Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (January 2006) > Müzik
Müzik
Cazın İçinden
Cüneyt Sermet
İstanbul: Pan Yayıncılık, 1999
Cüneyt Sermet, Türkiye’de caz denilince akla gelen ilk isimlerden... Robert Kolej’de okuduğu yıllarda lâmbalı radyolar vasıtasıyla cazla tanışan Sermet, 1945–52 arası kurduğu küçük gruplar ve büyük orkestra ile Türkiye’de modern caz müziğinin temellerini attı. 1943 yılında Amerika’daki Metronome dergisine yazılar yazan, 1947’de ise Jimmie Lunceford Orkestrası’na danışmanlık yapan yazar, 1959’dan itibaren Boston’daki ünlü Berklee Konservatuarı’nın da Türkiye temsilcisi olarak bazı Türk müzisyenlerinin orada okumasına yardımcı oldu.
Sermet’in kitabında uzunca anlattığı üzere, zencilerin, Afrika’daki kendi “ilkel” müzikleri ile köle olarak götürüldükleri Amerika’daki müziği harmanlayarak ürettikleri caz, tarihî seyri içerisinde salt bir siyah müziği olarak kalmamış ve Benny Goodman, Artie Shaw, Lionel Hampton gibi Yahudi kökenli beyaz caz müzisyenleri de kurdukları başarılı orkestralarla bu müziğin gelişmesinde büyük ölçüde etkili olmuşlardır.
Cazın kökenlerini, müzik yapısını ve kendine has vasıflarını detaylı olmasına rağmen akıcı ve Türkçenin kelime ve ifade zenginliğini yansıtan üslûbu sayesinde sıkıcılıktan uzak bir şekilde ele aldığı eserinde Sermet, cazın değişik tavırlarını (Ragtime, Boogie-Woogie, New Orleans ve Dixieland) tahlil ediyor, cazın iki dev ismi olan Louis Armstrong ve Bix Beiderbecke’i inceliyor. Ardından da Fletcher Henderson, Duke Ellington, Jimmie Lunceford, Charlie Barnet, Cab Calloway, Earl Hines, Billy Eckstine, Benny Carter, Tommy ve Jimmy Dorsey, Benny Goodman, Count Basie, Woody Herman, Artie Shaw, Glenn Miller, Gene Krupa, Harry James, Stan Kenton, Lionel Hampton, Boyd Raeburn, Ray McKinley, Buddy Rich, Dizzy Gillespie ve diğerleri tarafından kurulmuş orkestraları alt başlıklar hâlinde teker teker ele alıp ayrıntılarıyla anlatıyor. Cazın gelişimini belirleyen temel aktörleri inceledikten sonra ise onun tarihî sürecini “Klâsik Devir”, “Bop Devri”, “West Coast”, “1950–1960 Arası”, “1960–1980 Arası”, “1980–1990 Arası” başlıkları altında dönemlere ayırarak tahlil ediyor.
Cazla ilgili derli toplu hazırlanmış bir kaynak olma özelliğine ve sunduğu sağlıklı bilgi ve tahlillerle doyurucu bir yapıya sahip olan Cazın İçinden, Türkçenin güzelliğini yansıtan ve dil zevkini içinde taşıyan oturaklı üslûbuyla da okurunu dikkatle kendine bağlayan değerli bir eser... / Cihat Arınç

