Şölen Dikener, Adnan Saygun, Cengiz Tanç, Karman İnce, İlhan Usmanbaş Yapım: AK Müzik, 2008
Pek sık karşımıza çıkan bir müzik deyimi değil partita. Bir tür adı aslında. Aralarında ciddi farklar barındırsa da süite yakın bir form. Hatta kimi müzik adamlarına göre partita, süit formunun Alman versiyonundan ibaret.
Partita türünün en klasik ve tipik örneği Bach’ın Clavier-Übungen’inin ilk 6 bölümü.
Türk müziğinde viyolonsel için bestelenmiş eser sayısı yok gibi. Konserlerde de sık sık karşımıza çıkmazlar. Bu türden eserlerin kayıtlarını bulmak neredeyse imkânsız.
Şefik Kahramankaptan bu imkânsızı mümkün hâle getirmeye niyetlenir. Ve sonuçta bugün elimizde dört Türk bestecinin viyolonsel için yaptıkları partita formundaki bestelerden müteşekkil bir kayıt var: Viyolonsel İçin Türk Partitaları.
Albümde tam anlamıyla Batılı anlayışla besteler yapan ilk dönem bestecilerden Adnan Saygun’un, genç bestecilerden Cengiz Tanç ile Kâmran İnce’nin ve ikinci kuşağın en meçhul meşhuru İlhan Usmanbaş’ın birer eseri var. Cumhuriyet dönemindeki dört farklı müzik anlayışının her birini yansıtacak nitelikteki örneklerin seçildiği albümdeki parçaların hepsini viyolonselist Şölen Dikener seslendirmiş. Kayıtlar icracının yaşadığı Amerika’da gerçekleştirilmiş.
Viyolonsel İçin Türk Partitaları adlı albümün genel geçer müzik tüketicisine seslenmediği ortada. Ama son tahlilde sözünü ettiğimiz albüm, deneysel bir çalışma sınıfına girmeyen, özel ilgilisini bekleyen bir yapım. Buna karşın birincil muhatabı, çağdaş Türk müziği meraklılarıyla da sınırlı değil. Hatta müzik meraklılarıyla da.
Yalnızca Cumhuriyet döneminde değil, Osmanlı döneminde de Alman müziğinin Türk müziği üzerindeki etkisi dikkate alındığında albüm, bir müzikal formun bu topraklara özgü macerasının takibi bakımından özel bir öneme sahip.
Albümü çok farklı “okumalar”a da tabi tutabilirsiniz. Örneğin Cumhuriyet’in kurucu zihniyetinin müzikal karşılığı diyebileceğimiz Türk Beşleri’nden Adnan Saygun’un Solo Çello İçin Partita’sı ile hâlen daha Amerika’da yaşamayı sürdüren bestecilerimizden Kâmran İnce’nin on yıl önce bestelediği Solo Çello İçin MKG Çeşitlemeleri adlı eserini, Klasik Türk Müziği ile ilişkileri bakımından değerlendirmek, şaşırtıcı derecede ufuk açıcı olabilir.
Tavsiye Et
The Masters Guitarist Yapım: ECI, 2008
Segovia’nın Gitarından Müzik Tarihi
Zamanımızda müzik alanında çok şaşırtıcı icralarla karşılaşabiliyoruz. Aslen beş para etmeyecek bir parçanın büyük bir zihnin elinde yorumlanarak neredeyse bir esere nasıl dönüştürüldüğüne şahit olduğumuz kadar, müzik tarihinin en karakteristik eserlerinin ne derece pespaye anlayışların elinde nasıl yerlerde sürünen icralara kapı araladığını da gördük. Örneğin David Darling, bir Sezen Aksu parçasını bile alıp bir şarkıya dönüştürebilir.
İkinci türe bir sürü somut örnek verilebilir. Anjelika Akbar’ın Bach A L’Orientale adlı albümü bu bağlamda karakteristik bir numune sayılabilir. “En büyük Bach” diye anılan Johann Sebastian Bach’ın besteleri darbuka eşliğinde ve Sulukule kıvamında çalınmıştı bu albümde.
Söylemeye gerek var mı? Ülkemizde çok tutmuştu tabii ki.
Demek ki müzik, beste aşamasında olduğu kadar icra evresinde de kendiliğini kazanan bir zihin etkinliği.
EMI’nin The Masters Guitarist serisinden çıkan Andres Segovia Plays adlı albüm, şaşırtıcı icra örneklerinin şahikalarından biri dense yeri. Yukarıdaki iki uç örneğin ikisine de esastan uzak. Başka bir açıdan baktığımızda ise aralarında dünya sanat müziğinin en büyük bestecilerinin ürünlerinin de bulunduğu bir eser yelpazesini gitarıyla yeniden yorumladığı için, tam da bu sınıfa girmekte.
Bir kere ortada tartışmasız bir gerçek var: Andres Segovia geçen yüzyılın en büyük gitaristi. Ona bu payeyi kazandıran özelliği yalnızca klasik gitarın üstadı olması değil tabii ki. İspanyol müzisyenin el attığı her eser, kendiliğinden sınıf atlar çünkü.
Batı müzik tarihinin kendisi, handiyse Segovia’nın bizzat repertuarı: Bach, Mendelssohn, Albeniz, Ponce, Sor, Villa-Lobos...
Segovia gitar için “kalbe yaslanarak çalınabilen tek müzik aleti” der. EMI’den çıkan üç CD’lik bu set de ancak kalbe yaslanarak sahiden dinlenebilecek bir çalışma.
Tavsiye Et
İnternet ve müzik... Bu iki kelime yan yana kullanıldığında neredeyse herkesin aklına internetten kişisel bilgisayarına müzik indirmek geliyor. Ama herkes biliyor ki bu yasal değil. Bir kısım insanlar içinse bu mesele yasallıktan daha da mühim; çünkü bu durum düpedüz kul hakkı ile alâkalı. Her gördüğü müziği bir-iki tıkla hemen indirmeye başlayanlara sözümüz yok. Sözümüz andığım hassasiyeti gösterenlerin arasındaki Türkçe müzik meraklılarına. Artık siz de dilediğiniz müziğe internet üzerinden ulaşabileceksiniz; üstelik hem yasal yollarla, hem de kul hakkı yemeden. Çünkü muzik.net sizler için var.
Adı muzik.net ama site tamamen Türk müziğine ayrılmış durumda. Pop, rock, alaturka, arabesk, halk müziği ve karışık gibi sığ bir kategorilendirmeyi görünce sitenin hakkında zihninizde canlanan menfi kanaat, barındırdıklarını karıştırınca hızla ortadan kalkıyor. Siteyi emsallerinden ayıran noktalardan birini hemen söyleyeyim: Baktığım müzisyenlerin çoğunun bütün albümlerine ulaşabildim. Bunu başka siteler de vaat ediyor ama yerine getiremeyebiliyor. Bence önemli bir yeterlilik sınavı bu.
Bir siteden öte müzikle ilgili bir portala dönüşmüş muzik.net’te örneğin Nekropsi’nin ilk ve tek albümü Mi Kubbesi’ni bulmak, resmî albümü dışındaki iki albümde yer alan parçalarına ulaşmak, üstelik bunları derleme albümler konumunda bulmak benim için tam bir sürprizdi. Gerçi grup hakkında tek kelimelik bilgi yoktu ama zaten Nekropsi hakkında kim iki satır bir şey biliyordu ki? Kendi soruma kendim cevap vereyim: Yabancı siteler. Örneğin gibraltar’da (http://www.gepr.net/) grup hakkında çok ayrıntılı bilgiye ulaşabiliyorsunuz.
Sitede yalnızca yasal yoldan müzik dinlemiyorsunuz. Müzisyenler ve albümleri hakkında ayrıntılı bilgiler, müzik dünyasındaki yeni gelişmeler, söyleşiler, taze müzik haberleri gibi malûmata da ulaşabiliyorsunuz. Tabi bunların çoğu popçular için geçerli. Fakat konser haberleri konusunda site takdiri hak ediyor doğrusu.
Şarkı indirmeniz de mümkün. Tabii ücreti mukabilinde. Fakat telefon üzerinden ve SMS yoluyla.
Sitede kendi profilinizi oluşturmak, şarkı listenizi belirlemek, ruh hâlinize uygun parçaları belirleyip dilediğiniz anda devreye almak gibi hizmetler için üyelik kâfi. Zaten siteyi emsallerinden ayıran noktalardan biri bu. Ötekileri ise gayet zengin içeriği ve tatmin edici düzeydeki ses kalitesi.
Muzik.net’i yabancı muadilleriyle, örneğin Last.fm ile karşılaştırmak bence pek adil değil. Aradaki dağlar kadar farkı farklı biçimlerde açıklayabiliriz: Biri küresel çapta yayın yapan bir portal, öteki yerel. Fakat muzik.net de her girdiğiniz gün size küçük sürprizler sunabilecek kıratta.
Tavsiye Et