1732 yılında Padişah Birinci Mahmud tarafından Pera ve civarının su ihtiyacını karşılamak ve Maksem Su Deposu’nda toplanan suyun taksim edilmesi için yaptırılan, Taksim adının da menşei olan yapı, 20 Aralık’tan itibaren artık bir sanat galerisi olarak varlığını sürdürüyor. Maksem Sanat Galerisi’nin ev sahipliği yaptığı ilk etkinlik ise Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü tarafından projelendirilen Sine-i Millet sergisi.
Sine-i Millet sergi projesinin teması, Cumhuriyetimizin 85. yılında Türk milletinin 100 yılı aşan yakın dönem seçim deneyimlerinden oluşuyor. Sergi Tanzimat’tan Meşrutiyet’e, Cumhuriyet’in ilanından çok partili siyasi hayata kadar oluşan seçim kültürümüzün özellikli karelerini izleyenleriyle paylaşıyor. Seçim kültürümüzün ilk kez görsel dille ele alındığı proje ile özellikle genç nesillerde seçim, demokrasi ve Cumhuriyet bilincini pekiştirmek amaçlanıyor.
Son yıllarda gündemimizden düşmeyen demokrasimizin gelişmesi, halkın yönetime katılımı, ülkeyi idare edenlerin keyfi davranmamaları gibi popüler söylemlerin tam yüz yıl önce belki de günümüzden daha canlı ve daha hararetli tartışıldığını bilenlerimiz, dönem üzerine çalışan akademisyenlerimiz dışında yok gibi. Özellikle demokrasinin olmazsa olmazı seçimler ne zaman başlamış, hangi evrelerden geçmiş, bugünlere nasıl gelmiş yabancısı olduğumuz konular arasında.
Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik yapısının menşei ne? 1931 yerel seçimlerinde birçok Avrupa ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkı kazanan Türk kadınının mücadelesi ne zaman başladı? İlk seçtiğimiz milletvekilleri kimlerdi? Yüz yıl önce bu ülkede seçmenlerden oy talep eden partilerin isimleri nelerdi?... Sine-i Millet sergisi, demokratikleşme sürecimizin yüzlerce bilinmezini görsel bir dille cevaplama çabasının ürünü.
Alanında uzman birçok kültür ve bilim insanının danışmanlığında, özel ve kamuya ait koleksiyonlardan seçilen nadide belgelerle hazırlanan Sine-i Millet sergisinin küratörlüğünü Mehmet Lütfi Şen üstlenmiş. Proje dört ana bölümden oluşuyor: “1840’tan 1950’ye Seçimin Serüveni”, “Türk Kadınının Seçen ve Seçilen Olarak Portresi”, “Seçimle Gülmenin Görsel Tarihi”, “Cumhuriyetin Kültür Değerlerini Seçiyoruz”./ Hilal Turan
Tavsiye Et
1789-1807 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun yirmi sekizinci padişahı olarak saltanat süren III. Selim, vefatının 200. yılında Topkapı Sarayı Müzesi Has Ahırlar’da düzenlenen bir sergiyle anılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’nın düzenlediği, Kültür A.Ş.’nin organize ettiği, Bir Reformcu, Şair ve Müzisyen: Sultan III. Selim Han başlıklı sergide, Osmanlı İmparatorluğu’nun 20. yüzyıl başlarına kadar süren yenileşme hareketlerinin önemli öncülerinden III. Selim ve dönemine ait yaklaşık 150 eser sergileniyor.
Doğu dünyasının büyük müzisyenlerinden ve Türkiye tarihinin, devlet ve toplum hayatını değiştirmeye başlayan reformcularından biri olan; Osmanlı devlet ve toplum hayatının değil, Avrupa tarihinin de buhranlı bir döneminde iktidar sahibi olan Sultan III. Selim, dönemin kısıtlı şartlarına rağmen Osmanlı’nın dış düşmanlarını bertaraf etmekte isabetli bir politika güder; ancak, iç politikada aynı dirayet ve şiddeti gösteremediği için, bir iç ayaklanmanın kurbanı olur. İyi bir şair ve müzisyen olan III. Selim’in saltanat sürecinde, askerî ve siyasi alanda yapılan reformların yanı sıra, kültür ve sanat alanında da yeni gelişmeler yaşanır; Batı etkisiyle barok ve rokoko üslubu, mimaride, resim ve süsleme sanatlarında yeni yorumlar kazanır.
