Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (June 2008) > Türkiye Siyaset > Medya/iktidar tekeli kırılıyor
Türkiye Siyaset
Medya/iktidar tekeli kırılıyor
Nuh Yılmaz
AK PAR­Tİ’YE yö­ne­lik ka­pat­ma da­va­sı sü­re­ci­ni baş­la­tan olay­lar di­zi­si ara­sın­da, ba­şör­tü­sü ya­sa­ğı­nın kal­dı­rıl­ma­sı, Er­ge­ne­kon so­ruş­tur­ma­sı­nın ge­niş­le­til­me­si, cum­hur­baş­ka­nı­nın se­çil­me­si, hat­ta Kıb­rıs ol­du­ğu yö­nün­de id­dia­lar öne sü­rü­lü­yor. Bun­lar el­bet­te da­va ile doğ­ru­dan iliş­ki­li. An­cak zan­nım­ca bu sü­re­ce yol açan en önem­li fak­tör, tam da Tür­ki­ye’de­ki ik­ti­dar den­ge­si­ni de­ğiş­ti­re­cek bir mü­da­ha­le olan, ATV-Sa­bah Gru­bu’nun Ça­lık Gru­bu’na sa­tıl­ma­sı­dır. Med­ya­nın hal­le­ri ya da kit­le ile­ti­şim araç­la­rı­nın ah­la­kı ko­nu­la­rı, iye­lik iliş­ki­le­ri­nin de­ğiş­me­si ve ik­ti­dar den­ge­si­nin sar­sıl­ma­sı söz ko­nu­su ol­du­ğun­da ikin­ci plan­da kal­mak­ta­dır. Med­ya sa­tış­la­rı sa­de­ce ba­sit bir sa­tış ya da el de­ğiş­tir­me çer­çe­ve­si­ni aşan bir muh­te­va­ya sa­hip­tir. İş­te tam da bu yüz­den ba­şör­tü­sü so­ru­nu bir nok­ta­ya ka­dar alı­şı­la­bi­lir ol­sa da, med­ya ko­nu­su­nun gün­de­me gel­me­si en üst per­de­den teh­dit­ler eş­li­ğin­de “Yü­ce Di­van” çığ­lık­la­rıy­la kar­şı­lan­dı.
28 Şu­bat sü­re­cin­de “si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı” ve med­ya­nın, yö­ne­ti­ci elit ta­ra­fın­dan iş­lev­len­di­ril­me bi­çi­mi, 28 Şu­bat mağ­du­ru ke­sim­le­rin ik­ti­dar ana­li­zin­de kı­rıl­ma­ya yol aç­tı. Dev­le­ti bir kap­ma ay­gı­tı ya da ele ge­çi­ri­le­bi­le­cek bir ka­le ola­rak gör­me eği­li­min­de­ki ik­ti­dar ana­liz­le­ri, ön­ce­le­ri sa­de­ce si­ya­set ay­gı­tı­na yö­ne­li­yor­du. Bu çer­çe­ve­yi bi­raz da­ha aşa­bi­len ik­ti­dar pers­pek­ti­fi ise var olan­la­ra pa­ra­lel ku­ru­luş­lar­la ik­ti­dar ma­ce­ra­sı­nı yön­len­di­ri­yor­du; oda­lar, ku­rum­lar, in­san hak­la­rı ör­güt­le­ri, med­ya ya da ba­şı­na İs­lam­cı iba­re­si ko­yu­la­bi­le­cek pa­ra­lel olu­şum­lar gi­bi. An­cak bu çer­çe­ve, ik­ti­da­rın asi­met­ri­si­ni de­ğiş­tir­mek­ten zi­ya­de, pa­ra­lel olu­şum­lar­la yö­ne­ti­ci elit­ler kar­şı­sın­da mev­zi ka­zan­ma­yı he­def­li­yor­du.
Bu tür pa­ra­lel ya­pı­lan­ma­lar şu açı­lar­dan ye­ter­siz­dir: Bi­rin­ci­si, bu yak­la­şım­la ik­ti­dar al­gı­sı kap­ma ay­gı­tı­na he­def­le­ne­rek, he­ge­mon­ya ara­yı­şı­nı ya­ni fark­lı ke­sim­ler­le it­ti­fak ara­yış­la­rı­nı en­gel­le­yi­ci bir özel­lik ta­şır; pa­ra­lel ya­pı­lar, bu ya­pı­la­rı ku­ran­la­rı faz­la­sıy­la içe ka­pa­tıp ken­di­ne öz­deş­leş­ti­re­rek he­ge­mon­ya için ge­re­ken it­ti­fak ara­yı­şı­nı zor­laş­tı­rır. İkin­ci­si, pa­ra­lel ya­pı­lar ku­rum­sal ha­fı­za­ya sa­hip ol­ma­dı­ğın­dan her şey ye­ni baş­tan öğ­re­ni­lir; mev­cut ya­pı­la­rın yö­ne­tim tec­rü­be­sin­den ya­rar­la­nı­la­ma­dı­ğı için “Ame­ri­ka ye­ni­den keş­fe­di­lir.” Bu tec­rü­be açı­ğı yurt­dı­şın­da ka­pa­tıl­ma­ya ça­lı­şıl­sa bi­le mev­cut ya­pı­la­rın Tür­ki­ye’ye has özel­lik­le­ri öğ­re­ni­le­me­ye­ce­ğin­den hep ek­sik ka­lır. Üçün­cü­sü, pa­ra­lel ya­pı­lar kad­ro ye­tiş­tir­me nok­ta­sın­da işe ya­ra­sa da, o alan­da­ki ik­ti­dar mü­ca­de­le­sin­de var olan asi­met­rik den­ge­yi de­ğiş­ti­re­mez; de­ğiş­tir­se bi­le bu son de­re­ce kı­sıt­lı ka­lır.
