Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (April 2008) > Kapak > Parti kapatmalar ve çeteler
Kapak
Parti kapatmalar ve çeteler
Murat Yılmaz
AK Par­ti’ye yö­ne­lik ka­pat­ma da­va­sıy­la Er­ge­ne­kon ope­ras­yo­nu ara­sın­da ku­ru­lan iliş­ki, Fa­zi­let Par­ti­si (FP) ka­pat­ma da­va­sıy­la Hiz­bul­lah ope­ras­yo­nu ara­sın­da ku­ru­lan iliş­ki­yi ha­tır­la­tı­yor. Da­ha ge­ri­ye gi­der­sek, 27 Ma­yıs as­ke­rî dar­be­si ön­ce­si TBMM’de­ki dar­be te­şeb­büs­le­ri­ni ve bun­lar­da CHP’nin ro­lü­nü araş­tı­ran, DP’nin kur­du­ğu Tah­ki­kat Ko­mis­yo­nu’nun ça­lış­ma­la­rı da ak­la ge­le­bi­lir. Bu iliş­ki­yi sap­ta­yan ve 1924 Ana­ya­sa­sı’na gö­re bir tür yar­gı yet­ki­si­ne de sa­hip olan Tah­ki­kat Ko­mis­yo­nu’nun CHP’yi ka­pat­ma­sı ih­ti­ma­li, pa­ra­dok­sal bir şe­kil­de dar­be­yi hem hız­lan­dı­ran hem meş­ru­laş­tı­ran bir ge­liş­me ola­rak zik­re­di­lir.
27 Ma­yıs dar­be­si­nin ge­rek­çe­le­rin­den bi­ri ola­rak tak­dim edi­len Tah­ki­kat Ko­mis­yo­nu, Türk si­ya­si ta­ri­hin­de DP’nin si­ya­si ha­ta­la­rın­dan bi­ri şek­lin­de te­mel ka­bul ola­rak li­te­ra­tü­re gir­miş­tir. Hâl­bu­ki son­ra­dan ya­yımla­nan ha­tı­ra­lar­da, bu dar­be­de CHP’nin ro­lü açık­ça gö­rü­lü­yor. Bu ger­çe­ğe rağ­men Tah­ki­kat Ko­mis­yo­nu’nun, DP’nin, CHP’yi hak­sız bir şe­kil­de ka­pat­ma ni­ye­ti­nin bir gös­ter­ge­si ola­rak an­la­tıl­ma­ya de­vam edil­me­si, si­ya­si ta­ri­hi­miz­de­ki yer­le­şik çar­pıt­ma­lar­dan bi­ri ola­rak dik­kat çe­ki­yor. “Ta­rih şim­di­dir, şim­di de ta­rih” an­la­yı­şıy­la bu­gün­kü ha­di­se­le­re ve ta­ri­he bak­tı­ğı­mız­da, bu ha­ki­kat da­ha net bir bi­çim­de an­la­şı­lı­yor.
 
Hiz­bul­lah Ope­ras­yo­nu ve FP’nin Ka­pa­tıl­ma­sı İçin Psi­ko­lo­jik Harp
FP’nin ka­pa­tıl­ma da­va­sıy­la Hiz­bul­lah ope­ras­yo­nu ara­sın­da­ki iliş­ki­ye dö­ne­lim. Re­fah Par­ti­si (RP) ka­pa­tıl­dık­tan son­ra, FP’nin de ka­pa­tıl­ma­sı için Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nde za­ma­nın Yar­gı­tay Cum­hu­ri­yet Baş­sav­cı­sı Vu­ral Sa­vaş bir id­di­ana­me da­ha ha­zır­la­dı. RP’nin ka­pa­tıl­ma ka­ra­rı­nın AİHM’de, FP’nin ka­pa­tıl­ma da­va­sı­nın Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nde Ce­mil Çi­çek ta­ra­fın­dan söz­lü sa­vun­ma­sı­nın ya­pı­la­ca­ğı gü­nün ön­ce­sin­de, Tür­ki­ye ve dün­ya ka­muo­yu Hiz­bul­lah ope­ras­yon­la­rıy­la sar­sıl­dı.
Hiz­bul­lah ope­ras­yon­la­rı, Zeh­ra Eği­tim Vak­fı Baş­ka­nı İz­zet­tin Yıl­dı­rım ile ba­zı din­dar Gü­ney­do­ğu­lu işa­dam­la­rı­nın Hiz­bul­lah ta­ra­fın­dan ka­çı­rıl­ma­sın­dan son­ra baş­la­dı. 17 Ocak 2000 ta­ri­hin­de İs­tan­bul’da­ki ope­ras­yon­la Hiz­bul­lah’ın li­de­ri Hü­se­yin Ve­li­oğ­lu öl­dü­rü­lür­ken, ör­gü­tün ar­şi­vi de ele ge­çi­ril­di. Bu­nu ta­ki­ben yurt ge­ne­lin­de ya­pı­lan ope­ras­yon­lar­la, ör­güt ev­le­ri­nin bod­rum ve bah­çe­le­rin­de hun­har­ca kat­le­dil­miş 57 ce­se­de ula­şıl­dı. Böy­le­ce Av­ru­pa’da RP, Tür­ki­ye’de FP da­va­la­rı bu gö­rün­tü­ler eş­li­ğin­de ele alı­na­cak, yo­rum­la­na­cak ve ka­ra­ra bağ­la­na­cak­tı.
Hiz­bul­lah, ön­ce­le­ri Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu’da bil­has­sa PKK’ya kar­şı si­lah­lı mü­ca­de­le ve­ren ve bu ha­liy­le de dev­let ta­ra­fın­dan gör­mez­den ge­li­nen, hat­ta ko­ru­nup kol­lan­dı­ğı söy­le­nen bir ör­güt ola­rak or­ta­ya çık­mış­tı. Öca­lan’ın ya­ka­lan­ma­sı­nın ar­dın­dan tas­fi­ye edil­mek is­te­nen Hiz­bul­lah’a yö­ne­lik bu bü­yük ope­ras­yo­nun ka­pat­ma da­va­la­rı­na denk gel­me­si, Re­fah ve Fa­zi­let par­ti­le­ri aley­hi­ne Av­ru­pa ve Tür­ki­ye’de ka­muo­yu oluş­tur­mak ama­cıy­la bir psi­ko­lo­jik harp yü­rü­tül­dü­ğü en­di­şe­si­ni, hak­lı ola­rak gün­de­me ge­tir­di. Ni­te­kim ope­ras­yon gö­rün­tü­le­ri eş­li­ğin­de, bu psi­ko­lo­jik har­bin ba­sın­da­ki un­sur­la­rı aşa­ğı­da­ki tür­den ya­zı­la­rı ka­le­me al­ma­ya baş­la­dı­lar.
“Hiz­bul­lah’ın yön­tem­le­ri fark­lı da ol­sa söy­lem­le­ri ka­pa­tı­lan Re­fah Par­ti­si yö­ne­ti­ci­le­ri­nin söy­lem­le­ri ile ben­zer­dir. Hiz­bul­lah ör­gü­tü­nün üye­le­ri mü­ca­de­le­yi Al­lah adı­na ve Al­lah’ın par­ti­sin­de ver­mek­te­dir­ler. Re­fah Par­ti­si de Al­lah’ın par­ti­siy­di!.. Ona oy ve­ren­le­re cen­ne­tin yo­lu açı­la­cak­tı! Re­fah’a oy ver­me­yen­ler pa­ta­tes di­nin­den­di­ler! Kuş­ku­suz Sa­yın Er­ba­kan ile Hiz­bul­lah­çı­la­rın ya da Al­man­ya’da­ki Kap­lan­cı­la­rın yön­tem­le­ri fark­lı­dır. On­lar Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’ni si­lah­la ele ge­çir­mek için uğ­ra­şır­lar­ken, Re­fah­çı­lar se­çim yo­lu ile ik­ti­da­rı ele ge­çi­rip, ha­yal et­tik­le­ri ‘İs­la­mi ya­şa­mı’ her alan­da ege­men kı­la­cak­lar­dı.” (Cü­neyt Can­ver, Gü­neş ga­ze­te­si, 23.01.2000)
Ope­ras­yo­nun za­ma­nı ve Hiz­bul­lah’ın vah­şe­ti­nin RP ve FP ile iliş­ki­len­di­ril­me­si üze­ri­ne, FP yet­ki­li­le­ri şüp­he­le­ri­ni di­le ge­ti­ren ve hak­sız it­ham­la­ra ce­vap ve­ren açık­la­ma­la­ra baş­la­dı­lar. Ni­te­kim FP Ge­nel Baş­ka­nı Re­cai Ku­tan 25 Ocak 2000 ta­rih­li grup ko­nuş­ma­sın­da, 28 Şu­bat sü­re­cin­de pa­tır pa­tır adam öl­dü­rür­ken teh­dit ola­rak zik­re­dil­me­yen Hiz­bul­lah’la il­gi­li ka­mu­oyun­da­ki kay­gı­la­rı di­le ge­tir­di:
“Bu ül­ke­de 28 Şu­bat sü­re­ci de­di­ği­miz bir si­ya­se­te mü­da­ha­le dö­ne­mi ya­şan­dı. Bu dö­nem­de on­lar­ca ‘ir­ti­ca brin­fin­gi’ ve­ril­di. Bu bri­fing­le­ri ve­ren­ler, bu bri­fing­le­ri alan­lar çık­sın­lar ve şu so­ru­ya ce­vap ver­sin­ler: Bu bri­fing­ler­de böy­le bir ir­ti­cai ör­güt­ten bah­se­dil­di mi? Şim­di özen­le din­le, İs­lam’la, İs­lam­cı­lık­la anı­lan bu eli kan­lı ci­na­yet ör­gü­tü ni­çin ir­ti­ca ile mü­ca­de­le kam­pan­ya­la­rı­nın il­gi ala­nı­na gir­me­di?”
FP yet­ki­li­le­ri­nin ve en son Ku­tan’ın Hiz­bul­lah’la il­gi­li şüp­he ve eleş­ti­ri­le­ri Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğı Ge­nel Sek­re­ter­li­ği ta­ra­fın­dan çok sert bir şe­kil­de ce­vap­lan­dı. Ge­nel­kur­may’ın hak­kın­da ka­pa­tıl­ma da­va­sı yü­rü­tü­len bir par­ti hak­kın­da yap­tı­ğı bu açık­la­ma­nın, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’ni yön­len­dir­me an­la­mı­na ge­le­ce­ği çok açık­tır. Ni­te­kim FP, bil­di­ri­de hak­kın­da mah­ke­me ka­ra­rı yok­ken ka­pa­tıl­mış par­ti­le­rin de­va­mı ve bu iti­bar­la da ka­pa­tıl­ma­sı ge­re­ken bir par­ti ola­rak ni­te­len­di­ril­di:
“Bu tür açık­la­ma­lar­da bu­lu­nan zih­ni­ye­tin tem­sil­ci­le­ri, Tür­ki­ye’de­ki ir­ti­ca­nın kay­na­ğı ve bu se­vi­ye­ye ulaş­ma­sın­da en bü­yük pay sa­hi­bi ol­du­ğu, bu zih­ni­ye­te sa­hip ku­rum ve ki­şi­le­rin, Hiz­bul­lah ola­yı­nı sap­tır­ma­ya ve bun­dan rant el­de et­me­ye hak­la­rı­nın ol­ma­dı­ğı hu­su­su da tüm va­tan­daş­la­rı­mız ta­ra­fın­dan çok iyi bi­lin­mek­te­dir.
Ni­te­kim bu zih­ni­ye­ti tem­sil eden si­ya­si par­ti­ler, bu­gü­ne ka­dar Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan 3 de­fa ka­pa­tıl­mış­tır. Böy­le­ce, bu si­ya­si zih­ni­ye­tin, ir­ti­ca­ya des­tek sağ­la­dı­ğı, onun ye­şer­me­si ve ge­liş­me­si­ne im­kan ver­di­ği Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nce tes­cil edil­miş­tir. Bu zih­ni­ye­ti tem­sil eden­le­rin, Hiz­bul­lah ola­yı­nı is­tis­mar et­me­le­rin­de ve sap­tır­ma­la­rın­da hiç­bir hak­lı­lık­la­rı­nın bu­lun­ma­dı­ğı, bu ne­den­le suç­lu­luk te­la­şı için­de ol­duk­la­rı açık­ça gö­rül­mek­te­dir.”
Ge­nel­kur­may’ın bil­di­ri­sin­de­ki “suç­lu­luk te­la­şı” ifa­de­si as­lın­da FP’den zi­ya­de Hiz­bul­lah’ı ko­ru­yup kol­la­yan­la­ra ya­kı­şı­yor­du. Bu­gü­ne ka­dar FP ve­ya RP ile Tür­ki­ye’de­ki Hiz­bul­lah ör­gü­tü ara­sın­da bir iliş­ki bu­lu­na­ma­dı, bu­na kar­şı­lık dev­le­tin ba­zı ku­rum­la­rıy­la Hiz­bul­lah ara­sın­da­ki iliş­ki­ler sor­gu­la­na­ma­dı bi­le. En­te­re­san­dır za­man za­man Hiz­bul­lah vah­şe­tin­den bah­se­den CHP; TBMM’de Hiz­bul­lah’la il­gi­li bir araş­tır­ma öner­ge­si da­hi ver­me­di. FP, Ge­nel­kur­may’ın bu sert bil­di­ri­si kar­şı­sın­da ge­ri adım at­tı ve Hiz­bul­lah’a iliş­kin so­ru ve ima­la­ra sa­hip çık­ma­ya­rak bu­nun mu­ha­ta­bı­nın ba­sın­da bu ko­nu­yu gün­de­me ge­ti­ren­ler ol­du­ğu­nu id­di­a ede­rek iti­bar kay­bı­na uğ­ra­dı. Üs­te­lik bu ge­ri adım FP’nin ka­pa­tıl­ma­sı­nı da en­gel­le­ye­me­di. Böy­le­ce Hiz­bul­lah ope­ras­yo­nuy­la bir taş­la iki, hat­ta üç kuş vu­rul­du. Hiz­bul­lah’ın tas­fi­ye­si dı­şın­da, RP AİHM’de da­va­yı kay­bet­ti. FP de Tür­ki­ye’de­ki da­va­yı kay­bet­ti ve ka­pa­tıl­dı. FP’nin sa­vun­ma­sı­nı üst­le­nen­ler, Hiz­bul­lah me­se­le­si­nin gün­de­me ta­şın­ma­sıy­la da­va­nın sey­ri­nin de­ğiş­ti­ği­ni ve Ge­nel­kur­may bil­di­ri­siy­le da­va­nın kay­be­dil­di­ği­ni id­di­a et­ti­ler.
Bu dö­ne­mi FP için­de ya­şa­yan Meh­met Be­ka­roğ­lu, Si­ya­se­tin So­nu isim­li anı ki­ta­bın­da Hiz­bul­lah tar­tış­ma­sıy­la or­ta­ya çı­kan du­ru­mu şöy­le özet­li­yor: “Bu olay esa­sın­da 1999 se­çim­le­ri ve Tür­ki­ye’nin AB’ye aday­lı­ğı­nın ilan edil­me­sin­den son­ra do­ğan nor­mal­leş­me at­mos­fe­ri­nin ya­nıl­sa­ma ol­du­ğu­nu or­ta­ya ko­yu­yor­du. Tür­ki­ye, ka­dim din-dev­let ve as­ker-si­ya­set iki­le­mi­ni aşa­mı­yor­du. Öy­le an­la­şı­lı­yor­du ki bu din-si­ya­set-as­ker iliş­ki­si­nin mer­kez­de ol­du­ğu ge­ri­lim­ler, kı­sa za­man­da bi­te­cek gi­bi de­ğil­di.”
AK Par­ti’ye yö­ne­lik ola­rak açı­lan da­va ve Er­ge­ne­kon so­ruş­tur­ma­sı, Meh­met Be­ka­roğ­lu’nun tes­pi­ti­ni ye­ni­den test ede­cek gi­bi gö­rü­nü­yor. Ba­ka­lım ara­dan ge­çen yıl­lar, Tür­ki­ye’de­ki si­ya­si sis­te­mi de­ğiş­tir­di mi? Bu so­ru­nun ce­va­bı­nı ka­pat­ma da­va­sı­nın ve Er­ge­ne­kon so­ruş­tur­ma­sı­nın so­nu­cu ta­yin ede­cek.

Paylaş Tavsiye Et