ABD’de işsizlik tavan yaptı
ABD’de 190 bin kişinin işini kaybettiği 2009’un Ekim ayında, işsizlik oranı 1983 yılından bu yana ilk kez %10 sınırını aşarak rekor seviyeye ulaştı. Amerikan Çalışma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre resesyonun başladığı Aralık 2007 tarihinden bu yana 7,3 milyon insanın işini kaybettiği, ülke genelinde işsiz sayısınınsa 16 milyonu bulduğu belirtildi. Ekim ayı işsizlik oranının %10,2 olarak açıklandığı ve üst üste 22 aydır istihdam kaybının yaşandığı ülkede gençler arasında işsizlik oranının %27,6’lık rekor seviyeye ulaştığı, genç işçiler için meslek edinme imkanlarının da gittikçe azaldığı bildirildi. Ekonomik krizin giderek artan sayıda yetişkini, normalde gençlerin çalıştığı perakende ve gıda sektörü gibi alanlara yönelttiği, bunun da genç nüfus arasında işsizlik oranının artmasına yol açtığı ifade ediliyor. Çalışma Bakanlığı istatistiklerine göre, çalışan gençlerin oranı Ekim ayında, kayıtların tutulmaya başlandığı 1948 yılından bu yana en düşük seviye olan %36,2’ye indi.
D-8, Malezya’da toplandı
Tabii kaynakları, kalabalık nüfusları ve potansiyel pazarlarından ötürü kendi bölgeleri için önem arz eden 8 İslam ülkesinin oluşturduğu D-8 (Developed Eight) kuruluşunun Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı, 2 Kasım’da Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da yapıldı. 12. kez toplanan üye ülke dışişleri bakanları, D-8 ülkelerinin ekonomik kriz sonrasında ortaya çıkan yeni küresel finansal sistemler karşısında ortak bir pozisyona sahip olmaları gerektiğinin altını çizdiler. Toplantıda ayrıca D-8’in uluslararası ekonomi politik platformda üstlenebileceği roller ve ülke bazında ekonomik krize karşı alınan tutumlara verilecek tepkiler tartışıldı. Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya’dan oluşan D-8, Haziran 1997’de kalkınma yolundaki ülkelerin dünya ekonomisi içindeki konumlarını iyileştirmek, ticari ilişkilerini çeşitlendirmek ve uluslararası seviyede karar verme mekanizmalarına güçlü biçimde katılımlarını sağlamak amacıyla kurulmuştu.
Laik Fransa’da şer’i ekonomi yasaları
Geçen yıla göre %29 oranında büyüyerek 822 milyar dolarlık bir hacme ulaşan İslami bankacılıkta payını artırmak isteyen Fransa, finansal sistemini şer’î kanunlarla uyumlu hale getirmek adına bir takım yasa değişiklikleri yapıyor. Avrupa’nın en büyük Müslüman nüfusuna sahip ülke olmasına rağmen İslami bankacılık gelirlerinde aldığı payla alt sıralarda kalan Fransa, azınlıklarla ve laiklikle ilgili katı tutumunu bir kenara bırakarak küçük işletmelerin finansmanı için faiz yerine İslami bono kullanımını öngören bir yasa tasarısı hazırladı. Yapılması öngörülen İslami düzenlemelere karşı laikliğin ihlal edileceği yönünde tepkiler gelirken, Fransa Maliye Bakanı Christine Lagarde, 6 milyon Müslüman nüfusa sahip Fransa’nın bu düzenlemeler sayesinde ülkeyi uluslararası finansal arenada güçlü kılacak ciddi bir gelir artışı elde edileceğini belirtti. Emekle sermayenin ortaklığı ilkesine dayanan İslami bankacılık, faizli sistemin dışında kalması sebebiyle küresel krizden en az etkilenen sektörler arasında yer alıyor.
Avrupa nakde sıkıştı
Küresel krizin yavaşladığı bir dönemde Avro Bölgesi’nde görülen kredi sıkıntısı gevşek para politikalarına geçişin zaman alacağını gösteriyor. Yapılan araştırmalar Avro Bölgesi’nin resesyondan çıktığını söylese de bankaların şirketlerin kredi ihtiyaçlarına cevap verememesi yeni bir durgunluk döneminin habercisi olarak gösteriliyor. Avrupa Merkez Bankası’nın likidite enjeksiyonları bankalar arası piyasayı canlandırırken, Avro Bölgesi’nde para arzındaki artış %2,6’dan %1,8’e geriledi. Ekonomik büyümenin lokomotifi olan özel sektörün finansman bulamaması finans piyasalarından reel ekonomiye kadar birçok alanı olumsuz etkileme riskini de beraberinde getiriyor. Avro Bölgesi’nde en fazla likidite sıkıntısı çekilen ülke İspanya olurken, Almanya krediye en kolay ulaşılan ülke olarak ümit vadediyor.
