Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2010) > Asılıyorum > HBP kurulmalı!
Asılıyorum
HBP kurulmalı!
Ali Cengiz Tuğrul
Artık HBP’nin kurulma vakti geldi.
Geldi de ne demek.
Geçiyor bile.
HYP’nin kuruluş serencamını adım adım izleyen hareket son noktayı koymalıdır.
Koyacaktır dersem bu olsa olsa muhabir tavrı olur.
Keskin ve belirleyici olmaz.
Yol gösterici, emredici de olmaz.
Hayat tarzı taramacısı köşe yazarı tarzı olmaz.
Madem ki Ali Cengiz Tuğrul’um;
‘Koymalıdır’ diye tavrımı bu yüzden açık oturttum.
HYP ne?
‘Hoca Yaşar’ın Partisi’
Gerçi değerli âlim, büyük insan Yaşar Hoca, ‘Halkın Yükselişi Partisi’ diyor.
Peki ACT ne o zaman?
Aristokrat Cingözler Teşkilatı mı?
Aydınlanmış Cerideciler Teşekkülü mü?
Allame Cengiz’in Tekkesi mi?
Hayır, bin defa hayır.
ACT, Ali Cengiz Tuğrul’un kısaltılmış halidir.
Acı da olsa, acıtıcı da olsa odur.
Yani ne ise odur.
HYP de ne ise odur.
Hoca Yaşar’ın Partisi’dir.
Tabi ‘Hoca’nın Yükselişi Partisi’ açılımına da bir itirazım olmaz.
Yükseliyor mu, yükselmiyor mu o bambaşka bir bahis.
Siyasetin alanına giriyor.
Ben işin sosyolojik ve mümkünse psikolojik boyutuna değinmek istiyorum.
Bir başka değerli âlim, büyük insan olan Beyaz Hoca’nın da parti kurma vakti gelmiştir.
 
HBP KURULMALIDIR
Hoca Beyaz’ın Partisi hukukî hüviyetine kavuşmalıdır.
Neden?
Çünkü şartlar oluşmuştur.
Beyaz Hoca, Yaşar Hoca’dan bayrağı devralmıştır.
Yarışta bir adım öne geçmiştir.
Ne yarışı diye sorabilirsiniz.
Elbette ilim ve fen yarışıdır.
Başka ne yarışı olabilir ki?
28 Şubat şartlarının teologu ve feylesofu Yaşar Hoca idi.
Sincan’dan tanklar geçiyor, paletleri yeri göğü inletiyordu.
‘Çıplak Uyarıcı’, işte o olağanüstü şartların zorunlu çocuğu olarak doğdu.
O’nun sesi de yeri, göğü, televizyon ekranını titretiyordu.
Post-modern darbenin meşruiyet meselesini çözmeyi kendisine dert edindi.
Onu da bihakkın çözdü.
Hem de gönüllü olarak çözdü.
Kimse kendisine ‘çöz bu meseleyi’ demeden çözdü.
Kanal kanal dolaşarak çözdü.
Gecesini gündüzüne katarak çözdü.
Yazarak çözdü.
Çizerek çözdü.
Anlatarak çözdü.
Satarak çözdü.
‘Ben bunların hepsini yazdım, alın okuyun, soru da sormayın’ diyerek çözdü.
Dönemin en çok satılan kitapları onun imzasını taşır.
Çözülmedik hiçbir mesele bırakmadı.
 
ÇÖZÜLME
‘Çözülme nedir?’ konulu hiçbir çalışma Hoca’nın çalışmaları göz önüne alınmaksızın çözümlenemez.
Dönem nasıl kendi şartlarını doğurmuşsa, hocasını da doğurmuştu.
1960’ta da benzer bir meşruiyet sorunu doğmuştu.
‘Başbakanı asacağız, ama millete ne diyeceğiz?’ sorusu kafaları meşgul ediyordu.
Akademik çevrelere danışılmıştı.
‘Siz Menderes’i asın, biz hukukî meşruiyeti her nasılsa buluruz’ cevabı alınmıştı.
Çıplak Uyarıcı tarihî süreklilikten de haberdar olduğu için bu çetrefil meselenin tam göbeğine kendi inisiyatifi ile daldı.
Lütfen elinizi vicdanınıza koyun.
Kendisine kanal kanal dolaşmadın,
Yazmadın,
Çizmedin,
Anlatmadın,
Satmadın diyebilir misiniz?
Sizi bilemem.
Ben diyemem.
O kritik dönemeci kazasız, belasız atlatabilmişsek, bunda Yaşar Hoca’nın büyük katkıları olduğunu inkar edemeyiz.
Bütün gerici taifeye karşı yalın kılıç savaştı.
Belki tek başına değildi.
Ama tek kişilik bir ordu gibiydi.
O zor dönemlerde fötrlü, elbiseleri yaldızlı, cafcaflı uyarıcılar gırlaydı.
Ama bir tek çıplak uyarıcı vardı.
O da Yaşar Hoca’ydı.
Ben Sibel Can’dan başka çıplak uyarıcı tanımam arkadaş diyen bazı kalem erbabı elbette oldu.
Millet kimin uyarıcı olup olmadığını herkesten fazla takdir eder.
Bunu bilir, bunu söylerim.
 
