Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (June 2007) > Müzik
Müzik
Vive la France
Yapım: Brisa, UK, 2001
 
Fran­sız chan­son’u Ba­tı mü­zik ge­le­ne­ği içe­ri­sin­de hu­su­si bir mü­zik tü­rü­dür ve ken­di­ne ait bir ta­ri­hi var­dır. Pi­er­re Sa­ka, Fran­sız şan­so­nu­nun res­mî ta­ri­hi­nin 18. as­rın ilk yıl­la­rın­da dî­ners du ca­vea­u’nun, ya­ni top­lu­mun kül­tür­lü men­sup­la­rı­nı et­ki­le­yen chan­so­ni­er’le­rin (mu­gan­ni­le­rin) top­lan­dı­ğı mu­si­ki mec­lis­le­ri­nin or­ta­ya çı­kı­şıy­la baş­la­dı­ğı­nı id­di­a eder. Bi­li­nen ilk şan­son­yer, “Pa­ris à cinq heu­res du ma­tin” ad­lı ese­rin güf­te ya­za­rı olan De­sa­ugi­ers (1772-1827) idi, fa­kat o dev­rin en ta­nın­mış ses sa­nat­kâ­rı ve Fran­sız mu­si­ki­si­nin ilk ger­çek yıl­dı­zı hiç hi­lâf­sız Béran­ger (1780-1857) ol­du. 18. ve 19. yüz­yıl­lar­da şar­kı, hal­kı cû­şu­hu­rû­şa ge­tir­me va­sı­ta­sı ol­du. Geç 19. yüz­yıl ve er­ken 20. yüz­yıl­lar, güf­te­sin­de Pa­ris’in dı­şın­da ka­lan yer­ler­de (Bel­le­vil­le, Mont­mar­tre ve Böl­ge dı­şın­da) ya­şa­yan iş­çi sı­nı­fı­nı hi­ka­ye eden chan­son réalis­te’in hü­küm sür­dü­ğü bir dö­nem­di. Ger­çek­çi tarz­la­rıy­la öne çı­kan Fréhel ve Pi­af’ın dı­şın­da bu şar­kı tü­rü­ne bağ­lı olan ilk sa­nat­kâr­lar­dan bi­ri de Aris­ti­de Bru­ant (1851-1925) idi. Bru­ant bur­ju­va bir ai­le­nin ço­cu­ğu ola­rak dün­ya­ya gel­di ve fe­rah bir ha­yat sür­dü. Fa­kat şar­kı­la­rı iş­çi sı­nı­fı­nı ve on­la­rın Pa­ris’te ya­şa­dı­ğı yer­le­ri (Mont­mar­tre ve ‘Böl­ge’) ko­nu edi­ni­yor­du. Bru­ant’ın şar­kı­la­rı­nın Mont­mar­tre’i ve ‘Böl­ge’si, sa­vaş­tan son­ra çok de­ğiş­ti, fa­kat böl­ge in­san­la­rı­nın ef­sa­ne­si olan folk­lo­re des fa­ubo­urgs ve on­la­rın ya­şa­dık­la­rı yer var­lı­ğı­nı sür­dür­dü. 1950’ler ‘phénomène ri­ve-ga­uc­he’in ve en­te­lek­tü­el ya­hut ede­bî ni­te­lik­te­ki şar­kı­la­rın or­ta­ya çı­kı­şı­na ta­nık­lık et­ti. Te­mel ola­rak Sa­int-Ger­ma­in-des-Près ka­ba­re­le­ri üze­rin­de yük­se­len bu şar­kı tü­rü -ki chan­son poéti­qu­e ola­rak da bi­li­nir- Fran­sa’da Au­te­ur-Com­po­si­te­ur-In­terprète ol­gu­su­nun, ya­ni ay­nı za­man­da hem güf­te ya­za­rı, hem bes­te­kâr, hem de ic­ra­cı ol­ma vas­fı­nı ta­şı­yan çok­yön­lü sa­nat­kâr­la­rın or­ta­ya çı­kı­şı­na ze­min ha­zır­la­dı. Met­nin en önem­li un­sur ol­du­ğu bu şar­kı tü­rü­nün en bi­li­nen tem­sil­ci­le­ri Char­les Tre­net ve da­ha son­ra­la­rı, Ferré, Bras­sens and Brel’dir. 1960’lar­da, yéyé ola­rak bi­li­nen (ki İn­gi­liz­ce ‘ye­ah, ye­ah’, ya­ni ‘ta­bi, ta­bi’ sö­zü­nün tak­li­di­dir) Fran­sız pop mü­zi­ği dal­ga­sı­nın dört bir ya­na ya­yı­lı­şı, güf­te­nin esas ka­bul edil­di­ği chan­son poéti­qu­e’in so­nu­nu ge­tir­di. Elek­tro­nik mü­zi­ğin zir­ve­ye çık­tı­ğı, söz­le­rin an­la­mı­nın öne­mi­ni yi­tir­di­ği, hat­ta an­lam­sız söz­le­rin ter­cih se­be­bi ol­du­ğu bu­gü­nün kü­re­sel kit­le mü­zik kül­tü­rü içe­ri­sin­de her mil­le­tin ya­kın bir ta­ri­he ka­dar ken­di hav­za­sın­da üret­ti­ği zen­gin­lik­le­rin ha­tır­lan­ma­sı ge­le­cek için öne­ri­le­cek ya­ra­tı­cı al­ter­na­tif­ler için ge­rek­li­dir. Po­pü­ler olan zo­run­lu ola­rak kö­tü de­ğil­dir, zi­ra chan­son poéti­qu­e de ken­di dev­ri­nin po­pü­le­riy­di. Teh­li­ke­li olan, yı­ğın­sal/kit­le­sel olan sığ­laş­tı­rı­cı kül­tür dal­ga­sı­dır. Vi­ve la Fran­ce, 30’lu 40’lı yıl­la­rın ca­na ya­kın ve ne­şe­li Fran­sız chan­son’unun dö­ne­min par­lak yıl­dız­la­rı ta­ra­fın­dan ic­ra edil­miş ör­nek­le­ri­ni içe­ren al­büm­de Char­les Tre­net ta­ra­fın­dan ses­len­di­ri­len “On dan­se à Pa­ris” (1946 kay­dı), “La Ro­man­ce de Pa­ris” (1941 kay­dı), “Si tu vas à Pa­ris” (1942 kay­dı) ve Ma­uri­ce Che­va­li­er’in oku­du­ğu “Ça sent si bon la Fran­ce” (1940 kay­dı), “Dans les squa­res à Pa­ris, au prin­temps” (1934 kay­dı) dı­şın­da ay­rı­ca Je­an Sab­lon, Le­o Mar­ja­ne, Ti­no Ros­si, Ray Ven­tu­ra, Jo­sep­hi­ne Ba­ker ve Hen­ri Ga­rat’ın ses­len­dir­di­ği bir­bi­rin­den gü­zel şar­kı­lar yer alı­yor. Tek cüm­ley­le: C’est si bon! / Cihat Arınç

