Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dünya Siyaset
Ortadoğu’nun yaraları derinleşiyor
Burhan Köroğlu
OR­TA­DO­ĞU, son beş yıl­dır ta­ri­hi­nin en prob­lem­li dö­nem­le­rin­den bi­ri­ni ya­şı­yor. Böl­ge hal­kı Mo­ğol İs­ti­la­sı, Haç­lı Se­fer­le­ri, Bi­rin­ci Dün­ya Sa­va­şı’nda ol­du­ğu ka­dar bü­yük acı­lar­la bo­ğu­şu­yor. 11 Ey­lül son­ra­sın­da ABD’nin Irak’ı iş­ga­li ile baş­la­yan sü­reç, böl­ge­de İs­ra­il iş­ga­li ve Ba­tı ül­ke­le­ri­nin tah­ri­ki ile de­vam ede­ge­len iç sa­vaş­lar ve ül­ke­ler ara­sı sa­vaş­la­rın aç­tı­ğı ya­ra­la­rı çok da­ha faz­la de­rin­leş­ti­re­rek bu­gü­ne ka­dar gel­di.
 
ABD’nin Irak Fi­yas­ko­su
ABD ta­ra­fın­dan Irak’ta iş­gal son­ra­sın­da ka­sıt­lı ve­ya ga­fi­la­ne ya­pı­lan bü­yük ha­ta­lar, bu ül­ke­yi tam an­la­mıy­la bir iç sa­va­şa sü­rük­le­miş du­rum­da. Irak’ın or­ta ve gü­ney ke­sim­le­rin­de bir Şi­i-Sün­ni mez­hep sa­va­şı­nı baş­lat­ma­nın ya­nı sı­ra, Ku­zey Irak’ta­ki müt­te­fik Kürt güç­le­ri­ne oto­nom bir sta­tü sağ­la­yan Ame­ri­kan yö­ne­ti­mi, ül­ke­yi fii­len par­ça­la­ma­nın so­rum­lu­lu­ğu­nu tek ba­şı­na üst­len­miş bu­lu­nu­yor. Ay­rı­ca iş­gal ile olu­şan gü­ven­lik ve yö­ne­tim boş­lu­ğu do­la­yı­sıy­la ül­ke tam bir te­rör ba­tak­lı­ğı­na gö­mül­müş du­rum­da.
Son dö­nem­de Ame­ri­kan or­du­su­nun Irak’tan çe­kil­me­si­ne da­ir söy­le­nen­ler ar­tık Ba­tı ve Arap ba­sı­nı­nın ağ­zın­da sa­kız ha­li­ne gel­di. Her gün ölen Ame­ri­kan as­ker­le­ri­nin ma­ne­vi kül­fe­ti­ne ila­ve­ten Irak’ta­ki iş­ga­lin mad­di fa­tu­ra­sı, Baş­kan Bush ve ye­ni-mu­ha­fa­za­kâr­la­rın bu fi­yas­ko sa­va­şı sür­dür­me inat­la­rı­nı kır­ma­ya baş­la­dı.
Bush yö­ne­ti­mi, iş­gal son­ra­sın­da du­ru­mu kon­trol al­tı­na al­ma ve ül­ke­yi is­tik­ra­ra ka­vuş­tur­ma­ya yö­ne­lik va­at­le­ri­ni; Irak’ta se­çim yap­mak­tan ye­ni ana­ya­sa ha­zır­la­ma­ya, ba­zı si­lah­lı grup­lar­la pa­zar­lık­lar­dan ulu­sal ba­rış çağ­rı­la­rı­na ve ni­ha­ye­tin­de Irak’a da­ha faz­la as­ker sev­kı­ya­tı­na ka­dar bü­tün se­çe­nek­le­ri­ni sı­ra­sıy­la tü­ket­ti. Bü­tün bun­la­ra rağ­men -ve­ya bü­tün bun­lar­dan do­la­yı- Irak’ta­ki du­rum gi­de­rek çok da­ha kö­tü bir ha­le gel­di. Kat­li­am ve zu­lüm­le­rin ka­re ka­re gö­rün­tü­le­ri te­le­viz­yon ek­ran­la­rı­na böl­ge­sel ve kü­re­sel uy­du ka­nal­la­rı ara­cı­lı­ğı ile ula­şın­ca, Ame­ri­kan hü­kü­me­ti­nin sa­va­şa de­vam et­me­si ve as­ker­le­rin Irak’ta kal­ma­sı­nı sa­vun­ma­sı gi­de­rek güç­leş­ti.
