Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2008) > Dosya > Arapların Türkiye algısı
Dosya
Arapların Türkiye algısı
Burhan Köroğlu
OS­MAN­LI Dev­le­ti’nin yı­kı­lı­şı­nın ar­dın­dan Ana­do­lu top­rak­la­rın­da ye­ni bir Türk dev­le­ti­nin, Arap coğ­raf­ya­sın­da da uzun sü­ren sö­mür­ge yö­ne­tim­le­ri son­ra­sın­da yir­mi­yi aş­kın iri­li ufak­lı Arap dev­le­ti­nin ku­rul­ma­sıy­la bir­lik­te ay­nı coğ­raf­ya­yı, kül­tü­rü, di­ni ve ta­ri­hi pay­la­şan Türk ve Arap top­lum­la­rı­nın bir­bir­le­riy­le il­gi­li al­gı­la­rın­da cid­di bir de­ği­şim ya­şan­dı.
Ken­di ta­rih ve kül­tü­rü ile il­gi­li çok cid­di kı­rıl­ma­lar ya­şa­yan mo­dern Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin res­mî elit­le­ri, do­ğal ve ta­rih­sel coğ­raf­ya­sın­dan kop­ma­yı ye­ni ide­olo­ji­si­ni oturt­ma­nın zo­run­lu bir adı­mı ola­rak gör­dü. Ben­zer bir şe­kil­de Arap coğ­raf­ya­sı­nı Tür­ki­ye’den ko­par­ma­yı, İs­lam dün­ya­sı­nı par­ça­la­ma­nın ve “İs­lam Bir­li­ği” ide­ali­ni gün­dem­den çı­kar­ma­nın en te­mel adı­mı ola­rak gö­ren Ba­tı sö­mür­ge­ci­li­ği, 400 yıl­lık Os­man­lı yö­ne­ti­mi­nin Arap top­lum­la­rı­nı bi­lim ve uy­gar­lık yo­lun­da ge­ri bı­rak­tır­dı­ğı te­zi­ni bir tür res­mî ta­rih an­la­yı­şı ola­rak Arap elit­le­ri­ne ka­bul et­tir­di. Ba­tı’nın va­at et­ti­ği “Bü­yük Arap Dev­le­ti” ye­ri­ne da­ha ra­hat kon­trol et­mek ama­cıy­la oluş­tur­du­ğu kü­çük Arap dev­let­le­ri, ken­di meş­ru­iyet­le­ri­ni sağ­la­mak ama­cıy­la bir dev­ri sa­bık ya­ra­ta­rak, ken­di yö­ne­tim­le­ri­ni “Türk sö­mü­rü­sün­den kur­tul­ma­la­rı”nın so­nu­cun­da ku­rul­muş dev­let­ler ola­rak halk­la­rı­na tak­dim et­ti­ler. Bu­na ila­ve­ten, Tür­ki­ye ile Arap ül­ke­le­ri ara­sı­na ko­nu­lan sı­nır­lar ve iki hal­kın yö­ne­ti­ci­le­ri­nin kar­şı­lık­lı iliş­ki­le­ri ge­liş­tir­me­ye sı­cak bak­ma­ma­la­rı, an­cak sı­nır­lı halk ke­sim­le­ri üze­rin­de et­ki­li ol­du; bü­yük halk kit­le­le­ri bin yı­lı aş­kın sü­ren bir­lik­te­li­ğin ta­bii so­nu­cu ola­rak bir­bir­le­ri­ne ya­ban­cı­laş­ma­dı­lar. İki halk ara­sın­da­ki bu ün­si­yet, Tür­ki­ye’de dö­nem dö­nem hal­kın ta­lep­le­ri­ni dik­ka­te alan yö­ne­tim­ler iş ba­şı­na gel­dik­çe da­ha olum­lu bir yö­ne evi­ril­di.
Ge­rek Tür­ki­ye ve ge­rek­se Mı­sır, Su­ri­ye ve Lüb­nan gi­bi Arap re­jim­le­ri, şim­di­ye dek ken­di­le­ri­ne re­fe­rans ola­rak be­nim­se­dik­le­ri Ba­tı­lı ya­şam tar­zı­nı, ken­di halk­la­rı­na ka­bul et­tir­me­yi bir gö­rev say­dı­lar. Tür­ki­ye’de bu si­ya­set, zor­la da ol­sa bel­li bir yol al­dı; Ba­tı­lı ha­yat tar­zı bel­li bir yay­gın­lık ka­zan­dı. Bu­na kar­şı­lık Arap ül­ke­le­rin­de Ba­tı­lı­laş­tır­ma, gay­ri­müs­lim elit­ler dı­şın­da faz­la kar­şı­lık bul­ma­dı.