Mev­cut du­ru­ma ba­kar­sak, as­lın­da med­ya sa­tış­la­rı üze­rin­den ko­pa­rı­lan gü­rül­tü­nün asıl se­be­bi, yu­ka­rı­da bah­se­di­len ik­ti­dar an­la­yı­şı­nın de­ğiş­me­si­nin en gö­rü­nür ala­nı ol­ma­sın­dan kay­nak­la­nı­yor. Ye­ni sa­tın alı­nan med­ya ku­ru­luş­la­rı ön­ce­lik­le med­ya pi­ya­sa­sın­da­ki asi­met­rik iye­lik iliş­ki­le­ri­ni de­ğiş­tir­di. Sı­fır­dan bir ga­ze­tey­le ba­şa­rı, an­cak yıl­la­ra ya­yı­la­rak edi­ni­le­bi­lir. Oy­sa mev­cut med­ya­nın iye­lik bi­çi­mi­nin de­ğiş­me­si, hem ha­zır mu­ha­ta­bı olan bir med­ya ya­pı­sı­nı kur­ma ola­na­ğı ve­rir­ken hem de ik­ti­dar mü­ca­de­le­sin­de­ki den­ge­le­ri de­ğiş­ti­rir. Ör­ne­ğin, ATV-Sa­bah gru­bu­nun pi­ya­sa­ya ye­ni bir sa­hip­le gir­me­si, med­ya pi­ya­sa­sın­da­ki en önem­li ikin­ci gü­cün el de­ğiş­tir­me­si­dir. Bu da 28 Şu­bat ben­ze­ri bir med­ya-pro­pa­gan­da iliş­ki­si­nin da­ha ba­şın­dan en­gel­len­me­si an­la­mı­na ge­lir. Tür­ki­ye’de ka­pat­ma da­va­sı­na yol aça­cak ka­dar önem­li olan bu sa­tış­la­rın ar­dın­da­ki en önem­li se­bep, psi­ko­lo­jik sa­vaş ay­gı­tı ola­rak med­ya­nın kul­la­nıl­ma ih­ti­ma­li­nin azal­ma­sı, bu azal­ma­yı ta­ki­ben he­men mü­da­ha­le edil­mez­se kay­bın uzun va­de­de da­ha da bü­yük ola­ca­ğı kay­gı­sı­dır.
Bu­nun ne­den­le­ri­ne ge­lin­ce, ilk ola­rak, son med­ya sa­tış­la­rı, AK Par­ti’nin tem­sil et­ti­ği si­ya­si/top­lum­sal ke­si­min ik­ti­dar al­gı­sı­nın de­ğiş­ti­ği­nin işa­re­ti­dir. Pa­ra­lel ya­pı­lar dı­şın­da­ki ku­rum­la­rın sa­tın alın­ma­sı ik­ti­da­rı ka­pı­la­cak bir şey ol­mak­tan çok pay­la­şıl­ma­sı, ra­kip­ler­le ta­nı­şıl­ma­sı, pa­zar­lık ya­pıl­ma­sı ge­re­ken bir şey ola­rak gö­rül­dü­ğü­nün de­li­li­dir. Bu ya­pı­lar­da tas­fi­ye­ye de­ğil ufak de­ği­şik­lik­le­re gi­dil­me­si bu­nun işa­re­ti­dir. Ay­nı me­ka­nı pay­laş­mak he­ge­mon­ya blo­ğu­na ka­tı­la­cak grup­la­rı ta­nı­mak için en önem­li yol­dur. En önem­li­si ise mev­cut med­ya pi­ya­sa­sın­da­ki ik­ti­dar den­ge­si de­ğiş­miş­tir. İkin­ci­si, bah­si ge­çen med­ya ya­pı­la­rı­nı iş­le­te­cek kad­ro­la­ra sa­hip ol­ma­yan bu ke­sim, sa­tın al­ma­lar yo­luy­la Tür­ki­ye’de­ki med­ya­nın ku­rum­sal ha­fı­za­sı­nı da te­va­rüs et­miş­tir. Si­ya­si gö­rü­şü ne­de­niy­le bu ku­rum­lar­da ken­di­si­ne yer bu­la­ma­yan ki­şi­le­rin önün­de ye­ni im­kan­lar açıl­mış, do­la­yı­sıy­la tec­rü­be­nin ya­nı sı­ra önem­li bir is­tih­dam ala­nı ya­ra­tıl­mış­tır. Üçün­cü­sü, bu ya­pı­lar­da ya­şa­nan ye­tiş­miş ele­man so­ru­nu ik­ti­da­rın si­ya­set­ten iba­ret ol­ma­dı­ğı­nı, tec­rü­be­nin, iş bil­me­nin, ka­li­te­nin, do­la­yı­sıy­la bir­çok alan­da ye­tiş­miş in­san ih­ti­ya­cı­nın ne ka­dar önem­li ol­du­ğu ger­çe­ği­ni gö­rü­nür kıl­mış­tır.
