Doha raundunu G-8 liderleri de kurtar(a)madı
Dünya ekonomisinin yarısına hükmeden (diğer yarısını da etkileme gücüne sahip) 8 ülkeden müteşekkil G-8’in yıllık toplantısı, 15-17 Temmuz tarihleri arasında Rusya’nın St. Petersburg şehrinde gerçekleştirildi. Liderlerin gündeminde enerji güvenliği, AİDS ve diğer bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önleme, gelişmekte olan ülkelerde eğitim kalitesinin yükseltilmesi, Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyeliği ve küresel ticaretin serbestleştirilmesi yer alıyordu. Ancak, İsrail’in Lübnan’a saldırmasıyla Orta Doğu’da tırmanan gerginlik diğer gündem maddelerini gölgede bıraktı. Savaş, liderler arasındaki görüş ayrılıklarının da üzerini örttü. Öte yandan, Cenevre’de devam eden DTÖ Doha raundu görüşmeleri de çıkmaza girdi. Cenevre’de uzlaşı sağlanamaması halinde DTÖ’nün varlığının tartışılır olacağının farkında olan G8 liderlerinin baskıları da sonuç için yeterli olmadı. ABD ve AB, gelişmekte olan ülkelerin, pazarlarını açma karşılığında kendilerinden istedikleri tarım sübvansiyonlarının azaltılmasına yanaşmazken, bu konuda topu birbirlerine atarak zaman kazanmaya çalışıyorlar.
En büyük 500 şirketin 170’i Amerikalı
Fortune dergisi dünyanın en büyük 500 şirketini açıkladı. Yıllık cirolar üzerinden yapılan sıralamanın tepesinde bu yıl 339 milyar dolar ile ABD’li petrol devi Exxon yer aldı. İkinci sırada ABD’nin en büyük perakende mağazalar zinciri olan Wal-Mart bulunurken; üçüncülüğü ise Royal Dutch Shell aldı. İlk 10’da 5 petrol şirketinin yer alması dikkat çekiyor. Ülkelere göre yapılan sıralamada ise ABD, 170 şirketle ilk sırada bulunuyor. İkinciliği 70 şirketle Japonya alıyor. Avrupa’nın tamamından ilk 500 giren şirket sayısı, 139’la ABD’nin gerisinde bulunuyor. Listede Türkiye’den sadece Koç Holding bulunuyor. Koç Holding bu yıl 31 basamak yükselerek 358. sıraya yerleşti. Şehirlere göre yapılan sıralamada ise Tokyo 52 şirketle ilk sırada, Paris 27 şirketle ikinci sırada, New York 24 şirketle üçüncü sırada yer alıyor.
Finans piyasalarında hava puslu
Küresel finans piyasalarında sular Mayıs ve Haziran ayına kıyasla biraz daha durulmuş olsa da küresel ekonominin üzerindeki sis dalgası giderek genişliyor. Kurtlar gibi puslu havayı sevmeyen yatırımcılar ise bu belirsizlik durumunun bir an önce sona ermesini umut ediyor. ABD Merkez Bankası (FED) Temmuz başında faizleri %5,25’e çıkartırken; FED Başkanı Ben Bernanke ABD Kongresi’nde yaptığı sunumda enflasyonun ülke ekonomisi için ciddi bir tehdit olduğunu, ancak bunu kontrolde tutmak için gerekli önlemlerin alındığını dile getirdi. Bernanke’nin açıklamaları faiz artırımlarına ara verileceği şeklinde yorumlanınca dünya borsalarında kısa süreli bir canlanma yaşandı.
Öte yandan, Japonya Merkez Bankası 6 yıldır uyguladığı sıfır faiz politikasını sona erdirerek kısa vadeli faizleri 0,25 puana yükseltti. Japonya’nın bu kararı ülkede yıllardır süren deflasyon sürecinin sona erdiği anlamına geliyor. Avrupa ve İngiltere merkez bankaları ise Temmuz’da faiz oranlarını değiştirmediler. Ancak Avrupa bölgesinde de enflasyon oranlarının yüksek seyri nedeniyle faiz artırımlarının devam etmesi bekleniyor.
Az gelişmiş ülkeler için yolun sonu mu?
Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile OECD’ye göre küresel tarımdaki gelişmenin merkezi, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kayıyor ve bu süreç önümüzdeki on yıl içerisinde hız kazanacak. Ancak, az gelişmiş ülkeler için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Bu ülkelerde verimlilik artışı nüfus artışının gerisinde kaldığı için temel gıda maddelerinde bile dışarıya bağımlılık giderek artıyor. Başka bir deyişle, karşılaştırmalı üstünlükler efsanesine dayanarak küresel ekonomik sistemin çiftçileri rolü biçilen az gelişmiş ülkeler, bugün kendi karınlarını bile doyurmakta güçlük çekiyorlar. Bunda gelişmiş ülkelerin tarım sektöründe uyguladıkları yüksek sübvansiyonların rolü büyük. Tarım sübvansiyonlarının indirilmesini kapsayan Doha raundundaki mevcut tıkanmışlığın aşılması ise en çok az gelişmiş ülkeler için bir anlam ifade ediyor.