III. Selim dönemindeki reform hareketleri ve siyasi ilişkiler ile kültür ve sanat alanındaki yeniliklerin; hazine eserleri, el yazmaları, arşiv malzemesi ve mühürler, tekstiller, portreler, silah ve saatlerle yansıtıldığı sergi, 24 Mart 2009 tarihine kadar gezilebilir./ Hilal Turan
Tavsiye Et
Minyatür sanatının günümüzdeki tek aktif temsilcisi ABD’li sanatçı Henry Kupjack’ın dünya tarihinde iz bırakmış dönemlerin yaşam tarzını, mimari özelliklerini yansıttığı Minyatür Odalar’ı, 16 Aralık 2008-15 Mart 2009 tarihleri arasında Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergileniyor.
Şimdiye kadar Florida Naples Sanat Müzesi, Winterthur Müzesi, Chicago Sanat Enstitüsü, Boston Kütüphanesi ve Illinois Devlet Müzesi gibi dünyanın belli başlı müze ve galerilerinde sergilenen Minyatür Odalar’da Kupjack’in metal, ahşap ve kumaş gibi malzemeler kullanarak yarattığı 21 oda bulunuyor.
“Amacım odaları öylesine gerçek yapmak ki bakıldığında odanın içindeymiş gibi hissettirebilmek” diyen Kupjack, minyatürlerinin ortaya çıkmasında yılların deneyimi ve çocukluk hayal gücünün çok tesirli olduğunu söylüyor.
Her yeni odanın yeni bir meydan okuma olduğunu da vurgulayan sanatçı, minyatür sanatı ve kendi sanatı ile ilgili şunları söylüyor: “Minyatür, en eski uygarlıklardan bu yana var olan bir gelenektir. İnanç sistemleri ve kültürel olguların etkilerini taşıyabilir. Doğa ve çevreyi anlamlandırmak açısından insanoğlunun başa çıkabileceği boyutlara indirgemek amaçlanır. Minyatürde gerçekçi etkiyi yaratmak önemlidir. Kurgunun başarısı, gerçekçiliği yansıtacak yeterli detayın verilebilmesi açısından doğru orantılamaya bağlıdır. Minyatür kurgulanırken, zihin yüzlerce fotoğrafı doğru kompozisyon içinde ve olabilecek her türlü açıyı kullanarak bir araya getirir.”
Kupjack’ın sergisinde, İskender’in Kuşatma Çadırı (M.Ö. 333), Kırmızı Mobilyalı Amerikan Lokantası (1942), Ptolemi Sarayı’nın Yatak Odası (M.Ö. 200), Raleigh Tavernası Dauphine Yemek Odası (Williamsburg 1770’ler), Fransız Taşra Yatak Odası (1850), Japon Çiftlik Evi Mutfağı (1700’ler), 17. Yüzyıl Korsan Kaptanın Kamarası (1680), Blackwell Misafir Odası (1760), Montmorenci Merdivenli Salon (1830), New Orleans Oturma Odası (1850), 1950’ler New York’unda Sanatçı Stüdyosu, San Francisco Dans Salonu ve Barı (1885’ler), Lüks Pulman Vagonu (1893), H.C. Kupjack Çatı Katı (1995), Beidermeier Kütüphanesi (1815’ler), 18. Yüzyıl İngiliz Barı (1795’ler), XVI. Louis’nin Yemek Odası, Wintergarden Tiyatrosu Kulisi (1940), Thomas Jefferson’ın Çalışma ve Yatak Odası (1770), Ulyses Grant’ın Galena’daki Yemek Odası (1879) yer alıyor. Sergide ayrıca Kupjack’ın, Rahmi Koç’un isteği üzerine yaptığı ve müzeye armağan ettiği “18. Yüzyıl Osmanlı Kahvehanesi” de sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. (Tel: 0212 369 66 00-01-02) / Hilal Turan
Tavsiye Et