Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (August 2007) > Kapak > MHP ve DTP’li Meclis’te AK Parti’nin sorumluluğu
Kapak
MHP ve DTP’li Meclis’te AK Parti’nin sorumluluğu
Bekir Berat Özipek
“BUGÜN Ana­ya­sa Mah­ke­me­si bi­ziz. 22 Tem­muz’da biz de ka­ra­rı­mı­zı açık­la­ya­ca­ğız.” Se­çim­ler­den iki haf­ta ön­ce han­gi par­ti­ye oy ve­re­ce­ği­ni sor­du­ğum bir iş­çi emek­li­si böy­le söy­lü­yor­du. Kır­gın ve öf­ke­liy­di, bir o ka­dar da ken­din­den emin. Ama yal­nız de­ğil­di. Bu­gün se­çim so­nuç­la­rı kar­şı­sın­da “şo­ke olan” mu­ha­le­fet li­der­le­ri, eğer Çan­ka­ya ve Gü­niz So­kak’tan aşa­ğı­la­ra inip Abi­din­pa­şa ve­ya Tuz­lu­ça­yır’ı do­la­şa­cak ol­sa­lar­dı, bu ruh ha­li­nin sa­de­ce o iş­çi emek­li­si­ne öz­gü ol­ma­dı­ğı­nı gö­re­cek­ler­di.
Top­lu­mun Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin hu­ku­ka ay­kı­rı 367 ka­ra­rı­na, 27 Ni­san e-muh­tı­ra­sı­na ve mil­le­tin seç­tik­le­ri­ne sü­rek­li had­di­ni bil­di­ren “dev­le­tin ku­rum­la­rı”na duy­du­ğu tep­ki­nin bo­yut­la­rı­nı an­la­ma­yan­lar, AK Par­ti’nin 22 Tem­muz’da ka­zan­dı­ğı ezi­ci za­fer kar­şı­sın­da şa­şı­rıp kal­dı­lar.
CHP’den Onur Öy­men, AKP’nin sı­kın­tı çe­ken top­lu­mun ge­niş ke­sim­le­rin­den oy al­ma­sı­nın ras­yo­nel ol­ma­yan ba­zı se­bep­le­ri ol­du­ğu­nu be­lir­te­rek, “Eğer siz sı­kın­tı çek­me­ni­ze, aç­lık çek­me­ni­ze, her gün hü­kü­me­ti eleş­tir­me­ni­ze rağ­men, gi­dip ik­ti­dar par­ti­si­ne oy ve­ri­yor­sa­nız, bu iş­te man­tık­la açık­lan­ma­ya­cak bir şey var de­mek­tir” de­di. CHP ge­le­ne­ği­ni göz önü­ne al­dı­ğı­mız­da, şa­şır­tı­cı bir tep­ki de­ğil bu. Muh­te­me­len da­ha sa­mi­mi bir soh­bet­te baş­ka ba­zı­la­rı, as­lın­da bü­tün so­ru­nun çok par­ti­li ha­ya­ta er­ken ge­çil­me­sin­den kay­nak­lan­dı­ğı­nı, hal­kın “he­nüz re­şit ol­ma­dı­ğı”nı, doğ­ru­yu gö­re­cek ol­gun­lu­ğa ula­şa­ma­dı­ğı için “ken­di ha­li­ne bı­ra­kıl­ma­ma­sı” ge­rek­ti­ği­ni, “bir sü­re da­ha” (ta­bii ucu açık bir sü­re ve­ya ör­ne­ğin iki yüz yıl ka­dar) “eği­til­me­si­nin şart ol­du­ğu”nu da ek­le­ye­bi­lir­ler.
CHP’li­le­rin bu tür­den an­ti-de­mok­ra­tik, ve­sa­yet­çi ve­ya eli­tist yak­la­şım­la­rı, el­bet­te sa­de­ce yan­lış bir akıl yü­rüt­me­nin ve­ya ja­ko­be­nizm­den et­ki­len­me­le­ri­nin so­nu­cu de­ğil. Bu par­ti­nin da­yan­dı­ğı -esas ola­rak “has yurt­taş­lar”dan olu­şan- sos­yo-eko­no­mik ta­ba­nın çı­kar­la­rı, ge­niş kit­le­le­rin si­ya­se­te ka­tıl­ma­sı­nı ve sı­ra­dan va­tan­da­şın da ül­ke yö­ne­ti­min­de be­lir­le­yi­ci ha­le gel­me­si­ni hoş kar­şı­la­ma­ma­la­rı­nı önem­li öl­çü­de açık­lı­yor.
CHP yö­ne­ti­ci­le­ri­nin sos­yal pi­ra­mi­din alt ve or­ta sı­nıf­la­rı­nı oluş­tu­ran ço­ğun­luk va­tan­daş­lar­dan, ya­ni “halk­tan ko­puk” ol­ma­la­rı do­la­yı­sıy­la, hal­kın ter­cih­le­ri­nin san­dı­ğa na­sıl yan­sı­ya­ca­ğı­nı an­la­ya­ma­ma­la­rı nor­mal gö­rü­le­bi­lir. Ama hem pi­ra­mi­din al­tın­da­ki “da­ha az has yurt­taş­lar”a da­ya­nıp, on­lar­dan Mec­lis’e gi­re­cek ka­dar oy alıp hem de so­nuç­la­ra şa­şır­mak, en azın­dan anor­mal ve­ya il­ginç­tir. MHP li­de­ri Bah­çe­li’nin, “AKP’nin bu ka­dar ha­ta, bu ka­dar yan­lı­şı­na rağ­men oy­la­rı­nı bu ka­dar ar­tır­ma­sı hay­ret edi­le­cek bir du­rum. Na­sıl olu­yor, an­la­mak­ta zor­luk çe­ki­yo­rum. Çün­kü ger­çek­ten bir­çok önem­li ha­ta ve yan­lış yap­tı­lar. Hal­kın bu­nu an­la­ma­mış ol­ma­sı hay­ret edi­le­cek bir şey” şek­lin­de­ki söz­le­ri, bu an­lam­da en azın­dan ‘anor­mal’ bir du­ru­mu ifa­de edi­yor. An­cak bu ifa­de, se­çim sü­re­cin­de “Mü­es­ses Ni­zam”ın göz­de par­ti­si ha­li­ne ge­len MHP’nin iş­le­vi­ni sor­gu­la­ma­yı da ge­rek­ti­ri­yor.
Eko­no­mik ve si­ya­si iş­le­vi ba­kı­mın­dan, pi­ra­mi­din al­tın­dan oy alan, ama pi­ra­mi­din üs­tün­de­ki dar bir züm­re­nin çı­kar­la­rı­nı sa­vu­nan bir par­ti MHP. Baş­ka bir ifa­dey­le, yok­sul ta­ba­na ay­rı­ca­lık­lı zen­gin­le­rin çı­kar­la­rı­nı sa­vun­dur­tan bir par­ti. Özel­lik­le Re­fah-Yol koa­lis­yo­nu­nun yı­kıl­ma­sı­nı is­te­yen güç­le­rin Tür­keş’in bil­ge­li­ği­ni keş­fet­ti­ği gün­den be­ri MHP, sa­de­ce “çev­re”den ge­len hü­kü­met­le­rin ta­ba­nı­nı aşın­dır­mak için de­ğil, “ide­olo­jik mer­kez”i ve dev­let par­ti­si­ni tak­vi­ye et­mek için de kul­la­nı­lı­yor. 22 Tem­muz se­çim­le­ri ön­ce­si MHP’nin gök­le­re çı­ka­rıl­ma­sı­nı, CHP’den al­dı­ğı öv­gü do­lu me­saj­la­rı, Cum­hu­ri­yet ga­ze­te­sin­de yer alan “CHP=MHP” ilan­la­rı­nı ve kı­dem­li mi­li­ta­rist ba­zı ga­ze­te­ci­le­rin sem­pa­ti do­lu yo­rum­la­rı­nı, Bah­çe­li’yi aziz­ler mer­te­be­si­ne çı­ka­ran ‘bel­ge­sel’le­ri ve bu­ra­da isim­le­ri­ni ana­ma­ya­ca­ğı­mız pek çok çev­re­nin ‘kat­kı’la­rı­nı da böy­le açık­la­ya­bi­li­riz.
An­cak ül­ke­nin se­çim sü­re­ci­ne gir­di­ği bir dö­nem­de ba­ra­jı aş­ma­sı için MHP’ye en dra­ma­tik des­tek, bir­bi­ri­ne kar­şıt gö­rü­nen güç­ler­den gel­di. Ocak-Ni­san dö­ne­min­de­ki nis­pi sü­ku­net, se­çim sü­re­ci­ne gi­ril­di­ği Ni­san’dan iti­ba­ren cid­di bir bi­çim­de bo­zul­du. Ani­den ma­yın­lar pat­la­ma­ya ve as­ker­ler öl­me­ye baş­la­dı. Me­se­le­nin in­sa­ni tra­je­di ta­ra­fı­nı bir an için göz ar­dı et­sek bi­le, bu sal­dı­rı­la­rın pra­tik­te­ki an­la­mı açık­tı: Pat­la­yan her ma­yın ve Ana­do­lu’nun her ya­nı­na gön­de­ri­len as­ker ce­na­ze­le­ri, et­nik öf­ke­yi kö­rük­lü­yor, top­lum­sal tep­ki­yi “aciz hü­kü­met”e yö­nel­ti­yor­du. Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı’nın “Irak’a as­ke­rî mü­da­ha­le” is­te­ği de bu sü­reç­te gel­di. Hü­kü­me­tin, her so­rum­lu hü­kü­me­tin yap­ma­sı ge­re­ke­ni ya­pıp mü­da­ha­le­ye ya­naş­ma­ma­sı, her gün ge­len ma­yın sal­dı­rı­la­rı­nın kur­ban­la­rıy­la bir­le­şin­ce, or­ta­ya ‘aciz’, hat­ta ‘ga­fil’ bir hü­kü­met ve her kur­ban­la bir­lik­te MHP’ye gi­den on bin­ler­ce oy çık­tı. Bu tab­lo­ya bir de Bar­za­ni’nin “PKK ile sa­va­şa­ma­ya­cak­la­rı”na iliş­kin açık­la­ma­la­rı ek­le­nin­ce, çi­zi­len aciz­lik ima­jı­nın zir­ve­si­ne ula­şıl­dı (Bar­za­ni’nin iş­gal­ci ABD’ye rağ­men böy­le ko­nu­şa­ma­ya­ca­ğı­nı ile­ri sü­ren­ler hak­lıy­sa, ABD’nin bu sü­reç­te do­lay­lı ola­rak ki­mi des­tek­le­miş ol­du­ğu da an­la­şı­la­bi­lir). Hâ­lâ fi­kir de­ğiş­tir­me­yen­ler de se­çim­den ön­ce­ki son iki gün için­de Ley­la Za­na’nın eya­let sis­te­mi ve Kür­dis­tan Eya­le­ti öne­ri­si­ni duy­du­lar.
Bü­tün bu ‘ça­ba­lar’ se­me­re­si­ni ver­di ve MHP ba­ra­jı ra­hat­ça ge­çe­rek Mec­lis’e gir­di. O gün­ler­de Ma­hir Kay­nak, se­çim­den he­men son­ra sal­dı­rı­la­rın ke­si­le­ce­ği­ni ön­gör­müş­tü ve bu ön­gö­rü doğ­ru çık­tı.
Öy­le ve­ya böy­le, bu­gün AK Par­ti ve CHP’nin ya­nı sı­ra MHP’nin ve DTP’li ba­ğım­sız­la­rın da için­de yer al­dı­ğı bir Mec­lis kom­po­zis­yo­nu oluş­tu. DTP, an­ti-de­mok­ra­tik ve ada­let­siz ol­du­ğu tar­tı­şıl­maz olan as­tro­no­mik ba­ra­jı, ba­ğım­sız aday­lar for­mü­lüy­le aşa­rak Mec­lis’e 23 mil­let­ve­ki­li gön­der­me­yi ba­şar­dı. An­cak oy ora­nın­da­ki dü­şüş göz önü­ne alın­dı­ğın­da bu­nu bü­yük bir ba­şa­rı say­mak ko­lay de­ğil. DTP’nin yu­ka­rı­da di­le ge­ti­ri­len şid­det or­ta­mın­da ge­rek­li tav­rı or­ta­ya ko­ya­ma­yı­şı, par­ti ola­rak Tür­ki­ye’de­ki sağ ve sol mil­li­yet­çi da­ya­nış­ma­ya kar­şı si­vil ve de­mok­rat si­ya­si al­ter­na­ti­fi tem­sil et­me­ye ya­kın en güç­lü ak­tö­rün AK Par­ti ola­rak be­lir­gin­leş­me­si ve Kürt so­ru­nu­nun çö­zü­mü ko­nu­sun­da 2005’ten son­ra cid­di bir adım ata­ma­mış ol­ma­sı­na rağ­men hü­kü­me­tin Irak’a mü­da­ha­le ko­nu­sun­da sa­vaş çı­ğırt­kan­la­rı­na kar­şı sağ­lam dur­ma­yı ba­şar­mış ol­ma­sı gi­bi se­bep­ler, Kürt oy­la­rı­nın AK Par­ti’ye blok ola­rak ak­ma­sı­nı sağ­la­dı.
Bu sü­re­ce na­sıl ge­lin­miş olur­sa ol­sun, de­mok­ra­si­yi ve ba­rı­şı önem­se­yen her­ke­sin so­rum­lu­luk duy­gu­suy­la ha­re­ket et­me­si­ni ge­rek­ti­ren bir du­rum bu. An­cak en bü­yük so­rum­lu­luk, AK Par­ti­li ço­ğun­lu­ğa ve onun oluş­tu­ra­ca­ğı hü­kü­me­te dü­şü­yor. Açık­tır ki ye­ni dö­nem­de Mec­lis, bir yan­da CHP ile MHP’nin, di­ğer yan­da AK Par­ti ve ba­ğım­sız­la­rın yer al­dı­ğı iki ana ek­sen ara­sın­da şe­kil­le­ne­cek­tir. AK Par­ti, DTP ile yan ya­na dur­mak­tan ka­çın­mak is­te­se bi­le (ki bu­nu yap­ma­ya ça­lış­ma­sı ha­ta­dır), so­nuç­ta de­mok­ra­tik­leş­me­ye iliş­kin bü­tün adım­lar­da da­ya­nış­mak du­ru­mun­da ola­bi­le­cek­tir. Bu sü­reç­te Er­do­ğan hü­kü­me­ti, ba­zı çev­re­le­rin bek­le­di­ği gi­bi mil­li­yet­çi­leş­me eği­li­mi­ne gi­rip DTP’yi dış­la­yı­cı bir si­ya­sa iz­le­me­ye kal­kı­şa­cak olur­sa, bun­dan hem de­mok­ra­tik­leş­me sü­re­ci hem de ken­di­si za­rar gö­re­cek­tir.
AK Par­ti, DTP’li mil­let­ve­kil­le­ri­ne CHP’nin ken­di­si­ne et­ti­ği mu­ame­le­yi re­va gör­me­me­li, on­la­rın da hal­kın se­çe­rek Mec­lis’e gön­der­di­ği meş­ru tem­sil­ci­ler ol­duk­la­rı­nı unut­ma­ma­lı­dır. Bu an­lam­da DTP’li ve­kil­ler, AK Par­ti’nin de­mok­ra­si tes­ti ola­cak­tır. On­la­rın, ay­rı­lık­çı tez­ler da­hil, en ‘ay­kı­rı’ fi­kir­le­ri di­le ge­tir­me­le­ri du­ru­mun­da da­hi, ifa­de hür­ri­ye­ti çer­çe­ve­sin­de hak­la­rı­nı sa­vun­ma­lı ve kür­sü do­ku­nul­maz­lık­la­rı­na za­rar gel­me­me­si­ni sağ­la­ma­lı­dır. Bu hem ah­la­ki bir zo­run­lu­luk­tur, hem de ba­zen bir­kaç oyun da­hi ha­ya­ti öne­me sa­hip ola­bil­di­ği­ni gös­te­ren cum­hur­baş­kan­lı­ğı oy­la­ma­sın­da ya­şa­nan­lar göz önü­ne alı­na­cak olur­sa, stra­te­jik bir ge­rek­li­lik­tir.
Eğer AK Par­ti, için­de­ki Ce­mil Çi­çek’in de­ğil, de­mok­ra­si­nin se­si­ni din­le­me­yi ba­şa­rır­sa, MHP’li ve DTP’li Mec­lis, kor­ku­la­nın ak­si­ne ada­le­te ve ba­rı­şa hiz­met eder. Ye­ter ki bü­rok­ra­tik kö­tü­rüm­leş­me­ye uğ­ra­ma­dan, mil­li­yet­çi tep­ki­sel­lik­le­re sav­rul­ma­dan du­ra­bil­sin ve re­form­la­ra ye­ni­den baş­la­ya­bil­sin.

Paylaş Tavsiye Et