ABD ekonomisinin resmen durgunluğa girdiği tarih olan 2008’in ilk çeyreğinin üzerinden bir yıldan fazla bir zaman geçti. Ekonominin bu zorlu döneminde umut ve değişim sloganlarıyla seçilen Obama ve kadrosu ilk üç ayı geride bıraktı. Bu süre boyunca Obama’nın belirli aralıklarla verdiği mesaj, ekonominin toparlanma sürecinin zorlu olacağı, sabır ve dayanışma gerektireceği yönündeydi. Geçtiğimiz ay yaptığı bir konuşmada Obama ekonomide “umut ışığı” gördüğünü belirtti. Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke ise piyasalarda “yeşermekte olan filizler” olduğu yönünde bir açıklama yaptı. İyimser ama temkinli bu açıklamalara, bazı ekonomistler henüz iyimserlik için çok erken olduğu yönünde karşılık verdiler. Ekonomiye ilişkin olumlu mesajlar vermek konusunda daha ihtiyatlı davranılması gerektiğini savunanların neden böyle düşündüğünü anlamak için ABD ekonomisinin son durumuna göz atmakta fayda var.
Bureau of Economic Analysis tarafından açıklanan son rapora göre, 2008 yılının son çeyreğinde ABD ekonomisi %6,3 oranında küçüldü, tüketici harcamalarında da %4,3 oranında düşüş gerçekleşti. Mart ayı işsizlik oranı ise %8,5 olarak açıklandı. İşsizlik rakamları, yarısı son dört ayda olmak üzere, toplam 5,1 milyon kişinin işsiz kaldığını gösteriyor. Ekonominin gidişatını değerlendirmek için aslında bu oranların mutlak değerlerinden çok, bir önceki döneme kıyasla nasıl hareket ettikleri daha büyük önem taşıyor. Bu bağlamda GSMH’deki değişimi ele alırsak, 2008’in üçüncü çeyreğinde yaşanan %0,5’lik daralma ile karşılaştırıldığında yaşanan küçülmenin çok daha büyük olduğu görülüyor. Ocak ayında %7,6, Şubat’ta %8,1 olan işsizlik oranı Mart ayında yukarı yönlü hareketini korumuş gözüküyor.
Bağımsız bir organizasyon olan Conference Board tarafından hesaplanan CEI (Coincident Economic Index) ile LEI (Leading Economic Index) endekslerinde de düşüşün devam ettiği görülüyor. Ekonominin içinde bulunduğu durumu ölçen CEI sanayi endeksi ise Mart ayında %0,4 oranında azalmış durumda. Tarım dışı istihdam, sanayi üretimi, ticari satışlar ve transfer harici kişisel gelirden oluşan bu endeks, National Bureau of Economic Research (NBER) tarafından durgunluğun bitiş tarihini belirlemek amacıyla kullanıldığı için önemli bir gösterge niteliğinde. Öncü göstergeler endeksi olan LEI’nin ise Mart ayında %0,3 oranında azaldığı kaydedildi. Bu endeksi oluşturan on tane göstergeden sadece üçü (reel para arzı, faiz kâr aralığı ve tüketicilerin beklentileri) artış gösterdi. Haftalık ortalama sanayi üretim saati, işsizlik sigortasına yapılan ortalama başvurular, üreticilerin sermaye malı siparişleri, hisse senedi fiyatları, negatif değere katkıda bulunmuş durumda. Son altı ayda bu endekste %2,5 oranında bir düşüş yaşandı; bir önceki altı ayda ise %1,4’lük bir düşüş geçekleşmişti. Ekonominin 3 ila 6 ay sonraki durumunun göstergesi olması sebebiyle bu endeksteki azalma, önümüzdeki dönemde de düşüş trendi içinde olunacağına işaret ediyor. 2009’un ilk çeyreğine ait büyüme rakamları henüz açıklanmış değil; ancak Bloomberg tarafından ekonomistlerle yapılan bir anketin sonuçlarına göre tüketim harcamalarının 2009’un ikinci çeyreğinde de düşeceği ve ancak yıl sonuna doğru toparlanacağı öngörülüyor. Büyüme oranlarının ise yılın ilk çeyreğinde
-%5, ikinci çeyreğinde ise -%2 olacağı tahmin ediliyor.
Yönetimdeki ilk üç ay zarfında yeni hükümet, kriz sürecine müdahale etmek, ekonomiyi canlandırmak ve işlemez hale gelmiş olan finansal piyasalara nefes aldırmak amacıyla bir mali program hazırladı ve adım adım uygulamaya başladı. Bu programın ilk ayağı olan 789 milyar dolarlık yardım paketi, Şubat ayında Kongre tarafından onaylandı. Bu miktarın 282 milyar dolarlık kısmı vergi indirimlerine, 507 milyar dolarlık kısmı ise hükümet harcamalarına ve transferlere ayrılmış durumda. Mali yardım paketinde özellikle düşük ve orta gelirli aileleri, işsizleri krizin etkilerinden korumaya yönelik tedbirler göze çarpıyor. Buna örnek olarak yapılan vergi indirimlerini ve devlet tarafından sağlanan sağlık sigortasının kapsamının genişletilmesini sayabiliriz. Paket, eğitim alanında okulların yenilenmesi ve ihtiyaç sahibi öğrencilere destek olunması için ayrılmış 150 milyar dolarlık ek harcamayı da içeriyor. Ancak harcamaların yaklaşık %15’lik kısmının bu mali program içinde yapılacak olması, paketin ekonomiyi canlandırmak adına kısa vadede çok etkili olmayacağını gösteriyor.
Mali programın diğer ayağını ise bilançolarındaki toksik varlıklar yüzünden finansal sistemi tıkayan bankaları tekrar işlevsel hale getirmeyi hedefleyen “Geithner Planı” oluşturuyor. Plan, bu toksik varlıkların bankaların borcunu karşılayacak seviyede bir fiyattan özel sektöre satılmasını amaçlıyor. Bunun için özel sektör Hazine ve FED’in sağlayacağı ek kaynaklarla desteklenecek ve açılacak ihalelerle toksik varlıkların fiyatı belirlenecek. Ancak burada ortaya çıkan sorun, Hazine tarafından sağlanan sübvansiyon sayesinde özel sektörün, riskin çok az bir kısmını paylaşıyor olması. Bu sebeple yoğun şekilde eleştirilen
Geithner Planı’nın uygulanması için şu sıralar bankalara stres testleri yapılıyor. Bu testlerin sonunda hangi bankaların kurtarılabileceği ve toplam ne kadar kaynak aktarılacağı belirlenecek.
Ekonominin takip ettiği dinamiklere ve toparlanma sürecinin uzunluğuna bakılarak üç tip durgunluk sürecinden söz edilebilir: V tipi durgunluk süreci, ekonomilerin birkaç çeyrek içinde toparlanıp, pozitif büyüme oranları kaydettiği durumları tasvir eder. U tipi süreçte, büyümenin pozitif değerler göstermesi, ancak 12-18 ay içinde gerçekleşir. L tipi ise ekonominin sert bir düşüş yaşayıp sonrasında uzun bir süre durağan seyrettiği sürece karşılık gelir. Amerika’nın durgunluğa girdiği tarihin üzerinden bir yılı aşkın bir zaman geçtiğini göz önünde bulundurursak, ekonominin içinde bulunduğu durgunluğu V tipi bir süreç olarak nitelendirmek gerçek dışı olacaktır. Geriye kalan iki ihtimal olan L veya U tipi süreçlerden hangisinin bu durgunluğu daha iyi resmedeceğini çiçeği burnunda ABD Başkanı ve kadrosunun uygulayacağı politikaların etkinliği belirleyecek. Alınan bu önlemlerin başarılı olup olmayacağı konusunda bir şey söylemek için henüz erken; ancak vakit kaybetmeden müdahale edilmiş olması, en azından dinamiklerin Japonya’da olduğu gibi L tipi bir seyir takip etmesi ihtimalini azaltmış durumda. Yapılan tahminlere dayanarak şu an için sadece ekonominin yaz sonuna kadar aşağı yönlü hareketini koruyacağını ancak düşüşün ivme kaybedeceğini söyleyebiliriz. Yani Obama’nın gördüğü umut ışığı yaz sonuna doğru biraz daha belirginleşecek gibi gözüküyor.
Paylaş
Tavsiye Et