Fa­kat Tür­ki­ye’de­ki Ba­tı­lı­laş­tır­ma po­li­ti­ka­la­rı ve so­nuç­la­rı, Arap halk­la­rı ta­ra­fın­dan ya­kın­dan ta­kip edil­di. Arap dün­ya­sın­da si­ya­si re­jim tar­tış­ma­la­rı çer­çe­ve­sin­de Tür­ki­ye’nin la­ik­li­ği bir dev­let yö­ne­tim bi­çi­mi ola­rak seç­me­si hep bir me­rak ve şaş­kın­lık ko­nu­su ol­muş­tu. Hi­la­fe­tin son tem­sil­ci­si olan bir mil­le­tin “di­ni, ha­ya­tın dı­şı­na iten” bir yö­ne­tim bi­çi­mi­ni be­nim­se­miş ol­ma­sı Arap halk­la­rı­nın an­la­ya­ma­dı­ğı bir şey­di. Arap dün­ya­sın­da ya­şa­dı­ğım dö­nem­de, Tür­ki­ye’yi özel bir me­rak­la ta­kip eden bi­linç­li bir ke­sim dı­şın­da­ki bir­çok in­sa­nın, “Si­zin Hı­ris­ti­yan­laş­tı­ğı­nız doğ­ru mu?”, “Tür­ki­ye’de Müs­lü­man­la­rın ora­nı kaç?” şek­lin­de­ki so­ru­la­rı ile sık sık kar­şı­laş­tı­ğı­mı ha­tır­lı­yo­rum. On­la­ra “Tür­ki­ye’nin %99’u Müs­lü­man’dır” şek­lin­de ce­vap ver­di­ğim­de hay­ret­ler için­de, bu­nu bil­me­dik­le­ri­ni di­le ge­ti­rir­ler­di.
Bu­nun­la bir­lik­te, Arap dün­ya­sı­nın bir­çok böl­ge­sin­den in­san­lar­la kar­şı­laş­tı­ğı­nız­da, ilk ta­nış­ma­dan iti­ba­ren ne ka­dar or­tak nok­ta­nız ol­du­ğu­nu far­ket­me­me­niz müm­kün de­ğil. Türk ol­du­ğu­nu­zu söy­le­di­ği­niz an­dan iti­ba­ren baş­la­yan sı­cak­lık ve sa­mi­mi­yet, ye­mek da­vet­le­riy­le, soh­bet­ler­le, dert­leş­me­ler­le, mev­cut yö­ne­tim­ler­den şi­ka­yet­le, geç­miş mut­lu dö­nem­le­rin anıl­ma­sıy­la, “İs­lam Bir­li­ği”nin sağ­lan­ma­sı­na du­yu­lan ih­ti­ya­cın vur­gu­lan­ma­sıyla de­vam ede­r.
Ye­mek­ler gel­di­ğin­de, özel­lik­le jest yap­mak is­te­yen­ler, ar­tık ken­di mut­fak­la­rı­nın ay­rıl­maz par­ça­sı olan Türk ye­mek­le­ri­ni, Türk­çe te­laf­fu­zu ile söy­le­ye­rek ya­lan­cı dol­ma, la­ha­na dol­ma­sı (la­ha­na­ya ya­ha­na der­ler), mu­sak­ka adıy­la önü­nü­ze ko­yu­ve­rir­ler. Ta­bii biz de gü­ney­do­ğu mut­fa­ğı­mız­da­ki hu­mus, ba­ba­gan­nuş, bak­la­va gi­bi or­tak me­ze ve tat­lı­la­rı di­le ge­ti­ri­riz he­men. Şam mut­fa­ğı ile Türk mut­fa­ğı ora­lar­da bü­tün­leş­miş­tir ade­ta.