Tavsiye Et
New Orleans Jazz
Yapım: Union Square Music, 2003
New Orleans, genellikle cazın doğduğu yer (anavatanı) olarak kabul edilir. New Orleans cazı, henüz gelişme devresinde dahi kanatlarını enginlere yaymıştı ki, 1920’lerde Louis Armstrong, King Oliver ve Jelly Roll Morton gibi cazın ağır topları Chicago’da çalışıyordu. Bu büyük üstatların erken döneme ait kayıtları –Armstrong’un Hot Five’ları ve Hot Six’leri, Oliver’ın Creole Jazz Band’ı ve Morton’ın Red Hot Peppers’ı– bu türün en iyi örnekleridir; ayrıca bu türe yönelen diğer kimseler için de standart oluşturmuştur.
Teknik yetersizlikler sebebiyle nispeten acemice yapılan bütün bu ilk kayıtlar New Orleans tavrıyla ve ön sırada tipik şekilde kornet/trampet, klârnet ve trombon olmak üzere hemen hemen aynı enstrümanlarla icra edilmiştir. Ki bunlardan kornet, yalnızca King Oliver ve başlangıçta Louis Armstrong tarafından değil, aynı zamanda dönemin en önemli beyaz müzisyeni olarak kabul edilen Leon Bix Beiderbecke tarafından da tercih edilen bir müzik aletiydi. 1940’lı yıllardaki modernist hareketin öne çıkardığı enstrümanlardan biri olan klârnet ise, New Orleans caz topluluklarının vazgeçilmeziydi ki, Johnny Dodds ve Jimmy Noone bu enstrümanın iki büyük temsilcisidir. Dodds, Armstrong’un 1920’lerdeki “Hot” gruplarının bir mensubuydu; Noone ise Benny Goodman üzerindeki derin tesiriyle hafızalara kazınmıştı. Gerçekten de New Orleans cazı bizi hiçbir zaman terk etmedi; aynı şekilde bu efsanenin kayıtlarını taşıyan büyük bantlar da hiçbir zaman ölmedi. Fakat ne yazık ki kayıtları satın alan insanlar, çoğunlukla bu kayıtlar ve 30-40 yıl öncesinden başlayarak onları hazırlayan evvelki gelen temsilciler hakkında pek az şey biliyorlardı.
Union Square Music tarafından hazırlanan bu 3 CD’lik albümde Güneyli Caz’ın geçmişteki o hoş zamanlarından kalan, Louis Armstrong, King Oliver, Jelly Roll Morton ve diğer büyük caz yıldızlarına ait 60 klasik eser yer alıyor. Amerika’nın “Derin Güney”indeki New Orleans, 1930’lu ve 40’lı yıllarda yeni caz tarzlarının heyecan verici bir “sıcak yatağı” idi. İşte bu albüm, her zaman klasik olarak anılacak olan bu eserleri –cazın efsanelerini– bir araya getirerek cazseverlerin beğenisine sunuyor. Tanıtım kitapçığının da yer aldığı New Orleans Jazz, arşivinizde bulunması gereken bir albüm.../ Cihat Arınç

Tavsiye Et
Seyran
Sabahat Akkiraz
Yapım: Akkiraz Müzik Film Yapım, 2005
Sabahat Akkiraz, “turna sesini” yine yepyeni bir albümle duyurdu sevenlerine. Seyran geçtiğimiz aylarda dinleyicileriyle buluştu. Bu albümü, Akkiraz’ın önceki çalışmalarından karakteristik olarak ayıran bazı özellikler var:
(i) Albümün içeriğinde yeni sayılabilecek güfte ve bestelere ağırlık verilmesi. Sözgelimi Havar, Ana Baba Hısım Akran, Dağlar Verin Yârimi, Hey Dost, albüme adını veren Seyran (ki Akkiraz’ın kendi bestesi), Olura Olmaza, Kime Canım Desem, Hicran Kucağında ve Dertli Gönül adlı eserler bazen sadece güfte yahut beste, bazen de her ikisi bakımından yeni sayılır; (ii) Bu yeni eserlerin yepyeni bir formda icra edilmesi: klasik gitar, bas gitar, elektro gitar, çello, ney, tanbur gibi halk müziğinde daha önce kullanılmayan sazların eserlerin icrasında bağlama, kaval, mey, zurna, balaban gibi yaygın olarak kullanılan geleneksel sazlara ilâveten tercih edilmesi; (iii) Saz ekibinin, çoğunlukla genç ve yetenekli sazendelerden oluşması: Tuncay Balcı, Eyüp Hamiş, vd.
Eserlerin hepsi de güzel, fakat bu albümü ilginç kılan özelliklerden birisi de kuşkusuz ki, Sabahat Akkiraz’ın çok büyük bir hayalini gerçekleştirerek, bestesi ve güftesi Neyzen Tevfik’e ait bir eseri seslendirmiş olması. Dinlemeyi fazlasıyla hak eden bir albüm olmakla birlikte, Sabahat Akkiraz’ın tarzına alışanların kulağı, başlangıçta bütün bu “yeni”liklere uyum sağlamakta biraz zorlanabilir./ Cihat Arınç

Tavsiye Et