Anlayış, bu ay ülkede kronik bir toplumsal soruna dönüşen başörtüsü yasağını kapağına taşıyor. Fahrettin Altun yazısında, başörtüsü serbestliğinin sadece üniversiteyle sınırlandırılmasının, sorunu ötelemekten başka bir anlamı olmayacağını belirtiyor. Nazife Şişman başörtüsünün “yıkıcı bir simge” olarak kodlanmasının kökenlerinin İslam fobisine dayandığını, A. Kemal Bersay ise başörtüsünün “hukukun siyasallaşmış ve çifte standartlarla dolu olduğunu bize sürekli hatırlatan bir sembol” olduğunu söylüyor. Muharrem Balcı ise yasak savma kabilinden, sonuçları düşünülmeksizin yapılacak bir düzenlemenin ne zihin bulanıklığını giderebileceğini ne de özgürlüğün tam olarak teminini sağlayabileceğini belirtiyor.
Mustafa Özel bu ayki yazısında Ergenekon çetesinin çapulcu ve fikirsiz kabadayılarının sözde milliyetçiliğinin, Gökalp gibi milletinin derdiyle hemhal olan fikir adamlarının yaklaşımından ne kadar uzak olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Milletlerin tarihi iki D ile temayüz eder: Değişim ve Devamlılık. Yeni fikirlere muhtacız, fakat bir milleti yaşatacak büsbütün yeni hiçbir fikir yoktur!” Memleket Hali’nde Yücel Bulut, YÖK Başkanı’nın “üniversiteler paralı olmalı” şeklindeki açıklamasının üniversitelerin çok boyutlu sorunlarını anlamaktan uzak olduğunu belirtiyor.
SöyleşiYORUM’un bu ayki konuğu ise duyarlı bir entelektüel ve hukukçu Doç. Dr. Mustafa Şentop. Şentop, üniversitelerin ve YÖK’ün, kuruluşundan kaynaklanan yapısal problemleri olduğunu; ancak kurumun tümüyle kaldırılmasından önce bir rehabilitasyon sürecine ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor. Şentop, başörtüsü yasağıyla ilgili olarak da bir hafızasızlık sorunu yaşandığına, 28 Şubat’a kadar başörtülü öğrencilerin serbestçe üniversitelere girebildiklerine dikkat çekiyor.
Kuzey Irak’ta ezber bozan gelişmeleri ele alan bu ayki Dosya’da, Kutbettin Kılıç, Altan Tan, Tamer Korkmaz, Mesut Özcan ve Hakkı Uygur yazılarıyla bölgeye mercek tutuyor.
Türkiye Siyaset’te Murat Yılmaz, Ergenekon Operasyonu ile ortaya çıkarılan çete benzeri yapılanmaların İttihat Terakki Cemiyeti’ne kadar giden tarihi üzerinde dururken; Taha Özhan, yeni dönemde Kürt meselesini eski paradigma ile sürdürmemizin mümkün olmadığını belirtiyor. Nuh Yılmaz, Gül’ün ABD ziyaretini değerlendirirken; Ümit Aksoy, AK Parti hükümetinin iftar davetine icabet eden Alevileri düşkün ilan ederek “içe kapanmacı” tutumlar geliştirmenin hiçbir sorunu çözmeyeceğinin altını çiziyor. Türkiye Ekonomi’de Ömer Faruk Güler, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınmasıyla ilgili sığ tartışmaların, İstanbul’u bir finans merkezi yapma projesini gölgede bıraktığını yazıyor. Taha Özhan hükümetin yeni eylem planının ekonomiye yön verebilecek bir kararlılık ve rotasının olmadığını söylerken; İbrahim Öztürk ise Türkiye’de yoksulluğun son iki yılda azaldığını belirtiyor.
Dünya Siyaset’te Hasan Kösebalaban, Bush’un son Ortadoğu gezisinde yaşadığı hayal kırıklığını, Mahmut Osmanoğlu ise Pakistan’da suikast gölgesinde yapılan seçimleri değerlendiriyor. Ayrıca Z. Tuba Kor küreselleşen dünyanın dört bir yanında yükselen güvenlik duvarlarını, Ebru Afat da Kenya’da yaşanan etnik çatışmanın kökenlerini irdeliyor. Dünya Ekonomi’de Sadık Ünay küresel ekonomideki çalkantıları değerlendiriyor.
Toplum bölümünde İhsan Fazlıoğlu, dildeki önermelerin zaman mekandan bağımsız hakiki manaları ile bağlam içerisinde şekillenen anlamlarının farklı olduğuna dikkat çekiyor.
Anlayış her ayın ilk günü gazete ve dergi bayilerinde…
Paylaş
Tavsiye Et