Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2009) > Türkiye Ekonomi > Miyop ekonomiyle yol alınamaz!
Türkiye Ekonomi
Miyop ekonomiyle yol alınamaz!
Ömer Faruk Güler
ÇO­ĞU­MU­ZUN en çok ya­kın­dı­ğı so­run­dur vak­ti­mi­zin ol­ma­yı­şı. Za­ma­nı­mız yok­tur. İşi­miz çok­tur. Bu yüz­den hep kı­sa va­de­ye odak­la­nı­rız. An­lık, sa­at­lik ya da en faz­la haf­ta­lık prog­ram­lar ya­pa­rız. Da­ha ile­ri­si için söz ver­mek, plan yap­mak is­tis­na­dır ço­ğu kez. Si­ya­se­ti bir ta­ra­fa bı­ra­kır­sak, bu sı­kın­tı­yı en faz­la eko­no­mik ha­yat­ta his­se­de­riz. Di­ye­bi­li­riz ki eko­no­mi­mi­zin en bü­yük so­ru­nu, va­de so­ru­nu­dur. Baş­ka bir de­yiş­le, uzun va­de­ye odak­la­na­ma­mak­tır. He­pi­mi­zin bil­di­ği kı­sa, or­ta ve uzun va­de kav­ram­la­rı Tür­ki­ye eko­no­mi­si için çok da­ha kı­sa­dır. Uzun va­de bir yıl­lık sü­re­yi an­cak kap­sar; kı­sa va­de 3-5 haf­ta­yı; or­ta va­de de 6 ay gi­bi bir sü­re­yi. Hal­bu­ki te­ori­de bu sü­re­le­rin hep­si kı­sa va­de­dir.
Kı­sa va­de­ye odak­la­nan eko­no­mi­ler an­lık ya­şar. Dö­viz, bor­sa ve fa­iz­de­ki kı­sa va­de­li de­ği­şim­ler bu tür bir eko­no­mi­nin te­mel gös­ter­ge­le­ri­dir. En azın­dan, bu biz­de böy­le­dir. Kü­re­sel­leş­ti­ği­miz öl­çü­de ömür­le­ri­miz de kı­sa­lır. Za­ma­nı da­ha kü­çük par­ça­la­ra böl­mek ka­pi­ta­list sis­te­min en bü­yük nu­ma­ra­sı­dır. Ço­ğal­mış gö­zü­ken za­man ger­çek­te hem kı­sal­mış, hem de be­re­ket­siz­leş­miş­tir. Ye­di gün, yir­mi dört sa­at­lik bir koş­tur­ma­ca in­sa­noğ­lu­na ne ve­re­bi­lir?
Kı­sa va­de­li eko­no­mi­de ço­ğun­luk­la se­bep­le so­nu­cu bir­bi­ri­ne ka­rış­tı­rı­rız. Üs­te­lik ba­sit for­mül­le­ri­miz de var­dır: “Dö­viz ku­ru­nu ar­tı­rır­sak ca­ri açık ka­pa­nır” ya da “fa­iz­le­ri yük­sel­tir­sek, kur da enf­las­yon da dü­şer” de­riz. Bil­me­miz ge­re­ken, bu mak­ro gös­ter­ge­le­rin ger­çek­te bi­rer so­nuç ol­du­ğu­dur. Kur; dö­viz arz ve ta­le­bi­nin bir so­nu­cu­dur. Öde­me­ler den­ge­si bu­na da­ir bir fi­kir ve­rir. Enf­las­yon da bir den­ge­nin so­nu­cu­dur; te­mel­de mal pi­ya­sa­sın­da­ki arz ve ta­le­bin... Mal­lar, üre­ti­len­den da­ha faz­la ta­lep edi­li­yor­sa, fi­yat­la­rı ar­tar. Fi­yat­lar sü­rek­li ar­tı­yor­sa enf­las­yon var de­mek­tir. Ke­za fa­iz­ler de öy­le: Ta­sar­ruf­la­rı­nı ödünç ver­me­ye ça­lı­şan­la­rın ve bu ta­sar­ruf­la­rı ta­lep eden­le­rin be­lir­le­di­ği bir fi­yat­tır. Bu du­rum­da so­nuç­la­rı be­ğen­mi­yor­sak, il­gi­len­me­miz ge­re­ken se­bep­ler ol­ma­lı.
