Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (November 2009) > Türkiye Ekonomi > Eldeki anayasa ile ekonomi buraya kadar...
Türkiye Ekonomi
Eldeki anayasa ile ekonomi buraya kadar...
İbrahim Öztürk
22 TEM­MUZ se­çim­le­ri­nin üze­rin­den iki ay geç­ti. Dün­ya bir kri­zin eşi­ğin­de gi­dip ge­li­yor. Tür­ki­ye’de san­ki bel­li bir du­va­ra ge­lip da­yan­mı­şız gi­bi göz­le gö­rü­lür bir ata­let var. “Gö­rün­mez el” pi­ya­sa­lar­da he­ye­can ya­rat­mı­yor. An­cak “gö­rü­nür el­ler” de top­lum­sal ener­ji­yi blo­ke et­mek­ten ge­ri kal­mı­yor. Oli­gar­şi, mil­le­tin sı­ra­dan hak­la­rı­nı al­ma is­te­ği­ni bi­le ade­ta bir ölüm ka­lım mü­ca­de­le­si­ne dö­nüş­tür­müş du­rum­da. Ül­ke za­man kay­be­de­cek­miş, umur­la­rın­da de­ğil… Ade­ta “Kay­be­de­ce­ğim da­ha dra­ma­tik bir şey yok” der gi­bi­ler. Bo­şu­na “pas­ta­yı bü­yüt­mek­ten ve bö­lü­şüm so­run­la­rı­nı azalt­mak­tan” ve­ya “ka­yıp 1990’lar­dan” bah­set­me­ye kal­kış­ma­yın, işe ya­ra­maz. Ta­ri­hin her ev­re­sin­de, çö­ken top­lum­lar­da ka­za­nan mut­lu bir azın­lık dai­ma ol­muş­tur ne de ol­sa.
Tür­ki­ye’de 1980’le­rin ik­ti­sa­di atı­lı­mı, ar­ka­sın­da­ki as­ke­rî ve­sa­yet ana­ya­sa­sı ne­de­niy­le sür­dü­rü­le­bi­lir bir kal­kın­ma ham­le­si­ni müm­kün kıl­ma­dı. Der­me-çat­ma ik­ti­sa­di ser­bes­ti ve re­form­lar ise 1990’la­rın ba­şın­da ge­lip du­va­ra da­yan­dı. Kı­sa­ca Özal dö­ne­min­de bir zür­ri­yet­siz azın­lık, ül­ke­nin yer­li ve yer­le­şik ke­sim­le­ri­nin ka­zan­dı­ğı gö­re­ce­li ka­za­nım­la­rı yok et­me pa­ha­sı­na 1990’la­rı tü­müy­le ka­yıp ha­ne­mi­ze yaz­dır­ma­yı gö­ze al­dı.
He­sap­ta ol­ma­yan bir sü­rü un­sur bir ara­ya ge­lin­ce 2001 son­ra­sın­da bu ar­sız tai­fe tas­fi­ye edil­me­ye baş­lan­dı. En he­sap­ta ol­ma­yan ise mu­ha­fa­za­kâr ke­si­min dış dün­ya­ya açıl­ma­yı ve kor­ku­suz­ca de­ğiş­me­yi gö­ze ala­bil­me­si ve bu­nu ya­pa­bi­le­cek ka­pa­si­te­ye sa­hip ol­ma­sıy­dı. Sü­rek­li­lik için­de de­ği­şi­mi ve dün­ya ile bu­luş­ma­yı gö­ze alan, yer­li de­ğer­ler­le ev­ren­sel de­ğer­le­rin sen­te­zin­den bu­gü­ne gö­re da­ha sa­hi­ci bir ha­ki­ka­tin do­ğa­ca­ğı­nı an­la­yıp bu­na gö­re amel eden mu­ha­fa­za­kâr ke­sim, içe­ri­de ve dı­şa­rı­da­ki il­ke­li en­te­lek­tü­el ca­mia­yı da ya­nı­na çek­ti. Bas­kı­cı ke­sim­le­rin ar­gü­man­la­rı tü­müy­le el­le­rin­den alın­dı.
An­cak des­tek ola­rak kul­la­nı­lan bü­tün ‘ça­pa’lar eko­no­mi­yi an­cak bu­ra­ya ka­dar ta­şı­ya­bil­di. Bir yan­dan dü­zel­me sü­re­ci­nin de­va­mı, öte yan­dan or­ta­ya çı­kan risk­le­ri za­ma­nın­da al­gı­la­yıp ber­ta­raf et­mek ve fır­sat­la­rı et­kin­lik­le iç­sel­leş­ti­re­bil­mek için dev­let ay­gı­tı­nın, dev­let et­me sa­na­tı­nın kök­ten de­ği­şi­me uğ­ra­tıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Bu­ra­da te­mel ama­cı­mız da “bir top­lu­mun ener­ji­si­ni ser­best bı­rak­mak, top­lum­sal kat­man­lar ara­sın­da sı­kı­şıp ka­lan ener­ji­yi açı­ğa çı­kart­mak” ol­ma­lı­dır.
22 Tem­muz se­çim­le­ri­nin ar­dın­dan Tür­ki­ye bu­nu he­def­le­yen ye­ni bir ana­ya­sa yap­maya ki­lit­len­miş du­rum­da. 1924 Ana­ya­sa­sı bir ke­na­ra bı­ra­kı­la­cak olur­sa, ta­rih­te ilk de­fa Türk hal­kı ken­di öz­gür ira­de­siy­le, son dar­be ana­ya­sa­sın­dan tam 25 se­ne son­ra, ken­di ana­ya­sa­sı­nı yap­mış ola­cak. Bun­dan da­ha bü­yük bir he­ye­can ve gün­dem ola­bi­lir mi? Bu ana­ya­sa­nın ya­pıl­ma­sıy­la bu mil­let bel­ki de son asır­lar­da ilk de­fa ken­di­ni yö­net­me ka­bi­li­ye­ti­ne sa­hip ol­du­ğu­nu gös­ter­me fır­sa­tı bu­la­cak. An­cak ken­di­ni müs­tem­le­ke­ci ola­rak şart­lan­dı­ran­lar, tam da bu ‘yet­kin­li­ğin’ or­ta­ya çık­ma­sın­dan en­di­şe edi­yor­lar. İş­te eko­no­mi te­ke­ri­ni için­de bu­lun­du­ğu tüm­sek­ten çı­ka­rıp çı­ka­ra­ma­ya­ca­ğı­mız, bu bü­yük gö­re­vin üs­te­sin­den ge­lip ge­le­me­ye­ce­ği­mi­ze bağ­lı.
Ne ka­dar önem­li­dir, ne ka­dar ge­çer­li­li­ği var­dır tar­tış­ma­sı bir ke­na­ra, an­cak ik­ti­sat­ta baş­vur­du­ğu­muz bir “70 ku­ra­lı” var. Bu­na gö­re, di­ye­lim ki, bir ül­ke re­el ola­rak yıl­da or­ta­la­ma %7 bü­yür­se, bu ül­ke­nin GSMH’si, ya­ni ka­ba­ca mil­li ge­li­ri, 70/7’den, 10 se­ne­de iki­ye kat­la­nı­yor.
DPT’nin ön­gö­rü­le­ri­ne gö­re, gel­di­ği­miz aşa­ma­da ül­ke iyi yö­ne­til­me­ye de­vam eder­se, is­tik­rar ko­ru­nur­sa, ya­pı­sal re­form­lar ya­pı­la­rak son beş yıl­da ba­şar­dı­ğı­mız gi­bi %7 ci­va­rın­da bir re­el bü­yü­me hı­zı de­vam et­ti­ri­le­bi­lir­se, Tür­ki­ye 2019 yı­lın­da ki­şi ba­şı­na dü­şen mil­li ge­li­ri­ni 21.000 do­la­ra, ya­ni o ta­rih­te­ki AB ge­lir or­ta­la­ma­sı­nın ya­rı­sı­na çı­kart­mış ola­cak. Eğer bü­yü­me %4,5 dü­ze­yin­de sey­re­der­se, bu se­fer, 2019’da ki­şi ba­şı ge­lir 13.000 do­lar­da ka­la­cak. Bu du­rum­da Tür­ki­ye an­cak 2050 yı­lın­da AB’nin ge­lir se­vi­ye­si­nin ya­rı­sı­nı ya­ka­la­mış ola­cak.
İyi bir yö­ne­ti­şim­den ka­sıt, yu­ka­rı­da vur­gu­lan­dı­ğı tarz­da, top­lum­sal mu­ta­ba­ka­tı yan­sı­tan bir ya­sal or­ta­mın ika­me­si­dir. Ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği hal­de en­gel­le­nen hu­kuk ve yar­gı, ka­mu yö­ne­ti­mi ve ka­mu per­so­ne­li, eği­tim-iş­gü­cü be­ce­ri dö­nü­şü­mü, sos­yal gü­ven­lik ve ça­lış­ma mev­zua­tı, iş or­ta­mı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si, ver­gi ve re­ka­bet sis­te­mi ala­nın­da­ki re­form­lar, Tür­ki­ye’nin önü­nü ka­pat­mış de­va­sa so­run­lar an­la­mı­na ge­li­yor. An­cak “fa­kir ol­sun, bi­zim ol­sun” mo­de­li ba­zı­la­rı­na da­ha ca­zip gel­di­ğin­den mar­ka­ja de­vam edi­yor­lar. Bir­kaç ör­nek ve­re­lim. Büt­çe açı­ğı­nın GSMH’nin %1’ine ka­dar düş­tü­ğü bir or­tam­da bi­le sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı­nın tek ba­şı­na mil­li ge­li­re ora­nı %5 sı­nı­rı­nı de­vir­miş du­rum­da. Bu genç nü­fus­la, söz ko­nu­su de­va­sa açı­ğa rağ­men büt­çe açı­ğı­nın %1’in al­tı­na dü­şü­rül­müş ol­ma­sı, son de­re­ce ge­rek­li olan top­lum­sal alan­lar­dan kay­nak­la­rın çe­kil­me­si ve bu­ra­la­ra ak­ta­rıl­ma­sı de­mek. Ya­ni “la­ik­çi açık” tan bi­ri fa­iz öde­ne­ği, di­ğe­ri de bu sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı. Fai­ze gi­den pa­ra da GSMH’nin %8’i gi­bi de­va­sa bir kay­nak. (Unut­ma­dan, 2001 so­nun­da bu oran %23 idi)
Da­ha kö­tü­sü, eğer Ana­ya­sa’ya ta­kı­lan bu sos­yal gü­ven­lik re­for­mu ye­ni bir ana­ya­sa ile çı­kar­tıl­maz­sa, faz­la de­ğil, 2020 yı­lı­na ka­dar açık­lar mil­li ge­li­rin %10’una yak­la­şa­cak ki bu­nu ra­hat­lık­la “if­las 2020” ola­rak ka­yıt­la­ra al­mak müm­kün.
Bi­lin­di­ği üze­re büt­çe açı­ğı­nın ka­pa­tıl­ma­sı, ya­tı­rım­la­rın fi­nan­se edi­le­bil­me­si ve iç ve dış borç­la­rın öde­ne­bil­me­si ar­tan ulu­sal ta­sar­ruf­lar­la müm­kün ola­cak. En bü­yük ta­sar­ruf kay­na­ğı ise bu ya­pı­la­cak sos­yal gü­ven­lik re­for­mu. Ak­si tak­dir­de 2001 ön­ce­si­nin çö­ken ma­li ya­pı­sı, ölü re­el eko­no­mi­si ve az­gın enf­las­yo­nu ge­ri dö­ner.
Yi­ne la­ik­çi sap­lan­tı yü­zün­den 2 tril­yon do­la­ra va­ran “he­lal gı­da” pa­za­rın­da Tür­ki­ye hâ­lâ yok. Bu­na, Ana­ya­sa’nın eşit­lik, din ve vic­dan hür­ri­ye­ti, din ve dev­let iş­le­ri­nin ay­rı­lı­ğı gi­bi mad­de­le­ri­ne ay­kı­rı ol­du­ğu, ay­rım­cı­lı­ğı kö­rük­le­di­ği gi­bi or­tak akıl­da kar­şı­lı­ğı ol­ma­yan id­di­alar­la kar­şı çı­kı­yor­lar.
Bir baş­ka önem­li hu­sus, gü­nü­müz­de bil­has­sa ser­ma­ye­nin ta­ba­na ya­yıl­ma­sı, or­tak­lık­la­rın ge­liş­ti­ril­me­si ve if­las ka­nun­la­rı­nın pi­ya­sa ile uyum­lu ha­le ge­ti­ril­me­si. Bü­tün bun­la­rı sağ­la­mak üze­re ti­ca­ret ka­nu­nu­nun gü­nün şart­la­rın­da çı­kar­tıl­ma­sı ge­re­ki­yor. El­de­ki ka­nun 1915’ler­den kal­ma ve iş yap­mak üze­re de­ğil, yap­tır­ma­mak üze­re çı­kar­tıl­dı­ğın­dan gi­ri­şim­ci­nin eli­ni ko­lu­nu bağ­lı­yor, ti­ca­ret kül­tü­rü­nün ge­liş­me­si­ni ve de­rin­leş­me­si­ni en­gel­li­yor.
Bu şe­kil­de ör­nek­le­rin sa­yı­sı­nı ço­ğalt­mak müm­kün, an­cak ar­tık bu aşa­ma­da ge­rek­siz. Son söz ola­rak, Tür­ki­ye eko­no­mi­si­nin ge­lip da­yan­dı­ğı du­va­rı aş­ma­sı için ye­ni ve si­vil bir ana­ya­sa­nın ya­pı­lıp ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si el­zem­dir.

Paylaş Tavsiye Et