Yu­ka­rı­da yap­tı­ğı­mız ana­liz, ek­si­ği ya da faz­la­sıy­la, ik­ti­dar an­la­yı­şın­da bir de­ği­şi­min baş­la­dı­ğı­nı gös­te­ri­yor. Bu­nun avan­taj ya da de­za­van­taj­la­rı bir ya­na, ne işe ya­ra­dı­ğı ana­liz edil­me­li­dir. Zi­ra Tür­ki­ye’de­ki ik­ti­da­rı­nı med­ya, yar­gı, si­vil ve as­ke­rî bü­rok­ra­si­de­ki kad­ro­laş­ma­sı­na borç­lu olan ke­sim, ra­kip ola­rak gör­dü­ğü ke­si­min şim­di bu tür alan­lar­da tec­rü­be sa­hi­bi ol­ma­sı­nı haz­me­de­mi­yor. Uzun va­de­de, bu tec­rü­be ka­za­nan kad­ro­la­rın Tür­ki­ye’de­ki ik­ti­dar pay­la­şı­mı­nı bir da­ha ge­ri dö­nü­le­mez şe­kil­de de­ğiş­ti­re­ce­ği ön­gö­rül­dü­ğün­den -ar­tık ba­zı iş­ler ba­zı ai­le­le­rin te­ke­lin­de ol­ma­ya­cak­tır- cid­di bir pa­nik du­ru­mu ya­şa­nı­yor. Şu an­da med­ya­yı elin­de tu­tan isim­le­rin si­ya­si geç­miş­le­ri­ne ba­kıl­dı­ğın­da, her ne ka­dar bu kad­ro­lar ar­tık es­ki çiz­gi­le­ri­ni mu­ha­fa­za et­me­se­ler de, med­ya üze­rin­de­ki ini­si­ya­tif­le­ri­ni es­ki çiz­gi­le­ri­nin is­ti­ka­me­tin­de kul­lan­dık­la­rı aşi­kâr­dır. Med­ya­da­ki sa­tış­lar­dan du­yu­lan kay­gı, bu kesimin Tür­ki­ye’de­ki med­ya te­ke­li­nin kı­rılmasıyla birlikte, önü­müz­de­ki 20 yıl­da ben­zer bir du­ru­mu ken­di aleyh­le­rin­de bu de­fa ra­kip öz­ne­ler ta­ra­fın­dan tek­rar­la­na­bi­le­cek muh­te­mel bir ge­liş­me ola­rak de­ğer­len­dir­me­sinden kaynaklanıyor.
Bu im­ka­nın kuv­ve­den fii­le geç­me­si uzun va­de­de Tür­ki­ye’yi ve Türk med­ya­sı­nı de­mok­ra­tik­leş­ti­re­cek­tir. Şu an­da ya­pıl­ma­sı ge­re­ken­se, ilk ön­ce “adam yok” laf­la­rı­nın bir ke­na­ra bı­ra­kıl­ma­sı; da­ha ön­ce ge­liş­me im­ka­nı bu­la­ma­dı­ğı için gü­dük ka­lan ye­te­nek­li isim­le­rin önü­nün adil, pay­la­şım­cı ve uzun va­de­li bir pro­je ile açıl­ma­sı­dır. Zi­ra ay­nı şe­kil­de üre­ti­le­bi­le­cek par­ti­zan ya da ka­yır­ma­cı bir yak­la­şım an­cak ufuk ka­pa­tı­cı ola­cak ve hüs­ra­na yol aça­cak­tır. Med­ya sa­tış­la­rıy­la baş­la­yan bu sü­re­cin yer­leş­me­si du­ru­mun­da, Tür­ki­ye’de mün­de­miç kro­nik ik­ti­dar te­ke­li­nin nor­mal­leş­me­siy­le bel­ki bir 10 yıl son­ra med­ya ah­la­kın­dan ya da ku­ram­sal bir med­ya oku­ma­sın­dan bah­set­me lük­sü­müz ola­bi­le­cek­tir.

Paylaş Tavsiye Et