So­nuç­lar­la il­gi­len­me­mi­zin iki önem­li ne­de­ni var: Bi­rin­ci­si, so­nuç­lar kı­sa va­de­li eko­no­mik ya­şa­mın ay­rıl­maz un­sur­la­rı­dır. Bu sis­tem­de on­lar­sız bir ha­yat üto­pik­tir. İkin­ci­si, so­nuç­la­rı se­bep­le­ri­ne baş­vur­ma­dan ge­çi­ci ola­rak de­ğiş­ti­re­bil­me im­ka­nı­nın ol­ma­sı­dır. Ör­ne­ğin Mer­kez Ban­ka­sı’nın dö­viz ya da fa­iz üze­rin­de kı­sa va­de­de de et­ki­si var­dır. Do­la­yı­sıy­la enf­las­yon, fa­iz ve dö­viz ku­ru ara­sın­da­ki nis­pi fi­yat den­ge­siy­le oy­na­mak müm­kün­dür. Bu tür bir mü­da­ha­le ço­ğu in­sa­nı ya­kın­dan il­gi­len­di­rir. Çün­kü eko­no­mik pas­ta­dan alı­nan di­lim­le­rin bü­yük­lü­ğü, söz ko­nu­su de­ğiş­ken­ler ara­sın­da­ki den­gey­le il­gi­li­dir. Yük­sek re­el fa­iz­ler top­lu­mun bel­li bir ke­si­mi­ne da­ha çok fay­da sağ­lar­ken, dü­şük dö­viz ku­ru baş­ka bir ke­si­me da­ha faz­la avan­taj sağ­la­ya­bi­lir. Bu yüz­den nis­pi fi­yat de­ği­şik­li­ği­ne yö­ne­lik is­tek­ler, as­lın­da mil­li ge­lir pas­ta­sın­dan da­ha faz­la pay al­ma mü­ca­de­le­si­dir. Kı­sa va­de­li eko­no­mi­nin odak nok­ta­sı, pas­ta­nın na­sıl bö­lü­ne­ce­ği­dir. Böy­le eko­no­mi­ler­de rant mü­ca­de­le­si, si­ya­se­tin ger­çek gün­dem mad­de­si­dir.
Eko­no­mi­mi­zin sağ­lık­lı bir ya­pı­ya ka­vuş­ma­sı uzun va­de­ye odak­lan­mak­la olur. Uzun va­de­ye odak­lan­mak, her­kes­çe pay­la­şı­lan açık ve net bir he­de­fe sa­hip ol­mak­tır. Bu­nun adı­na stra­te­jik viz­yon da di­ye­bi­lir­si­niz. He­de­fi ola­nın za­man­sız­lık so­ru­nu da ol­maz; ön­ce­lik­le­ri­ne gö­re ha­re­ket eder. Za­ma­nı­nı he­def­le­ri­ne ulaş­mak için ge­rek­ti­ği şe­kil­de kul­la­nır. Bu tür eko­no­mi­ler­de asıl olan pas­ta­dan ki­min han­gi pa­yı ka­pa­ca­ğı de­ğil, onun na­sıl bü­yü­tü­le­ce­ği­dir. Amaç top­lu­mun re­fa­hı­nı ar­tır­mak, ki­şi ba­şı­na dü­şen ge­li­ri bü­yüt­mek­tir. Uzun va­de­li eko­no­mi­ler bü­yü­me­ye odak­la­nır.
Eko­no­mik bü­yü­me­nin na­sıl sağ­la­na­ca­ğı ik­ti­sa­dın en önem­li so­ru­su­dur. En ba­sit for­mü­las­yo­na gö­re, bü­yü­me­nin baş­lı­ca iki un­su­ru ser­ma­ye ve emek­tir. Öte yan­dan geç­miş tec­rü­be­ler sa­de­ce ser­ma­ye­ye ve ya­tı­rı­ma ağır­lık ver­mek­le sür­dü­rü­le­bi­lir bü­yü­me­nin sağ­la­na­ma­dı­ğı­nı gös­te­ri­yor. Emek sa­bit­ken ma­ki­ne­le­rin ar­tı­rıl­ma­sı du­ru­mun­da ve­ri­min gi­de­rek aza­la­ca­ğı ar­tık ne­re­dey­se her­ke­sin bil­di­ği bir ik­ti­sat te­ori­si­dir. Yi­ne eği­ti­mi önem­se­mek adı­na top­lu­mun tü­mü­nü okur­ya­zar yap­ma­nın da pek bir fay­da­sı ol­ma­mış­tır. Do­ğum kontrol­le­riy­le nü­fu­su azalt­ma­ya ça­lış­mak da pas­ta­yı bü­yüt­me­ye yet­me­miş­tir. Yurt­dı­şın­dan borç­lan­mak ya da hi­be di­len­mek de ke­za fay­da ver­me­miş­tir. La­tin Ame­ri­ka’dan Af­ri­ka’ya, As­ya’ya ka­dar kal­kın­ma ik­ti­sa­dı li­te­ra­tü­rü bu tür ba­şa­rı­sız­lık ör­nek­le­riy­le do­lu­dur.
