Derya Türkan
Yapım: Kalan Müzik, 2006
Klasik kemençe virtüozu Derya Türkan, günümüz Türk müziğinin önemli icracılarından birisi. 1984 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Çalgı Eğitimi Bölümü’ne giren Türkan, on yıl süren konservatuvar eğitimi boyunca İhsan Özgen’le kemençe çalıştı ve 1994 yılında mezun oldu. 1990’da Prof. Necdet Yaşar’ın genel sanat yönetmenliğini yaptığı Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Topluluğu’na misafir sanatçı olarak girdi ve bu topluluk içinde yedi yıl süreyle görev yaptı. 1991 yılında TRT İstanbul Radyosu’na dahil olan Türkan, 2000 yılında bu kurumda kadrolu sanatçı oldu. Sanat hayatı boyunca Alâeddin Yavaşca, Bekir Sıdkı Sezgin, Erol Deran, Niyazi Sayın, Mutlu Torun, İnci Çayırlı ve Yavuz Özüstün gibi birçok büyük ustayla çalışma fırsatı bulan sanatçı, Kudsi Erguner başta olmak üzere Tanburî Murat Aydemir, Ermeni asıllı duduk virtüozu Djivan Gasparyan, Yunanlı kemençe virtüozu Sokrates Sinepoulos ve Erkan Oğur gibi birçok değerli isimle çalıştı. 1992’den bu yana Avrupa’nın birçok ülkesi başta olmak üzere Sudan, İsrail, Fas ve Lübnan gibi ülkelerde konserlere katıldı. Aynı zamanda İncesaz grubunun da mensuplarından biri olan Türkan, kadim geleneğin klasik havasını solumuş bir sanatkâr olmakla beraber, onu geleneği sadece sürdüren biri olarak tanımlayamayız. Tıpkı kendi kuşağının diğer önemli temsilcileri olan Göksel Baktagir ve Yurdal Tokcan gibi o da klasiğin ruhunu iyi kavramış, ama bugünün ruhuna da aynı şekilde nüfuz ederek geleneğin içinden yenilenmeleri bağrından neşet ettirebilen bir sanatkâr. Sazına olan vukufiyeti tartışılmaz. Türkan, farklı kültürel coğrafyalara mensup sanatkârlarla uluslararası projeler içerisinde yer alıyor ve ülkesini en güzel ve aslına sadık bir şekilde temsil ediyor. Nitekim çıkardığı bu son albüm bu tespiti doğruluyor. On yedinci asırda padişahın huzurunda icra edilmek üzere bestelenmiş saz eserlerini, albümün iç kapağında Murat Bardakçı’nın belirttiği gibi “viyolonsel [Uğur Işık] ile kontrbasın [Renaud Garcia Fons] modern çizgideki refakatinde, yüksek bir müzikaliteyle ve çağdaş bir yorumla icra ediyor”. Bu albümdeki eserler daha evvel, yönetmenliğini İlgün Serdar’ın ve yapımcılığını Murat Bardakçı’nın üstlendiği Son Osmanlılar (2006) adlı belgesel dizide de kullanılmıştı. Albüme dair söylenecek son söz: Tek kelimeyle harikulâde! / Cihat Arınç
Tavsiye Et
Şevval Sam
Yapım: Kalan Müzik, 2006
Rol aldığı Gülbeyaz ve Süper Baba gibi televizyon dizilerinde oyunculuk performansını sergileyen Şevval Sam, ses sanatçılığındaki başarısını ise aynı dizilerin müzik albümlerinde ve daha evvel Kâzım Koyuncu’nun Hayde adlı albümünde iki parça seslendirerek göstermişti. Sam, bu defa Türk sanat müziğinin sevilen eserlerinden oluşan bir albüm hazırlamış. Müzik yönetmenliğini Fahrettin Yarkın’ın yaptığı ‘Sek’ albümünde Sam’a Şükrü Kabacı (klârnet), Baki Kemancı (keman), Ahmet Meter (kanun), Yurdal Tokcan (ud), Uğur Işık (çello), Oğuzhan Balcı (piyano), Fahrettin-Ferruh Yarkın (perküsyon) eşlik ediyor. Albümde “Muhabbet Bağına Girdim”den “Kimseye Etmem Şikâyet”e, “Söyleyemem Derdimi”den “Benzemez Kimse Sana”ya kadar uzanan bir repertuvar yorumlanıyor. / Cihat Arınç