Bu­gün De­mok­rat ve Cum­hu­ri­yet­çi si­ya­si eli­tin ve hat­ta as­ke­rî oto­ri­te­le­rin or­tak ka­naa­ti, Ame­ri­kan as­ker­le­ri­nin Irak’tan aci­len çe­kil­me­si ve böy­le­ce as­ker ka­yıp­la­rı­na bir an ev­vel son ve­ril­me­si­dir. Çe­kil­me son­ra­sın­da Irak’ın du­ru­mu­nun ne ola­ca­ğı ise te­rö­re kar­şı ulus­la­ra­ra­sı sa­vaş ön­ce­lik­le­ri dı­şa­rı­da bı­ra­kı­la­cak olur­sa, tar­tış­ma ko­nu­su bi­le de­ğil.
Son dö­nem­de Ame­ri­kan yö­ne­ti­mi, Irak’ın ar­tık bir iç sa­va­şa gir­di­ği­ni ve bu sa­va­şı dur­dur­mak için ya­pa­bi­le­ce­ği bir şey ol­ma­dı­ğı­nı di­le ge­tir­me­ye baş­la­dı. San­ki bu du­ru­mun se­be­bi ken­di­le­ri­nin et­nik ve mez­he­bî ça­tış­ma­yı kö­rük­le­yen po­li­ti­ka­la­rı de­ğil­miş gi­bi, Irak­lı­la­rı bir­bir­le­ri­ni öl­dür­me­ye terk edi­yor­lar. Irak’ı üçe böl­dük­ten son­ra or­ta­ya çı­kan tab­lo­yu san­ki Irak­lı­la­rın do­ğal bir ter­ci­hiy­miş gi­bi sun­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. Dört yıl için­de bir mil­yo­na ya­kın ha­ya­ta mal olan bu iş­gal, Irak­lı­la­rı as­lın­da hiç de is­te­me­dik­le­ri bir iç sa­va­şa sü­rük­le­di. ABD’nin zo­ru ile bir­bi­rin­den ay­rış­tı­rı­lan Sün­ni ve Şii Arap­lar, bir­çok pro­vo­kas­yo­nun da so­nu­cu ola­rak bir­bir­le­riy­le sa­vaş­ma­ya zor­lan­dı; et­ki­si yıl­lar­ca sü­re­cek kin ve nef­ret to­hum­la­rı ekil­di.
İş­gal­den bu ya­na Irak’ta olan bi­te­ni ka­mu­oyu­na su­nan Glo­bal Po­licy Fo­rum’un dün­ya­da­ki 33 ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­mun des­te­ği ile ha­zır­la­dı­ğı ve Ha­zi­ran ayın­da ilan et­ti­ği ra­por ol­duk­ça önem­li bil­gi­ler içe­ri­yor:
1. ABD ve müt­te­fik­le­ri, ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar ve bi­lim adam­la­rı­nın Irak’ın kül­tü­rel ha­zi­ne­le­ri­nin ko­run­ma­sı­na iliş­kin uya­rı­la­rı­na ku­lak ver­me­di­ler; mü­ze­le­rin, ta­ri­hî eser de­po­la­rı­nın ve kü­tüp­ha­ne­le­rin ya­kı­lıp so­yul­ma­sı­na se­yir­ci kal­dı­lar. Mil­li Mü­ze’nin yağ­ma­lan­ma­sı en ti­pik ör­nek­ler­den. Ame­ri­kan or­du­su­nun Ba­bil an­tik ken­tin­de üs kur­ma­sı ve it­ti­fak güç­le­ri­nin bir­çok ta­ri­hî bi­na­yı tah­rip et­me­le­ri so­nu­cu bu bi­na­lar ve böl­ge­ler yağ­ma­lan­dı.
2. Ame­ri­kan or­du­su­nun ve müt­te­fik­le­ri­nin Irak’ta si­vil hal­ka kar­şı na­palm ve kim­ya­sal gaz bom­ba­la­rı kul­lan­dı­ğı bel­ge­len­di. Bu suç­lar ulus­la­ra­ra­sı sa­vaş mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan araş­tı­rıl­ma­lı.