Sür­dü­rü­le­bi­lir eko­no­mik bü­yü­me nok­ta­sın­da ser­ma­ye­nin mik­ta­rı ve ka­li­te­si ile eme­ğin sa­yı­sı ve ni­te­li­ği­nin ya­nı sı­ra, sa­hip olu­nan tek­no­lo­ji­nin dü­ze­yi ön pla­na çı­kı­yor. Baş­ka bir de­yiş­le, bil­gi ve tek­no­lo­ji; ve­rim­li­li­ği ar­tı­ran en önem­li un­sur­lar­dır. Bu yüz­den ser­ma­ye ve emek ar­tı­şı­na ek ola­rak, özel­lik­le top­lam fak­tör ve­rim­li­li­ği­ni ar­tı­rı­cı uy­gu­la­ma­la­rın ba­şa­rı­sı uzun va­de­de eko­no­mik bü­yü­me­yi sağ­lar. Son yıl­lar­da gös­ter­di­ği­miz yük­sek bü­yü­me­nin ar­dın­da top­lam fak­tör ve­rim­li­li­ğin­de­ki ar­tış ya­tı­yor. Tür­ki­ye’nin top­lam fak­tör ve­rim­li­li­ği 1990’lar­da yıl­lık %0,5 iken geç­ti­ği­miz son dört yıl­da %5’le­re ka­dar yük­sel­di.
Uzun va­de­li eko­no­mi, bil­gi te­mel­li eko­no­mi­dir. Bil­gi, anah­tar ke­li­me­dir. Bil­gi, ken­di­si­ne ya­pı­lan bi­linç­li ya­tı­rım­la bü­yür. O, tü­ken­me­yen bir kay­nak­tır. Ye­ni bil­gi es­ki­si­ne ila­ve­dir. Onu ço­ğal­tır. Bil­gi­de, aza­lan ve­rim­ler ka­nu­nu ge­çer­li de­ğil­dir. Da­ha faz­la, da­ha ye­ni bil­gi da­ha çok üre­ti­me yol açar. Bu tür eko­no­mi­ler­de mak­ro de­ğil, mik­ro ya­pı­lar ya­ni fir­ma­la­rın na­sıl ça­lış­tı­ğı ve üret­ti­ği da­ha önem­li ha­le ge­lir. Uzun va­de­li eko­no­mi­nin te­mel il­gi alan­la­rı: Bil­gi ve ile­ti­şim tek­no­lo­ji­sin­den is­ti­fa­de et­mek, ye­ni­li­ği ve tek­no­lo­ji­nin ya­yı­lı­mı­nı teş­vik et­mek, be­şe­rî ser­ma­ye­yi güç­len­dir­mek ve po­tan­si­ye­li­ni kul­lan­mak, ye­ni fir­ma­la­rın ku­ru­lu­şu­nu ve gi­ri­şim­ci­li­ği teş­vik et­mek­tir. Uzun va­de­li eko­no­mi­de so­ru­lan so­ru­lar da fark­lı­dır. “Dö­viz ku­ru ne ola­cak?” ya da “Bor­sa çı­ka­cak mı?” so­ru­la­rı ar­ka plan­da ka­lır. Fir­ma­lar ye­ni tek­no­lo­ji­yi ve­rim­li bir şe­kil­de kul­la­na­bi­li­yor­lar mı? Üni­ver­si­te­ler­de oluş­tu­ru­lan fi­kir­ler pi­ya­sa­ya da­ha ve­rim­li trans­fer edi­le­bi­li­yor mu? Da­ha iyi eği­tim­li in­san­lar bil­gi­le­ri­ni üre­ti­min ve­rim­li ol­ma­sı doğ­rul­tu­sun­da or­ga­ni­ze ede­bi­li­yor­lar mı? Pi­ya­sa­ya ye­ni fir­ma­lar gi­rip bü­yü­ye­bi­li­yor­lar mı? Uzun va­de­li eko­no­mi­le­rin te­mel so­ru­la­rı iş­te bun­lar­dır. Şim­di du­rup dü­şü­ne­lim. Siz­ce, bi­zim te­mel so­ru­muz han­gi­si: Kı­sa va­de­ye, ya­ni pas­ta­dan pay al­ma­ya mı odak­lı; yok­sa uzun va­de­li ve pas­ta­yı bü­yüt­me­ye mi?

Paylaş Tavsiye Et