Yönetmen-Senaryo: Seyfi Teoman
Oyuncular: Taner Birsel, Ayten Tokun
Yapım: Türkiye, 2008, 92 dk.
İç dünyasına kapanmış ve büyük gelişmeler karşısında bile durağan halinden taviz vermeyen Ali, ailesiyle birlikte Silifke’de yaşayan ve ilkokula giden bir çocuktur. Yaz tatili için öğretmeninin dağıttığı tatil kitabını bir kavga sonucu arkadaşına kaptırması, yaklaşan tatilin felaket habercisi olur. Sert mizacıyla ev halkına huzur vermeyen bir baba, kocasının kendisini aldattığını düşünen bir anne, askeriyeyi bırakıp üniversite sınavına girmek isteyen ama baba engeline takılan bir ağabey ve tatilde ticareti öğrenmesi gerekçesiyle sakız satmaya mecbur bırakılan Ali. Ailenin çatık kaşlı babası Mustafa ve diğer aile fertleri arasındaki gerginlik ani bir haberle bölünür. Limon tüccarı baba iş için gittiği Ürgüp’ten dönerken beyin kanaması geçirerek ölür. Aileyi ayakta tutmak, zamanında şehirde yaşama şansını elde eden ama tutunamayıp Silifke’ye dönen Mustafa Bey’in kardeşi Hasan’a düşer.
Seyfi Teoman’ın ilk uzun metraj denemesi Tatil Kitabı, “Kültür ve Turizm Bakanlığı Yılın En İyi Türk Filmi Ödülü”, Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği tarafından verilen “FIPRESCI” ve İtalya’da 54. Taormina Film Festivali’nde “Jüri Özel Ödülü”nün yanı sıra Slovakya’da Art Film Festivali ve Sırbistan’da Palic Avrupa Filmleri Festivali’nden de ödüller kazandı. Antonioni, Bergman, İran ve Uzakdoğu sinemasından beslenerek minimal bir çerçevede ilerleyen Tatil Kitabı, son dönem Türk sinemasında başarı yakaladığımız Uzak ya da Yumurta gibi filmlerin bir uzantısı olarak değerlendirilebilir. Atmosfer oluşturma derdinden uzak, minimalist bir anlayışa sahip olan yönetmen, Tatil Kitabı’nda karakteri Ali’nin ruh halini görselleştirme kaygısıyla hareket ediyor. Ali’nin bakış açısıyla ilerlediğimiz filmde yitirilen tatil kitabı, bir ara dilimi sunmak için bağlayıcı unsur olarak kullanılıyor. Tatil kitabıyla taşraya açılan pencereyi aralayan yönetmen renksiz ve sıkıcı bir mekan tasviri yapıyor. Askeriyedeki oğlun üniversite sınavına girmesine izin verilmemesi, Ali’nin yaz tatilinde sabah erkenden işe gitmek zorunda kalması, annenin kocasının peşinde koşmaktan bıkkın hali ve sanki bir adaletsizliğe karşı durmaya çalışan insanlarıyla taşra kaçılması imkansız dört duvar olarak yansıtılıyor. Alışık olmadığımız bu ruh hali özlemini duyduğumuz doğal ve bozulmamış hayatları sıradanlaştırıp cazibesiz bırakırken, taşraya olan sempatimizi de yıkıyor. Taşra hissinden uzak, yalnızca taşradaki hayatlar hakkında fikir edindirten Tatil Kitabı, Ali’nin okula dönüşü ile sonlanıyor. Yönetmen, tatil dönüşü öğretmenin söylediği “Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?” cümlesi ile çemberi tamamlayıp filmin sonunu hatırı sayılır bir devamlılıkla bitiriyor. / Esra Bulut
Tavsiye Et
Yönetmen: James Mangold
Senaryo: Halsted Welles, Michael Brandt
Oyuncular: Russell Crowe, Christian Bale
Yapım: ABD, 2007, 117 dk.
Düzeni bozuk kasabalara düzen getiren kahraman şerifleriyle ABD’nin ulus-devlet mitini yaratan ve besleyen, Hollywood’un en özgün türü olan westernler, neredeyse sinema tarihiyle yaşıttırlar. İntikam ve kahramanlığa bitişik güçlü erkek imgesini öne çıkaran, öldürmenin estetik biçimde mistifiye edildiği westernler, bilhassa ataerkil yapıya sahip ülkelerde büyük ilgi görür. Klasik westernden sur-westerne, spagetti westernden son dönemdeki varoluşçu westerne kadar geniş bir yelpazeye yayılsa da en son ürünlerini 90’lı yıllarda görebildiğimiz türün üzerindeki toz bulutunu kaldıran film 3:10 Yuma oldu. Kanun kaçağı Wade’i yakalayan Evans’ın, bu azılı katili mahkemeye götürmeye gönüllü olmasıyla birlikte liderlerini kurtarmaya azmetmiş Wade’in çetesi ile aralarında başlayan mücadeleyi anlatan film, westernlerin bildik yapısı dışında iyi ve kötüyü, kahramanlığı sorgulayan ve baba-oğul ilişkisine odaklanan başarılı bir dram. / Hilal Turan
Tavsiye Et
Yönetmen: Marc Caro
Senaryo: Marc Caro, Pierre Bordage
Oyuncular: Lambert Wilson, Dominique Pinon
Yapım: Fransa, 2008, 88 dk.
Yüksek güvenlikli uzay gemisi hapishanesi ve psikiyatrik araştırma merkezi olan Dante 01’de çok tehlikeli bir grup suçlu, yasal olmayan nano-teknolojik deneyler için kobay olarak kullanılmaktadırlar. Mahkumların her hareketinin kameralarla izlendiği bu hapishanede, sadece 7 mahkum, 3 idari görevli ve 2 doktor bulunmaktadır. Dünya dışı varlıklarla yaşanan bir çatışmadan sağ kurtulan tek kişi olarak üsse yeni gelen tutuklu Saint George, kendi içindeki canavarı kontrol altına almak için savaş vermektedir. Hiç konuşmayan ve oldukça güçlü olan bu adamı tanrı olarak gören birkaç mahkumla, ondan kurtulmak isteyen diğer mahkumlar arasında bir çatışma çıkar. Öte yandan Dr. Elisa da, bu mahkumu deneylerinde kullanmaya kararlıdır. Saint George’un gücü, dehşet verici bir labirenti andıran uzay gemisinin tüm sakinlerini etkileyecek, gardiyan ve tutukluların şiddet dolu isyanlarına sebep olacaktır.
“Sovyet estetiği”yle çekilmiş distopik bir bilim-kurgu olarak tanımlanabilecek Dante 01, Kayıp Çocuklar Şehri ve Şarküteri filmlerini Jean-Pierre Jeunet ile beraber yazıp yöneten Marc Caro’nun uzun süredir beklenen ilk solo filmi. İlahi Komedya’nın yazarı Dante’nin ismini taşıyan filmde, esere yapılan göndermeler, özellikle Cehennem bölümünü hatırlatan klostrofobik mekan tasarımı, mahkumların ve diğer karakterlerin tarihî karakterlerden esinlenilmiş isim seçimleri (Buda, Aziz George, Rasputin, Sezar, Atilla, Lazarus, Persephone, Molek), Caro’nun diğer filmlerinden de aşina olduğumuz bütüncül sembolik anlatımın öğeleri olarak karşımıza çıkıyor.
Sinemaya çizgi romancılıktan geçen bir yönetmen olan Caro’nun görsel yeteneği kuşkusuz tüm filmlerinde bilhassa da kostümler ve set tasarımlarında kendini hissettiriyor. Dante 01, Caro’nun diğer filmlerindeki pesimist havadan fazlasıyla nasipleniyor. Yine fıtrata müdahale eden bilim adamları Caro’nun filmografisinin en temel öğesi olarak Dante 01’de de karşımıza çıkıyor. Bilimi adeta acımasızca eleştiren Caro, finale doğru nerdeyse cinayet işlemiş mahkumları, kendilerini Tanrı zanneden bilim adamlarından çok daha sevimli bir hale getiriyor. Mahkumları iyileştirmesi yönüyle Mesihyen izler taşıyan Saint George, birbirlerinin boğazını sıkmaya her an hazır mahkumlar ve ihtiraslarının peşinde hiçbir ahlaki engel tanımayan bilim adamları ile Caro, adeta modern dünyada insanlığın kendi eliyle yarattığı büyük bir cehennemi tasvir ediyor. Kutsal metinlerden, bilhassa Katolik kötücüllüğünden beslenen, mitolojik ve felsefi öğelerle bezeli anlatımı, durağan yapısı ve kimi zaman oldukça sert şiddet sahneleriyle Dante 01, hazmı oldukça zor bir film olarak Caro’nun filmografisindeki yerini alıyor. / Hilal Turan
Tavsiye Et