Kriz, açlığı arttırıyor
Gıda fiyatlarında iki yıl önceki ani artışla başlayan yükselme eğilimi, küresel ekonomik krizle birlikte hızını artırdı. Gıda fiyatları iki yıl öncesine göre %15’ten fazla artış gösterirken, küresel krizin etkisiyle dünyada yetersiz beslenen ve açlık çeken insan sayısı da 100 milyonluk bir artışla bir milyarı aştı. Tarım sektörünün ihmal edilmesi ve bu sektöre yeterli yatırım yapılmaması dünya genelindeki açlığın temel nedenleri arasında gösteriliyor. Ülkelerin tarıma ortalama olarak %7 oranında katkı sağlıyor olmaları, dünya nüfusunun altıda birini oluşturan beş yaşın altındaki her üç çocuktan birisinin açlık ve yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya kalmasına sebep oluyor. Açlık oranının yüksek olduğu ülkeler sıralamasında Güneydoğu Asya ve Afrika ülkeleri başı çekiyor.
Bangladeş’in en büyük halka arzı başladı
Bangladeş’in en büyük cep telefonu operatörü olan Grameenphone, ülke tarihindeki en geniş çaplı halka arz işlemini gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Ülke genelinde 21 milyonu aşkın kullanıcısı olan Grameenphone, halka arz işleminin sonunda 70 milyon dolarlık bir gelir elde etmeyi planlıyor. Norveçli telefon şirketi Telenor ile mikro kredinin mucidi Muhammed Yunus’un idare ettiği Grameen Telekom’un ortaklığında kurulan Grameenphone’a ait hisseler Ekim ayından bu yana borsada işlem görüyor. Halka arzı idare eden Citibank’a göre Bangladeş hisse senedi pazarında bazı vergi indirimleriyle işlem yapabilmelerine rağmen yatırım yapmakta çekimser kalan yabancı sermayenin Grameenphone gibi büyük bir şirkete kayıtsız kalması mümkün görünmüyor.
Tavsiye Et
İSEDAK liderleri İstanbul’da toplandı
İslam Konferansı Örgütü’ne bağlı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) Bakanlar Toplantısı 5-9 Kasım tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Rutin toplantılara İSEDAK’ın kuruluşunun 25. yıldönümü münasebetiyle devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı bir ekonomik zirvenin de eklendiği program, Türkiye Cumhurbaşkanı ve İSEDAK Başkanı Abdullah Gül’ün açılış konuşmasıyla başladı. Üye ülkeler arasında ekonomik ve ticari işbirliğinin arttırılması, ticaretin giderek serbestleştirilmesi, serbest piyasa kurumlarının mali işbirliği, özel sektörlerin işbirliği ve doğrudan yatırımların artırılması gibi hedeflerin vurgulandığı zirvede, yoksulluğun azaltılmasına yönelik çabaların yoğunlaştırılmasına ve ekonomik krizin özellikle dar gelirli ve gıda sıkıntısı çeken ülkelerin ekonomileri üzerindeki etkilerinin azaltılmasına duyulan acil ihtiyaca dikkat çekildi. Zirvede ayrıca küresel iklim değişikliğinin sebep olduğu sosyal ve ekonomik tehditler, turizm ve ulaştırma sektörlerinde işbirliğini geliştirecek adımlar ve Ortadoğu’ya yönelik bütüncül siyaset gibi konular da ele alındı.
Üç dinin temsilcileri krizi yorumladı
Active Academy tarafından düzenlenen 7. Uluslararası Finans Zirvesi’nin 2. günü ekonomik krizle ilgili farklı değerlendirmelere sahne oldu. İstanbul Rum Patriği Bartholomeos, Türkiye Hahambaşısı Rev İsak Haleva ve İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı’nın katılımıyla gerçekleştirilen oturumda, yaşanan ekonomik krizin sebepleri ve olası sonuçları, değer yargıları ve ahlak çerçevesinde ele alındı. Çağrıcı, mevcut sistemin daha çok kazanmak için insanları kışkırttığını, kazanma ve tüketme uğruna gerçekleştirilen eylemlerinse milyonlarca insanı mağdur ettiğini belirtti. Dünyanın bizim zannettiğimiz kadar küresel olmadığına dikkat çeken Bartholomeos ise, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası gibi başlıca politika yapıcılarının beklendiği kadar küresel ve açık olmadıklarını söyledi. Haleva da krizle birlikte farklı rollere sahip olsa da herkesin aynı gemide olduğunun anlaşıldığının altını çizerken, “Milyon dolarları ceplerine indiren CEO oligarşisi artık devrini tamamlamalı” dedi.