AB’den Microsoft’a haksız rekabet cezası
Dünyanın en büyük yazılım şirketi olan Microsoft’un başı AB’nin rekabet yasalarıyla dertte. 2004 yılında rekabet yasalarına uymadığı için Avrupa Komisyonu’ndan rekor miktarda (497 milyon avro) ceza alan Microsoft’a yeniden ceza yağdı. Avrupa Komisyonu, işletim sistemi olan Windows’u rakip şirketlerin yazılımlarıyla uyumlu hale getirmekte ve rakip şirketlerle bilgi paylaşımında direnen Microsoft’a 280,5 milyon avroluk bir ceza daha verdi. 16 Aralık-20 Haziran tarihlerini kapsayan bu ceza günlük 1,5 milyon avroya tekabül ediyor. Rekabet yasaları konusunda kararlı olduğunu göstermek isteyen Komisyon, istenilen şartları yerine getirmemesi durumunda Microsoft’a verilen cezanın günlük 3 milyon avroya çıkarılabileceğini de açıkladı. ABD’de bir türlü yargılan(a)mayan Microsoft ise, bu kararlı tutum karşısında şimdilik pes etmiş görünüyor.
Avrupa’da yolsuzluk faturası kabarıyor
Avrupa, kendisinden ileri olduğumuz nadir alanlardan biri olan yolsuzlukta atağa geçti. Avrupa basınında yer alan haberlere göre, ‘atlıkarınca’ olarak bilinen KDV yolsuzluğu bölgede giderek yaygınlaşıyor. Bu yolsuzluğun ülkelere olan maliyeti de hızla artıyor. Avrupa Komisyonu yetkililerinin resmî olmayan tahminlerine göre, yolsuzluğun Avrupa ülkelerine yıllık maliyeti 50 milyar avroya ulaşıyor. Atlıkarınca yolsuzluğunda cep telefonu, bilgisayar çipi gibi ileri teknoloji ürünleri KDV muafiyeti tanınan ülkelere ihraç edilip, sonra tekrar ithal ediliyor. Her ihracatta KDV devletten geri alınabildiği için bu işlem aynı mal için bazen defalarca tekrarlanıyor.
Tavsiye Et
Hazar petrolü Ceyhan’da
21. yüzyılın İpek Yolu olarak adlandırılan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) ham petrol boru hattı, ilk petrolün Ceyhan’a ulaşması üzerine 14 Temmuz’da düzenlenen açılış töreni ile resmen devreye girdi. Hazar petrolünü Ceyhan’a ulaştıracak boru hattının görüşmelerine 1992’de başlanmış; proje, enerji hatlarında Rusya ve İran’ın gücünü kırmak isteyen ABD’nin yoğun desteğiyle hayata geçirilmişti. Yapımı 6 yıl süren boru hattı 1.774 kilometre uzunluğunda olup, bunun 1.074 kilometresi Türkiye sınırları içerisinde bulunuyor. Yılda 50 milyon ton petrolün taşınacağı hat, dünya petrol ihtiyacının %8’ini karşılayacak. BTC’nin en büyük ortağı %30’luk payı ile İngiliz petrol devi BP. İkinci sırada %25 ile Azerbaycan (SOCAR) yer alıyor. Türkiye (TPAO) ise %6,53 ile 5. büyük ortak. 40 yıl ömür biçilen hat üzerinden Türkiye yılda ortalama 300 milyon dolar gelir elde edecek. BTC’nin asıl önemi ise, enerji güvenliğinin giderek daha büyük bir sorun haline geldiği dünyada Türkiye’nin jeo-politik ve jeo-stratejik konumunu güçlendirecek olması.
Enflasyonda yeniden çift haneli rakamlar
Enerji fiyatlarındaki hızlı yükseliş ve piyasalarda yaşanan dalgalanma sonrasında enflasyon iki yıl aradan sonra yeniden çift haneli rakamlara ulaştı. Özellikle Nisan ve Mayıs aylarında gerçekleşen yüksek fiyat artışları neticesinde yıllık enflasyon oranı Haziran’da %10,12’ye yükseldi. Üretici fiyatlarındaki yıllık enflasyon da Haziran’daki %4,02’lik dev artıştan sonra %12,52’ye çıktı. Bu gerçekleşmelerle Merkez Bankası’nın (MB) tüketici fiyatları enflasyonunda Haziran sonu için öngördüğü %6,5’lik hedef ciddi biçimde ihlal edilmiş oldu. %5 olarak belirlenen yıl sonu hedefinin tutturulması da artık çok zor görünüyor. Nitekim MB tarafından düzenli olarak yapılan beklenti anketinde yıl sonu TÜFE beklentisi %10,28’e çıktı. Ancak enflasyonun genel eğilimi ölçmeye yönelik olarak hesaplanan enerji, işlenmemiş gıda ürünleri, alkollü içecekler, tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE’deki yıllık enflasyon henüz %6,1 seviyesinde bulunuyor. Dolayısıyla, önümüzdeki aylarda dış kaynaklı yeni bir şok yaşanmadığı takdirde enflasyonun düşme trendine devam etmesi bekleniyor.