Tavsiye Et
Bir Nefes Hayat
Cengiz Onural
Yapım: Kalan Müzik, 2007
 
Cen­giz Onu­ral, ha­yal­le­ri­nin pe­şin­den ko­şan ve mü­zi­ği ha­yat­ta kal­mak için bir ilaç ola­rak gö­ren bir sa­zen­de. Us­ta­lık id­di­asın­da de­ğil; bir “grup ada­mı” ol­ma­nın ge­tir­di­ği pay­la­şı­mın ver­di­ği mut­lu­luk onun üret­me iş­ti­ya­kı­nı kam­çı­lı­yor. Bu al­büm­de sa­nat­çı­nın Bo­ra Ebe­oğ­lu ile bir­lik­te bes­te­le­di­ği çe­şit­li film ve di­zi mü­zik­le­ri, yi­ne sa­nat­çı ta­ra­fın­dan Aziz Şe­nol Fi­liz, Mu­rat Ay­de­mir, Der­ya Tür­kan, Mu­am­mer Ke­ten­coğ­lu, Hüs­nü Şen­len­di­ri­ci gi­bi ya­kın dost­la­rı ile be­ra­ber ic­ra edi­li­yor. /Cihat Arınç

Tavsiye Et
Pan’a Armağan: 20. Yıl (1986-2006)
Ha­zır­la­yan: Işık Ta­bar ve Fer­ruh Gen­çer
İs­tan­bul: Pan Ya­yın­cı­lık, 2006
 
UNES­CO ve­ri­le­ri­ne gö­re 1999 yıl­lın­da ba­sı­lan ki­tap sa­yı­sı, İn­gil­te­re’de 110.965, Al­man­ya’da 78.042, ABD’de 68.175 iken Tür­ki­ye’de sa­de­ce 2.920. Üre­ti­len ya­yın­la­ra iliş­kin bu ni­ce­lik­sel ve­ri­le­re ni­te­lik far­kı­nı da ilâ­ve et­ti­ği­miz­de du­rum Tür­ki­ye açı­sın­dan pek de par­lak de­ğil. Fa­kat bu me­yan­da 2007’de, 1999’da­ki­ne nis­pet­le çok da­ha iyi du­rum­da ol­du­ğu­mu­zu da be­lirt­mek ge­re­kir. Her ne ka­dar Tür­ki­ye’de şu an­da ba­sı­lan eser­le­rin bü­yük bir ço­ğun­lu­ğu hâ­lâ te­lif de­ğil ter­cü­me ol­sa da, ge­nel­lik­le ken­di sa­ha­la­rı­nın önem­li kay­nak­la­rın­dan sa­yı­lan bu ki­tap­lar ara­sın­da hem ken­di kla­sik­le­ri­miz hem de di­ğer me­de­ni­yet­le­rin kla­sik­le­ri cid­di bir yer iş­gal et­me­ye baş­la­dı. Ay­rı­ca ge­nel eser­le­rin dı­şın­da da­ha te­ma­tik, hu­su­si alan­la­ra hi­tap eden ya­yın sa­yı­sı da ni­te­li­ğiy­le be­ra­ber art­tı. Pan Ya­yın­cı­lık bun­dan 20 yıl ön­ce bü­yük bir ris­ki gö­ze ala­rak te­ma­tik ya­yın­cı­lı­ğın ge­liş­me­di­ği bir de­vir­de, üs­te­lik de mü­zik gi­bi ne­ta­me­li bir ko­nu­da ya­yın­cı­lık yap­ma­ya baş­la­dı. Pan’a Ar­ma­ğan: 20. Yıl baş­lık­lı ki­ta­bın edi­tör­lü­ğü­nü de yap­mış olan Işık Ta­bar Gen­çer ve Fer­ruh Gen­çer’in, bir­lik­te ka­le­me al­dık­la­rı “20 Yıl­dır Mü­zi­ği Oku­ya­bi­lir­si­niz” baş­lık­lı ma­ka­le­de be­lirt­tik­le­ri­ne gö­re, Bo­ğa­zi­çi Üni­ver­si­te­si Türk Mü­zi­ği Ku­lü­bü bün­ye­sin­de bir yan­dan ko­ro ça­lış­ma­la­rı­na ka­tı­lır­ken bir yan­dan da Türk mü­zi­ği­nin çe­şit­li cep­he­le­ri­ni ve önem­li tem­sil­ci­le­ri­ni ko­nu alan an­ma top­lan­tı­la­rı, se­mi­ner­ler, açık otu­rum­lar dü­zen­le­yen sa­mi­mi bir genç top­lu­luk, da­ha son­ra bam­baş­ka sa­ha­lar­da atıl­dık­la­rı ha­yat içe­ri­sin­de de bir­bir­le­rin­den kop­ma­dı­lar. Ha­yat şart­la­rı ya­pı­la­cak iş­le­ri er­te­le­miş ol­sa da, gün gel­di bir ve­si­ley­le ken­di­le­ri­ni Or­han Na­su­hi­oğ­lu’nun evin­de bul­du­lar. O bu­luş­ma­dan son­ra mü­zik ki­tap­la­rı ya­yım­la­yan te­ma­tik bir ya­yı­ne­vi kur­ma­ya ka­rar ver­di­ler. İlk ki­tap­la­rı­nı bü­yük bir öz­ve­riy­le ha­zır­la­dı­lar ve bas­kı­ya ver­di­ler. 2500 bas­kı­lık ilk ki­ta­bın bas­kı­sı­nın tü­ken­me­si için 13 yıl geç­me­si ge­rek­ti. Ki­ta­bı ki­tap­çı­la­ra ka­bul et­ti­rip raf­la­ra koy­dur­mak için de bü­yük ça­ba har­ca­dı­lar. 1989’da ha­li­ha­zır­da bu­lun­du­ğu Be­şik­taş’ta­ki ye­ri­ne ta­şı­nan Pan’ın, o yıl­lar­da mü­zik ki­tap­la­rı­nın sa­tıl­dı­ğı bu­tik ki­tap­çı­sın­da bir ra­fı bi­le dol­dur­ma­ya­cak ka­dar az ki­ta­bı var­dı. Oy­sa bu­gün bi­ni aş­kın mü­zik ki­ta­bı­nın sa­tıl­dı­ğı bu dük­kan­da­ki ki­tap­la­rın yüz­den faz­la­sı­nı bi­za­ti­hi ken­di­le­ri ya­yım­la­dı­lar. Pan’a Ar­ma­ğan: 20. Yıl, 20 yıl­lık bir ba­şa­rı­nın öy­kü­sü. Ya­zar­la­rı ile okur­la­rın­dan gör­dü­ğü des­tek­le gay­ret­li bir şe­kil­de ça­lı­şan bu ekip iyi bir iş çı­kar­dı. 20’nci yı­lı kut­la­mak için ba­sı­lan bu ar­ma­ğan ki­ta­bın­da Bü­lent Ak­soy’dan Cem Be­har’a, Hüs­rev Ha­te­mi’den Okan Mu­rat Öz­türk’e, Eu­ge­ni­a Po­pes­cu-Ju­detz’den Yal­çın Tu­ra’ya, Ralf Mar­tin Jäger’den Re­cep Us­lu’ya ka­dar son de­re­ce seç­kin bir ya­zar kad­ro­su­nun, 20. yıl şe­re­fi­ne ka­le­me al­dı­ğı ma­ka­le­ler der­len­miş. /Cihat Arınç

Tavsiye Et