Bir Arap dos­tum ba­na Türk ve Arap halk­la­rı­nın hi­ka­ye­si­nin bir­bi­ri­ni kü­çük yaş­ta kay­be­den, ama hep o es­ki gü­zel gün­le­ri­nin öz­le­mi ile bir­bi­ri­ni ara­yan iki kar­de­şin hi­ka­ye­si gi­bi ol­du­ğu­nu söy­le­miş­ti. Türk­le­re be­nim­se­til­me­ye ça­lı­şı­lan, “Arap­la­rın Türk­le­ri ar­ka­dan ha­in­ce vur­du­ğu”, bu­na kar­şı­lık Arap­la­ra öğ­re­til­me­ye ça­lı­şı­lan “Türk­le­rin Arap­la­rı 400 se­ne sö­mür­dü­ğü” hi­ka­ye­si iki ta­raf­ta da çok kü­çük bir elit ta­ra­fın­dan be­nim­se­nen, ön yar­gı­sız ola­rak otu­ru­lup ko­nu­şul­du­ğun­da çok kı­sa za­man­da iza­le olan res­mî söy­lem­ler ola­rak ar­tık ta­ri­he ka­rış­ma­ya baş­la­dı­.
Ken­di­ni bi­len Arap­lar, 400 yıl­lık Os­man­lı yö­ne­ti­mi sı­ra­sın­da Arap dün­ya­sın­da ya­şa­nan gü­ven­lik ve ba­rış dö­ne­mi­ni bir “al­tın dö­nem” ola­rak anı­yor­lar. Ku­düs me­se­le­si ise Arap­la­rın gö­zün­de bu al­tın dö­ne­min sem­bo­lü du­ru­mun­da. Zi­ra Os­man­lı Dev­le­ti yüz­yıl­lar bo­yun­ca Ba­tı­lı Hı­ris­ti­yan dev­let­ler ve Ya­hu­di güç­le­rin Ku­düs’ü iş­gal plan­la­rı­nın önün­de aşıl­maz bir en­gel ol­du. Tür­ki­ye’de res­mî ta­ri­hin suç­la­dı­ğı ve eleş­tir­di­ği Sul­tan II. Ab­dül­ha­mid, Arap­la­rın ve özel­lik­le de Fi­lis­tin­li­le­rin gö­zün­de bir kah­ra­man. Os­man­lı Dev­le­ti’nin en zor du­rum­da ol­du­ğu bir dö­nem­de, Ya­hu­di tem­sil­ci­le­rin, Ya­hu­di­le­rin Fi­lis­tin top­rak­la­rı­na göç et­me­le­ri­ne izin ver­me­si kar­şı­lı­ğın­da Os­man­lı’nın bü­tün dış borç­la­rı­nı öde­me ta­ah­hü­dün­de bu­lun­ma­sı­na kar­şı­lık Ab­dül­ha­mid’in “Müs­lü­man kan­la­rı ile su­lan­mış bu top­rak­la­rın ufa­cık bir par­ça­sı­nı bi­le si­zin kul­la­nı­mı­nı­za sun­ma­ya hak­kım yok­tur” ce­va­bı ile on­la­rı red­det­me­si, Arap dün­ya­sın­da ile­ri gö­rüş­lü­lük, ada­let, üm­met bi­lin­ci, hak­ka­ni­yet gi­bi bir­çok si­ya­si ve ah­la­ki er­de­min bir bi­leş­ke­si ola­rak ka­bul edi­li­yor.
Arap­ça öğ­ren­mek için Ür­dün’e git­ti­ğim­de üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­nin ha­zır­la­dı­ğı, Fi­lis­tin da­va­sı­nın ta­ri­hi­ni an­la­tan bir ti­yat­ro oyu­nu­nu iz­le­miş­tim. Oyu­nun ilk sah­ne­le­rin­den bi­rin­de Ya­hu­di pro­to­kol­le­rin­ce be­lir­len­miş he­def doğ­rul­tu­sun­da Theo­dor Herzl, Sul­tan Ab­dül­ha­mid’den Fi­lis­tin’de top­rak sa­hi­bi ol­ma iz­ni is­ti­yor­du. Fa­kat oyun­da dik­ka­ti çe­ken şey Sul­tan Ab­dül­ha­mid’i oy­na­yan oyun­cu­nun 1,90 boy­la­rın­da, ba­şı dik, mağ­rur ve ade­ta ars­lan gi­bi kük­re­ye­rek ko­nu­şan bir ki­şi­lik ol­ma­sı idi. He­men ha­fı­zam be­ni, li­se ta­rih ki­tap­la­rın­da bi­ze gös­te­ri­len kla­sik Ab­dül­ha­mid res­mi­ne gö­tür­dü. Be­li bü­kül­müş, yaş­lı ve kor­kak ba­kış­lar­la ba­kan bir in­san tab­lo­su idi bu. İki re­sim de Sul­tan Ab­dül­ha­mid’i tam yan­sıt­mı­yor. Ama Fi­lis­tin­li bir Arap’ın gö­zün­de­ki Ab­dül­ha­mid’i iz­le­mek bir Türk ola­rak be­ni çok et­ki­le­miş ve gu­rur­lan­dır­mış­tı. Bir­çok Arap ta­rih­çi, Ab­dül­ha­mid’in taht­tan in­di­ril­me­si ve Os­man­lı Dev­le­ti’nin yı­kıl­ma­sı son­ra­sın­da­ki sü­reç­te Fi­lis­tin top­rak­la­rı­nın ve Ku­düs’ün Müs­lü­man­la­rın elin­den çık­ma­sı­nı, Ab­dül­ha­mid’in gös­ter­di­ği bu tav­rın son­ra­ki Müs­lü­man yö­ne­ti­ci­ler ta­ra­fın­dan gös­te­ri­le­me­miş ol­ma­sı­na bağ­lı­yor.
Tür­ki­ye’nin Ba­tı­lı­laş­ma yo­lun­da bir dev­let po­li­ti­ka­sı ola­rak sır­tı­nı Arap dün­ya­sı­na ta­ma­men dön­me­si, Arap­la­rı şa­şır­tı­yor. Bin yı­lı aş­kın sü­re­dir Müs­lü­man olan ve yüz­yıl­lar bo­yu İs­lam dün­ya­sı­nın li­de­ri ol­muş bir hal­kın ni­çin bu mi­ra­sı red­de­dip ta­ma­men ya­ban­cı bir kül­tü­rün ide­al­le­ri­ni be­nim­se­di­ği­ni an­la­ya­mı­yor­lar. Bu­nun­la bir­lik­te be­lir­li bir ta­rih bi­lin­ci­ne sa­hip olan Arap­lar, Türk­le­ri hep bir ka­der ar­ka­da­şı ola­rak gö­rü­yor ve or­tak ta­ri­hin or­tak ka­de­ri ge­rek­tir­di­ği­ne ina­nı­yor­lar.
Bu bi­linç özel­lik­le 11 Ey­lül ha­di­se­si ve son­ra­sın­da ge­li­şen olay­lar­la da­ha da bir pe­kiş­miş gö­zü­kü­yor. 11 Ey­lül son­ra­sın­da ABD ve di­ğer Ba­tı­lı güç­le­rin İs­lam dün­ya­sı­na yö­ne­lik ola­rak baş­lat­tık­la­rı sal­dır­gan po­li­ti­ka­la­rı, gö­re­ce bir ba­ğım­sız­lık dö­ne­mi­nin ar­dın­dan İs­lam dün­ya­sı­nın ye­ni bir iş­gal ve sö­mü­rü sü­re­ci ile kar­şı kar­şı­ya ol­du­ğu ger­çe­ği­ni açık bir şe­kil­de or­ta­ya koy­du. Bu sü­reç için­de sa­hip ol­duk­la­rı ye­ral­tı zen­gin­lik­le­ri, çok de­ğer­li je­ostra­te­jik ko­num­la­rı ve genç ve di­na­mik nü­fus­la­rı­na rağ­men bu ka­dar da­ğı­nık ve za­yıf bir du­rum­da ol­ma­la­rı­nı, hal­ka da­yan­ma­yan ve Ba­tı kar­şı­sın­da edil­gen bir psi­ko­lo­ji­ye sa­hip za­yıf yö­ne­tim­le­ri­ne bağ­la­yan Arap halk­la­rı, Tür­ki­ye ve İran gi­bi, ba­ğım­sız po­li­ti­ka­lar ge­liş­tir­me­ye ça­lı­şan ül­ke­le­re hay­ran­lık­la ba­kı­yor­lar.
Tür­ki­ye’nin özel­lik­le 2002 yı­lın­dan iti­ba­ren ge­liş­tir­di­ği ulus­la­ra­ra­sı si­ya­set an­la­yı­şı, baş­ta Su­ri­ye ol­mak üze­re kom­şu­la­rı ile kur­du­ğu dos­ta­ne iliş­ki­ler ve Ame­ri­ka’nın Irak’ı iş­ga­li ön­ce­sin­de ve son­ra­sın­da ser­gi­le­di­ği il­ke­li tu­tum, Tür­ki­ye’yi Arap halk­la­rı­nın gö­zün­de çok olum­lu bir ye­re oturt­tu. Ar­tık Tür­ki­ye, bir­çok Arap’ın gö­zün­de ger­çek­ten de bir mo­del ül­ke ko­nu­mun­da. Bu çer­çe­ve­de Tür­ki­ye’de­ki de­mok­ra­si an­la­yı­şı, par­la­men­ter sis­tem, si­ya­si par­ti­ler, ça­tış­ma­cı de­ğil uz­laş­ma­cı bir İs­lam an­la­yı­şı, hem Ba­tı’ya hem Do­ğu’ya açık bir si­ya­si öz­gü­ven, şef­faf­lık, si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın et­kin ça­lış­ma­la­rı gi­bi un­sur­lar Arap­la­rın gi­de­rek da­ha faz­la il­gi­si­ni çe­ki­yor.
Kü­re­sel­leş­me ve med­ya­nın et­kin kul­la­nı­mı ile as­lın­da coğ­ra­fi ola­rak bu ka­dar ya­kın ol­ma­sı­na rağ­men en­for­mas­yon açı­sın­dan uzak kal­mış bu iki halk, her ge­çen gün bir­bi­ri­ni da­ha faz­la ta­nı­yor. Ta­nı­dık­ça da ne ka­dar çok or­tak özel­lik­le­ri ol­du­ğu­nu gö­rüyor­lar. Baş­ta el-Ce­zi­re ol­mak üze­re bir­çok Arap TV ka­na­lı Tür­ki­ye ile il­gi­li özel ha­ber ve prog­ram­lar ha­zır­lı­yor, pa­nel­ler dü­zen­li­yor ve bu fa­ali­yet­le­ri ki­tap­laş­tı­rı­yor­lar. Ay­rı­ca çağ­daş Arap ta­ri­hi­nin an­la­şıl­ma­sı için Os­man­lı­ca kay­nak­la­rın ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu fark eden aka­de­mik çev­re­ler, Türk­çe öğ­ren­mek ve Tür­ki­ye’de yük­sek li­sans ve dok­to­ra çalış­ma­sı yap­mak üze­re çok sa­yı­da öğ­ren­ci­yi burs­lu ola­rak Tür­ki­ye’ye gön­der­me­ye baş­la­dı­lar.
El-Ce­zi­re te­le­viz­yo­nu­nun ge­çen yıl yap­tı­ğı ve bir haf­ta bo­yun­ca Tür­ki­ye’nin bü­tün yön­le­ri ile an­la­tıl­dı­ğı Ay­nun Ala Tür­ki­ye (Tür­ki­ye’ye Ba­kan Göz) isim­li prog­ram­dan son­ra Tür­ki­ye’ye olan ge­le­nek­sel il­gi da­ha da art­tı ve Tür­ki­ye’de bu yıl tam bir Arap tu­rist pat­la­ma­sı ya­şan­dı. Tür­ki­ye’nin Or­ta­do­ğu’da­ki et­kin­li­ği art­tık­ça, Arap dün­ya­sı­nın Tür­ki­ye’de olan bi­te­ne il­gi­si de o öl­çü­de ar­tı­yor. Ge­çen ay el-Ce­zi­re, Açık Di­ya­log isim­li yük­sek iz­len­me ora­nı­na sa­hip bir prog­ram­da Tür­ki­ye’de­ki Er­ge­ne­kon so­ruş­tur­ma­sı­nı ele al­dı ve ya­yı­nı­nı İs­tan­bul’dan ger­çek­leş­tir­di. Türk uz­man­la­rın ka­tıl­dı­ğı prog­ram­da, prog­ra­mın ya­pım­cı­sı ve su­nu­cu­su Gas­san Bin Ced­du’nun so­ru­la­rı ko­nuy­la il­gi­li ge­niş bir ön ça­lış­ma yap­tı­ğı­nı açık­ça gös­te­ri­yor­du. Dev­let için­de­ki giz­li ya­pı­lar­dan Arap­la­rın da muz­da­rip ol­du­ğu­nu dü­şü­nür­sek, Tür­ki­ye gi­bi Er­ge­ne­kon ti­pi ya­pı­lan­ma­la­rın halk­la­ra ver­di­ği za­rar­la­rın açık­ça tar­tı­şı­la­bil­di­ği ve üze­ri­ne gi­di­le­bil­di­ği bir or­ta­ma Arap halk­la­rı­nın da öz­lem duy­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­li­riz.
