Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dünya Siyaset
Azerbaycan hareketlenirken
İsmail Aras
YAPAY bir demokrasi izlenimi veren Azerbaycan’da 5 Kasım’da yapılacak parlamento seçimleri süreci bu ay resmen başlıyor. İktidar ve muhalefetteki hareketlilik, bu sürecin çok ‘renkli’ ve çetin geçeceğini göstermekte. Her seçim öncesi ısınan siyasî ortamdan farklı olarak şimdilerde, iktidar kampında yüzeye çıkan kargaşa ve sükût-i hayal, muhalefet cephesinde ise gittikçe derinleşen birlik ve değişim heyecanı sezilmekte.
Babadan oğula geçerek 12 yıldır devam eden Aliyev ailesi ve Yeni Azerbaycan Partisi iktidarı; en başta ülke topraklarının yaklaşık %20’sinin -Dağlık Karabağ bölgesi ve çevredeki 7 il- Ermenistan’ın işgalinden kurtarılamaması, bu işgal sonucunda Ermenilerce etnik temizliğe maruz kalmış 1 milyon Azerbaycanlı’nın feci durumu, özelleştirme/yolsuzluk ile muazzam servet toplamış iktidar hısımı oligarhların ekonomideki tekeli, adam kayırma ve rüşvetin sıradanlaşması, bütçe gelirlerinin çarçur edilmesi vs. gibi problemleri çözüme kavuşturamadı. Ayrıca, petrol gelirlerinin mütemadiyen artmasına rağmen, her nedense devlete ait petrol şirketinin giderleri de sürekli yükselmekte; 1,5 milyar dolarlık dış borç gün geçtikçe artmakta, gelir dağılımındaki çarpık yapı kronikleşmekte, resmî verilere göre halkın %44’ü hâlâ fakirlik düzeyinin altında yaşamakta. Diğer taraftan ifade ve gösteri yapma özgürlüğünün yanı sıra siyasî muhalefetin azamî düzeyde kısıtlanması söz konusu.
Mevcut iktidarın ‘istikrar’ söylemi dışındaki ideolojik donanımsızlığı (ve halkın da bu ‘istikrar’dan son derece hoşnutsuz olması) sükût-î hayali, etkin bir liderlikten yoksun olması da kargaşa ve iç çatışmayı beraberinde getirmekte. Birer oligarh olan pek çok bakanın basına sızan atışmaları, parlamento seçimleri öncesinde iktidar içi mücadeleyi yansıtıyor. Bazıları iktidardaki çevreleri, reformcu ve tutucu olmak üzere iki kesime ayırıyor. Siyaset Bilimci Zafer Guliyev’e göre, iktidardaki reformcuların etki alanı sınırlı. Avrupa Konseyi raportörü Andreas Gross ise Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ıslahatçı bir yapıda olmasına rağmen, etrafında ona mani olan güçlerin konumlandığını belirtiyor. Ne var ki, iki senedir oğul Aliyev, bu güçlerden bir türlü kurtulabilmiş değil.
Bu arada Azerbaycan muhalefeti de seçim blokları oluşturma yolunda. Geçtiğimiz günlerde ana muhalefetteki Halk Cephesi, Müsavat Partisi ve Demokrat Parti, Azatlık bloğu oluşturarak seçimlerin adil geçmesi için beraber çalışacaklarını ve ortak adaylar çıkaracaklarını beyan ettiler. Merkez-sağ güçleri temsil eden bu partilerden ilk ikisi, 1992-1993’te Elçibey’le beraber iktidarda bulunmuştu. Blok liderleri, Türkiye ile son iki yılda zayıflayan ilişkileri geliştirmeyi amaçlamaktalar. Bu blok mensuplarının pek çoğu, 1987-1991 yıllarında Azerbaycan’da bağımsızlığa giden yolda yüz binlerce insanın katıldığı MeydanHarekatı’nın faal üyeleri olup miting ve yürüyüş organize etme işinde tecrübeliler. Nitekim Mayıs ve Haziran’da Bakü’de, Yeni Fikir, Çağrı, Hayır gibi gençlik teşkilatlarının da yer aldığı ve on binlerin katıldığı mitingler gerçekleştirdiler. Seçim sürecinin ilerleyen günlerinde Azatlık bloğuna yeni katılımların olacağı muhtemeldir. Şimdilerde çevre illerde de sivil gösterilere başlayacak olan bu bloğun liderlerinden Halk Cephesi Partisi’nin genç başkanı Ali Kerimli, adil ve demokratik seçimler yapılırsa, oyların %50’sinden fazlasını alacaklarından emin olduklarını, seçimlere hile karıştırıldığı takdirde ise demokratik ve sivil devrim yapacaklarını ifade ediyor.
Muhalefetteki ikinci oluşum, bazı nüfuzlu politikacıların katıldığı ve bir dönem eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in dış politika danışmanı olan Eldar Namazov’un liderliğindeki YeS, yani Yeni Siyaset bloğu olup, daha ziyade merkez sol gruplardan ve bazı eski nomenklatura (bürokrasi) mensuplarından müteşekkil. Muhalif parti liderlerinden Lale Şövket, Azatlık ve YeS bloklarının ilerleyen günlerde işbirliği yapması halinde halkın direncini hiçbir şeyin kıramayacağına inanıyor. Genel olarak muhalefetin ortak talebi, seçim komisyonlarının tamamının yeniden yapılandırılması ve serbest seçim ortamının temin edilmesidir. Muhalefetin bu haklı talebi, dış ülkelerde de yankı bulmakta. Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’nin 22 Haziran’da kabul ettiği karara göre, seçimler demokratik olmazsa, önümüzdeki sene bu kurumda Azerbaycan delegasyonunun yetkileri tanınmayacak.
Söz konusu hareketlenmeleri ABD Başkanı Bush’un bölge ülkelerine özgürlük çağrısı yapan Tiflis konuşmasına bağlayan bazı Türk analizcileri, Azerbaycan’da köklü muhalefet partilerinin ve geleneğinin varlığını, ayrıca muhtemel bir değişimin ülkedeki sistemik unsurlara bağlı olduğunu göz ardı etmekte. Bu kesim, faaliyetlerini yıllardır zor şartlarda bile durdurmayan partileri ve nihayetinde halkı görmezden gelmekte; Sovyet-sonrası coğrafyadaki ekonomik, yapısal ve sosyal durumun parametrelerinden bihaber olduklarını göstermekteler. Hâsılıkelâm hal böyleyken, Odlar Yurdu’nun, yani Azerbaycan’ın muhalefetinin önünde ülkeyi demokratik değişime götürecek yahşi bir fırsat vardır.

Paylaş Tavsiye Et