İlk çeyrekte büyüme yüksek, gözler ikinci çeyrekte
Türkiye ekonomisi Ocak, Şubat ve Mart aylarını kapsayan yılın ilk çeyreğinde %6,4 oranında büyüdü. Böylece Türkiye 2002 yılının ilk çeyreğinden bu yana devam eden kesintisiz büyümeyi 17. çeyreğe taşımış oldu. Ayrıca Türkiye OECD ülkeleri ile arasındaki büyüme farkını 2006’ın ilk çeyreğinde de korudu. Bu dönemde Türkiye’nin en yakın takipçisi %2,6’lık büyüme oranıyla Yunanistan oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2006 yılı ilk çeyreğinde özel nihai tüketim harcamaları %8,4, devletin nihai tüketim harcamaları %8,1, gayri safi sabit sermaye oluşumu %30,5 oranında reel olarak artış gösterdi. En hızlı büyüyen sektör ise %41,6 ile inşaat oldu. İnşaat sektörünü %22,7 ile konut sahipliği izlerken; ticaret ve sanayi sektörleri sırasıyla %11,4 ve %9,4 oranında büyüdü. Tarım sektörü ise geçen yılın aynı dönemine göre %4,7 oranında daraldı.
“Tüketici güveni” fena sarsıldı
Mayıs ve Haziran aylarında finans piyasalarını sarsan dalgalanma tüketici güvenine ağır bir darbe vurdu. Türk insanı için hâlâ en önemli ekonomik gösterge olan döviz kurundaki hızlı artışın yanı sıra borsada sert düşüşlerin yaşanması ve faizlerin hızla yükselmesi tüketicilerin mevcut ekonomik koşullar hakkındaki algılamaları ile geleceğe yönelik beklentilerini sarstı. Merkez Bankası ve TÜİK’in hazırladığı Tüketici Güven Endeksi Haziran’da bir önceki aya göre %7,9 oranında gerileyerek, yayımlanmaya başladığı Aralık 2003’ten bu yana en düşük düzeyi olan 92,17’ye (100’ün üzeri olumlu, 100’ün altı olumsuz) indi. CNBC-e tarafından hazırlanan Tüketici Güven Endeksi’nde de Haziran ayında %20,4’lük sert bir düşüş yaşandı. Ayrıca, iç talebin daralması nedeniyle CNBC-e Tüketim Endeksi Haziran’da %6,9 oranında değer kaybetti. Tüketimde en hızlı düşüşler öncü sektörler olan otomotiv ve beyaz eşyada gerçekleşti.
Hazır giyim sektörü ihracatta liderliği kaptırdı
Türkiye’de ihracatın lokomotifi olan hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün yılın ilk yarısında gerçekleştirdiği ihracat, geçen yılın aynı dönemine oranla %1,8 gerileyerek 6,7 milyar dolar oldu. Sektörün ihracattaki payı %16,8’e düşerken; liderliği ilk yarıda 7,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren otomotiv ve yan ürünleri sanayi ele geçirdi. Sektördeki bu performans kaybında dünya pazarlarındaki gelişmeler, petrol fiyatlarındaki hızlı yükseliş, Çin ve diğer Asya ülkeleriyle olan rekabetin giderek kızışması ve en büyük pazarımız olan AB ekonomisindeki durgunluk etkili oluyor.
Öte yandan, Ocak-Haziran döneminde ABD pazarına olan satışlar %23 oranında gerilerken; İtalya, İspanya ve Fransa gibi moda devi ülkeler ile Japonya, Orta ve Doğu Avrupa gibi önemli pazarlara yapılan ihracat miktarının ciddi oranlarda artması sevindirdi.
Elektrikte nostalji: Kesintiler ve zamlar yeniden
Enerji üretimindeki plansız yapılanma Türkiye’yi uzun yıllar sonra yeniden elektrik kesintileri ile karşı karşıya bıraktı. 1980’lere kadar elektriğinin neredeyse tamamını yerli kaynaklarla üreten Türkiye, bu tarihlerden itibaren dışarıdan aldığı doğal gazın elektrik üretimindeki payını giderek artırdı. Dünyada en pahalı elektrik üretim kaynaklarından birisi olan doğal gazın Türkiye’nin elektrik enerjisi üretimindeki payı 2005 itibariyle %44’e ulaşmış durumda. Kasım 2002’den bu yana doğal gaz fiyatlarının %41 oranında artmasına rağmen hükümet elektrik fiyatlarına hiç zam yapmadı. Artan maliyetler nedeniyle özel santraller, zararına üretim yapar duruma geldiği için elektrikte yeni zamlar kaçınılmaz gözüküyor.
Tavsiye Et