AZERBAYCAN’DA halkın %40’lar düzeyinde ilgi gösterdiği 6 Kasım parlamento seçimlerinde iktidar, ‘ezici çoğunlukla zafer kazandı’. ‘Bağımsız’ adaylar da hesaba katılırsa, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in başkanı olduğu Yeni Azerbaycan Partisi yine Meclis’teki 125 sandalyenin kahir ekseriyetini elde etti. Adayların ilginç video klipleri ile de hatırlanacak bu seçimler, ‘demokrasi ve çıkarlar’ ikilemi bakımından ibretlikti. Seçim öncesi ve sonrasında yabancı gözlemcilerin, özellikle ülkeyi karış karış dolaşarak ‘demokrasi dersi’ veren ABD Büyükelçisi R. Harnish’in ‘gayretleri’ de gözden kaçmadı.
Bu seçimlerin, ülkedeki siyasî güç yapılanmasında ciddi bir değişime, hatta ‘kadife devrim’e yol açacağı beklenmekteydi. Ülke ve bölge genelindeki durum, olası bir değişim yönünde idi. Hakikaten de Haziran’da seçim süreci başlar başlamaz muhalefet, bloklar şeklinde konsolide olmaya çalışmış, kitle gösterileri düzenlemeye girişmiş, bu hareketliliği başta ABD olmak üzere bazı Batılı uluslararası kurumlar da teşvik etmişti. Özellikle, seçimin en iddialılarından olan Azatlık Bloğu liderleri, ABD öncülüğündeki ‘özgür dünya’nın bu sefer, güvenlik veya millî çıkarlar değil, demokrasi lehine tavır koyacağını ifade etmekteydi.
Ama söz konusu beklenti gerçekleşmedi. Öncelikle, seçim öncesi süreçte kazançlı çıkan taraf muhalefet değil, iktidardı. Muhalefet, gücünü tam olarak konsolide edemedi, polis baskısı altında yapılan gösterilerin dozunu artıramadığından seçim atmosferini kendi lehine çeviremedi. 1988-1989’lardaki meydan tecrübesini ve ülke içi dinamikleri kullanamadı. Öte yandan, güvendiği ‘özgür dünya’nın genel karakterini hesaba katmamakla da yanıldı.
İktidar ise, öncelikle uluslararası alanda hareket kabiliyetini pekiştirdi. ABD’nin ülkede birkaç radar istasyonu tesis etmesine ‘olur’ diyerek müdahale gücünü kırdı; dışişleri bakanı, bu istasyonların sınırların korunmasında yardımcı olacağını savundu. Akabinde, iktidar-içi ayrışmalara yol açacak etkili isimler tasfiye edildi; muhalefeti örgütlediği iddia edilen iki önemli bakan ve bazı bürokratlar hapsedildi. 17 Ekim’de ülkeye dönmek isteyen muhalif lider R. Guliyev’in uçağına iniş izni verilmedi. Ordu ve güvenlik güçleri sokaklarda güç gösterisi yaptı. Bu arada, Bakü’deki polislerin maaşları 5 kat artırılarak sadakatleri ‘mükâfatlandırıldı’. Devlet kaynakları ile ‘ince karalama kampanyaları’ yürütülerek çoğu muhalif liderin şahsiyetine leke atıldı; muhalif güçlerin sivil faaliyetleri ve toplantı hürriyeti polis gücüyle engellendi. Bu seçimlerde ilginç olan, belki de tarihte ilk defa bir ‘aday klonlama yöntemi’ uygulanmasıydı. Şöyle ki, tercihlerde karışıklık çıkarmak için muhalif YeS Bloğu koordinatörü Eldar Namazov’un seçim bölgesinden aynı isimle biri işadamı, diğeri gardiyan iki adayın iktidarca öne sürüldüğü belirtiliyor. Muhalefetin ‘yenilgi’sinde, yeni taktikler geliştirememesinin yanında, mevcut iktidarın etki kırıcı baskılarının azımsanmayacak rolü vardı.
Realnii Azerbaidjan gazetesinin editörü E. Fetullayev, muhalefetin iktidar eliti içinde bir bölünmeyi gerçekleştiremediği için başarısız olduğu görüşünde. Parlamentoya seçilen muhalif Ümit Partisi lideri İkbal Ağazade ise öz eleştiri yaparak, seçimlerdeki yenilgiyi, yeni tip muhalefetin oluşmamasına bağlıyor. Ona göre, yeni muhalefeti göremeyen halk, eskisine de oy vermek istemedi. Bu yüzden iktidar çevrelerinden entelektüel düzeyi pek de yüksek olmayanlar meclise girdi.
Analistler, seçime doğru ‘özgür dünya’nın özgürlükleri baskı altında tutan iktidara karşı sert çıkacağı beklenirken, muhalefeti yalnız bıraktığını kaydetmekte. Rus analizci Sergey Markov, “Azerbaycan muhalefetinin, Gürcistan’dakinin aksine öksüz durumda kaldığını ve ABD’nin nihayette Aliyev’i kendi çıkarlarının garantörü gibi görerek şimdiki rejime destek çıktığı”nı belirtiyor. Nitekim muhalefet liderlerinden A. Kerimli de seçim öncesindeki suiistimallere rağmen, seçim günü kitlesel sahtekârlıklar olmazsa, sonuçların kabul edileceğini önceden beyan etti. Onca usulsüzlüğe rağmen seçimden önce sonuçların tanınacağının dile getirilmesini, bir Rus internet sitesi, “Batı’dan iktidara sert açıklamalar yerine övgüler duyan Azerbaycan muhalefetinin aldatıldığı için hayal kırıklığına uğraması ve Aliyev karşısında teslim bayrağını çekmesi” olarak yorumladı. Bu arada, vaat edilen uluslararası desteğin verilmediği hususu, son yapılan muhalefet gösterisindeki deklarasyona da yansıdı.
Bundan sonra olağanüstü bir gelişmenin olacağını söylemek zor. Şöyle ki, üyeleri mevcut yönetimce atanan Anayasa Mahkemesi, seçimdeki usulsüzlükleri gözden geçireceğini ve kararını 12 Aralık’ta vereceğini beyan etti. AGİT ve Avrupa Konseyi de ilgili nihaî kararını aynı tarihlerde açıklayacak. Büyükelçi Harnish’e göre bu karar, usulsüzlüklerin düzeltilmesi hususunda iktidarın alacağı önlemlere göre değişecek. Görünen o ki, seçimler topyekûn yenilenmeyecek, sadece bazı bölgelerde sonuçlar iptal edilecek. Azatlık Bloğu liderlerinden P. Hüseyin de, adaylarından 35-45 kadarının seçimi kazandığına inandığını ifade ederek, iktidarla yapılan görüşmelerde bu sayıda kontenjanın muhalefete verilmesi için mücadele edildiğinin ipuçlarını verdi. Bu saatten sonra ciddi değişikliklerin beklenmemesi gerektiğini ve mitinglerle iktidara baskı yapmanın mümkün olamayacağını belirten Sosyal Demokrat Partisi Eşbaşkanı A. Alizade, 10-15 seçim dairesinde sonuçların iptal edilerek bir uzlaşmaya gidildiğine dair Batı kamuoyuna mesaj verileceğini tahmin ediyor. Harnish’in seçimleri genel olarak olumlayıcı açıklamaları, iktidarla pazarlık yapıldığının bir işareti. Buna rağmen, BDT Enstitüsü Müdürü K. Zatulin’e göre ABD, Aliyev’in ‘kancada tutulması için’ muhalefetin biraz daha genişlemesini istiyor.
Netice itibariyle, Azerbaycan seçimleri, muhalefetin kendisini yenilemesi gerektiğini ortaya koyarken, ‘özgür dünya’ için çıkarların demokrasiden önce geldiğini bir kez daha gösterdi.
Paylaş
Tavsiye Et