İnanç, Kültür ve Mitoloji Araştırmaları Dergisi
Cilt: 4, Sayı: 2, Mayıs-Ağustos 2007
Önümüzün arkamızın, sağımızın solumuzun çok kültürlü, çok kimlikli yaklaşımlarla ve küresel sistemlerle sobelendiği; ben ve ötekinin, alt/aykırı kimliklerin, dinsel, ırksal, sınıfsal vb. farklılıkların bu rüzgarla palazlanıp yanımıza, yöremize düştüğü bir zamanda (üstelik o meşhur geri kalmışlık yaramızla), bir geleneği damardan tutabilmek ne kadar mümkün? En özet haliyle, Müslümanların iletişim içinde bulunduğu farklı inanç ve kültürleri tanımlamaya çalışan ve 11. yüzyıldan itibaren bu başlıkta eserlerin kaleme alındığı milel ve nihal geleneği yaralarımıza derman olur ve hemen her kavramın çiğnene çiğnene göverdiği bu hayhuy içinde bize yeni ifade biçimleri sunar mı? Necati Gündüz, Alparslan Açıkgenç, Yasin Aktay, Burhanettin Tatar, Necdet Subaşı, Ayaz Akkoyun ve İbrahim Kayan’ın gözetiminde, uluslararası, hakemli, akademik bir dergi olan Milel ve Nihal kendini bu işle sınayanlardan. Doç. Dr. Burhanettin Tatar dergide daha önce yayımladığı “Gerçek İle Kurgu Arasında ‘Öteki’” başlıklı yazısında, dinî inançların asıl değeri, yalnızca onlara inanma eyleminde değil, belki bundan çok daha önemli olarak bu inançların önümüzde açtıkları çeşitli düşünme imkanlarını keşfedebilmekte ortaya çıkar, diyordu. Dinî gruplarla inançlara yönelik bilimsel makaleler, kitap tanıtım ve tenkit yazıları, akademik içerikli kısa notlar ve klasik metinlerden örneklerle Mihal ve Nihal bu gayreti önceliyor.
Yılda üç kez çıkan derginin Mayıs-Ağustos sayısında oryantalizmin sömürgecilikle ilişkisi ele alınmış. Akademik bir disiplin, sanatsal bir uğraş alanı olarak meşrulaştırılan oryantalizmin gerçekte sömürgeciliğe nasıl hizmet ettiği araştırılıyor; ki zaten 19 yy. Avrupa tarihi ile sömürgecilik arasındaki kan bağını yok saymak neredeyse imkansız. Bu minvalde, geçmiş oryantalist çalışmalarda, İslam’ı anlamaktan çok, İslam’a yönelik Batılı bilim anlayışı ve değer yargıları bağlamında değerlendirme yapmak esastı; şimdi de Batı değerleriyle ters düşen tutumlara karşı mücadele etmek amacı açıktan ifade ediliyor, tespitlerine yer veriliyor. Modernitenin dinî tutum kategorileri ile İslam yüzleştiriliyor ve modernite ile gelenekçilik yaklaşımları arasında sıkışmış gelenek kavramı irdeleniyor. Dinî çoğulculuk hangi açıdan mümkündür sorusuna cevap aranıyor. Dinin modern tarihsel bir nesne olarak ortaya çıkışı, Hollywood filmlerindeki apokaliptik temalar ve diğer bölümlerle dergi son buluyor. /Nermin Tenekeci
Paylaş
Tavsiye Et