İKİ artı bir, üç eder cümlesinin rakam karşılığı 2+1=3’tür. Buraya koyduğum tür; et ve er seslerinin birleşmiş şeklidir. Bir diğer şekli ise cümlenin ortasındaki eder kelimesidir. et; t’nin okunuşlarından biri, er ise r’nin okunuşlarından biridir. Kısaca bütün hüküm cümlelerinin sonunda bulunan dır, dir ekleri seslere indirildiğinde t ve r’ninokunuşlarına ulaşılır. t ve r’nin bu sıralamayla, bütün bir kelime olarak en çok kullanıldığı şekli ise eder kelimesidir. Konuya girmeden önce, t’nin hareketin saf haline ve r’nin zamanın saf haline karşılık geldiğini söyleyelim.
Sayılarla yapılan bir toplama işleminin sonuna eder getirildiğinde anlaşılmaması imkânsız bir netlikle eder kelimesinin o iki sayıyı topladığını görürüz; ilk cümlede yaptığımız gibi... Fakat aynı işlemi herhangi bir hüküm cümlesine uyarladığımızda, örneğin ‘Çocuk güzeldir’ ifadesinde aynı sonuçla karşılaşır mıyız? Yani cümleyi ‘çocuk güzel eder’ diye açmış olsak cümle anlaşılır oluyor mu? Eğer sayılarla yapılan toplamanın ulaşacağı sonuç, o sayıların her ikisinden de farklı bir sonuç ortaya çıkarıyorsa, anlaşılması daha kolay bir durum gerçekleşiyor demektir. Örnek cümlede çocuk ve güzel kelimeleri bu iki kelimeden de bağımsız bir sonuca ulaşabilseydi, burada bir matematik işlemi gerçekleşmiş olacaktı. Fakat biz, matematikteki toplama işleminin de Türkçe toplama işleminin bir kolu olduğunu hesaba katalım ve ‘Türkçede anlam toplaması’ terkibini kurarak işlemi açıklamaya çalışalım. “Çocuk güzeldir”de gerçekleşen işlem, çocuk ve güzel kelimelerinin anlamlarının -başka bir sonuca bağlanmadan- içinde geçen bir toplanmadır. Yani çocuk kelimesinin anlamıyla güzel kelimesinin anlamı, eder kelimesiyle toplanıyor. Sonuçta çocuğun güzel olduğunu, eder’le anlamış oluyoruz. Cümleye değil’i eklediğimizde de durum değişmiyor: Çocuk güzel değil eder. Kelimelerin anlamlarının birbiriyle toplandığını, toplanan kelimelerin toplamının dışarıdan başka bir kelimeyle sağlanmadığını söyleyerek, eder (dır, dir)’in yerini sabitlemiş olalım. Öncelikle anlamların toplanmasının dolaylı bir iş olduğunu söyleyelim. Bütün cümlenin yani ‘çocuk güzeldir’in anlamı zihinde zaten tek bir anlam olarak bulunuyor. Bu, tek anlamı sesler ortamında karşılayabilmek için önce çocuk ve güzel olarak parçalıyor; daha sonra bunu eder yardımıyla tekrar bir araya getiriyoruz. Yani anlam toplaması dışardan başka bir sonuca bağlanmaksızın eder kelimesiyle gerçekleşiyor.
Matematik toplamada, daha doğrusu sayılarla yapılan toplamada, yani sonucun kelimelerin (sayıların) dışında bir sonuçta toplanmasında ise, yazının ilk cümlesi daha yerinde bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü o cümlede sonraki örnek cümlelerde yer vermediğimiz bir kelime daha bulunuyor: artı. Bu kelime et ve er seslerinden oluşan bir kelimedir; fakat bu kez et’le er’in yerleri değişmiş olarak karşımıza çıkar. r’nin bir diğer okunuşu olan ar ile t’nin birleşmiş şeklidir ve ard, art (arkanın, artının ve artık’ın anlamları buradan çıkar) kelimesi çok bilinen bir kelimedir. Ard kelimesi bir şeyin ardına başka bir şeyin eklenmesini sağlamak amacıyla söylenir. Eğer iki kelimenin arasına ard geldiyse, o iki kelime artık içeride birbiriyle toplanamaz şekilde aralanmıştır. Bu yüzden, eğer içinde ard olan bir cümle varsa, iki kelimenin arasına gelen ard’ın, dışarıda bir üçüncü kelimeyi zorunlu kıldığını söyleyebiliriz. Çünkü ard’ın araladığı kelimeler içeride toplanma haklarını kaybediyorlar. Yani ‘iki ardı bir’in başka bir sonuçta toplanmadan ‘iki ardı bir’ olarak söylenmesi, bu toplamanın dışarıdaki eder’inin (üç) söylenmemesi bizi sonuçsuzluktan başka bir yere götürmüyor. Yani içinde ard olan bir kelime ancak dışarıda bir eder’le sonuca ulaşır.
Şimdi ise bu işin nasıl bir anlam ortamında gerçekleştiğine geçelim. t’nin ve r’nin nelere karşılık geldiğini yukarıda söylemiştik. Zamanın saf hali olan r’nin, hareketin saf hali olan t’nin ardından gelmesi, daha doğrusu zamanın kelimenin sonuna gelmesi sonlandırmaya ve dolayısıyla bir hüküm oluşmasına sebep oluyor. Sonlandırdığı şeyin hareket olması eder kelimesinin anlamının derinini göstermeye yetiyor. Yani bir şeyin aynı şey ya da başka bir şey ‘etmesini’ sağlayan et sesi, tüm etkileri içinde bulunduran hareket oluyor. Bu etmeyi bir hükme bağlayan, aynı zamanda hareketi de sonlandıran ve hükmü ‘her zaman’ gibi geniş bir zamana yayarak kesinleştiren r sesi, yani saf bir zaman oluyor. eder, bu özellikleri dolayısıyla ediyor, edebiliyor.
ard’a gelince; zamanın başta ve hareketin sonda olmasıyla oluşan bu kelime, ardına başka kelimelerin eklenmesini hareketin, yani devamın, devamının olduğunu açığa çıkartıyor. Fakat bu kez ar sesi dolayısıyla birbirinden ayrılmış iki kelimenin arasını bulmayı sağlıyor. eder’de sonda olan zaman (r) sonlandırma, daha doğrusu geniş bir zamana yayarak hüküm olma görevini üstlenmişken, ard’da başta olmasıyla, oraya mesafe (ara, zaman) koyuyor. İki kelime arasındaki mesafeye işaret ediyor, demiyorum; ard’dan sonraki kelimeyi bizzat ar (zaman) zorunlu kılıyor. Yani ar (daha geniş söyleyecek olursak r), geldiği yerde, öncesiyle sonrasının arasını açıyor, aralıyor. Açılan bu mesafeden sonra gelen t (hareket) ikinci kelimeyi ilk kelimeyle irtibatlandırma görevini üstlenmiş oluyor.
Bu yazı kendi içinde bir anlamı topluyor görünüyor. Her ne kadar matematik ve Türkçe diye ayırmış bile olsak, bu iki kelimeyi dışarıdan başka bir kelimeyle toplamak niyetinde değilim. Ama ikisinin sadece biri ettiğini söylemekte bir sakınca da görmüyorum.
Paylaş
Tavsiye Et