ABD Başkanı Barack Obama’nın, ülkesinin Avrupa’da füze savunma sistemi kurma planını iptal ettiğini ilan etmesi, ciddi tartışmaları da beraberinde getirdi. Cumhuriyetçi senatörler, Demokrat Obama’yı, ülke güvenliğini tehlikeye atan yanlış bir karar almakla eleştirirken, Amerikan medyası da bu riskli kararı “Bush’un planı rafa kaldırıldı” başlığıyla duyurdu. Anlaşılan Beyaz Saray’da geçirdiği sekiz ay, Obama’nın “Bush döneminin olumsuzluklarına sünger çeken değişim imajı”nı fazla yıpratmamış. Hem de Afganistan’daki cepheyi genişleterek çatışmaları içinden çıkılmaz hale getirmesi, Guantanamo Üssü’nün Ocak 2010’da kapatılamayacağının anlaşıldığını belirtmesi, Filistin konusunda İsrail’in çekincelerini aşamaması ve İran krizini doğru yönetemeyerek politikasını sertleştirmesine rağmen…
Avrupa’da şaşkınlık, Rusya’da ise memnuniyet yaratan değişiklik şöyle özetlenebilir: Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, İran ve Kuzey Kore’nin uzun menzilli füzelerinin, müttefikleri ve ABD’yi tehdit ettiği gerekçesiyle, 2007’de Doğu Avrupa’ya önleyici bir kalkan yerleştirme kararı almıştı. Rusya’nın tepkisini çeken plana göre Polonya’ya füze sistemi, Çek Cumhuriyeti’ne de radarlar kurulacaktı. Hatta bu ülkelerle 2008’de protokoller imzalanmıştı. Füze savunma sistemini kendisine tehdit olarak gören Rusya ise karşı bir adımla Polonya sınırı yakınındaki Kaliningrad’a İskender füzeleri yerleştireceğini açıklamış, “kalkan” meselesi Moskova-Washington hattında Gürcistan ile birlikte en önemli pürüz halini almıştı.
Ancak Obama 17 Eylül’de yaptığı açıklamada Çek Cumhuriyeti ve Polonya’ya füze savunma sistemi kurulmasından vazgeçildiğini duyurdu. Yeni sistemin ayrıntıları, Savunma Bakanı Robert Gates ve Genelkurmay Başkan Yardımcısı James E. Cartwright tarafından açıklandı. Amerikan istihbaratının aldığı bilgilere göre İran, uzun menzilli füze arayışını geri plana atarak kısa ve orta menzilli füze üretimine ağırlık verdiği için, İran’ın uzun menzilli füzelerini engelleyecek bir savunma sistemine ihtiyaç duyulmuyor. Üstelik de Rusya’nın tepkisine neden olan Doğu Avrupa’da… Bu yüzden füze savunma sisteminin şekli ve yerinin değiştirilmesi, yeni tehdide karşı daha uyumlu hale getirilmesi gerektiği belirtiliyor.
Yeni sistem eski sistemin aksine önceliği denize veriyor. Sistemin birinci boyutu ve aşaması, kısa ve orta menzilli füzeleri önleyici etkiye sahip SM-3 füzelerini taşıyabilen gemilerin Akdeniz ve Kuzey Denizi’ne konuşlandırılması olacak. Böylece savunma kalkanını kurmak yıllar almayacak. Füze sisteminin ikinci boyutunu ise karasal savunma sistemleri oluşturuyor. Bunun için İran’a komşu ülkelerle temasa geçilmesi gerektiğinden, uzun soluklu bir takvim belirlenmiş. Canlı yayında açıklama yapan Gates ve Cartwright, füzelerin hangi ülkeye yerleştirileceği ile ilgili detay vermezken, Obama yönetimine yeni füze savunma sisteminin geliştirilmesinde ilham kaynağı olduğu ileri sürülen Stanford Üniversitesi’ndeki fizik profesörü Dean Wilkening, Beyaz Saray’a aralarında Türkiye, Romanya, Bulgaristan gibi ülkelerin de bulunduğu bir adaylar listesi sundu. Wilkening’in listesinde Karadeniz ve Güney Kafkasya bile yeni savunma sisteminin karasal ayağı için uygun yerler arasında bulunuyor.
Böylece eski sistem ile yeni sistem arasındaki benzerlik ve farklar ortaya çıkıyor: Yeni sistem, tıpkı eskisi gibi İran’ın füzelerine karşı bir önlem olarak inşa edilecek. Dahası yeni savunma sistemi, Rusya’yı artık kızdırmayacak; ancak yine Rusya’ya yakın olan bir yere taşınacak. Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in projedeki değişikliği, “Birbirimizi dinlemeyi öğrenmeye başladık, bu çok önemli” sözleriyle değerlendirmesi, Rus tarafının değişiklikten duyduğu memnuniyeti açıkça gösteriyor.
Üstelik bu kez yeni sistem hareket edebilecek. Prof. Wilkening’e göre, “ilk etapta gemilerin gidebildiği her yer” kalkan alanına dâhil olacak. Bu yüzden Gates yeni sistemi anlatırken, “Bush planını rafa kaldırdığımızı söyleyenler ya yanlış bilgilenmiş ya da ne yaptığımızı anlamıyor” diyordu. Cartwright da yeni sistemle ilgili ilginç açıklamasında Avrupa’ya konuşlandırılacak sistemin küresel bir yapılanmanın parçası olduğunu belirtiyordu. Cartwright sözlerine “İsrail, Körfez bölgesi, Kore gibi alanları kapsayan küresel bir yapılanmaya gidiyoruz. Bugün bu savunma yapılanmasının Avrupa ayağını açıklayacağız” diye başlamıştı.
Dahası yeni füze sisteminin neden apar topar açıklandığı, aslında bir hafta sonra ortaya çıkacaktı. Obama’nın füze sisteminin yeni versiyonunu dünya kamuoyuna sunuşu, Eylül ayı sonunda yapılan BM Genel Kurulu görüşmeleri ve G-20 Zirvesi’nin hemen öncesine denk geldi. Obama BM Güvenlik Konseyi’ni toplayarak nükleer silahsızlanma konusunda bir karar çıkardı; Konsey’de yaptığı konuşmada İran’a yönelik sert bir üslup kullandı. “Şimdi, İran’ın seçimini yapması gerek. Ya ABD’nin söylediği gibi nükleer silah yapma arzusundan vazgeçmeli ve uluslararası standartlara uymalı veya çatışmaya doğru olan yoluna devam etmeli… ABD’nin çıkarları söz konusu olduğu durumda hiçbir seçeneği göz ardı etmiyoruz” cümleleriyle yönetiminin İran’ın nükleer faaliyetleri konusundaki kararlılığını vurguladı.
ABD, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere Batılı ülkelerin İran’a yönelik sertleşen tutumları, Obama’nın İran politikasının “yakınlaşma”dan “yaptırımların güçlendirilmesi”ne doğru kaydığını, yani “eskiye dönüş” anlamına geldiğini gösteriyor. Bu değişikliğin sebepleri de şöyle sıralanabilir: Öncelikle İran seçimleri sonrasında yaşanan olaylar, ABD içerisinde Obama’nın İran’a yönelik diyalog yaklaşımını zora soktu. Yine BM görüşmelerinin olduğu hafta, İran’ın Natanz dışında ikinci bir santral inşa ettiğinin ortaya çıkması, bu ülkenin nükleer çalışmalarında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA)’nın bilgisi dışında faaliyet gösterdiği iddiasının destek bulmasına yol açtı. Ve Ortadoğu barışı için İsrail ile pazarlık yapan Obama, İsrail’in “kaygıları”na yenik düştü. Zira İsrail, ABD ile yapılan pazarlıklarda Ortadoğu’ya barış gelebilmesi için öncelikli şartın İran tehdidini ortadan kaldırmak olduğunu söylüyor.
İran politikasında gözle görülür değişim yaşayan Obama, yeni füze kalkanı projesini açıklayarak üç şey elde etmiş oluyor: 1) Yine Rusya çevresine füze yerleştirecek olmasına rağmen Moskova’nın Washington’a tepkisini ortadan kaldırıyor. 2) İran konusunda yaptırımlara mesafeli duran Moskova’ya karşı elini güçlendirerek Medvedev’in G-20 Zirvesi’nin yapıldığı ABD’nin Pittsburg kentinde şu sözleri sarf etmesini sağlıyor: “Diplomatik çabaların başarısızlıkla sonuçlanması halinde Rusya, İran’a yönelik yaptırımları destekleyebilir… Yaptırımlar her zaman faydalı olmaz. Ancak kimi zaman kaçınılmazdır.” 3) Obama ilginç pazarlama tekniğiyle, “Bush dönemine sünger çekiyor” algısına da yeni bir boyut ekliyor. ABD Başkanı için bundan iyisi Şam’da kayısı…
Paylaş
Tavsiye Et