3. İt­ti­fak güç­le­ri ve iç des­tek­çi­le­ri, “gü­ven­lik tu­tuk­la­ma­sı” adı al­tın­da, suç­la­ma yap­mak­sı­zın ve mah­ke­me­ye çı­kar­mak­sı­zın on bin­ler­ce in­sa­nı ha­pis­ha­ne­ler­de tu­tu­yor. Bu du­rum ulus­la­ra­ra­sı hu­ku­ka ta­ma­men ay­kı­rı. Otuz bin­den faz­la tu­tuk­lu, in­san­lık dı­şı mu­ame­le gö­rü­yor. Ebu Gu­reyb tü­rü ha­pis­ha­ne­ler­de­ki ve giz­li tu­tuk­la­ma mer­kez­le­rin­de­ki Irak­lı­la­rın du­ru­mu iç­ler acı­sı. İş­ken­ce­den ölüm­ler ve sa­kat kal­ma­lar yük­sek bo­yut­lar­da.
4. Ame­ri­kan or­du­su si­lah­lı di­re­niş­çi­le­ri ba­rın­dır­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le bir­çok şeh­ri (Fel­lu­ce, el-Ka­im, Te­la­fer, Sa­mar­ra, Ha­di­se, Ra­ma­di gi­bi) ka­ra­dan ve ha­va­dan ağır bom­bar­dı­ma­na ta­bi tut­tu. Bir­çok si­vil öl­dü ve­ya ya­ra­lan­dı; top­lu göç­ler ya­şan­dı ve mül­te­ci kamp­la­rı ku­rul­du; bu şe­hir­ler­de­ki ana bi­na­lar ile alt ya­pı ta­ma­men yok edil­di. Uy­gu­la­nan am­bar­go, elek­tri­ğin ke­sil­me­si, ilaç ve gı­da sev­kı­ya­tı­nın en­gel­len­me­si gi­bi in­san­lık dı­şı uy­gu­la­ma­lar­la des­tek­len­di.
5. ABD’nin Irak’ta in­şa et­me­yi plan­la­dı­ğı de­va­sa bo­yut­lar­da­ki ka­lı­cı as­ke­rî üs­ler Irak hal­kı­nın tep­ki­si­ne yol açı­yor; iş­ga­lin da­ha uzun yıl­lar de­vam ede­ce­ği en­di­şe­si­ni uyan­dı­rı­yor.
Ra­po­run öne çı­kar­dı­ğı sa­yı­sız acı ger­çek­ten zik­ret­ti­ği­miz sa­de­ce bir­ka­çı bi­le Irak’ta­ki du­ru­mun va­ha­me­ti­ni göz­ler önü­ne ser­me­ye ye­ti­yor. Öte yan­dan özel­lik­le dış­lan­ma­ya ça­lı­şı­lan ve ge­rek ABD ge­rek­se iç güç­ler ta­ra­fın­dan düş­man ilan edi­len Sün­ni Arap­lar, bel­li bir sü­re ya­şa­nan da­ğı­nık­lı­ğın ar­dın­dan Ame­ri­kan iş­ga­li­ne kar­şı güç­lü bir di­re­niş gös­ter­me­ye baş­la­dı. Bir­bi­rin­den ba­ğım­sız ola­rak baş­la­yan di­re­niş ha­re­ket­le­ri, ge­çen ay or­tak bir cep­he­de bir­leş­me yo­lun­da adım ata­rak çok da­ha güç­lü bir di­re­ni­şin işa­ret­le­ri­ni ver­di. The Gu­ar­di­an ga­ze­te­si­ne ko­nu­şan ye­di Sün­ni di­re­niş ör­gü­tü­nün li­der­le­ri hem as­ke­rî alan­da iş­bir­li­ği ya­pa­cak­la­rı­nı hem de si­ya­si bir ör­güt gi­bi ha­re­ket ede­rek ba­rış­çı yol­lar­dan iş­ga­lin so­na er­di­ril­me­si­ne ça­lı­şa­cak­la­rı­nı bil­dir­di­ler. Ame­ri­kan hü­kü­me­ti bu bir­leş­me­yi ye­ni bir teh­dit ola­rak al­gı­la­ya­bi­lir; fa­kat si­ya­si ze­min­de mu­ha­tap ola­bi­le­cek­le­ri bir­le­şik bir Sün­ni cep­he­nin or­ta­ya çık­ma­sı, Irak prob­le­mi­ne ba­rış­çı bir çö­züm bu­lu­na­bil­me­si için hem Irak’ta­ki di­ğer grup­lar hem de Ame­ri­kan hü­kü­me­ti için bir fır­sat ola­rak da de­ğer­len­di­ri­le­bi­lir.
