29 Mart seçimleri, muhtemelen demokrasi tarihimizin en rekabetçi yerel seçimi oldu. Halk her partiye ayrı bir mesaj verdi:
AK Parti, kendisinden sonra gelen iki muhalefet partisinin toplamı kadar oy alsa da, sadece liderinin karizma ve gayretiyle yürüyemeyeceğini anladı. Yani, artık bir tek adamın çektiği tren katarı değil, bir parti olması gerektiğini!
CHP, halkın özlemlerine bir adım bile yaklaştığında ne kadar büyük destek alabileceğini gördü. (Gördü mü acaba? Seçim sonrası söylem ve icraatlarından bunu anlayacağız.)
Yerinde sayan MHP, ulusçu milliyetçilik yapıp Kürtçülüğe meşruluk sağlayacağına, yeni bir milli tahayyüle omuz vermeli. SP, Numan Kurtulmuş ile yeni bir dil geliştirmeli. İz sürmek faydalı, sadece “izinde olmak” sıkıntılıdır.
Kapak yazılarımızda M. Mücahit Küçükyılmaz, Vahap Coşkun, Sadık Ünay ve Hatem Ete, 29 Mart seçim sonuçlarını değerlendirdiler.
Nisan sayısında iki mülakat okuyacaksınız. Geleneksel SöyleşiYORUM’umuzu Prof. Halil Berktay ile yaptık. Berktay’ın üniversite eksenli söyleşideki ana mesajı, Türkiye’de üniversitenin devletçi otoriterizmin ürünü olduğu; özgürlük olmadan üniversitenin var olamayacağıydı. Suriye’den dönen değerli gazeteci Sefer Turan ise Hamas lideri Halid Meşal ile görüştü. Meşal, tek isteklerinin onurlu yaşamak olduğunu ve Türkiye’nin desteğinin kendilerini mutlu ettiğini söylüyor.
Özgürlük, onur ve mutluluk hepimizin hakkı ve dileğidir.
Paylaş
Tavsiye Et