Tavsiye Et
Okan Murat Öztürk
İstanbul:
Pan Yayıncılık, 2006
Okan Murat Öztürk, iyi bir saz ustası ve icracı olmasının yanı sıra kayda değer görüş ve değerlendirmelere sahip bir müzikolog. Öztürk, icra ettiği müzik için “Anadolu müziği” tabirini kullanıyor ve “Türk halk müziği” tabirinden ısrarla kaçınıyor. Bu tavrını ise geçtiğimiz sene Zaman gazetesinden Burhan Eren’e verdiği bir mülâkatta şöyle açıklıyordu: “Türk halk müziği, resmî ideolojinin bir adlandırması. Tam şekliyle ‘Anadolu yerel müzikleri’ dediğim bu kavramı şöyle açıklıyorum: Ben Anadolu’yu ‘zamanda derin, mekânda yaygın’ bir coğrafya olarak algılıyorum. Bugünkü Türkiye sınırları ile eşleştirilemeyecek kadar geniş, kültürel ve tarihsel anlamda karşılıklı bir etkileşime dayanan bir müzik Anadolu müziği. Eski Osmanlı coğrafyası benim dediğim Anadolu kavramı ile daha örtüşen bir coğrafya. (…) Ulusalcılık akımıyla vücut bulmuş, etnisiteye dayalı [bir] refleks ile müziğimizi algılamaya kalktığımızda sorun yaşıyoruz.”
Zeybek kültürü ve müziği konusu üzerinde yoğunlaşan bu kitap, Öztürk’ün Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Etnomüzikoloji ve Folklor Anabilim Dalı yüksek lisans programı dahilinde oluşturduğu yüksek lisans tezine dayanarak hazırlanmış. Öztürk, önsöz kısmında kitapta ileri sürdüğü görüş ve gözlemlerin “salt bir master projesi içinde şekillenmiş olmayıp, yirmi yılı aşkın bir birikimin yansıması” olduğunu belirtiyor. Yedi bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde, Batı Anadolu sosyal tarihi ve on altıncı yüzyıl sonlarından yirminci yüzyılın ilk çeyreğine kadar uzanan bir dönem içerisinde eşkıyalığın sosyal organizasyonu inceleniyor. İkinci bölüm ise, Cumhuriyet ideolojisi çerçevesinde Osmanlı’da ‘eşkıyalık’ olarak telâkki edilen bir sosyal vakıanın Cumhuriyet döneminde nasıl tanım değiştirerek “millî kahraman” statüsüne terfi ettiğini detaylı bir şekilde ele alıyor. Üçüncü bölümde kimlik, kişilik ve imge olarak zeybekler tahlil ediliyor. Dördüncü bölümde, zeybek müzik kültürünün günümüzdeki izdüşümü olarak Aydın ve Germencik üzerine bir incelemede bulunuluyor. Beşinci bölüm, zeybek müziğinin yapısal özelliklerini serimliyor. Altıncı bölüm, zeybek ezgileri ve makam olgusuna kavramsal bir perspektiften yaklaşıyor ve müzik teorisi açısından mevcut olan karışıklıkları tespit ediyor. Sonuç ve önerilerden oluşan yedinci bölümde ise, zeybek ezgileri üzerinde yapılan makam analizleri, Anadolu yerel müziklerinde kullanılan ölçülere ait sınıflandırma ve son olarak zeybek müzik ve danslarına ait karşılaştırmalı bir liste yer alıyor. Gerçekten son derece büyük bir titizlik ve ustalıkla hazırlanmış değerli bir kaynak olan bu kitap, sahasında da Türkçe literatürde bir ilk olma özelliğini taşıyor. / Cihat Arınç
Tavsiye Et