 
Fi­lis­tin’de Oyun İçin­de Oyun
Or­ta­do­ğu’nun gü­ven­li­ği ve ba­rı­şı için çok önem­li di­ğer bir ge­liş­me ise son dö­nem­de Fi­lis­tin’de ya­şa­nan olay­lar­dır. Ge­çen yıl se­çim­le­ri ka­za­na­rak par­la­men­to­da tek ba­şı­na hü­kü­met ku­ra­cak ço­ğun­lu­ğu sağ­la­ma­sın­dan son­ra ge­rek ABD, İs­ra­il ve AB gi­bi dış güç­ler, ge­rek­se el-Fe­tih ve ba­zı Arap ül­ke­le­ri Ha­mas’ın ba­şa­rı­sız ol­ma­sı için bü­tün yol­la­ra baş­vur­muş­lar­dı. Her şe­ye rağ­men halk des­te­ği­nin azal­ma­ma­sı, ABD, İs­ra­il ve çı­kar­la­rı­nın ze­de­len­di­ği­ni dü­şü­nen ba­zı el-Fe­tih un­sur­la­rı­nı ale­ni ola­rak da­ha ra­di­kal plan­lar ge­liş­tir­me­ye it­ti.
Bush hü­kü­me­ti Kon­gre’den Mah­mud Ab­bas ile bağ­lan­tı­lı Fi­lis­tin gü­ven­lik güç­le­ri­nin des­tek­len­me­si ve bu güç­le­re si­lah ve sa­vaş mal­ze­me­si sağ­lan­ma­sı ama­cıy­la açık­ça büt­çe ta­lep et­ti. Ba­zı Arap ül­ke­le­ri de Ab­bas yan­lı­sı güç­le­rin si­lah­lı eği­ti­mi­ni üst­len­di. Plan çer­çe­ve­sin­de baş­la­tı­lan ufak çap­lı ça­tış­ma­lar kar­şı­sın­da Ha­mas’ın ge­ri­le­mek bir ya­na da­ha da güç­len­me­si, Suu­di Ara­bis­tan’ı, Mek­ke’de bir ara­ya ge­tir­di­ği el-Fe­tih ile Ha­mas’ın ulu­sal bir­lik hü­kü­me­ti kur­ma­la­rı­na ön ayak ol­ma­ya it­ti. Suu­di Ara­bis­tan’ın bu gi­ri­şi­mi­ne iki dü­şün­ce­nin yön ver­di­ği dü­şü­nü­lü­yor: Bi­rin­ci­si, Fi­lis­tin’de­ki ger­gin­li­ğin bir pat­la­ma­ya yol aç­ma­sı­nı en­gel­le­mek; böy­le­ce bu pat­la­ma­dan is­ti­fa­de ede­bi­le­cek ba­zı böl­ge­sel güç­le­rin -özel­lik­le İran ve Su­ri­ye’nin- Ha­mas’la müt­te­fik ha­li­ne gel­me­le­ri­nin ve Fi­lis­tin me­se­le­sin­de­ki Arap nü­fu­zu­nu za­yıf­lat­ma­la­rı­nın önü­ne geç­mek. İkin­ci­si, Ha­mas’ı bi­tir­me­ye yö­ne­lik kap­sam­lı bir sal­dı­rı­ya ha­zır­lık için va­kit ka­zan­mak. Bu plan Ame­ri­ka­lı Ge­ne­ral Day­ton ta­ra­fın­dan ha­zır­lan­dı; fa­kat Gaz­ze’de­ki son ge­liş­me­ler pla­nın ol­gun­laş­ma­sı­na fır­sat ver­me­di.
