma­lı. Yi­ne Kör­fez böl­ge­sin­de bu­lu­nan ser­ma­ye­nin da­ha et­kin bir şe­kil­de ül­ke­ye çe­kil­me­si için ça­lı­şı­la­rak ya­tı­rım­lar dev­re­ye so­kul­ma­lı; kre­di ka­nal­la­rı­nın da­ral­ma­sı ve kre­di­le­rin ge­ri çağ­rıl­ma­sı­nın önü­ne ge­çil­me­li.
Ha­ne­hal­kı­na ge­lin­ce, bu ke­sim de ta­sar­ru­fun, da­ya­nış­ma­nın, az­la ye­tin­me­nin öne­mi­ni kav­ra­ma­lı.
STK’lar ve di­ğer pay­daş­la­ra ge­lin­ce, ağız­la­rın­dan çı­ka­nı ku­lak­la­rı duy­ma­lı; pi­re için yor­gan yak­ma has­ta­lı­ğın­dan kur­tul­ma­lı; ken­di so­rum­lu­lu­ğu­nu ko­lay­cı yön­tem­le baş­ka­la­rı­na yık­ma kur­naz­lı­ğı­na yat­ma­ma­lı; eli­ni ta­şın al­tı­na koy­ma­lı.
Şir­ket­le­re yö­ne­lik ted­bir­le­re ge­lin­ce:
Bi­rin­ci­si, gün­lük ha­ber­le­re bağ­lı oy­nak­lık­lar uzun bir sü­re da­ha ar­ta­rak de­vam ede­ce­ğin­den ka­rar­lar or­ta ve uzun va­de için alın­ma­lı; kur­da­ki aşı­rı oy­nak­lık­lar bi­zi gün­lük dav­ran­ma­ya it­me­me­li. An­lık ted­bir­ler­le ne­re­dey­se hiç­bir şey kur­ta­rı­la­maz, çok­ça kri­tik ha­ta ya­pı­lır.
İkin­ci­si, ya­şa­nan sı­kın­tı­lar ne­de­niy­le içe­ri­de ve dı­şa­rı­da mev­zu­at ve ted­bir­ler sü­rek­li de­ği­şi­yor. Bun­lar dik­kat­le ta­kip edil­me­li; her­kes ken­di açı­sın­dan bun­la­rın ge­re­ği­ni ye­ri­ne ge­tir­me­li; fır­sat­la­rı ya­ka­la­ma­lı.
Üçün­cü­sü, içe­ri­de ve dı­şa­rı­da sa­tış­lar ya­vaş­la­ya­ca­ğın­dan, al­ter­na­tif pi­ya­sa­lar ve ye­ni pa­zar­la­ma yön­tem­le­ri ge­liş­ti­ri­le­rek mev­cut ta­lep ya­ka­lan­ma­lı. Ya­vaş­la­yan sa­tış­lar kar­şı­sın­da sa­tış ko­şul­la­rı, fark­lı hiz­met des­tek­le­riy­le da­ha ca­zip ha­le ge­ti­ril­me­li. Müş­te­ri odak­lı dav­ra­nış­la­ra ağır­lık ve­ril­me­li. Kı­sa­ca “müş­te­ri­nin ve­li­ni­met ola­rak” mu­ame­le edil­di­ği ta­ri­hî de­ğe­ri­mi­ze ge­ri dö­nül­me­li.
Dör­dün­cü­sü, şir­ket­le­rin bü­yü­me he­def­le­ri ge­çi­ci ola­rak sı­nır­lan­ma­lı; iş­tah­lı de­ğil mu­ha­fa­za­kâr dav­ra­nıl­ma­lı. Büt­çe­ler bu­na uy­gun ola­rak ye­ni­den ha­zır­lan­ma­lı ya da re­vi­ze edi­le­rek ye­ni sa­tış he­def­le­ri­ne bağ­lı üre­tim ve ma­li­yet he­sap­la­rı ya­pıl­ma­lı.
