Kapitalizm işçileri yarattı, işçilerse kapitalizmi bugüne getirdi. Hem üreten hem tüketen olarak kapitalist sistemin beslenme kaynağı oldu işçiler.
Buna mukabil, gün geçtikçe, zincirlerinden başka kaybedecekleri şeyleri de oldu işçilerin. Yoksulluktan yoksunluğa, kırdan taşraya doğru bir seyir izlediler. Üretim temelli kapitalizmden tüketim temelli kapitalizme yine onlar üzerinden geçildi. Ama yine de ekonomik krizlerin bedelini ilk ödeyenler hep onlar oldu.
İşçi olmak zor, bu memlekette işçi olmaksa birkaç nedenle daha da zor.
Bir yandan alaturka kapitalizmin egemenliği dolayısıyla zor bu memlekette işçi olmak.
Diğer yandan bürokratik oligarşinin reflekslerini içselleştirmiş sendikalar nedeniyle zor bu memlekette işçi olmak.
Bir diğer yandan toplumuna “sınıfsız imtiyazsız bir kütle” olarak bakan ve bu nedenle işçi olmayı teknik bir ayrıntı sayan otoriter devlet dolayısıyla zor bu memlekette işçi olmak.
Türkiye’de işçilerin dünü ve bugünü, kapitalizm, sermaye sahipleri, devlet ve sendika ile ilişkileri, bu ayın dosya konusu.
Ayşe Hür, Türkiye’nin işçi tarihine ışık tutuyor.
Engin Yıldırım, ülkemizdeki çalışma ilişkilerinin yapısal çözümlemesini yapıyor.
Mutlucan Şahan, çalışma hayatındaki esneklik düzenlemesinin işçilere getirdiği yükleri tartışıyor.
Sadık Ünay, küresel dünyada Türkiyeli işçinin konumuna odaklanıyor.
Melih Altınok, Türkiye’de işçi sınıfının niçin gelişmediğini sorguluyor.
Sayım Yorgun, Tekel işçileri, sendikalar ve hükümet ilişkilerini analiz ediyor.
Şuayp Çalış, Türkiye’de ihmal ile cinayet arasında salınan iş kazalarının boyutlarını mercek altına alıyor.
Dünyanın bütün zenginleri, vicdansızlık etmeyin!
Paylaş
Tavsiye Et