Gaz­ze’de­ki son olay­la­rın se­be­bi­ne ge­lin­ce, ön­ce­lik­le Ha­mas, B pla­nı­nın ol­gun­laş­tı­ğı­nı ve da­ha faz­la bek­len­me­si du­ru­mun­da ABD ile İs­ra­il’in is­tek­le­ri doğ­rul­tu­sun­da ha­zır­la­nan si­lah­lı mü­da­ha­le güç­le­ri­nin et­ki­si­nin Gaz­ze’de gü­ven­li­ği sar­sa­cak bo­yut­la­ra ula­şa­ca­ğı­nı his­set­ti. ABD ve İs­ra­il’le giz­li iliş­ki­le­ri bir sü­re­dir bi­li­nen ve el-Fe­tih’in gü­ven­lik bi­rim­le­ri so­rum­lu­la­rın­dan olan Mu­ham­med Dah­lan’a bağ­lı mi­li­tan­la­rın tah­rik­le­ri de gi­de­rek ar­tı­yor­du. Ay­rı­ca Ha­mas, ken­di­si­nin bü­tün gay­ret­le­ri­ne ve fe­da­kar­lık­la­rı­na rağ­men, kar­şı ta­ra­fın tah­rik ve sal­dı­rı­la­rı do­la­yı­sıy­la ulu­sal bir­lik hü­kü­me­ti dü­şün­ce­si­nin if­las et­ti­ği­ni gör­mek­te ge­cik­me­di. Zi­ra ne AB ne de Arap ül­ke­le­ri­nin bu ye­ni hü­kü­me­te yö­ne­lik tav­rın­da bir iyi­leş­me ol­du. Bu hü­kü­me­te ön ayak olan Arap ül­ke­le­ri va­at­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­me­di­ler. Fi­lis­tin’e yö­ne­lik dış am­bar­go­ya ve en­gel­le­me­le­re ila­ve­ten hü­kü­met, içe­ri­den Dah­lan gru­bu­nun tem­sil et­ti­ği el-Fe­tih kay­nak­lı bas­kı ve sal­dı­rı­la­ra da mu­ha­tap ol­du. Fi­lis­tin’de­ki mu­ha­lif un­sur­la­rı eği­ten Mı­sır da açık bir şe­kil­de ulu­sal bir­lik hü­kü­me­ti ve Ha­mas’ın kar­şı­sın­da yer al­dı.
Bu­nun üze­ri­ne Ha­mas güç­le­ri Mah­mud Ab­bas’ın Baş­kan­lık Sa­ra­yı da­hil bü­tün Gaz­ze’de yö­ne­ti­mi ele ge­çir­di. Çı­kan ça­tış­ma­lar­da bir­çok Fi­lis­tin­li ha­ya­tı­nı kay­bet­ti. İşin ga­rip ta­ra­fı, Ha­mas hü­kü­me­ti­nin Dev­let Baş­ka­nı Ab­bas ta­ra­fın­dan il­ga edil­me­si­nin ar­dın­dan ku­ru­lan kriz hü­kü­me­ti­ne dış dün­ya­dan ge­len des­tek açık­la­ma­la­rı ve am­bar­go­nun kal­dı­rıl­ma­sı gi­bi va­at­ler bir­bi­ri­ni ta­kip et­ti.
Ge­li­nen bu nok­ta­da Ha­mas ta­ra­fı, hak­lı­lı­ğı­nın açık­ça or­ta­ya çık­ma­sı­na rağ­men, da­ha faz­la kan dö­kül­me­me­si ve Fi­lis­tin da­va­sı­nın ya­ra al­ma­ma­sı için di­ya­log çağ­rı­la­rı­nı yi­ne­li­yor; Mah­mud Ab­bas’a İs­ra­il ve Ba­tı­lı ta­raf­tar­la­rı­nın kuk­la­sı ol­ma­ma­sı uya­rı­sın­da bu­lu­nu­yor. Ha­mas güç­le­ri ile si­lah­lı ça­tış­ma­ya gir­me­nin ken­di mas­la­ha­tı­na uy­gun ol­ma­ya­ca­ğı­nı gö­ren Ab­bas’ın bu di­ya­log çağ­rı­sı­na kı­sa sü­re­de ce­vap ver­me­si, kri­zin at­la­tıl­ma­sı ve Fi­lis­tin’de bir­lik ve be­ra­ber­li­ğin ye­ni­den ku­rul­ma­sın­da önem­li rol oy­na­ya­cak­tır.

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar