Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2007) > Dosya > Sırp perspektifinden Kosova
Dosya
Sırp perspektifinden Kosova
Dragana Kovacevic
KO­SO­VA, tah­min edi­le­bi­le­ce­ği gi­bi, şu an­da Sırp ka­mu­oyu­nun en te­mel si­ya­si me­se­le­si du­ru­mun­da. NA­TO’nun 1999’da­ki mü­da­ha­le­sin­den ve Sır­bis­tan or­du­su­nun ge­ri çe­kil­me­sin­den bu ya­na ge­çen se­kiz yıl bo­yun­ca çö­züm­len­me­miş bir ko­nu ola­rak kal­dı Ko­so­va’nın sta­tü­sü. So­ru­nu se­kiz yıl­dır çö­züm­süz bı­rak­mak, il­gi­li tüm ta­raf­la­rın işi­ne ge­li­yor­du as­lın­da. 2004 Mart’ın­da Ko­so­va’da ger­çek­le­şen şid­det olay­la­rı baş­ta ol­mak üze­re mey­da­na ge­len baş­ka bir­çok cid­di et­nik ayak­lan­ma da bu du­ru­mun ka­nı­tıy­dı. Bu­nun­la bir­lik­te, bu me­se­le­ye bü­yük ço­ğun­lu­ğu dün­ya si­ya­se­tin­de önem­li bir ye­re sa­hip olan ül­ke­ler ta­ra­fın­dan öne­ri­len çö­züm, Sır­bis­tan hal­kı ve si­ya­si par­ti­le­ri ta­ra­fın­dan ta­ma­mıy­la ka­bul edi­le­mez gi­bi gö­zü­kü­yor. Zi­ra Sırp­lar için Ko­so­va, el­le­ri­ni yak­sa da bı­rak­mak is­te­me­dik­le­ri sı­cak bir pa­ta­tes gi­bi­dir.
Sırp­la­rın or­tak bir amaç et­ra­fın­da bir­leş­me­si­nin ne ka­dar im­kan­sız ol­du­ğu­na da­ir asır­lık halk de­yim­le­ri­ne rağ­men, ye­ni Ana­ya­sa ve onun ka­bu­lün­den ön­ce­ki kam­pan­ya, Sır­bis­tan’da­ki par­ti­le­rin ve hal­kın ço­ğun­lu­ğu­nun en azın­dan bir me­se­le­de an­laş­tı­ğı­nı gös­ter­di: Ko­so­va Sır­bis­tan’ın bir par­ça­sı­dır ve öy­le ka­la­cak­tır. Par­la­men­to­’da tem­sil edi­len bü­tün par­ti­ler, Sırp hal­kı­nı re­fe­ran­du­ma ka­tıl­ma ve ye­ni Ana­ya­sa’ya ‘evet’ oyu ver­me ko­nu­sun­da teş­vik ettiği bir ortamda, Ana­ya­sa’nın ilk pa­rag­ra­fın­da­ki Sır­bis­tan ta­nı­mı­nı ha­tır­lat­mak yerinde olur: Sır­bis­tan, Ko­so­va ve Me­to­hi­ja ile bö­lün­mez bir ege­men dev­let­tir. Ko­so­va eya­le­ti­nin Sırp­ça tam ve res­mî adı olan Me­to­hi­ja, Yu­nan­ca “ki­li­se ara­zi­si” de­mek­tir ve bu ke­li­me üze­rin­de ıs­rar et­me­nin si­ya­si bir ge­rek­çe­si var­dır. Zi­ra Ko­so­va’nın her ya­nın­da­ki Or­ta­çağ ma­nas­tır ve ki­li­se­le­ri, Or­to­doks (Sırp) Ki­li­se’nin bu top­rak­lar üze­rin­de hak­kı ol­du­ğu­nu ka­nıt­la­ma ama­cıy­la Sırp­la­rın mü­za­ke­re ma­sa­sı­na ge­tir­dik­le­ri en te­mel ar­gü­man­lar­dır.
Sır­bis­tan’da Ko­so­va ko­nu­sun­da fark­lı bir ba­kış açı­sı­nı su­nan ve tem­sil eden tek si­ya­si güç ise Li­be­ral De­mok­rat Par­ti (LDP) et­ra­fın­da bir­le­şen koa­lis­yon­dur. Bu par­ti, sui­kas­ta uğ­ra­yan Baş­ba­kan Zo­ran Cin­ciç’in ya­kın iş­bir­lik­çi­si ve De­mok­rat Par­ti’nin es­ki üst dü­zey gö­rev­li­le­rin­den Ce­do­mir Jo­va­no­viç ta­ra­fın­dan yö­ne­ti­li­yor. Sırp hal­kı­nın oy­la­ma­yı boy­kot et­me­si­nin is­ten­di­ği sı­ra­lar­da LDP, Ana­ya­sa’nın ka­bu­lü­ne kar­şı cid­di bir kam­pan­ya­ya ön­der­lik et­ti; bu­nun te­mel se­bep­le­rin­den bi­ri de Ko­so­va idi. LDP, kam­pan­ya­sın­da Ko­so­va’da­ki Ar­na­vut ço­ğun­lu­ğu göz ar­dı eden ye­ni Ana­ya­sa’yı ka­bul et­me­nin, as­lın­da ger­çek­ler­den ka­çış ol­du­ğun­da ıs­rar et­ti ve şu­nu hay­kır­dı: “Ko­so­va za­ten kay­be­dil­di! Sır­bis­tan’ın bir par­ça­sıy­mış id­di­asın­da bu­lun­mak ta­ma­men çıl­gın­lık. As­lın­da Ko­so­va, 1999’da Mi­lo­şe­viç yö­ne­ti­min­de­ki Sır­bis­tan, bu böl­ge üze­rin­de­ki kon­tro­lü­nü yi­tir­di­ğin­de kay­be­dil­miş­ti. Sır­bis­tan bu­gün ar­tık bu ger­çek­le yüz­leş­mek mec­bu­ri­ye­tin­de.” Bu gö­rü­şü sa­vu­nan LDP, Ocak 2007’de ya­pı­lan par­la­men­to se­çim­le­rin­de %5-6 ora­nın­da bir oy ala­rak Mec­lis’e gir­di. Bu oran bi­ze Sır­bis­tan’da ne ka­dar in­sa­nın bu fark­lı gö­rü­şü des­tek­le­di­ği hak­kın­da bir iz­le­nim ve­re­bi­lir. Bu el­bet­te Sırp hal­kı­nın ge­ri ka­la­nı­nın “ka­çı­nıl­maz olan”ı ka­bul et­me­ye­ce­ği ve­ya et­me­di­ği an­la­mı­na gel­mez; an­cak yi­ne de Ko­so­va sa­vaş ve ça­tış­may­la el­de edil­di­ği için Sırp hal­kı­nın bü­yük ço­ğun­lu­ğu muh­te­mel bir ba­ğım­sız­lı­ğı ‘mem­nu­ni­yet­le’ ka­bul et­me­ye­cek­tir. Za­ten LDP li­de­ri ve LDP et­ra­fın­da bir­le­şen par­ti­ler ile on­la­rı des­tek­le­yen bir­çok et­ki­li, zen­gin ve iyi fi­nan­se edi­len STK’lar, Sırp hal­kı­nın ge­ne­li ta­ra­fın­dan, Ame­ri­ka’nın fi­nan­se et­ti­ği ha­in­ler ola­rak gö­rü­lü­yor ve sal­dı­rı­ya uğ­ru­yor­lar. Bos­na ve Hır­va­tis­tan’da­ki sa­vaş­la­ra Sır­bis­tan Dev­le­ti’nin ka­tıl­ma­dı­ğı yö­nün­de­ki Sır­bis­tan res­mî tu­tu­mu­na rağ­men bu ku­ru­luş­la­rın, 90’lar­da iş­le­nen sa­vaş suç­la­rı­nın ta­nın­ma­sı ve hat­ta Sır­bis­tan Dev­le­ti adı­na iş­len­di­ği­nin ka­bul edil­me­si yö­nün­de­ki ıs­rar­la­rı da bu al­gı­la­ma­ya kat­kı­da bu­lun­du.
Ekim 2000’den iti­ba­ren Vi­ya­na’da mü­za­ke­re­le­rin baş­la­ma­sın­dan ve Sır­bis­tan’da de­mok­ra­tik de­ği­şi­min ger­çek­leş­me­sin­den bu ya­na -ayak­lan­ma­la­rın pat­lak ver­di­ği 2004 ilk­ba­ha­rı ha­riç- Sırp­lar için Ko­so­va, şim­di­ye dek hak­kın­da en­di­şe­len­mek ve dü­şün­mek is­te­me­dik­le­ri bir konu ola­gel­di. Ta­bii bu sa­de­ce sı­ra­dan halk ve gün­lük ya­şam için ge­çer­li; gün­lük si­ya­set ise 1999’dan son­ra UN­MIK (BM Ko­so­va Ge­çi­ci İda­ri Mis­yo­nu) yö­ne­ti­mi al­tı­na gi­ren Ar­na­vut­la­rın Sırp­la­ra uy­gu­la­dı­ğı şid­det ha­ber­le­riy­le do­lu. As­lın­da ül­ke ye­ni bir yol bul­mak zo­run­da ve si­ya­set­çi­ler bu yüz­den Ko­so­va’nın sta­tü­sü­nün çö­zü­müy­le il­gi­li me­se­le­le­ri ne­re­dey­se kas­ten er­te­le­di­ler. Di­ğer so­run­la­rı da­ha ön­ce çöz­me­ye yö­nel­di­ler; çün­kü Sır­bis­tan za­ten bir­çok so­ru­na sa­hip­ti ve bu so­ru bir kez so­ru­lup Pan­do­ra’nın ku­tu­su açıl­dı­ğın­da or­ta­ya çı­ka­cak­la­rın na­sıl bir kao­sa ne­den ola­ca­ğı­nı bi­li­yor­lar­dı.
Fa­kat şu­nu ce­sa­ret­le söy­le­ye­bi­li­rim ki, Ko­so­va’nın sta­tü­sü ile il­gi­li bu “kö­tü şöh­ret­li” mü­za­ke­re­le­rin baş­la­ma­sı, Sır­bis­tan hal­kın­da Ko­so­va ko­nu­sun­da zıt du­ruş ve sert tepkilerle kar­şı­lık bu­la­cak. As­lın­da tek­rar Sır­bis­tan’da ya­şa­ma­yı red­de­den Ar­na­vut­lar mu­ci­ze­vi bir şe­kil­de onun bir par­ça­sı ola­rak kal­sa bi­le, Sır­bis­tan’ın Ko­so­va hal­kıy­la ne ya­pa­ca­ğı­nı kim­se bil­mi­yor. Zi­ra Ar­na­vut­la­rın Sırp Dev­le­ti’ne kar­şı -özel­lik­le Slo­bo­dan Mi­lo­şe­viç yö­ne­ti­mi es­na­sın­da- uzun bir si­vil ita­at­siz­lik geç­mi­şi se­be­biy­le Sırp­la­rın, Ar­na­vut­la­ra iliş­kin ciddi ön­yar­gı­la­ra sa­hip ol­du­ğu ger­çe­ği­ni akıl­da tut­mak ge­re­kir. Ay­rı­ca sa­de­ce ta­ri­hî, va­ta­nî ve top­rak­la il­gi­li ne­den­ler de­ğil, ay­nı za­man­da ulu­sal mi­to­lo­ji­den zu­hur eden me­se­le­ler de Ko­so­va’nın ko­lay­ca bı­ra­kıl­ma­ma­sı yö­nün­de bir ka­rar­lı­lı­ğa ne­den olu­yor. Me­se­la es­ki Sırp Dev­le­ti’nin üze­rin­de ku­rul­du­ğu top­rak­la­ra da­ir ta­ri­hî hak­lar ve Sırp kim­li­ği için çok önem­li olan 1389 ta­ri­hin­de Ko­so­va’da Sırp­lar ve Türk­ler ara­sın­da­ki meş­hur sa­vaş ger­çe­ğin­den olu­şan bir­çok ar­gü­man bu an­lam­da yay­gın bi­çim­de kul­la­nı­lı­yor.
Di­ğer ta­raf­tan Sırp hal­kın­da Sır­bis­tan’a kar­şı adil olun­ma­dı­ğı­na, ABD ve AB’nin sı­ra Sır­bis­tan’a gel­di­ğin­de çif­te stan­dart­lı dav­ran­dı­ğı­na da­ir yay­gın bir ka­na­at de var. Bu ka­na­at özel­lik­le ya­kın geç­miş­te ya­şa­nan ba­zı kı­rıl­gan Bal­kan me­se­le­le­riy­le bir­leş­ti­ğin­de Sırp­la­rın kin ve ha­yal kı­rık­lık­la­rı­nı da­ha da pro­vo­ke edi­yor. Bu me­se­le­le­rin il­ki, Hır­va­tis­tan’ın da­ha ön­ce Kra­ji­na Sırp Cum­hu­ri­ye­ti ola­rak bi­li­nen bö­lü­mün­de­ki Sırp ço­ğun­luk yö­ne­ti­me kar­şı ayak­lan­dı­ğın­da so­ru­nun, -bu­gün Ko­so­va Ar­na­vut­la­rı için is­te­nen- self-de­ter­mi­nas­yon il­ke­siy­le çö­züm­len­me­me­siy­di. Ak­si­ne ayak­lan­ma Hır­vat or­du­su­nun 1995’te et­nik te­miz­lik yap­ma­sıy­la ve Sırp­la­rın sür­gü­nüy­le son bul­muş; dün­ya da bu­na göz­le­ri­ni yum­muş­tu. İkin­ci me­se­le ise Bos­na Sırp Cum­hu­ri­ye­ti hal­kı­nın bü­yük ço­ğun­lu­ğu­nun Bos­na’dan ay­rıl­ma­yı is­te­me­si­ne kar­şın, güç­lü ül­ke­le­rin bu­nu ka­bul et­me­de­ki is­tek­siz­li­ği­nin, Sırp­lar ta­ra­fın­dan is­ter is­te­mez bu­gün Ko­so­va’da­ki du­rum­la kar­şı­laş­tı­rıl­ma­sı.
Pe­ki, Sır­bis­tan’a, da­ha ön­ce ol­du­ğu gi­bi şim­di de em­sal­le­rin­den fark­lı dav­ra­nı­la­bi­lir mi? BM Ko­so­va Özel Tem­sil­ci­si Mart­ti Ah­tis­aa­ri’ye gö­re, ‘evet’. Ah­tis­aa­ri, Ko­so­va’nın dün­ya si­ya­se­ti için na­sıl teh­li­ke­li bir em­sal ola­ca­ğı­na da­ir eleş­ti­ri­le­ri dü­şü­nür gi­bi gö­rü­nü­yor ve eğ­len­ce­li bir ifa­dey­le or­ta­ya çı­kı­yor: “Bu eş­siz bir çö­züm bek­le­yen, eş­siz bir me­se­le.” Pe­ka­la. Fa­kat na­sıl eş­siz ve ne­den? Ame­ri­ka ve­ya baş­ka­la­rı böy­le is­ti­yor di­ye mi? Bu me­se­le ‘bi­ri­le­ri’ na­sıl is­ti­yor­sa öy­le çö­zü­le­cek gi­bi gö­rü­nü­yor ve bü­tün Sırp po­li­ti­ka­cı­lar da bu­nu bi­li­yor­lar. Do­la­yı­sıy­la bu­ra­da asıl so­rul­ma­sı ge­re­ken şu: Sır­bis­tan so­nu­cu bil­di­ği hal­de za­man mı ka­za­nı­yor ve­ya kay­be­de­ce­ği top­rak­lar için ba­zı ta­viz­ler mi al­ma­ya ça­lı­şı­yor? Ve bir baş­ka önem­li so­ru da­ha: Rus­ya ve­to hak­kı­nı kul­la­na­cak mı? Sırp­lar ta­rih­te bir kez da­ha, saf­ça Rus­la­rın, ‘kar­deş­le­ri’ne yar­dım ede­ce­ği­ne ina­na­bi­lir­ler; an­cak Rus­lar yi­ne ken­di çı­kar­la­rı­nı gö­ze­te­cek ve bu du­ru­mu, ye­ni oluş­tu­rul­muş gü­cü­nü ve nü­fu­zu­nu ölç­mek için yal­nız­ca bir araç ola­rak kul­la­na­cak­tır.
Bu ara­da, mo­dern get­to­lar olan yer­le­şim böl­ge­le­rin­de tec­rit edil­miş Sırp azın­lık ve Sır­bis­tan’da­ki mül­te­ci­ler de ka­der­le­ri­nin bir çö­zü­me ka­vuş­tu­rul­ma­sı­nı; vak­tiy­le si­ya­set ve ka­mu alan­la­rın­dan dış­la­nan ve şim­di­ler­de UN­MIK ta­ra­fın­dan yö­ne­ti­len Ar­na­vut ço­ğun­luk ise, ana­va­tan­la­rı olan top­rak­la­rı yö­net­me hak­kı­nın ken­di­le­ri­ne ve­ril­me­si­ni bek­li­yor. Bu­ra­da so­rul­ma­sı ge­re­ken asıl so­ru şu: Ar­na­vut­lar aca­ba ger­çek­ten ken­di­le­ri­ne mi yok­sa ya­ban­cı­lar ve yer­li maf­ya­ya mı ait bir dev­le­te ka­vu­şa­cak­lar? Öte yan­dan, Sırp ta­ra­fı­nın is­te­di­ği üze­re bu çö­züm­süz sü­re­ci uzat­mak, bu top­rak­lar üze­rin­de­ki çö­zül­me­miş so­run­la­rı, ni­hai çö­züm­den mem­nun ol­ma­yan in­san­lar­la bir­lik­te öy­le­ce bı­rak­mak da­ha mı iyi ola­cak? Bal­kan­lar’da en son ih­ti­ya­cı­mız olan şey ye­ni bir sa­vaş. Do­la­yı­sıy­la ger­çek­le­rin ve tüm ge­liş­me­le­rin de gös­ter­di­ği gi­bi, bu adil ol­sun ve­ya ol­ma­sın, Ko­so­va ni­hai ola­rak ba­ğım­sız ola­cak­tır.

 

 


Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar