Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dünya Siyaset
Mashadov sonrası Çeçenistan
Vügar İmanbeyli
8 MART 2005 tarihinde Rus haber ajansları Çeçenistan’daki direnişin lideri Aslan Mashadov’un Tolstoy-Yurt köyünde öldürüldüğünü duyurdu. Olay sonrasında yetkililerin Mashadov’un yerinin bulunması ve öldürülme şekliyle ilgili yaptıkları çelişkili açıklamalar, ayrıca direnişçilerin soğukkanlı davranışları ve hemen yeni bir liderin seçilmesi Moskova’daki resmî çevrelerin ve Çeçenistan’daki Rus yanlısı hükümetin sevinç gösterilerinin etkisini epey düşürdü. Putin’in Beslan olayındaki tereddütlü tavrının aksine bu sefer alelacele kameralar önüne geçmesi dahi durumu kurtaramadı. Bu arada, Rus yanlısı hükümet temsilcilerinin seviyesiz açıklamaları da tepki çekti. Çeçen vatandaşların ise, öldürülen Mashadov’un yarı çıplak şekilde resminin yayınlanmasının kendilerini tahkir eden bir davranış olarak telakki ettikleri gazetelere yansıdı.
Olayın nedenleri arasında çeşitli mülahazalar ileri sürülüyor. Şöyle ki, son aylarda barış çağrılarını yoğunlaştıran direniş liderinin, Batı ülkelerinin Putin üzerinde artırdığı baskılardan kurtulmak amacıyla yok edildiği bazı çevrelerde konuşulmakta; çünkü o, meşru ve ılımlı birisi olarak barış görüşmeleri için en uygun şahıstı. Çeçen mukavemet harekâtının en yetkili ve merkezî ismi olan ordu generali Mashadov, Şubat başlarında tek taraflı ateşkes ilan etmiş ve Batı Avrupa’daki temsilcisi Ahmet Zakayev, görüşmelerde aracılık yapmayı kabul eden Rusya Asker Anneleri Komitesi ile yeniden buluşmuştu. 21 Martta ise, Çeçenistan meselesiyle ilgili Brüksel’de “yuvarlak masa” toplantısı yapılması planlanıyordu. Beslan eyleminden sonra itibarı gittikçe düşen Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) Başkanı N. Patruşev’in koltuğunu korumak için bu olayı tezgâhladığı diğer bir görüş. Bu arada, olayın bir hıyanet sonucu meydana gelebileceğini Zakayev kesinlikle ihtimal dışı görüyor.
Efsanevî lider Cahar Dudayev’den ve Zelimhan Yandarbiyev’den sonra Çeçen direnişine komuta eden Mashadov’un, ismini Kafkasya tarihine altın harflerle yazdırdığı şüphesiz. Aslan (Halit) Mashadov, 1951’de ailesinin sürgünde bulunduğu Kazakistan’da doğdu. Stalin’in ölümünün ardından çıkarılan af sonucu ailesiyle beraber 1957 yılında Çeçenistan’a döndü. Lise tahsilinden sonra Tiflis Topçu Harp Okulu’na girdi, 1981’de Leningrad Topçu Akademisi’nden mezun olduktan sonra Macaristan ve Estonya’da görev aldı. SSCB’nin çöküşünün akabinde Çeçenistan’a dönerek Cumhurbaşkanı Dudayev’in en yakın mesai arkadaşı oldu. 1994’te Genelkurmay Başkanlığına atandı. General Mashadov, 1994-1996 yıllarında eşit olmayan şartlarda yapılan I. Çeçen-Rus Savaşı’nda Rus ordusunun bileğini bükmesini bilen askerî bir deha idi. O, Rus kumandan Kutuzov’un 1812’de Napolyon karşısında tatbik ettiği taktiği, yani başkenti terk ederek ülke içlerine çekilmeyi tercih etmiş ve böylece Çeçen ordusunun asıl gücünü muhafaza etmesini sağlamıştı. Daha sonra Ağustos 1996’da yapılan bir operasyonla Caharkale (Grozni) Ruslardan geri alınmıştı. Bu, Rusya ile bir antlaşma imzalanmasına ve ilk savaşın bitmesine yol açmıştı. Ocak 1997’de uluslararası gözlemcilerin de bulunduğu seçimlerde Mashadov, %60 oyla cumhurbaşkanı seçilmiş, aynı yılın Mayısında Yeltsin’le Kremlin’de buluşmuştu. 1999’da çeşitli provokasyonlar sonucu başlayan II. Çeçen-Rus Savaşı’nda ağır silahlarla teçhiz edilmiş Rus ordusu karşısında gerilla eylemlerini yönetmekteydi.
Çeçen gazeteci Timur Aliyev’in de belirttiği gibi, bazılarının aksine Mashadov, topyekûn teröre değil, barış görüşmelerine çağırmaktaydı. Zakayev’e göre, itidal sahibi Mashadov, söz konusu çatışmayı ve bunun Kuzey Kafkasya’ya yayılmasını önlemek için çalışmaktaydı. Zengin Çeçen işadamlarından Malik Sadullayev’e göre, Mashadov barış masasına oturulacak en uygun insandı.
Tüm bu olup bitene Batı’nın bakışını sorarsanız, Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin bir yorumu bazı ipuçları sağlayabilir: “Batılı liderler Mashadov’u gerçekte olduğu gibi, yani bir cumhurbaşkanı ve vatansever sıfatıyla tanımaktan imtina ederek, onun yok edilmesine önceden izin vermişlerdi... Çeçenistan, de Gaulle’ünü, biz de yine şerefimizi yitirdik.”
Mashadov’un ölümü, Çeçen direnişini ve bölgeyi nasıl etkileyebilir? Çeçen politolog Adilbek Khasmagomedov’a göre, “Mashadov’un öldürülmesi Çeçenistan’da durumu değiştirmeyecek; çünkü direnişçilerin tüm askerî yapıları ayakta olup aralarındaki irtibat sürdürülmektedir.” Hemen belirtilmelidir ki, artık Mashadov’un yardımcısı otuz beş yaşındaki Abdulhalim Saydullayev, Çeçen direnişinin yeni lideri olarak ilan edildi. Timur Aliyev’e göre ise, bundan sonra radikallerin lideri Basayev, Kremlin’in Kafkasya’da görmek istediği bir düşman olacaktır; çünkü o, klasik anlamda bir düşmandır, görüşmek değil, yok etmek lazımdır.
Rus analizcilerin çoğu, Çeçen direnişinin bundan sonra daha da radikalleşeceğini ve Şamil Basayev’in öne çıkacağını belirtmekteler. Örneğin, Aleksey Arbatov, artık Basayev’in tartışılmaz bir lider olduğunu ve sorunun bundan sonra Çeçenistan dışına taşınacağını, onun da bu süreci hızlandıracağını iddia ediyor. Basayev gibi bazı radikal unsurlar olmasına rağmen, bunların direnişçileri tam olarak temsil ettiği söylenemez. Basayev, sözgelimi, direnişi yürüten merkezî organ olan Çeçen Savunma Komitesi’nde bile bulunmuyor. Ayrıca, bu tür yorumlarda bulunanlar Çeçenistan’da gittikçe artan devlet teröründen, şiddet ve işkenceden bahsetmiyor.
Çeçen meselesine epey aşina olan yazar Anna Politkovskaya, Mashadov gibi ılımlı liderlerin yok edilmesinin muhtemel “barışın ve görüşmelerin sonu”nu getireceğini ifade ediyor. Ona göre, Kremlin’in Mashadov’la tavizsiz mücadelesi, şimdi Çeçen gençlerini artık ılımlı Müslüman olmamaya itiyor. Onlar, ılımlıları ortadan kaldıran iktidara karşı radikal davranmayı tercih edecekler.
Bununla beraber, Çeçen temsilci Zakayev, sorunun artık güçle değil, barış yoluyla ve uluslararası camianın katılımıyla çözülebileceğini vurguluyor. Kafkasya uzmanı Tom de Waal ise, temel hak ve güvenliğin garanti edildiği pragmatik bir antlaşmayı Çeçenlerin kabul edebileceğini söylüyor.
Son bir not: Mashadov’un cenazesi, Rusya’daki terörle mücadele yasası uyarınca, ailesine verilmeyecek ve belirtilmeyen bir yere gömülecek, yani akıbeti belli olmayacak; tıpkı Çeçen topraklarında her gün vukû bulan sayısız faili meçhul olay, işkence ve sürgüne zorlanan Çeçenlerin durumunda olduğu gibi. Kültürel kodlarına dönen Rusya, hâkimiyeti altındaki halklara asgarî saygıyı da gittikçe kaybediyor.

Paylaş Tavsiye Et