Para transferinde IBAN dönemi
Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO)’nın para transferi için çıkarmış olduğu standarda göre oluşturulan yeni banka hesap numaralarını (IBAN) kullanma zorunluluğu 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren yürürlüğe giriyor. Yeni uygulamaya göre Avrupa Ekonomik Alanı’nda yer alan Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile Linchestain ve Norveç’e yapılacak para transferleri, aynı bankanın şubeleri arasında yapılacak para transferleri ve Elektronik Fon Transferleri (EFT)’nde banka hesap numaraları yerine banka şubelerinden veya internet sitelerinden öğrenilecek IBAN numaraları kullanılacak. IBAN uygulaması ile ulusal ve uluslararası ödeme işlemlerinde para transferlerinin hızlı ve doğru bir şekilde yapılması, ayrıca ortaya çıkabilecek hatalardan ve gecikmelerden kaynaklanan maliyetlerin azaltılması hedefleniyor. Elektrik, su, cep telefonu gibi fatura ödemelerinde ise IBAN’a ihtiyaç duyulmayacağı belirtiliyor.
Müslüman turist sayısı, otelleri değişime zorluyor
Ülke ekonomisine kriz döneminde bile ciddi katkı sağlayan turizm sektörü, din ve etnisite açısından değişen müşteri profilini dikkate alan değişiklikler yapmaya başladı. Aralarında Cezayir, Fas, Tunus, Mısır, Bahreyn, Katar, Lübnan, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Suudi Arabistan ve Sudan gibi Arap ülkelerinin yer aldığı coğrafyadan Türkiye’ye gelen turist sayısı 2009’da bir önceki yıla göre %30 artış gösterirken sadece Suriyeli turist sayısında 150 binden fazla artış oldu. Turist profilindeki bu değişim, sektörde yenilikleri de beraberinde getirdi. Halihazırda mescidi olmayan oteller mescit için yer açarken, küçük mescidlere sahip oteller mescidlerini büyütmeye başladılar. Sadece resepsiyonda seccade bulunduran otellerse artık bütün odalara seccade koymayı tercih ediyorlar.
Merkez’den faize ince ayar
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) 2009 yılının 11. toplantısında 13’üncü kez faiz indirimine gitme kararı aldı. Bu kararla Merkez Bankası’nın bu yıl içinde yaptığı toplam faiz indirimi 8,5 puanı bulurken, yapılan 0,25 puanlık indirimin ardından gecelik borç alma faiz oranı 6,50’ye geriledi. Para Piyasası Kurulu alınan karara ilişkin yaptığı açıklamada faiz indirimlerinin etkisi ve küresel risk algılamalarındaki iyileşmeyle kredi piyasasında olumlu gelişmeler gözlenmeye başlandığını, ancak mevcut sorunlar giderilemediği için ekonomik toparlanmanın gücüne ilişkin belirsizliklerin devam ettiğini söyledi. İstihdamda kısa vadede kalıcı iyileşme beklenmemesi gerektiğine dikkati çeken Kurul, iktisadi faaliyette görülen toparlanmanın yavaş ve kademeli olacağına ilişkin görüşünü yineledi.
Grip paniği, grip ekonomisini büyütüyor
Domuz gribi, aşı ve tedavi masraflarının yanı sıra kârlı hale getirdiği iş kollarıyla da ekonomiyi etkiliyor. Temizlik ve hijyen sektöründe son iki ayda %64’lük büyüme kaydedilirken, antibakteriyel ürünler konusunda üretim yapan firma sayısı daha önce 3 iken bugün 60’a ulaştı. Antibakteriyel el temizleme jellerine olan talebin domuz gribi paniğinin ardından artması bu alanda faaliyet göstermeyen birçok şirketi bu alana yönlendirdi. Uzunca bir süredir antibakteriyel jel üretimi yapan Pürel’in yanısıra Eczacıbaşı, Selin, Dalin, Eyüp Sabri Tuncer gibi pek çok büyük firma üretime başladı. Büyük şirketlerin bu alana yatırım yapması, sağlık açısından büyük önem taşıyan bu ürünlerin gerçek amacına ulaşabilmesi adına faydalı bir adım olarak nitelendiriliyor.
Tavsiye Et