Tür­ki­ye’de ve Arap dün­ya­sın­da son dö­nem­ler­de yay­gın ola­rak ko­nu­şu­lan di­ğer bir fe­no­men de dub­la­jı ya­pı­la­rak Arap ül­ke­le­rin­de gös­te­ri­me gi­ren iki Türk te­le­viz­yon di­zi­si. Ger­çek­ten de Arap dün­ya­sın­da uy­du ka­nal­la­rı­nın art­ma­sı ile ar­tık dev­let­le­rin kon­tro­lün­den çı­kan te­le­viz­yon ka­nal­la­rı­nın et­ki­le­ri de kü­re­sel bo­yut­ta ol­ma­ya baş­la­dı. Arap coğ­raf­ya­sın­da ne­re­ye gi­der­se­niz gi­din Türk ol­du­ğu­nu­zu söy­le­di­ği­niz­de in­san­lar si­ze Gü­müş ya da Ih­la­mur­lar Al­tın­da di­zi­le­rin­den bah­se­di­yor­lar. Ama as­lın­da da­ha ön­ce­ki Bre­zil­ya di­zi­le­ri­nin bir göm­lek da­ha üs­tün­de­ki bu di­zi­le­rin yay­gın­lı­ğı ma­ga­zin­sel bir et­ki ol­mak­tan ile­ri git­mi­yor. Na­sıl ki Tür­ki­ye’de de da­ha ön­ce­sin­de Bre­zil­ya di­zi­le­ri­nin oyun­cu­la­rı hay­ran­lık­la kar­şı­lan­mış­sa, Arap dün­ya­sın­da olan bi­ten de bir öl­çü­de böy­le. Fa­kat bu di­zi­ler­de­ki oyun­cu­la­rın Türk ve Müs­lü­man ol­ma­sı, et­ki­si­ni bi­raz da­ha art­tı­rı­yor. Bu çer­çe­ve­de de Arap dün­ya­sın­da­ki eleş­ti­ri­ler, as­lın­da ge­le­nek­sel ola­rak Türk top­lu­mu için­de de ay­kı­rı bu­lu­nan, ka­yın­pe­der ile ge­li­nin ay­nı ma­sa­da kar­şı­lık­lı iç­ki iç­me­si, ev­li­lik dı­şı iliş­ki­ler gi­bi ol­gu­la­rın Müs­lü­man bir çev­re­de ger­çek­le­şi­yor ol­ma­sı­na du­yu­lan tep­ki­yi yan­sı­tı­yor. Tür­ki­ye’de­ki birta­kım çev­re­le­rin bu ma­ga­zin­sel ola­yı bi­le “Arap ka­dı­nı­nın ba­şı­na ge­len en gü­zel olay” (Gül­se Bir­sel’in Sa­bah ga­ze­te­si­nin 24 Ağus­tos 2008 ta­rih­li Ak­tü­el ekin­de­ki ya­zı­sı) di­ye yo­rum­la­ma­sı ise tra­ji­ko­mik bir du­rum. Bu çer­çe­ve­de Türk­le­rin Arap al­gı­sı­nın bir in­ce­le­me ko­nu­su ya­pı­la­rak de­rin­li­ği­ne ele alın­ma­sın­da fay­da var. Ken­di kül­tü­rü­ne ve ta­ri­hi­ne bu de­re­ce ya­ban­cı­laş­mış elit­le­rin Arap dün­ya­sı­na ya­ban­cı­laş­ma­sın­da şa­şı­la­cak bir du­rum yok ta­bii ki.

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar