GALİBA sonbahar, Rus dış politikasının Doğu’ya yoğunlaştığı mevsim olarak kayıtlara geçecek. Evvelki sene olduğu gibi 2005’in son aylarında da Doğu ülkeleriyle temaslarda bir hareketlilik sezildi; diplomatik temaslar ve üst düzeydeki yeni atamalar, Asya eğilimini teyit eder nitelikteydi.
Burada elbette bölgesel güvenlik ve iktisadî işbirliğinin yanı sıra Asya ülkelerinin enerji ihtiyacı rol oynamakta. Günlük takriben 500 milyon petro-dolar girişiyle hazinesini lebalep dolduran Rusya’nın dış ticarette 2005’in ilk 9 ayında 89 milyar euro fazla verdiğini ve çevre ülkelerdeki ihalelere girerek göz dolduran Rus şirketlerinin zindelik ve iştiyakını da hesaba katmak gerek. Rusya’nın ekonomi-politik, askerî vs. potansiyeli yanında diplomatlarının seviyesi de, Doğu’ya yeniden açılım için kâfi. Belki de Türk dışişleri yetkilileri, sadece Batı değil, aynı zamanda birkaç Doğu diline de vâkıf Rusyalı diplomatların www.mid.ru web sayfasındaki özgeçmişlerini gıpta ile incelemekte! Ekim’de Moskova’da yapılan Şanghay İşbirliği Örgütü’nün hükümet başkanları zirvesi, Asya’ya yönelik hareketlilikte ilgi çekiciydi. Başbakanları Kremlin’de ağırlayan Rusya Devlet Başkanı Putin, örgütün temel görevinin güvenlik ve terörle mücadele olmakla birlikte, iktisadî ilişkiler ve ülkelerin hayat standartlarının geliştirilmesinin de gündemde olduğunu kaydetti. Faaliyet alanını ve nüfuzunu gitgide genişleten örgütün bu defaki zirvesine Hindistan, Pakistan, İran ve Moğolistan gözlemci statüsüyle katıldı. Bu ülkelerin üyelik için iştiyaklı halleri gözlerden kaçmadı. Sözgelişi, Hintli başbakanın Aralık başlarında tekrar Moskova’nın yolunu tutması önümüzdeki dönemde bu iki ülke arasındaki işbirliğinin ivme kazanacağına delâlet ediyor. Bu meyanda, silah ithalatının %70’ini Rusya’dan yapan Hindistan’ın geçen seneki siparişlerinin 5,1 milyar dolarla rekor düzeye çıkması not edilmeli.
14 Kasım’da Kremlin’de Putin’le İslam Kerimov’un imzaladıkları müttefiklik antlaşması, Rusya’nın Orta Asya politikasında fevkalâde bir kazanımdı. Ticaret ve ekonominin yanında stratejik ilişkilerin de en üst düzeye çıkarılmasını öngören bu antlaşma uyarınca Rusya, Özbekistan’da askerî üsler de inşa edebilecek. Ayrıca, bir tehdit anında taraflar birbirine her türlü desteği vermekle yükümlü. Antlaşmayı Rus diplomasisinin zaferi olarak nitelendiren Moskova Carnegie Center’dan A. Malaşenko’ya göre, son dönemlerdeki asıl mesele -Rusya’nın Özbekistan’daki konumunun ihyası- halledilmiştir. Orta Asya’daki mevkiini pekiştiren Rusya’nın, şimdi Özbekistan’da muhtemel üsler için görüşmeler yaptığı söylenmekte. Andican’daki kanlı olaylardan sonra Batılı ülkelerce şiddetle tenkit edilen Özbekistan, önce ABD eğilimli GUUAM bloğundan çekildi; sonra Hanabad’daki askerî üsten Amerika’yı kapı dışarı etti; nihayet Rusya öncülüğündeki EvrAzES ekonomi topluluğuna katılarak süratle Moskova’nın yörüngesine geri döndü. Öte yandan Kasım ayında devlet kontrolündeki doğalgaz tröstü Gazprom, Kazak enerji şirketi KazMunayGaz ile 55 milyar metreküplük Türkmen ve Özbek doğalgazının 5 yıl süreyle naklinde anlaştı. Böylece, kaynaklarla mebzul bu ülkelerin doğal gaz ihracatında Rus tekeli baki kalacağa benziyor.
Putin’in Kasım ayındaki atamalarının Doğu eğilimini zımnen desteklediği söylenebilir. Cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinden başbakanın birinci yardımcılığına getirilen ve Putin’den sonra muhtemel başkan addedilen 40 yaşındaki hukuk doçenti Dmitri Medvedev, ülke bütünlüğünün korunmasında Doğu vilayetlerinin kalkındırılmasının son derece mühim olduğuna inanıyor. Ona göre, “ülke bu yönde gelişmezse, birleşik Rusya da olmayacak; belki de artık Uzakdoğu vilayetlerini biz değil, başkaları geliştirecek.” Sibirya’yı kapsayan Doğu vilayetlerinin canlandırılması tabii ki Asya ülkeleriyle çok yönlü ilişkilerin inşasıyla mümkündür. Bu arada Sibirya’nın petrolüyle meşhur Tümen Vilayeti Valisi S. Sobyanin cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğine atandı. Kazan Belediye Başkanı Kamil İshakov ise, 7 süper valilikten birinin -Rusya’nın Uzakdoğu bölgesinin- başına getirildi. İKÖ’nün Mekke Zirvesi’nde ‘gözlemci’ Rusya’yı temsil eden İshakov, aynı zamanda Uzakdoğu bölgesinde ASEAN ülkeleriyle bağlantıları ‘berkitecek’. Görüldüğü gibi, Rus politikasında Doğucu kadroların etkisi artmakta.
Kasım ortalarında Mavi Akım’ın gecikmiş resmî açılışının ardından Putin’in ayağının tozu ile Güney Kore’de Asya-Pasifik ülkelerinin toplantısına katılmasının yanında, belki de Rusya’nın son dönemdeki Doğu politikasına mührünü vuran girişim, Güneydoğu Asya kaplanlarıyla beraber 10 ülkeyi birleştiren ASEAN’la yapılan zirveydi. Putin’in son üç senede 3. defa geldiği Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da Aralık ortalarında ilk kez gerçekleştirilen ASEAN-Rusya zirve toplantısında, stratejik işbirliği belgesi ve 2015’e dek çok yönlü faaliyet programı imzalandı. Putin’in dış politika danışmanı S. Prikhodko, bu görüşmenin mutat olmadığını, ASEAN ile ciddi işbirliğinin temelinin atıldığını ve bundan çok şey beklediklerini kaydetmekte. Bugün Asya ülkeleri, Rusya’nın petrol ihracatında %3’lük yer tutsa da, Enerji Bakanı V. Khristenko’nun tahminine göre bu, 2020’de %30’a çıkacak. Doğalgaz ihtiyacını Rusya’dan karşılamayı düşünen bölge ülkeleri, silah alımına da sıcak bakmakta; mesela, en son anlaşmayla Kuala Lumpur’a 900 milyon dolara 18 adet Su-30MKM jeti teslim edilecek. Dahası, Rus üslerini kullanarak uzaya giden Malezyalı ilk ‘gökmen’ haberini de önümüzdeki günlerde duyacağız.
İzlediği Batıcı politikalar yüzünden I. Petro, Rus tarihi ve edebiyatında “Batı’ya pencere açan önder” olarak zikredilmekte. Asya’ya doğru açılımların devam etmesi halinde öyle görünüyor ki, Rusya’nın şimdiki başkanı Putin de, “Doğu’ya pencere açan lider” sıfatıyla hatırlanacak.
Paylaş
Tavsiye Et