Be­şin­ci­si, aşı­rı re­ka­bet ve dur­gun­luk or­ta­mın­da ürün yel­pa­ze­si ge­niş­le­ti­le­rek ve ye­ni­lik ya­pa­rak fi­yat re­ka­be­tin­den çı­kıl­ma­lı. An­cak şir­ket­le­rin ço­ğun­lu­ğu fi­yat re­ka­be­ti ya­pı­yor. O hal­de gir­di ma­li­yet­le­ri­nin çok art­tı­ğı bir dö­nem­de el­den gel­di­ğin­ce ma­li­yet dü­şür­me­ye odak­la­nıl­ma­lı. Bu­nun için bü­tün çı­kış yol­la­rı­ tek tek tespit edilmeli ve de­nen­me­li. Ör­ne­ğin dü­şük stok tu­ta­rak ma­li­yet­ler azal­tı­la­bi­lir. Yi­ne dur­gun­luk za­ma­nı yö­ne­tim odak­lı dü­şü­nü­le­bi­lir; böy­le­ce iş yap­ma mo­del­le­ri ge­liş­ti­ri­le­bi­lir, bun­la­rın et­kin­li­ği ar­tı­rı­la­bi­lir. Bu alan­da kai­zen (sü­reç ve ürün­de iyi­leş­tir­me) ya­pıl­ma­sı mu­hak­kak ge­rek­li.
Al­tın­cı­sı, tah­si­lat sı­kın­tı­sı, öde­me tak­vi­mi ve fır­sat ta­ki­bi gi­bi üç ih­ti­yaç ne­de­niy­le için­den geç­ti­ği­miz sü­reç­te stra­te­ji­ler na­kit­te kal­ma­yı ge­rek­ti­ri­yor. An­cak “Na­kit na­sıl tu­tul­ma­lı?” so­ru­su­na her bi­rey ve­ya iş­let­me­ci ken­di ih­ti­yaç­la­rı­na gö­re ce­vap ver­me­li. Bu aşa­ma­da al­tın ku­ral “li­kit” kal­mak.
Ye­din­ci­si, be­lir­siz­lik or­ta­mı so­na erin­ce­ye ka­dar ma­li var­lık­la­rın fi­yat­la­rın­da ve dö­viz kur­la­rın­da aşa­ğı ve yu­ka­rı yön­lü dal­ga­lan­ma de­vam ede­ce­ğin­den, bu risk­le­re kar­şı açık po­zis­yon­lar alın­ma­ma­lı. Aşı­rı oy­nak­lık ne­de­niy­le yük­se­len dö­viz ku­run­dan pa­nik yap­ma­ma­lı. Zi­ra bu tür ani sıç­ra­ma­la­rın ge­nel­lik­le 15 haf­ta gi­bi bir sü­re­de ge­ri­le­di­ği gö­rü­lü­yor.
Se­ki­zin­ci­si, kü­re­sel dur­gun­luk or­ta­mın­da ener­ji, em­ti­a ve gı­da fi­yat­la­rı­nın ge­ri­le­me eği­lim­le­ri­nin güç­len­me­si bek­le­ne­bi­lir. An­cak yi­ne de ham­mad­de ve em­ti­a fi­yat­la­rın­da oy­nak­lık de­vam ede­cek. Ma­li­yet he­sap­la­rın­da bu oy­nak­lık­lar göz önün­de bu­lun­du­rul­ma­lı. Sa­tış fi­yat­la­rı­nı oluş­tu­rur­ken de bu oy­nak­lık­tan kay­nak­la­nan risk­ler he­sa­ba ka­tıl­ma­lı. Va­de­li iş­lem­ler ya­pa­rak gir­di fi­yat­la­rı, em­ti­a ve kur­lar­da­ki oy­nak­lık­la­ra kar­şı ga­ran­ti­ler oluş­tu­rul­ma­lı.
Do­ku­zun­cu­su, ya­şa­nan kü­re­sel dar­bo­ğaz­da yer­li ve ya­ban­cı kay­nak kul­la­nı­mı­na ba­ğım­lı­lık azal­tıl­ma­lı, özel­lik­le ban­ka kre­di­le­ri­ne da­ya­lı na­kit akım­la­rı göz­den ge­çi­ril­me­li. Ban­ka­cı­lık sis­te­min­de­ki risk­ler bu kay­nak­la­rın ke­sil­me­si­ne yol aça­bi­lir. O hal­de ya­kın ge­le­cek­te borç­lan­ma da­ha da zor­la­şa­cak. Borç bu­la­bi­len­ler için ise va­de­ler kı­sa, ma­li­yet­ler yük­sek ola­cak. Ke­za bü­yü­me per­for­man­sı dü­şe­ce­ği için borç öde­me­le­rin­de sı­kış­ma ya­şa­na­bi­lir. El­den gel­di­ğin­ce öz ser­ma­ye ge­liş­ti­ril­me­li.

Paylaş Tavsiye Et