Güzel şehirler bilgiçlikle değil, bilgiyle kurulur. Bilgiçlik, şehrin gelişimi için nasıl bir planlama yapılması gerektiğini ancak uzmanların bilebileceğini; halkın buna karışmaması gerektiğini düşünmektir. “Halka rağmen halk için” en iyi düşünenler onlardır! Bilgi ise halka inanmak ve güvenmektir. Şehri ahalisiyle beraber imar ve inşa etmektir.
Korhan Gümüş ülkemizde kentleşme sorununun temelde siyasal olduğunu düşünüyor. Halkı nesneleştiren bu bakışla mücadele edilmelidir. Zira asıl bireyleri dikkate almayan bu tarz planlama sadece sosyal dokuyu değil, demokrasiyi de bozuyor.
Evren Tok, kentsel dönüşüme yön veren planlamacı veya önderlerin kentin günlük hayatından ve gerçeklerinden kopmamaları gerektiğini söylüyor. Ancak halk ile beraber yaşayanlar, yaşanabilir kentler tasarlayabilir.
Kentsel ayrışmaya karşı bir tür manifesto kaleme alan Köksal Alver ise ayrışmanın arkasında büyük ölçüde rantçılık, tüketim ideolojisi ve şehir imkanlarının belirli gruplar arasında pay edilmesinin yattığını vurguluyor.
Sulukule, Tarlabaşı ve Fener-Balat’taki kentsel dönüşüme ayna tutmaya çalışan Ümit Aksoy, yürütülmekte olan çalışmalara dair zihnî karışıklığın hâlâ sürüp gittiğine işaret ediyor.
Kent, insanla dönüşür. Ya da insan neye dönüşürse, kent de ona dönüşür!
Paylaş
Tavsiye Et