YENİ DÖNEMİN TEOLOGU
Ancaaak yeni dönemin teologu ve feylesofu ne şu hoca, ne bu hocadır.
Beyaz Hoca’dır.
Yaşar Hoca tabii ki kulvar değiştirmiştir ama Beyaz Hoca’nın da kulvar değiştirmesine ramak kalmıştır.
Tarih tekerrür ediyor.
‘Demek ki yine ibret alınmamış’ demeniz yersiz olacaktır.
Gelenekler böyle böyle oluşur.
Bayrak elden ele böyle böyle geçer.
Rekabet piyasanın kuralıdır.
Buyurun buradan bakın.
Hangi kanalı açarsanız açın Beyaz Hoca orada.
Olağanüstü bir performans sergilemekte.
Bu performans sergilemeye millet bayılmakta.
Hoca aklınıza gelen gelmeyen her programda.
Her toplantıda.
Her showda.
Her filmde.
Stand-upçı Beyazıt Öztürk, Ayşe Özgün Show’dan daha mı az özgün?
Değil.
Stand-upçı Beyaz’ın show’u Ayşe Özgün Show’dan daha mı az gayri ciddi?
Değil.
Ramazan belki Ali Kalkancı dönemindeki kadar heyecanlı değildi.
Ama Beyaz Hoca sizlere bu eksikliği hissettirdi mi?
Yiğidi öldürün ama hakkını da verin demişler.
Bence hem öldürmeyin, hem de hakkını verin.
Eskiden milletin din hakkındaki vizyonu çok geniş değildi.
Yaşar Hoca milletin ufkunu sadece ‘şekersiz sakız çiğnerseniz orucunuz bozulmaz’ sınırına kadar genişletebilmişti.
Onun açtığı yoldan yürüyen Beyaz Hoca sınırları namütenahi genişletti.
Şimdi bazı art niyetli din bezirgânları işi alaya alacaklar.
 
SENARYO
Şöyle hayalî bir senaryo yazabilirler:
Koç kurban edemiyoruz, tavuk etsek olur mu?
Olur.
Civciv de büyüyünce tavuk olacak, onu kessek olur mu?
Olur.
‘Dinde zorluk yoktur’ diyorsunuz, hiç kurban kesmesek olur mu?
Olur.
Oruç tutmak da zor geliyor, tutmasak olur mu?
Olur.
Biz zaten orucu yiyoruz, ufak atsanız civcivler de yese olur mu?
Olur.
Biz laf olsun diye soruyoruz, siz de torba dolsun diye cevaplasanız olur mu?
Olur.
Hemen Beyaz Hoca’ya bir uyarı yapmam gerekiyor.
‘Senaryo’ dedimse Hocam, mahsuscuktan dedim.
Mesela yani.
‘Hazır senaryo varken oynayayım bari’ demeyin lütfen.
En azından senaryonun tamamını okuma zahmetine katlanıverin.
Bu çerçeveden bakınca şu saptamaları yapabiliriz.
Bir:
Kamuoyu ilgisi tavan yapmıştır.
İki:
Beyaz Hoca stand-upçı Beyaz’ı reytingte sollamıştır.
Üç:
Beykent Üniversitesi’nde hamaset dolu bir konuşma yapmıştır.
‘Ağlayın halimize; gülmeyin, ağlayın!’ diye gürlemiştir.
Sollama ile hamaset dolu konuşmayı alt alta da yazsanız, yan yana da yazsanız Sn. Baykal’ın çizgisi ile paralellik arz etmektedir.
Önümüzdeki seçimlerde de Sn. Baykal’ın yüzde 2,5’lik oya şiddetle ihtiyacı olacaktır.
Beyaz Hoca CHP saflarına katılmalıdır.
Hiç kuşku yoktur ki Beyaz Hoca’nın partiye ilişkin teklifleri ancak bir kutu lokum kadar itibara alınacaktır.
Hoca da selefi Hoca gibi CHP’den ayrılıp HBP’yi kurmalıdır.
Hem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortalık çok kızışabilir.
Beyaz Hoca’ya ince ince fetvalar sorulabilir.
Hoca da ‘dinde zorluk yoktur, bizde fetva çoktur’ diyebilir.
Buna kim inanır?
Kadir İnanır.
Bunu kim bilir?
Ali Cengiz Tuğrul bilir.
 
SON SÖZ
Güleriz, ağlanacak halimize.

Paylaş Tavsiye Et